logo
25 NİSAN 2024

Tek çözüm Milli Ekonomi Modeli

05.10.2005 00:00:00


Dünyada çok ciddi bir ekonomik tıkanma yaşandığını, sürekli büyümenin gerçekleştirilemediğini, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediğini, işsizliğin başını alıp gittiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu problemlerin çözümünün Milli Ekonomi Modelinden geçtiğini belirtti

Dünyada çok ciddi bir ekonomik tıkanma yaşandığını, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediğini, işsizliğin başını alıp gittiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu problemlerin çözümünün Milli Ekonomi Modelinden geçtiğini belirtti.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bu haftaki Haftanın Sohbeti'nde Selim Kotil ve Nihat Hekimoğlu'nun sorularına verdiği cevaplarda, Türkiye ve dünyanın yaşadığı sürekli büyüme, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi problemlere Milli Ekonomi Modeli'nde nasıl çözümler getirildiğini anlattı.

Muhterem Hocam, yakında Milli Ekonomi Modeli kitabınızla Türk halkı ve dünyada birçok insan buluşacak. Malum kapitalist ve liberal anlayışların çözemedikleri bir takım sorunlar var. Sosyalizm uygulaması ise zaten dünyadan kalkmış durumda. Şu ana kadar kapitalist sistemi uygulayan ülkelerin çözemedikleri en temel meselelerden biri de sürekli büyüme olayıdır. Ülkeler, 3 sene, 5 sene, belli bir dönem büyüyorlar. Arkasından bu büyüme duruyor. Bir çöküş sürecine giriliyor. Oysa siz Milli Ekonomi Modelinizde buna bir çözüm getiriyorsunuz. Neden sosyalizm ve kapitalizm sürekli büyüme problemine bir çözüm getirememişlerdir? Milli Ekonomi Modeli bu probleme nasıl bir çözüm getirmektedir?

Prof. Dr. Haydar Baş -Olay, bizim zannettiğimiz gibi veya bazılarının anlatmaya çalıştığı gibi çok zor bir mesele değildir. Kapitalist dünya parayı, sermayeyi tekelleştiriyor. Takdir edersiniz ki piyasada alış veriş yapılabilmesi için mutlaka vatandaşın alım gücünün olması lazım. Sizin imal ettiğiniz mamul ne kadar mükemmel olursa olsun piyasaya arz ettiğinizde ihtiyacı olan kesimin mala talip olabilmesi için iktidarının, yani cebinde parasının olması gerekiyor. Fakat kapitalizm tekelleşmeyi doğuran bir sistem. Bu sisteme göre bir toplumda güçlenme olacak ama herkesin güçlenmesine gerek yok. Faraza 70 milyonluk Türkiye'de 70 kişinin, bilemediniz 700 kişinin güçlenmesi kâfidir. Böyle olunca da tedavülde bulunan paranın tamamına kapitalist zihniyet müşteridir. Hangi yolla olursa olsun onu kendi tekeline koyar. Mesela Batıda dev sanayi kurumları, dev firmalar vardır. Binlerce, onbinlerce insan bu dev firmalarda çalışır. Orada güçlü bir sınıf vardır. Azdan da azdır. Bunlar zengin patrondur, dediğini yapandır. Patron denilen insanların emrinde çalışan işçi sınıfı vardır. Bu işçi sınıfı da ağzı ile kuş kapsa belli bir maişetin üzerine çıkamaz.

