Tarihi şölen... Olağanüstü bir gün... Muhteşem tablo...
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Ankara Selim Sırrı Spor Salonu'ndaki Olağanüstü Kongresi tek kelimeyle "mükemmel" geçti. Salon tıklım tıklım doluydu. Kongreyi salon dışında takip etmek zorunda kalanların sayısı içerdekilerden çok daha fazlaydı.
İşte böylesine olağanüstü bir tabloda gerçekleşen Kurultay'da, 2. Kuvay-ı Milliye Hareketinin Önderi Prof. Dr. Haydar Baş, oylamaya katılan 215 delegenin oylarını alarak BTP Genel Başkanı oldu.
Türk milletindeki büyük ruh
BTP kongresinde yaptığı tarihi konuşmada Prof. Dr. Haydar Baş, mensubu bulunduğu Türk milletinin emsalsizliğinden bahsetti. "Dünyada, can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyetinden mahrum ise bu millet dünya coğrafyasından elini çektiği içindir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
"Biz öyle büyük bir devlet geleneğinden geliyoruz ki, tarihi boyunca 16 büyük devlet kurmuş olan Türkler, 'Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır' diyen Oğuz Kağan'ın bağımsızlık ruhuna sahiptir. Aynı ruhu Kanuni'ye, Fransa kralına hitaben, 'Ben ki Anadolu'nun, Mısır'ın ve Azerbaycan'ın ve Yemen'in Sultanı Kanuni Sultan Süleyman, sen ise Fransa Kralı Fransuva'sın' dedirten ruhtur. Bu millet, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diyerek, sulhun hakimiyetini güçlü, kudretli olmaya bağlayan Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda devam etmektedir. Biz de BTP olarak bu büyük milletle yola çıktık. Bu büyük milletin ayakta durabilmesi, ilanihaye devam edebilmesi için güçlü bir devlet iradesine kainat ordusuna ihtiyaç vardır. İşte o zaman Oğuz Kağan'ın torunlarının, "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımız" mefküresi cihana hakim olacaktır."
Düşman oyununa gelmek kaderimiz değil
Dünyada hiçbir milletin düşmansız olamayacağını, insanlık tarihinin en büyük milleti, olduğu için, bizim düşmanlarımızın hiç bir millet ve devlete nasip olmayacak nitelikte güçte olduğuna işaret eden, "Bu düşmanın oyunlarına gelmek, mağlup olmak hiçbir zaman bizim kaderimiz olamaz" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu oyunlarla içimize sızdıklarını, milletle milleti, milletle askeri, milletle Cumhuriyetin kurucusu Atatürk'ü karşı karşıya getirdiklerini belirtti. Prof. Dr. Haydar Baş bu oyunu Atatürk'e ait şu sözleri aktararak bozdu:
"Allah birdir ve büyüktür. Kur'an bir Kitab-ı Ekber'dir. Cenab-ı Peygamber Hatemül Enbiyadır."
"Bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransızları, Almanları, Rusları şahsen tanırım. Ve bu tanışmam harp sahalarında olmuştur. Ateş altında olmuştur. Ölüm karşısında olmuştur. Yemin ederek size temin ederim ki bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir."
"Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliğiyle dindar olmaladır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsun, buna da öyle inanaıyorum."
"O, (Hz. Muhammed), Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir. Fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür."
Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerine atılan iftiralardan da bahseden Prof. Dr. Haydar Baş, "TSK, Peygamber ocağıdır. Asker benim kolumdur, elimdir, başımdır. Ona sahip çıkmak Allah'ın büyük bir emridir" dedi.
AB milletimizin kimyasını bozar
"Hamasi duygulardan dolayı değil, millet ve devletimiz izin büyük bir tehlikte arzettiği, tehdit oluşturduğu için AB'ye karşıyız. Çünkü, AB üyeliğinde, Avrupa Parlamentosunun vardığı kararları istesek de istemesek de tatbik edeceğiz. Onların kölesi olacağız. Yani milletin kimyasını bozacağız. Milleti, Türk milleti olmaktan çıkartacağız. İşte biz bundan dolayı AB'ye karşı duruyoruz."
AB'yi savunan bürokratımıza, siyasetçimize, "kendinize gelin" diyoruz. "Bu büyük milletin büyüklüğünü, azametini, gücünü, kuvvetini iyi tanıyın. Bağımsız olmasına karar verin" diyoruz.
