İstanbul merkezli 7 ilde forex dolandırıcılığı: 41 kişi yakalandı
İstanbul merkezli 7 ilde düzenlenen operasyonda, yüksek kazanç vaadiyle kandırdıkları kişilerden milyonlarca liralık forex vurgunu yapan şebeke çökertildi
14.05.2024 10:16:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul merkezli 7 ilde düzenlenen operasyonda, yüksek kazanç vaadiyle kandırdıkları kişilerden milyonlarca liralık forex vurgunu yapan şebeke çökertildi. Düzenlenen operasyonda 41 şüpheli yakalanırken, dolandırıcıların 26'sı tutuklandı.
Türkiye genelinde faaliyet yürüten dolandırıcılık çetesi, Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) kayıtlı oldukları yalanıyla binlerce kişiyi yüksek kazançlı forex yatırım vaadiyle 14 ayrı paravan şirket üzerinden ağlarına düşürüp, yüklü milyonlarca liralık vurgun gerçekleştirdi. Dolandırıldıklarını sonradan fark eden çok sayıda mağdur, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Binlerce mağdur tarafından yapılan şikayetin ardından harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polisi, şebekeyi 6 ay boyunca teknik ve fiziki takibe aldı. Yürütülen soruşturma kapsamında, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)'dan izinsiz bir şekilde faaliyet gösteren 'Interactive Brokers' isimli yasadışı borsa ile ilgili yapılan açık kaynak çalışmasında çok sayıda vatandaşın mağduriyet yaşadığı tespit edildi.
Soruşturmayı derinleştiren polis, konunun aydınlatılması amacı ile yapılan finansal analiz çalışmalarında müşteki şahısların para gönderimi gerçekleştirmiş olduğu şirket ve şahıs hesaplarını en ince ayrıntısına kadar inceledi. Yapılan araştırmalarda, 14 ayrı paravan şirkete ve farklı şahıslara ait toplamda 112 banka ve kripto hesabına yatırım vaadi adı altında 10 bin mağdur şahıs tarafından 600 milyon TL civarında para gönderimi gerçekleştirildiği ve işlem açıklamalarına 'Forex, Yatırım, Hisse Hesabı, Dolandırıcılık' şeklinde açıklamaların olduğu ortaya çıkarıldı.
Hesaplara gelen tutarların bir kısmının nakit çekildiği anlaşılırken, bir kısmının ise farklı hesaplara aktarıldığı, büyük bölümünün de yurtdışı kripto para borsalarına transfer edildiği tespit edildi.
Dolandırıcılık şebekesinin, bu şekilde paranın izinin kaybettirmeye çalıştıkları belirlendi. İllegal forex sisteminin organize ve örgütlü bir şekilde gerçekleştirildiği ortaya çıkarılan soruşturmada, sistemi yöneten ve yönlendiren şebeke üyelerinin dolandırıcılık faaliyetlerine doğrudan katıldıkları, bazı şüphelilerin ise Kıbrıs ve Karadağ gibi ülkelerde olduğu anlaşıldı. Yurtdışında bulunan şahısların suç örgütü adına şebekenin kripto para transferlerini gerçekleştirdiği tespit edilirken, soruşturma kapsamında şebekede 63 kişinin yer aldığı tespit edildiği.
Forex vurgunu yapan şebeke çökertildi
Yapılan teknik ve fiziki takibin sonunda operasyon için düğmeye basıldı. İstanbul başta olmak üzere Antalya, Sakarya, Konya, Adana, İzmir ve Diyarbakır'da düzenlenen eş zamanlı operasyonda 41 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Bir kişinin başka bir suçtan dolayı cezaevinde tutuklu olduğu, geri kalan 16 şebeke ferdinin ise yurt dışında yaşadıkları tespit edildi.
Baskın yapılan evlerde gerçekleştirilen aramalarda 2 poker masası, 1 rulet masası, çok sayıda oyun pulu, bir miktar uyuşturucu madde ve konu ile alakalı dijital materyaller ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheliler sorgulanmak üzere Siber Suçlarla Mücadele Şubesine götürüldü. Zanlılar, 10 Mayıs'ta adli makamlara sevk edildi. Şebeke üyelerinin 5'i ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, 36 şahıs mevcutlu olarak mahkemeye çıkarıldı. 10 kişi hakkında adli kontrol kararı verilirken, diğer 26 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.Miçotakis'in ziyareti 5 saat bile sürmedi
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Ankara'dan ayrıldı. Yunanistan Başbakanı'nın Ankara ziyareti sadece 4 saat 52 dakika sürdü!