Modern kölelik sistemi Karın tokluğuna, göz tokluğuna çalışır; bilmem ama bu işçi sınıfıdır. Bu, işçi sınıfı geleneğini bozan da Avrupa'da Türklerdir. Onlar geleneklerinden kaynaklanan tasarruf etme özelliği ile kazandıkları paraları biriktirdiler, bir sermaye oluşturdular ve işçi olarak gittikleri yerde patron oldular. Bu, Batıda pek olan bir iş değildir. Yani bir insan fabrikada çalışacak, kazancını üst üste koyacak, on sene sonra iş yeri açacak; Batı kültüründe böyle bir olay yoktur. Orada bir ağa var, bir efendi var, patron var; iki, bir işçi var, köle var. Kapitalist sistem modern kölelik sistemidir. Bu kölelik sistemini Batıda delen de Türk milletidir. Demek istediğim şu: Bu sistemde kabul edelim ki 500 kişinin elinde olan mevduat 100 birim ise 99'u o 500 kişinin elindedir. Biri de 70 milyonun elindedir. Bu derece korkunç bir adaletsizlik, dengesizlik vardır. Bu kadar alım gücünden mahrum olan piyasa ne ile iş yapacak? Siz iş yapacaksınız ama ne ile iş yapacaksınız? Para ile yapacaksınız. Ama senin alım gücün ortada. Yani alım gücünün üstüne çıkıp bir şey alman mümkün mü? Değil. İşte kapitalist dünya ürettiğini onun için sınırlı pazarlamak mecburiyetindedir. Bu sınırı aşamaz. Burada dış dünyaya ihracatın temel esprisi aslında kendi içinde alım gücü tükendiğindendir. Yeterli alım gücüne sahip olmadığından dolayı dış dünyada kendine pazar arıyor. Halbuki sıhhatli üretim iç dünyada kendisine pazar bulan üretimdir. Üretirsin. Fazlasını dış dünyaya rahatlıkla satabilirsin. Alım gücünü devreye koyacak olan, işçinin, bireyin cebindeki paradır. Batıda bu sınırlıdır. Sınırlı olduğu için de üretim yapılıyor, ama tüketim istenilen seviyede yapılamıyor. Bütün dünyada hangi sınıf üreticisine, tüccarına, işverenine bakarsanız bakın kendisine pazar arıyor. Neden arıyor? Kendi bölgesinde tüketen sınıf kalmadı da ondan. Onun için "bulabilir miyim?" diye dışarıya çıkıyor. Bu, sistemin bir tıkanıklığıdır. Böyle bir sistemin büyümesi mümkün değildir.

Kapitalizm ve sosyalizmde sürekli büyüme olmazGelelim sosyalizme veya komünizme. Kollektif yaşamayı bir kural haline getiren Marks'ın iddiasına göre patronlar, işçileri soyuyor. Yani işçi emeğinin karşılığını alamıyor. Patron işçinin emeğinin karşılığını cebine kâr olarak koyuyor. O hak işçiye aittir. Böyle garip bir felsefesi var. O zaman ne yapmak lazım? Madem bizi zengin sınıf soyuyor. Biz bir araya gelelim. Devlet denilen iradeye çalışalım. Bu irade de bize kazandığımızı adil bir şekilde taksim etsin. İşte komünizm dediğimiz o bela sekreteryasıyla birlikte ne yaptı, bunların başına bela oldu. Yani millet devlete çalıştı. Devleti yöneten irade halka çalışmadı. Kendine çalıştı. Yani iki tarafta da kölelik oldu. Biri patrona kölelik, diğeri devlete kölelik. Dolayısıyla orada da işçi sınıfı aradığını bulamadı. Karnını doyuramadı. Sırtını giydiremedi. Geziyor, tozuyor, ama cebinde parası yok ki alsın. Bu sebepten dolayı gerek komünizm, gerekse kapitalizm ferdi üreticiye pazar yapamadığından dolayı sürekli büyüme olamıyor. Ekonomi emme basma tulumba gibidir. Üreteceksin ama ürettiğine talip pazarın olacak. Bunu iki sistem de beceremedi. Dolayısıyla dünyada çok ciddi bir tıkanıklık var. Sürekli büyüme de bundan dolayı olmamıştır.

