logo
28 MART 2024

Tek çözüm Milli Ekonomi Modeli

05.10.2005 00:00:00


Dünyada çok ciddi bir ekonomik tıkanma yaşandığını, sürekli büyümenin gerçekleştirilemediğini, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediğini, işsizliğin başını alıp gittiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu problemlerin çözümünün Milli Ekonomi Modelinden geçtiğini belirtti

Dünyada çok ciddi bir ekonomik tıkanma yaşandığını, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilemediğini, işsizliğin başını alıp gittiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu problemlerin çözümünün Milli Ekonomi Modelinden geçtiğini belirtti.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bu haftaki Haftanın Sohbeti'nde Selim Kotil ve Nihat Hekimoğlu'nun sorularına verdiği cevaplarda, Türkiye ve dünyanın yaşadığı sürekli büyüme, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi problemlere Milli Ekonomi Modeli'nde nasıl çözümler getirildiğini anlattı.

Muhterem Hocam, yakında Milli Ekonomi Modeli kitabınızla Türk halkı ve dünyada birçok insan buluşacak. Malum kapitalist ve liberal anlayışların çözemedikleri bir takım sorunlar var. Sosyalizm uygulaması ise zaten dünyadan kalkmış durumda. Şu ana kadar kapitalist sistemi uygulayan ülkelerin çözemedikleri en temel meselelerden biri de sürekli büyüme olayıdır. Ülkeler, 3 sene, 5 sene, belli bir dönem büyüyorlar. Arkasından bu büyüme duruyor. Bir çöküş sürecine giriliyor. Oysa siz Milli Ekonomi Modelinizde buna bir çözüm getiriyorsunuz. Neden sosyalizm ve kapitalizm sürekli büyüme problemine bir çözüm getirememişlerdir? Milli Ekonomi Modeli bu probleme nasıl bir çözüm getirmektedir?

Prof. Dr. Haydar Baş -Olay, bizim zannettiğimiz gibi veya bazılarının anlatmaya çalıştığı gibi çok zor bir mesele değildir. Kapitalist dünya parayı, sermayeyi tekelleştiriyor. Takdir edersiniz ki piyasada alış veriş yapılabilmesi için mutlaka vatandaşın alım gücünün olması lazım. Sizin imal ettiğiniz mamul ne kadar mükemmel olursa olsun piyasaya arz ettiğinizde ihtiyacı olan kesimin mala talip olabilmesi için iktidarının, yani cebinde parasının olması gerekiyor. Fakat kapitalizm tekelleşmeyi doğuran bir sistem. Bu sisteme göre bir toplumda güçlenme olacak ama herkesin güçlenmesine gerek yok. Faraza 70 milyonluk Türkiye'de 70 kişinin, bilemediniz 700 kişinin güçlenmesi kâfidir. Böyle olunca da tedavülde bulunan paranın tamamına kapitalist zihniyet müşteridir. Hangi yolla olursa olsun onu kendi tekeline koyar. Mesela Batıda dev sanayi kurumları, dev firmalar vardır. Binlerce, onbinlerce insan bu dev firmalarda çalışır. Orada güçlü bir sınıf vardır. Azdan da azdır. Bunlar zengin patrondur, dediğini yapandır. Patron denilen insanların emrinde çalışan işçi sınıfı vardır. Bu işçi sınıfı da ağzı ile kuş kapsa belli bir maişetin üzerine çıkamaz.