AB'ye uyum yasaları adı altında çıkarılan kanunlara, bu kanunlardan azınlık ve yabancı vakıflarının istediği yerde toprak edinme uygulamasının Filistin misali tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, "Böyle bir oyunla Filistin toprakları üzerinde İsrail kuruldu. Aynı şekilde G. Doğu Anadolu'da alınan topraklarda başka milletin bayrağı dalgalanırsa bunun hesabını kim verecektir? O bakımdan siyasi iradenin bu yanlışlardan mutlaka geri dönmesi lazımdır" şeklinde konuştu.
Sülükler milletin sırtından atılacak
Ekonomideki yanlış uygulamalara da dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, emisyonun genişletilip emeğin harekete geçirilerek üretimin arttırılması yerine IMF gibi tefecilerden borçlanmayı tercih ettiği için borcumuzun 275 milyar dolara, borç faizlerinin 45 katrilyona dayandığını, bunları ödemek için zam üsütne zam, vergi üstüne vergi ile milletin inim inim inletildiğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
"Bu vergiler olduğu müddetçe Türk çiftçisi, işçisi, memurunun belini doğrultması mümkün değildir. Biz, vergiye son diyoruz. Onun için bir tek kuruş vergi almayacağız. Böylece milletimiz vergi ve zam yükünden kurtulacaktır. Emisyonu genişleterek piyasanın para ihtiyacını karşılayacağız. Talep çoğalacak. Arz da ona göre çoğalacak. Üretici bir ürettiğini 5-10 üretecek. Biz üreten ve tüketen diye iki sınıf düşünüyoruz. Bunlardan biri vergiden muaf olacak. Tüketiciden vergi alınmayacak. Bu benim tarihi görüşümdür."
Liberal sistem vergiye mecburdur
Devrim niteliğindeki projelerinin gerçekleşmesi için banka hortumculardan tahsil edilecek 22 milyar dolar ile IMF'ye marş marş denilmesiyle elde kalacak 65 katrilyonun yetip de artacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bazılarını kaynak göstermeden projelerini sahiplenmek istediklerine dikkat çekerek şöyle dedi:
"Benim projelerim bir sistem içinde geçerlidir. Liberal sistemde bunların hiçbirini uygulayamazsınız. Bir ara Besim Tibuk kardeşimiz "vergi almayacağız" dedi. Halbuki liberal sistem vergiye muhtaçtır. Mecburdur. "Almayacağım" dersen senin adın da Milli Ekonomi olur. Bağımsız Türkiye olur. O zaman gel, BTP saflarına katıl, derim.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Ankara Selim Sırrı Spor Salonu'ndaki Olağanüstü Kongresi tek kelimeyle "mükemmel" geçti. Salon tıklım tıklım doluydu. Kongreyi salon dışında takip etmek zorunda kalanların sayısı içerdekilerden çok daha fazlaydı.
İşte böylesine olağanüstü bir tabloda gerçekleşen Kurultay'da, 2. Kuvay-ı Milliye Hareketinin Önderi Prof. Dr. Haydar Baş, oylamaya katılan 215 delegenin oylarını alarak BTP Genel Başkanı oldu.
Türk milletindeki büyük ruh
BTP kongresinde yaptığı tarihi konuşmada Prof. Dr. Haydar Baş, mensubu bulunduğu Türk milletinin emsalsizliğinden bahsetti. "Dünyada, can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyetinden mahrum ise bu millet dünya coğrafyasından elini çektiği içindir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
"Biz öyle büyük bir devlet geleneğinden geliyoruz ki, tarihi boyunca 16 büyük devlet kurmuş olan Türkler, 'Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır' diyen Oğuz Kağan'ın bağımsızlık ruhuna sahiptir. Aynı ruhu Kanuni'ye, Fransa kralına hitaben, 'Ben ki Anadolu'nun, Mısır'ın ve Azerbaycan'ın ve Yemen'in Sultanı Kanuni Sultan Süleyman, sen ise Fransa Kralı Fransuva'sın' dedirten ruhtur. Bu millet, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diyerek, sulhun hakimiyetini güçlü, kudretli olmaya bağlayan Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda devam etmektedir. Biz de BTP olarak bu büyük milletle yola çıktık. Bu büyük milletin ayakta durabilmesi, ilanihaye devam edebilmesi için güçlü bir devlet iradesine kainat ordusuna ihtiyaç vardır. İşte o zaman Oğuz Kağan'ın torunlarının, "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımız" mefküresi cihana hakim olacaktır."