Milli Ekonomi Modelinin farkıPeki yapılması gereken nedir? Sosyal devletin bireylerini destekleme dediğimiz anlayış aslında pazar olma kabiliyetini herkese kazandırmaktır. Toplum bireylerinin tamamına kazandırmaktır. İstediği şekilde istediği alışveriş imkanını ona kazandırmaktır. Zaten insan olarak doğduğu için bu, onun hakkıdır. İnsan hakları denilen şey budur. Buna bizim örfümüzde kul hakkı denir. Bu, onun hakkıdır. Allah onu dünyaya göndermekle bu hakkı ona ihsan eyledi. Sen, ben ona ihsan etmiyoruz. Bu insanın karnını doyurması lazım. Sırtını giydirmesi lazım. Bizim anlatmaya çalıştığımız modelimizde bireyler mutlaka istediğini yiyebilmeli, istediğini giymeli. Onu yapabilmesi için de cebinde alım gücünün olması lazım. Böyle bir problem olmaması lazım. İşte biz problemi çeşitli saiklerle, gerek vergi, gerek sosyal devlet mantığıyla, gerekse çalışana hak ettiğini fazlasıyla verme mantığıyla çözüyoruz. Böylece halkın toplumda tüketme gücü istenilen seviyeye geliyor. Üreten de tüketen olduğu için üretiyor. O üretiyor, bu tüketiyor. Zaten ekonomide amaç nedir? Sürekli yukarıya çıkmaktır. İşte bu anlayış devamlı surette ekonomik hayata tavan yaptırıyor. Bizim farkımız budur.

Hocam, kapitalizmin cevap veremediği ikinci bir soru daha var. Gelir dağılımındaki dengesizliği çözmüş değil. Aksine bu dengesizlik her geçen gün artıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Esasen hastalığın kaynağı da buradan geliyor. Gelir dağılımında adalet olmadığı için para yine tekelleşiyor. Faraza benim elimde 100 milyar olursa bunu benim pazara indirme kabiliyetimle herhangi bir mahallede bir insanın elinde 5-10 milyar olursa bunu pazara indirme kabiliyeti daha farklı olur. Yani orta kesimin pazar olma kabiliyeti alabildiğine daha fazladır. Ama biraz standartların üzerinde gibi gördüğümüz kesimin pazar olma  kabiliyeti daha azdır. Eğer adil dağıtım olmazsa bu adamın cebindeki para pazarda müşteri olmaz. Ama işçinin cebinde müşteri olur. Memurda, tarım kesiminde müşteri olur. Onun için adil dağıtım şarttır. Bunu yapmadığınız takdirde bir adım atamazsınız. 

Hocam, yine tarım kesiminin desteklenmesi, işçi ücretlerinin yüksek konumlandırılması, ev hanımlarının emekli edilmesi var.

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii bu bütünün parçaları oluyor. Gayemiz tüketimi devreye koymak. Tüketimi devreye koymak derken her vatandaşın ihtiyacı olan geçimi önüne getirmeyi kastediyoruz. Vatandaş böyle sıkıntı çekmeyecek. O tükettikçe üreten de üretecek. Böyle adil bir denge söz konusu olacak.

Bu da sosyal devlet anlayışının icabı olarak yapılacak değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Zaten sosyal devlet  bizim bu modelimizin gereğidir. Bu modelin hayat bulması için sosyal devlet anlayışının hayata geçmesi lazım.

VERGİ VATANDAŞIN SIRTINA YÜKTÜR

Hocam, bugün uygulanan vergi sisteminde verginin tabana yayılması ve herkesten vergi alınması uygulanıyor. Halbuki siz farklı bir vergi sistemi savunuyorsunuz. Herkesten alınmamasını, bir kesimden de hiç alınmamasını savunuyorsunuz. Bu hususu biraz açar mısınız?