13.05.2024 21:30:00 / Güncelleme: 13.05.2024 21:34:58
AHMET TURAN YİĞİT
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Ankara'dan ayrıldı. Miçotakis günübirlik ziyaretin ardından Türkiye'den ayrılırken, Yunanistan Başbakanı'nı taşıyan uçak, saat 20.00'de Ankara'dan hareket etti. Miçotakis ve beraberindeki heyeti Ankara'ya getiren uçak, saat 15.08'de Esenboğa Havalimanı'na inmişti. Yunanistan Başbakanı'nın Ankara ziyareti 4 saat 52 dakika sürdü! Miçotakis, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ortak basın toplantısında "Yunanistan, var olan zorluklara rağmen Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne ortaklık sürecine destek vermeye devam etmektedir" dedi. Konuk Başbakan, Ankara'da yemek bile yemedi.
Türk demedi
Azınlıkların iki ülke arasında "beşeri bir dostluk köprüsü" rolünü üstlenebileceklerini söyleyen Miçotakis, azınlıkların iki ülkenin renkliliğine katkıda bulunduğunu, Trakya'da Hıristiyan ve Müslüman nüfusun ahenk içinde bir arada yaşadıklarını dile getirdi. Miçotakis, Lozan Anlaşması çerçevesinde azınlıkların dini bir azınlık olduğunu iddia ederek, Yunanistan'da "eşit vatandaşlık ilkesi" ışığında Müslüman vatandaşlara iyi davranıldığını savundu. Müslüman azınlığın Yunanistan'ın sosyal ve kültürel hayatına katkısının çok büyük olduğuna işaret eden Miçotakis, "Ne yazık ki Türkiye'deki Hıristiyan azınlığın sayısı ufalmıştır ancak burada da tabii ki dini özgürlük ve Hıristiyan eserlerinin UNESCO anlaşmalarında ve şartlarında öngörüldüğü gibi koruma altına alınması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü açıklıkla ve samimiyetle dile getirdiğim gibi Sayın Cumhurbaşkanı, Kariye Camii'nin tekrar bir ibadet yeri olarak işlev görmesi bizim için üzüntü yaratan bir gelişme oldu. Bu olağanüstü mekanın bütün insanlığın bir eseri olduğuna, bütün insanlığa ait olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı. Miçotakis, Batı Trakya Türklerinden 'Müslüman azınlık' diye bahsetti.
İstanbul'un iki yakasını buluşturan tünel: Avrasya Tüneli
İstanbul, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, iki kıtayı birleştiren stratejik konumuyla dünyanın en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Günümüzde ise bu tarihi dokunun yanı sıra, modern mühendislik projeleriyle de dikkat çekiyor. Bu projelerin en dikkat çekicilerinden biri de şüphesiz Avrasya Tüneli’dir
13.05.2024 20:28:00
Ahmet Haydar Tarhanlı
Avrasya Tüneli, Asya ve Avrupa kıtalarını denizin altından birleştiren, dünyanın ilk iki katlı karayolu tünelidir. İstanbul'un yoğun trafiğine çözüm sunmak amacıyla inşa edilen bu tünel, Kazlıçeşme'den Göztepe'ye 14,6 kilometrelik bir güzergah üzerinde yer alır. Tünel, sadece araç trafiğini hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda zamandan tasarruf sağlar ve çevre kirliliğini azaltır.
Tünelin yapımında kullanılan ileri teknoloji, İstanbul'un zorlu jeolojik koşullarına uygun olarak tasarlanmıştır. Deprem riski göz önünde bulundurularak inşa edilen tünel, güvenlik ve dayanıklılık açısından en yüksek standartlarda olup, İstanbul sakinlerine ve ziyaretçilerine güvenli bir geçiş imkanı sunar.
Avrasya Tüneli, sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda İstanbul'un simgelerinden biri haline gelmiştir. Tünel, şehrin modern yüzünü yansıtan bir yapı olarak, İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasını modern mühendislikle harmanlayarak geleceğe taşır.
