Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş adeta rekora koşarcasına son üç ayda üçüncü kez çıktığı yurt turunu sürdürüyor. Yaklaşan yerel seçimler öncesi partilerin birçoğu henüz seçim startı bile vermemişken BTP Genel Başkanı parti kurmaylarıyla birlikte Türkiye'nin en ücra köşelerini karış karış dolaşarak halkın düşüncelerini dinliyor ve sorunlar için çözümlerini seslendiriyor. Doğu Anadolu bölgesi illerinin ardından Prof. Dr. Haydar Baş'ın durağı bu kez İç Anadolu bölgemizin güzel şehri Zonguldak oldu.
BTP Genel Başkanı kalabalık bir heyetle Zonguldak'ın Devrek ilçesine bağlı Eğerci beldesini ziyaret etti. Belde halkının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda BTP Genel Başkanı, küresel kriz Türkiye'yi ne kadar etkiledi ve etkileyecek tartışmalarına, "Sen ekonomiyi dünyanın patronlarına teslim edeceksin. Yedi yıldan bu tarafa hem küresel dünyanın bir parçasıyım diyeceksin. Ekonomini IMF'ye devredeceksin. Talimatla ekonomini sürdüreceksin. Ondan sonra da diyeceksin ki onlara olan hastalık bana olmayacak. Bu sizin aklınızın kabul ettiği bir iş mi arkadaşlar?" şeklinde cevap verdi.
Elde avuçta bir şey yok"Dünyada olup bitenleri değerlendirmek için yabancı gazete ve dergileri tercüme ettirip okumak değil, kendi özgün tespitlerini yapmak gereklidir" şeklinde konuşan Prof. Dr. Baş, "Bunun ilk adımı da sorunu doğru olarak teşhis etmektir" dedi. BTP Genel Başkanı, küresel krizi, kendisine ait Milli Ekonomi Modeli'nden alıntılarla Eğerci halkına izah etti. "Yaşanan krizin nedeni, mevcut liberal kapitalist sistemde tüketicinin unutulmasıdır. Bütün insanlar üretim de yapsa aslında birer tüketicidir diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, sol görüşün de siyasi vazife aldığında tüketici kesimi inanılmaz biçimde görmezden gelmesine dikkat çekti. BTP Genel Başkanı şunları söyledi: "Bunlar ezbere konuştu. Ne yapacağını bilmedi. Bilmediği için de biz bunları iyi niyetli kabul ettik. Soluna sağına o kadar oy verdik. Bir zaman geldi sağını iktidar ettik. Bir zaman geldi solunu iktidar ettik. Bir zaman geldi liberal kapitalistini iktidar ettik. Bir zaman geldi Amerika'ya uşaklık yapmak isteyenleri iktidar ettik. Ama hiçbirinizin ne elinde bir şey var ne avucunda.
Servet bizim para onların"Teşhisten sonra gelen ikinci adım olan tedavi ise işi bilmeyi gerektiriyor" diyen Prof. Dr. Baş, iktisatçıların içinden zor çıkabildiği meselelerin nasıl tereyağından kıl çekercesine anlaşılabileceğini Zonguldaklılara çarpıcı bir örnekle açıkladı. Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Ekonomiyi bunlar size anlatsalar, anlamazsınız. Çünkü kendileri de bilmiyorlar, ne anlattıklarını bilmezler. Para nedir? Benim emeğimdir. Para nedir? Benim ürettiğim şeydir. Ben emek veriyorum, üretiyorum, devlete ben bununla birlikte vergi veriyorum. Bizim Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yılsonunda 400 katrilyon Gayri Safi Milli Hâsıla dediği karı var. Fakat bu 400 katrilyon kar, para değil. Ya ne? Mal. Devletin elinde mal. Peki, devletin yerinde siz olsanız ne yaparsınız? Bu malın karşılığında parayı basıp piyasaya sürmez misiniz? Bunlar ne yapıyorlar? Bunu yapmıyorlar, o mal yerinde duruyor. Diyoruz ki, piyasada para darlığı var. IMF diyor ki, o zaman benden ve yandaşlarımdan sendikasyon yoluyla beraber özel bankalarınız kredi alsın, sizin devletinize satsın. Ben de sizin devletinize kredi vereyim. Buna karşılık hazinenizde benim param bulunsun o para mukabilinde siz de kendi paranızı basın. Yani servet bizim, para onların. Bu da ne demek biliyor musunuz? Biz her yıl o kadar serveti bedava ikram ediyoruz. Kime? Bu ecnebi güçlere. Böyle bir milletin zengin olması, huzur içinde yaşaması, halkın istediğini bulması asla ve kata mümkün değildir.