Prof. Dr. Haydar Baş -Ben bazı ekonomistleri dinliyorum. "Vergiyi tabana yaymak lazım. Devletin ihtiyacı olan parayı herkesten böylece alabiliriz" diyorlar. Bu, görüntü itibariyle bize hoş gelen, fakat netice vermeyen bir anlayıştır. Aslında vergi vatandaşın sırtında bir yüktür. Evet, devlete veriyorsun ama vatandaşın alım gücünü, kabiliyetini yok ediyorsun. Bu kabiliyet yok olunca vatandaş pazar olma kabiliyetini kaybediyor.  Mesela yılda yaptığı ticarette 50 milyar kazanan bir arkadaşı düşünelim. %40 vergi verdiğini hesap edersek bu arkadaşın devlete 20 milyar vergi vermesi gerekecek. Bizim mantığımıza göre bu 20 milyarı devletin alması devletin zararına, almaması devletin faydasına olur. Biz diyoruz ki, 50 milyar kazanan vatandaştan 20 milyar vergi alırsak onun alım gücünü 20 milyar aşağıya çekeriz. Halbuki biz bu alım gücünü onda bırakalım. Yapılan hesaplamalara göre para piyasada yılda 15 defa dolaşır. 15 ile 20 milyarı çarparsak yılda 300 milyarlık bir netice ortaya çıkar. Yani bu kadar ciro yapmış olursunuz. Her ticaretten %30 kâr yaparsanız bu vatandaşımız 90 milyar lira kazanmış oluyor. Yani alacağımız 20 milyar vergiyi almaz isek bunun getireceği kâr 90 milyar oluyor. Devletin bu sefer alacağı vergi %40'tan 36 milyar oluyor. Yani bir yıl evvel 50 milyardan 20 milyar vergi alan devlet, sadece bu vergiyi almamakla bir yıl sonra 36 milyar kârlı çıkıyor. Onun için vergiyi herkesten değil kazanandan alarak kazanmayan sınıfın alım gücünü devreye koyarak onu talep eden vaziyette tutmak, böylece toplumun bireylerinde hem adil dağılımı gerçekleştirmek, hem de gerçekten kazanandan vergi alma yolunu devlet olarak devreye koymak lazım ki herkes hayatından memnun olsun. Kazanan kazandığı için kaçırmadan vergisini versin, müşteri olan cebinde parası olduğu için müşteri olsun. Bunun bir de alt yapısı, örfü, adeti var. Sistemler milletlerin hayatı ile ciddi derecede alakalıdır. Hangi memleketin insanına giderseniz gidin ticareti kendi örfü, adeti, gelenekleriyle paraleldir. Onun için ticaret hayatını düşünürken onu kendi dünyanızın dışında düşünmeyeceksiniz. Zaten ekonomi hayatın kendisidir. Onu hayatın dışına taşıyarak, yabancı kuralları getirerek monte etmeye çalışmak işte Türkiye'nin düştüğü duruma düşmek olur. Bizim anlatmaya çalıştığımız bu şey tamamen ekonomiyi büyütmeye yöneliktir. Devletin kârlı olduğu bir modeldir. Burada devlet de kârlıdır, vatandaş da kârlıdır.

Hocam, devlet akaryakıta her gün zam yapıp duruyor. Bir liraya aldığı akaryakıta bir lira vergi koyuyor, iki liraya satıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Bunda ne devlet, ne vatandaş kâr edebilir. Bu, aslında birbirini tüketmedir. Birbirini tüketiyorlar.

O zaman akaryakıttan böyle vergi alınmamalı değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii kesinlikle alınmamalı.

Hocam, kapitalizmin çözemediği üçüncü problem de tam istihdam, yani işsizlik problemi. Hatta artık % 5'lik işsizlik oranları ekonominin doğal yapısı olarak görülmeye başlandı. Bütün dünyada ciddi bir işsizlik olayı var. Sizin bu vergi modeli ve sosyal devlet anlayışının sürekli büyümeyi sağlamasıyla birlikte istihdam problemi nasıl halledilecek?

Prof. Dr. Haydar Baş -Hayatın içindesiniz, dışında değilsiniz. İş yapabilmek için evvela kapitale ihtiyaç var. Bu imkanları siz önünüzde buluyorsunuz. İş yapan insanın işçiye ihtiyacı vardır. Bununla devreye giriyorsunuz. Bu, tam istihdamı temin eden en kestirme yoldur.
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı

Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor

Milli Savunma Bakanlığı(MSB), PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşıladıklarını, bu yöndeki tasavvurun terör örgütü ilanına doğru evrilmesini beklediklerini açıkladı.
25.04.2024 12:23:00
İhlas Haber Ajansı
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Milli Savunma Bakanlığı tarafından basın bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Bakanlıkta gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Millî Savunma Bakanlığı olarak düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi verdi.