Modern kölelik sistemi Karın tokluğuna, göz tokluğuna çalışır; bilmem ama bu işçi sınıfıdır. Bu, işçi sınıfı geleneğini bozan da Avrupa'da Türklerdir. Onlar geleneklerinden kaynaklanan tasarruf etme özelliği ile kazandıkları paraları biriktirdiler, bir sermaye oluşturdular ve işçi olarak gittikleri yerde patron oldular. Bu, Batıda pek olan bir iş değildir. Yani bir insan fabrikada çalışacak, kazancını üst üste koyacak, on sene sonra iş yeri açacak; Batı kültüründe böyle bir olay yoktur. Orada bir ağa var, bir efendi var, patron var; iki, bir işçi var, köle var. Kapitalist sistem modern kölelik sistemidir. Bu kölelik sistemini Batıda delen de Türk milletidir. Demek istediğim şu: Bu sistemde kabul edelim ki 500 kişinin elinde olan mevduat 100 birim ise 99'u o 500 kişinin elindedir. Biri de 70 milyonun elindedir. Bu derece korkunç bir adaletsizlik, dengesizlik vardır. Bu kadar alım gücünden mahrum olan piyasa ne ile iş yapacak? Siz iş yapacaksınız ama ne ile iş yapacaksınız? Para ile yapacaksınız. Ama senin alım gücün ortada. Yani alım gücünün üstüne çıkıp bir şey alman mümkün mü? Değil. İşte kapitalist dünya ürettiğini onun için sınırlı pazarlamak mecburiyetindedir. Bu sınırı aşamaz. Burada dış dünyaya ihracatın temel esprisi aslında kendi içinde alım gücü tükendiğindendir. Yeterli alım gücüne sahip olmadığından dolayı dış dünyada kendine pazar arıyor. Halbuki sıhhatli üretim iç dünyada kendisine pazar bulan üretimdir. Üretirsin. Fazlasını dış dünyaya rahatlıkla satabilirsin. Alım gücünü devreye koyacak olan, işçinin, bireyin cebindeki paradır. Batıda bu sınırlıdır. Sınırlı olduğu için de üretim yapılıyor, ama tüketim istenilen seviyede yapılamıyor. Bütün dünyada hangi sınıf üreticisine, tüccarına, işverenine bakarsanız bakın kendisine pazar arıyor. Neden arıyor? Kendi bölgesinde tüketen sınıf kalmadı da ondan. Onun için "bulabilir miyim?" diye dışarıya çıkıyor. Bu, sistemin bir tıkanıklığıdır. Böyle bir sistemin büyümesi mümkün değildir.

Kapitalizm ve sosyalizmde sürekli büyüme olmazGelelim sosyalizme veya komünizme. Kollektif yaşamayı bir kural haline getiren Marks'ın iddiasına göre patronlar, işçileri soyuyor. Yani işçi emeğinin karşılığını alamıyor. Patron işçinin emeğinin karşılığını cebine kâr olarak koyuyor. O hak işçiye aittir. Böyle garip bir felsefesi var. O zaman ne yapmak lazım? Madem bizi zengin sınıf soyuyor. Biz bir araya gelelim. Devlet denilen iradeye çalışalım. Bu irade de bize kazandığımızı adil bir şekilde taksim etsin. İşte komünizm dediğimiz o bela sekreteryasıyla birlikte ne yaptı, bunların başına bela oldu. Yani millet devlete çalıştı. Devleti yöneten irade halka çalışmadı. Kendine çalıştı. Yani iki tarafta da kölelik oldu. Biri patrona kölelik, diğeri devlete kölelik. Dolayısıyla orada da işçi sınıfı aradığını bulamadı. Karnını doyuramadı. Sırtını giydiremedi. Geziyor, tozuyor, ama cebinde parası yok ki alsın. Bu sebepten dolayı gerek komünizm, gerekse kapitalizm ferdi üreticiye pazar yapamadığından dolayı sürekli büyüme olamıyor. Ekonomi emme basma tulumba gibidir. Üreteceksin ama ürettiğine talip pazarın olacak. Bunu iki sistem de beceremedi. Dolayısıyla dünyada çok ciddi bir tıkanıklık var. Sürekli büyüme de bundan dolayı olmamıştır.

Milli Ekonomi Modelinin farkıPeki yapılması gereken nedir? Sosyal devletin bireylerini destekleme dediğimiz anlayış aslında pazar olma kabiliyetini herkese kazandırmaktır. Toplum bireylerinin tamamına kazandırmaktır. İstediği şekilde istediği alışveriş imkanını ona kazandırmaktır. Zaten insan olarak doğduğu için bu, onun hakkıdır. İnsan hakları denilen şey budur. Buna bizim örfümüzde kul hakkı denir. Bu, onun hakkıdır. Allah onu dünyaya göndermekle bu hakkı ona ihsan eyledi. Sen, ben ona ihsan etmiyoruz. Bu insanın karnını doyurması lazım. Sırtını giydirmesi lazım. Bizim anlatmaya çalıştığımız modelimizde bireyler mutlaka istediğini yiyebilmeli, istediğini giymeli. Onu yapabilmesi için de cebinde alım gücünün olması lazım. Böyle bir problem olmaması lazım. İşte biz problemi çeşitli saiklerle, gerek vergi, gerek sosyal devlet mantığıyla, gerekse çalışana hak ettiğini fazlasıyla verme mantığıyla çözüyoruz. Böylece halkın toplumda tüketme gücü istenilen seviyeye geliyor. Üreten de tüketen olduğu için üretiyor. O üretiyor, bu tüketiyor. Zaten ekonomide amaç nedir? Sürekli yukarıya çıkmaktır. İşte bu anlayış devamlı surette ekonomik hayata tavan yaptırıyor. Bizim farkımız budur.