Bu mühendislik harikası, İstanbul'un dinamik yapısına uyum sağlayarak, şehrin iki yakasını birbirine daha da yakınlaştırmış ve kıtalararası seyahati kolaylaştırmıştır. Avrasya Tüneli, İstanbul'un gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra, dünya mühendislik tarihinde de önemli bir yer edinmiştir.
Devlet destek verecek yerde köstek oluyor
Türkiye'de çiftçilik zor iş, Güneydoğu'da çok daha zor bir iş. Hele hele sulamalı tarım yapıyorsanız hepten zor. Zira elektrik giderleri çok para tutuyor. Devlet çiftçilerin sulamayla karşılaştığı sorunu çözmek yerine garibanların üzerine Dicle Elektrik'in elemanlarını salıyor. Gariban çiftçiler üretimle yüksek elektrik faturaları arasında kalıyor.
13.05.2024 19:00:00 / Güncelleme: 13.05.2024 20:16:18
AHMET TURAN YİĞİT
Dicle Elektrik; Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak'ta 2.2 milyon aboneye hizmet veriyor. Bölge kaçak elektrik kullanımının Türkiye'de en yaygın olduğu bölge konumunda. 2013 yılındaki özelleştirme öncesinde kayıp kaçak oranı yüzde 76'lar civarındaydı. Geçen sene itibarıyla yüzde 42'lere indi.
Kaçak elektrik kullanımının büyük bölümü tarımsal sulama faaliyetleri esnasında gerçekleşiyor. Çünkü bölgede hüküm süren kuraklık nedeniyle çiftçi ihtiyaç duyduğu suyu 700 metreye varan sondajlardan temin etmek zorunda kalıyor. Güneydoğu; Türkiye'nin pamuk, buğday, mercimek, nohut deposu... Oysa çiftçinin tarlasına suyu devlet getirmek zorunda. Ne gezer! Aksine çiftçinin kapısına jandarma ya da polis eşliğinde Dicle Elektrik'in (DEDAŞ) bodyguardları gidiyor. Hükümet sorunu çözmek yerine meseleyi özel sektöre havale ediyor.
DEDAŞ'a göre 6 ilin tamamında kayıtlı 140 bin çiftçiden yaklaşık 65 bini sulu tarım yapıyor. Bölgede 9.8 milyon dönüm sulu tarım alanı bulunurken toplam sulamanın yüzde 79'u aşırı elektrik tüketen motopomplarla gerçekleştiriliyor. Örneğin kırmızı mercimeğiyle ünlü Mardin Kızıltepe'de kuyudan motopompla su çekmek dışında başka alternatif yok.
Borç, Ağrı Dağı'nı da aştı
Güneydoğu'da çiftçiler yılda yaklaşık 7 milyar kilovat/saat elektrik tüketiyor. Türkiye'de tüketilen elektriğin yüzde 2.4'üne denk geliyor bu. Bölgede tarlaların yüzde 50'sinde sulu tarım yapılıyor. Bölgedeki çiftçilerin elektrik borcu 30 milyar liraya ulaşmış... Bu sadece ana para, bir de bunun faizi var! Bırakın ürünlerini servetlerini satsalar ödeyemezler. Peki çiftçiler bu şartlarda ne yapsın? İki şık var: ekmeyecek, biçmeyecek, borcunu da ödemeyecek ya da susuz tarım yapacak. Susuz tarım yaparsa pamuk üretimi sıfırlanacak. Türkiye'nin pamuk ithalatı fırlayacak. Zaten çiftçiler zor şartlarda üretim yapıyor.
Bitirin çiftçiyi bakalım, ne yiyeceksiniz?
Şanlıurfa'dan bir ziraat mühendisi, çiftçilerin hep zarara uğradığına işaret ederek, "Çünkü ektikleri pamuk ve tahıl çok ucuza satıldı. Çiftçi zarar ettiğinde borçlarını ödeyemiyor. Dicle Elektrik ayrıca borçlarını ödemeyen çiftçilere elektrik verilmeyeceğini de söylüyor. Şirket elektrik sağlamazsa tarım olmaz. Bugün bölgemizde insanların geçimi tarıma bağlı" ifadeleriyle durumu özetliyor. Güneydoğu'da çiftçi yıllarca fahiş elektrik faturalarının altında eziliyor. Sulama meselesine hükümet el atmadıkça da bu sorun giderek derinleşecek.