Aktürk, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in şehit ve gazilerin kıymetli çocukları ile 'Vatan Marşı'nı seslendiren TRT Çocuk Korosuyla Bakanlıkta bir araya geldiğini, komuta kademesi ile birlikte Ankara Ulus'taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlenen törene ve Meclis'teki özel oturum ile resepsiyona katıldığını hatırlattı. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında 23 Deniz Kuvvetler tarafından 23 gemi ile 23 liman ziyareti gerçekleştirildiğini, Çanakkale'de SOLOTÜRK, Antalya'da Türk Yıldızları Akrobasi Timi gösterisinin yanı sıra Düzce'de 3 uçak ile muharip uçak geçişi yapıldığını belirtti. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümünü bir kez daha kutladı. Aktürk, Çanakkale Kara Muharebeleri'nin 109'uncu yıl dönümünde Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlar ile tüm şehit ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla anarken Çanakkale Kara Muharebeleri'nin yıl dönümü ve 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü Etkinliği kapsamında, 24-25 Nisan'da SOLOTÜRK tarafından Çanakkale'de (Şehitler Abidesi) gösteri uçuşları icra edildiğini vurguladı.

Terörle mücadele harekâtı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terörle mücadelesini; sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık ve öngörülemez düzeyde, artan bir etki ve yoğun bir baskıyla sürdürdüğünün altını çizen Aktürk, 'Bu kapsamda Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil; Son bir haftada 54, 1 Ocak 2024'ten bugüne kadar ise 360'ı Irak'ın, 442'si Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 802 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Kararlı operasyonlarımız sonucu Irak'ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK'lı terörist daha 21 Nisan'da Habur'daki Hudut Karakolumuza teslim olmuştur' ifadelerini kullandı.

Hudut güvenliği

Aktürk, birliklerin imkân ve kabiliyetlerinin sürekli olarak geliştirildiği, dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerle korunan hudutlarda son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6'sı terör örgütü mensubu olmak üzere 284 şahıs yakalanmış, 2 bin 291 şahıs ise hududu geçemeden engellendiğini böylelikle, 01 Ocak'tan bugüne kadar hudutlardan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 2 bin 769'a, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 48 bin 596'ya yükseldiğini açıkladı.
Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in 22 Nisan'da Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretine refakat ettiğini, 24 Nisan'da Vietnam Savunma Sanayi Başkanı'nı kabul ettiğini, aynı gün Avustralya Savunma Bakanı ile Gelibolu/Çanakkale'de savunma ve güvenlik konularının ele alındığı bir görüşme yaptığını belirtti.

Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in dün ve bugün de resmî ziyaret kapsamında bulunduğu Romanya'da mevkidaşıyla ikili ve askerî ilişkiler başta olmak üzere NATO ve bölgesel güvenlik konularında görüşmeler gerçekleştireceğini ifade etti.

Aktürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın 18-19 Nisan'da Pakistan'a resmî ziyaret gerçekleştirdiğini ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirerek Savunma Bakanı tarafından kabul edildiğini ve iki ülke ilişkileri ile silahlı kuvvetler arasındaki iş birliğine sağladığı katkılardan dolayı Pakistan Cumhurbaşkanı tarafından kendisine 'Pakistan İmtiyaz Nişanı' tevdi edildiğini vurguladı.

Bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkılar, ikili ilişkiler

Türk Silahlı Kuvvetler; ikili ilişkiler ve uluslararası misyonlar çerçevesinde birçok coğrafyada başarıyla görev yapmakta; bölgesel ve küresel barış ve istikrara önemli katkılar sunduğunu ifade eden Aktürk, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirilen Irak ziyaretinde; 'Askerî Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırası' ve 'Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İş Birliği Protokolü' imzalanmıştır. Anlaşmaların imzalanmasıyla askerî eğitim iş birliği faaliyet alanlarının genişleyeceğini ve askerî ilişkilerimizin daha ileri seviyeye taşınacağını değerlendiriyoruz. Ayrıca, ziyaret esnasında akdedilen 'Stratejik Çerçeve Hakkında Mutabakat Zaptı' ile ülkelerimizin, kalıcı hâle gelecek iş birliği vesilesiyle terörle mücadele konusunda daha sağlam zeminde ilerlemesini amaçlıyoruz. PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşılıyor, bu yöndeki tasavvurun 'terör örgütü' ilanına doğru evrilmesini bekliyoruz' ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı

22 Nisan'da Atina'da gerçekleştirildiğini ifade eden Aktürk, 'Olumlu bir havada geçen toplantıda; 2024 yılı boyunca daha önce mutabık kalınan Güven Artırıcı Önlemler ile 2025 yılı uygulama planında yer alacak faaliyetler ele alınmış, bir sonraki toplantının Türkiye'de icra edilmesi konusunda karara varılmıştır' dedi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar karşısında Türkiye'nin önceliğinin saldırıların durdurulması ve bölgesel barış adına kalıcı ateşkesin bir an önce tesis edilmesi olduğunun vurgulayan Aktürk, 'Masum Filistinlilerin özellikle çocukların öldürülmesinin ve yerlerinden edilmesinin hiçbir bahanesi olamaz. Hem bölge ülkeleri hem de uluslararası toplum yaşanan bu vahşet karşısında seslerini yükseltmeli, bu haksızlık ve hukuksuzluğun tüm dünyaya da yansıyabileceğini unutmamalıdır' şeklinde konuştu.

Aktürk, sözde Ermeni soykırımı olarak çarpıtılan olaylarda Ermeniler tarafından katledilen savunmasız ve masum Türkleri bir kez daha rahmetle andıklarının altını çizdi.

Eğitim-tatbikat faaliyetleri / uluslararası görevler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hâlihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve görevleri ile eş zamanlı olarak eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü aktaran Aktürk, 'Bu kapsamda; Fransa'da Mayın Harekâtına yönelik düzenlenen OLIVES NOIRES-2024 ile Romanya ev sahipliğinde Batı Karadeniz'de Temel Deniz Harekâtına yönelik icra edilen SEA SHIELD-2024 tatbikatlarına katılım sağlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nde DESERT FLAG-9/2024, Estonya'da LOCKED SHİELDS (Kilitli Kalkan) -24, Cezayir'de Tehlike Altındaki Yolcu Gemisine Yardım-2024, Aksaz/Muğla'da KURTARAN-2024 tatbikatları ile, Millî Anadolu Kartalı Eğitimi icra edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin planlı en büyük tatbikatlarından olan EFES-2024'ün Bilgisayar Destekli Komuta Yeri Safhası bugün (25 Nisan) başlamış olup 08 Mayıs'a kadar devam edecektir. Söz konusu tatbikatın Fiilî Atışlı Safhası ise 09-30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Şu ana kadar 49 ülkeden bin 567 personelin katılacağı bildirilen tatbikat son yılların en geniş katılımlı EFES tatbikatı olacaktır. 26 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında NATO'nun Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında Arnavutluk'ta NEPTUNE STRIKE 24.1 faaliyeti ile 29 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında ise Mayın Harekâtına yönelik eğitimler kapsamında İspanya'da SPANISH MINEX-2024 tatbikatları icra edilecektir. NEPTUNE STRIKE faaliyetinin 26-30 Nisan arasındaki bölümüne TCG Anadolu'nun liderliğinde Anadolu Görev Grubu ile ilk defa katılım sağlanacaktır. İspanya Deniz Kuvvetlerine ait BLAS DE LEZO gemisi İzmir'e, JUAN CARLOS gemisi İstanbul'a, Bangladeş Deniz Kuvvetlerine ait SANGRAM gemisi Mersin'e, Almanya Deniz Kuvvetlerine ait GROMITZ gemisi de Aksaz'a liman ziyareti gerçekleştirmiştir' şeklinde konuştu.