Düşman oyununa gelmek kaderimiz değil
Dünyada hiçbir milletin düşmansız olamayacağını, insanlık tarihinin en büyük milleti, olduğu için, bizim düşmanlarımızın hiç bir millet ve devlete nasip olmayacak nitelikte güçte olduğuna işaret eden, "Bu düşmanın oyunlarına gelmek, mağlup olmak hiçbir zaman bizim kaderimiz olamaz" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu oyunlarla içimize sızdıklarını, milletle milleti, milletle askeri, milletle Cumhuriyetin kurucusu Atatürk'ü karşı karşıya getirdiklerini belirtti. Prof. Dr. Haydar Baş bu oyunu Atatürk'e ait şu sözleri aktararak bozdu:
"Allah birdir ve büyüktür. Kur'an bir Kitab-ı Ekber'dir. Cenab-ı Peygamber Hatemül Enbiyadır."
"Bütün dünyanın milletlerini tanırım. Fransızları, Almanları, Rusları şahsen tanırım. Ve bu tanışmam harp sahalarında olmuştur. Ateş altında olmuştur. Ölüm karşısında olmuştur. Yemin ederek size temin ederim ki bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetinin üstündedir."
"Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliğiyle dindar olmaladır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsun, buna da öyle inanaıyorum."
"O, (Hz. Muhammed), Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir. Fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür."
Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerine atılan iftiralardan da bahseden Prof. Dr. Haydar Baş, "TSK, Peygamber ocağıdır. Asker benim kolumdur, elimdir, başımdır. Ona sahip çıkmak Allah'ın büyük bir emridir" dedi.
AB milletimizin kimyasını bozar
"Hamasi duygulardan dolayı değil, millet ve devletimiz izin büyük bir tehlikte arzettiği, tehdit oluşturduğu için AB'ye karşıyız. Çünkü, AB üyeliğinde, Avrupa Parlamentosunun vardığı kararları istesek de istemesek de tatbik edeceğiz. Onların kölesi olacağız. Yani milletin kimyasını bozacağız. Milleti, Türk milleti olmaktan çıkartacağız. İşte biz bundan dolayı AB'ye karşı duruyoruz."
AB'yi savunan bürokratımıza, siyasetçimize, "kendinize gelin" diyoruz. "Bu büyük milletin büyüklüğünü, azametini, gücünü, kuvvetini iyi tanıyın. Bağımsız olmasına karar verin" diyoruz.
AB'ye uyum yasaları adı altında çıkarılan kanunlara, bu kanunlardan azınlık ve yabancı vakıflarının istediği yerde toprak edinme uygulamasının Filistin misali tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, "Böyle bir oyunla Filistin toprakları üzerinde İsrail kuruldu. Aynı şekilde G. Doğu Anadolu'da alınan topraklarda başka milletin bayrağı dalgalanırsa bunun hesabını kim verecektir? O bakımdan siyasi iradenin bu yanlışlardan mutlaka geri dönmesi lazımdır" şeklinde konuştu.
Sülükler milletin sırtından atılacak
Ekonomideki yanlış uygulamalara da dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, emisyonun genişletilip emeğin harekete geçirilerek üretimin arttırılması yerine IMF gibi tefecilerden borçlanmayı tercih ettiği için borcumuzun 275 milyar dolara, borç faizlerinin 45 katrilyona dayandığını, bunları ödemek için zam üsütne zam, vergi üstüne vergi ile milletin inim inim inletildiğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
"Bu vergiler olduğu müddetçe Türk çiftçisi, işçisi, memurunun belini doğrultması mümkün değildir. Biz, vergiye son diyoruz. Onun için bir tek kuruş vergi almayacağız. Böylece milletimiz vergi ve zam yükünden kurtulacaktır. Emisyonu genişleterek piyasanın para ihtiyacını karşılayacağız. Talep çoğalacak. Arz da ona göre çoğalacak. Üretici bir ürettiğini 5-10 üretecek. Biz üreten ve tüketen diye iki sınıf düşünüyoruz. Bunlardan biri vergiden muaf olacak. Tüketiciden vergi alınmayacak. Bu benim tarihi görüşümdür."
Liberal sistem vergiye mecburdur
Devrim niteliğindeki projelerinin gerçekleşmesi için banka hortumculardan tahsil edilecek 22 milyar dolar ile IMF'ye marş marş denilmesiyle elde kalacak 65 katrilyonun yetip de artacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bazılarını kaynak göstermeden projelerini sahiplenmek istediklerine dikkat çekerek şöyle dedi:
"Benim projelerim bir sistem içinde geçerlidir. Liberal sistemde bunların hiçbirini uygulayamazsınız. Bir ara Besim Tibuk kardeşimiz "vergi almayacağız" dedi. Halbuki liberal sistem vergiye muhtaçtır. Mecburdur. "Almayacağım" dersen senin adın da Milli Ekonomi olur. Bağımsız Türkiye olur. O zaman gel, BTP saflarına katıl, derim.