BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, laikliğin din ve vicdan hürriyetini teminat altına aldığına işaret ederek, "O halde kimse kalkıp devlet gücünü arkasına alıp, laikliği keyfine göre kullanıp, inanan insanlara baskı yapamaz, yapmamalıdır" dedi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, laiklik ilkesinin Anayasa'ya konulmasının 72. yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Laiklik ilkesi üzerinde birçok fikirlerin ileri sürülüp tartışmaların yapıldığının altını çizen BTP Genel Başkanı, "Devlet ve millet adına doğru düzgün bir tanımının yapılıp, ölçü normlarının konması ciddi bir görev olarak ortada durmaktadır. Zira laikliğin farklı ya da yanlış anlaşılmasından ve buna bağlı uygulamalardan yaşanan zafiyet ve sıkıntıların olduğu bir vakıadır" dedi.
Laiklik iki yönlü bir kavramdırLaikliğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel ilkelerinden birisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Baş, bu konuda şunları kaydetti: "Anayasada 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir' ifadesi yer almaktadır. Laiklik tanım olarak en genel ifadesiyle 'din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması' anlamına gelmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere 'laiklik' iki yönlü bir kavramdır: bir yönüyle devleti, diğer yönüyle din ve vicdan hürriyetini koruma altına almaktadır. Hatta denebilir ki; devletin laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünün de teminatıdır.Laikliğin bu çift yönlülüğü Türkiye Cumhuriyeti anayasasının maddelerinde de açılımını bulmaktadır.Anayasanın 14. maddesi devlete din kurallarının hâkim olmasını engellerken, yine Anayasanın 24. maddesi din, vicdan ve ibadet hürriyetini sonuna kadar korumakta ve teminat altına almaktadır.Anayasada yerini bulan bu norm günlük hayatta da kendini göstermektedir."
Laiklik baskı aracı yapılamazBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, Müslüman Türk Milletinin diniyle övündüğünü, inanç ve ibadetlerini doya doya yaşayabilmekte olduğunu belirterek, "Ve bu durum, demokratik hukuk devletinin güvencesi altındadır. O halde kimse kalkıp devlet gücünü arkasına alıp, laikliği keyfine göre kullanıp, inanan insanlara baskı yapamaz, yapmamalıdır. Kısaca laiklik kavramı yanlışın ve baskının aracı yapılmamalıdır. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında bu Müslüman halk ve diğer din mensupları elbette dinini yaşayacaktır. Geçmişten ders alarak benzer yanlışlara düşülmemelidir" dedi.
Laikliğin ihlal şartlarıDoğru olan laikliğin doğru anlaşılıp uygulanmasıyla devletle milletin barışması olduğunu belirten BTP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Devlet can, mal, namus, din ve vicdan hürriyetinin güvencesi ve teminatı olarak "Baba Devlet" olmalıdır. Ve devlet milleti koruyan çatı olarak korunmalı, kurum olarak yıpratılmamalıdır. Laiklik ise devletin ilkesi olması yanında bir inanç ve ibadet hürriyeti olarak algılanmalıdır. Elbette ki laikliğin ihlali durumunda hukuk devreye girecektir. Peki laiklik nasıl ihlal edilir, asıl sorun işte buradadır. Bu konuda ne yazik ki bugüne kadar ortaya bir ölçü normu konamamıştır. Tartışmaların asıl sebebi de budur. Laikliğin ihlali, ancak aşağıdaki şartların gerçekleşmesiyle meydana gelir.1-Yapılan işin devlet işi olması2-Bunu yapan kişinin kamu görevlisi olması3-Bu işin 'din emrediyor' diye yapılmasıBuna göre inancı gereği başörtüsü takan bir kız öğrenci, laikliği ihlal etmiş olmaz. Zira; başı örtmek bir devlet işi olmadığı gibi öğrenci de bir kamu görevlisi değildir. Öğrenci devletin ve anayasanın öngördüğü bilim öğrenme hakkından istifade eden bir vatandaştır. Benzer şekilde bir Müslüman hâkimin namaz kılması laikliği ihlal değildir. Zira namaz devlet işi değildir.Keza, bir hâkim adam öldürmenin, içki içmenin, uyuşturucu kullanmanın inancı gereği suç olduğunu söylemesi de laikliği ihlal değildir. Din, inanç ve kanaat özgürlüğü devletin ve anayasanın koruması altındadır. Yukarıda belirtilen üç şart beraber gerçekleştiğinde laiklik ihlal olur. İşte prensipleri, ilkeleri ve normları belli bir laiklik anlayışının hem devleti, hem de din ve inanç özgürlüğünü koruyacağı, iç barışa, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe hizmet edeceği açıktır. İlgili ve yetkililerin laikliği yersiz ve boş tartışmalardan arındırıp tarif etme görevleri vardır. Böylece, zaafiyetlerin, yanlış anlama ve uygulamaların önüne geçilmiş olacaktır. Unutmayalım ki, bugün iç ve dış şartların gösterdiği vaziyet, bizi her zamankinden çok birliğe, kardeşliğe ve barışa mecbur etmektedir. Bu duygularla aziz milletime saygı ve sevgilerimi sunarım."