Aktürk, Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100'üncü, ERTUĞRUL fırkateyninin Japonya seyrinin 134'üncü yıl dönümü kapsamında, 20 ülke 24 liman ziyareti gerçekleştirecek olan TCG KINALIADA korvetinin, Cidde ve Cibuti'nin ardından 23 Nisan'da Mogadişu/Somali'ye ulaştığını belirtti.

Somali'de liman ziyareti yapan TCG KINALIADA korvetinin, Somali Cumhurbaşkanı tarafından ziyaret edildiğini bildiren Aktürk, Gemimizi bizzat ziyaret ederek onurlandıran Somali Cumhurbaşkanı, konuşmasında iki ülke arasındaki dostluk, kardeşlik ve stratejik ortaklığa vurgu yapmıştır. Bu vesileyle Somali'de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik eğitim, danışmanlık ve destek faaliyetlerimizin artarak devam edeceğini bir kez daha vurguluyoruz. KINALIADA korvetimiz bugün bir sonraki liman olan Maldivler'e doğru seyre başlayacak ve Japonya'ya intikaline devam edecektir' açıklamalarında bulundu.

Aktürk, NATO Müşterek Hava ve Deniz Komutanlıkları iş birliği kapsamında; Muharebe Görev Kuvveti tarafından 22 Nisan'da Doğu Akdeniz'de icra edilen Hava Savunma Eğitimine 4 adet F-16 uçağımız ile katılım sağlandığını dile getirdi.

Aktürk, Yarın Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde SOLOTÜRK pilotlarının, 27 Nisan'da ise Yeşilköy/İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetleri Müzesinde Türk Yıldızlarının söyleşi ve imza etkinlikleri yapılacağını söz konusu etkinliklere tüm halkın davetli olduğunu söyledi.

Savunma Sanayi, envantere giren yeni silah sistemleri

Aktürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderliğinde geliştirilen yerli, millî ve modern teknolojiyi haiz savunma sanayisi ürünleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin etkinlik ve caydırıcılığı daha da arttırdığını kaydetti. Aktürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca muhtelif miktarda Taşınabilir Elektronik Taarruz Sisteminin (MİLKAR) muayene ve kabul faaliyeti tamamlandığını açıkladı.

Öğrenci ve personel temini faaliyetleri

Personel ve askerî öğrenci alım/temin faaliyetlerinin de planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Aktürk, '03 Nisan'da başlayan '2024 Yılı Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları Askerî Öğrenci Aday Tercih İşlemleri' 10 Mayıs'a kadar, 24 Nisan'da başlayan '2024 yılı Millî Savunma Bakanlığına Açıktan İşçi Temini' başvuruları ise 29 Nisan'a kadar devam edecektir. Sonuç olarak dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, asil milletimizin sevgisi ve güveninden aldığı ilhamla üstlenmiş olduğu tüm görevleri başarıyla yerine getirmeye, başta yakın coğrafyamız olmak üzere küresel güvenlik, barış ve istikrarın tesisine yönelik faaliyetlerine artan bir gayretle devam edecektir' şeklinde konuştu.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

7 ilde 23 DEAŞ şüphelisi yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 7 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik 'Bozdoğan-29' operasyonlarında 23 şüphelinin yakalandığını açıkladı.
25.04.2024 08:15:00
İhlas Haber Ajansı
7 ilde 23 DEAŞ şüphelisi yakalandı
7 ilde 23 DEAŞ şüphelisi yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın paylaştığı bilgilere göre 7 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik 'Bozdoğan-29' operasyonları düzenlendi.

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlüklerince Çanakkale, Hatay, Konya, Sakarya, Tekirdağ, Yalova ve Yozgat olmak üzere 7 ilde düzenlenen operasyonlar sonucu DEAŞ terör örgütü içerisinde faaliyet yürüten, Hatay'da 10, Yalova'da 5, Konya'da 1, Yozgat'ta 3, Çanakkale'de 1, Sakarya'da ise 2 şüpheli yakalandı.


Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'Teröristlerin hiçbirine göz açtırmayacağız. Güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz' ifadelerini kullanırken 1 Haziran 2023 - 22 Nisan 2024 tarihleri arasında 10 aylık süre içinde DEAŞ terör örgütüne yönelik toplam bin 422 operasyon düzenlendiğini açıkladı.

Operasyonlarda 2 bin 991 şüpheli yakalanırken bunlardan 718'i tutuklandı. 566'sı hakkında ise adli kontrol kararı verildi.

Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından düzenlenen 57. Alay Şehitlerini Anma Milli Bilinç Kampı kapsamında saçlarına kına yakılan ve asker çorbası içen 2 bin 500 izci, 57. Alay'ın 109 yıl önce yürüdüğü yolda atalarını andı.
25.04.2024 08:06:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:12:21
Anadolu Ajansı
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Eceabat ilçesi sınırlarındaki Kocadere Kamp Alanı'na 22 Nisan'da gelen izciler burada, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kızılay ve Kuveyt Türk destekleriyle kurdukları çadırlarda kaldı.

Gençlere kampta Çanakkale Savaşları ve 57. Alay'ın kahramanlıklarıyla ilgili tarihi bilgiler verildi.

Türkiye'nin 60 ilinden gelen 2 bin 500 izci ve izci lideri, 57. Alay'ın karargah olarak kullandığı alanda sabah ezanıyla birlikte uyanıp yürüyüş hazırlıklarına başladı.

Asker çorbası ve hamur kızartmalarını alıp kahvaltı yapan gençlerin saçlarına burada kına yakıldı.

Mehter eşliğinde Türk bayraklarıyla yola çıkan izciler ardından Conkbayırı'na ulaşıp yürüyüşü tamamlayacak.

Rota kapsamında 57. Alayın 109 yıl önce ilerlediği yollarda savaşın yaşandığı cephelerde ziyaret edilecek.

 "Dedeciğim ben geldim" diyerek yola çıkıyoruz"

Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Dinçer Subaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kampın bu yıl 21. kez düzenlendiğin söyledi.

Yürüyüşe 2 bin 500 izcinin katıldığını anlatan Subaşı, "57. Alay'ın ihtiyat birliği olarak karargah kurduğu noktada ve aynı bu şekilde 109 yıl önce yürüyüşe başladığı noktadayız. Sabah namazı saati silah sesleri ve ezan sesleri içinde izcilerimiz çadırlarından kalkıyorlar. Asker çorbası içip hamur kızartması yiyerek dedelerinin yürüdüğü yolda aynı şekilde Conkbayırı'na yürüyorlar. Büyük bir gururla 57. Alay topraklarında 57. Alay'ın izinde 'dedeciğim ben geldim' diyerek yola çıkıyoruz." ifadesini kullandı.

Subaşı, 57. Alay Milli Bilinç Kampı'na 60 ilden katılım sağlandığını aktararak "Yola çıkmadan önce sadece asker çorbası ve hamur kızartması yeme faaliyeti yapmıyoruz. Tüm izcilerimizin saçları aynı Kınalı Hasan gibi yola çıkmadan önce kınalanıyor, ellerinde Türk bayraklarıyla mehter eşliğinde yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz." diye konuştu.

Yürüyüşe İstanbul'dan katılan Ahsen Bera Ünal da kampta yer aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi.

Manisa'dan gelen Sinem Tüm ise önemli bir atmosferi teneffüs ettiklerini dile getirdi.

Yağmur Kayatepe de kahraman 57. Alay'da görevli askerlerin yürüdüğü yoldan yürüyebilme fırsatı bulduğu için gururlu olduğunu kaydetti. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.