Hocam, kapitalizmin cevap veremediği ikinci bir soru daha var. Gelir dağılımındaki dengesizliği çözmüş değil. Aksine bu dengesizlik her geçen gün artıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Esasen hastalığın kaynağı da buradan geliyor. Gelir dağılımında adalet olmadığı için para yine tekelleşiyor. Faraza benim elimde 100 milyar olursa bunu benim pazara indirme kabiliyetimle herhangi bir mahallede bir insanın elinde 5-10 milyar olursa bunu pazara indirme kabiliyeti daha farklı olur. Yani orta kesimin pazar olma kabiliyeti alabildiğine daha fazladır. Ama biraz standartların üzerinde gibi gördüğümüz kesimin pazar olma  kabiliyeti daha azdır. Eğer adil dağıtım olmazsa bu adamın cebindeki para pazarda müşteri olmaz. Ama işçinin cebinde müşteri olur. Memurda, tarım kesiminde müşteri olur. Onun için adil dağıtım şarttır. Bunu yapmadığınız takdirde bir adım atamazsınız. 

Hocam, yine tarım kesiminin desteklenmesi, işçi ücretlerinin yüksek konumlandırılması, ev hanımlarının emekli edilmesi var.

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii bu bütünün parçaları oluyor. Gayemiz tüketimi devreye koymak. Tüketimi devreye koymak derken her vatandaşın ihtiyacı olan geçimi önüne getirmeyi kastediyoruz. Vatandaş böyle sıkıntı çekmeyecek. O tükettikçe üreten de üretecek. Böyle adil bir denge söz konusu olacak.

Bu da sosyal devlet anlayışının icabı olarak yapılacak değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Zaten sosyal devlet  bizim bu modelimizin gereğidir. Bu modelin hayat bulması için sosyal devlet anlayışının hayata geçmesi lazım.

VERGİ VATANDAŞIN SIRTINA YÜKTÜR

Hocam, bugün uygulanan vergi sisteminde verginin tabana yayılması ve herkesten vergi alınması uygulanıyor. Halbuki siz farklı bir vergi sistemi savunuyorsunuz. Herkesten alınmamasını, bir kesimden de hiç alınmamasını savunuyorsunuz. Bu hususu biraz açar mısınız?

Prof. Dr. Haydar Baş -Ben bazı ekonomistleri dinliyorum. "Vergiyi tabana yaymak lazım. Devletin ihtiyacı olan parayı herkesten böylece alabiliriz" diyorlar. Bu, görüntü itibariyle bize hoş gelen, fakat netice vermeyen bir anlayıştır. Aslında vergi vatandaşın sırtında bir yüktür. Evet, devlete veriyorsun ama vatandaşın alım gücünü, kabiliyetini yok ediyorsun. Bu kabiliyet yok olunca vatandaş pazar olma kabiliyetini kaybediyor.  Mesela yılda yaptığı ticarette 50 milyar kazanan bir arkadaşı düşünelim. %40 vergi verdiğini hesap edersek bu arkadaşın devlete 20 milyar vergi vermesi gerekecek. Bizim mantığımıza göre bu 20 milyarı devletin alması devletin zararına, almaması devletin faydasına olur. Biz diyoruz ki, 50 milyar kazanan vatandaştan 20 milyar vergi alırsak onun alım gücünü 20 milyar aşağıya çekeriz. Halbuki biz bu alım gücünü onda bırakalım. Yapılan hesaplamalara göre para piyasada yılda 15 defa dolaşır. 15 ile 20 milyarı çarparsak yılda 300 milyarlık bir netice ortaya çıkar. Yani bu kadar ciro yapmış olursunuz. Her ticaretten %30 kâr yaparsanız bu vatandaşımız 90 milyar lira kazanmış oluyor. Yani alacağımız 20 milyar vergiyi almaz isek bunun getireceği kâr 90 milyar oluyor. Devletin bu sefer alacağı vergi %40'tan 36 milyar oluyor. Yani bir yıl evvel 50 milyardan 20 milyar vergi alan devlet, sadece bu vergiyi almamakla bir yıl sonra 36 milyar kârlı çıkıyor. Onun için vergiyi herkesten değil kazanandan alarak kazanmayan sınıfın alım gücünü devreye koyarak onu talep eden vaziyette tutmak, böylece toplumun bireylerinde hem adil dağılımı gerçekleştirmek, hem de gerçekten kazanandan vergi alma yolunu devlet olarak devreye koymak lazım ki herkes hayatından memnun olsun. Kazanan kazandığı için kaçırmadan vergisini versin, müşteri olan cebinde parası olduğu için müşteri olsun. Bunun bir de alt yapısı, örfü, adeti var. Sistemler milletlerin hayatı ile ciddi derecede alakalıdır. Hangi memleketin insanına giderseniz gidin ticareti kendi örfü, adeti, gelenekleriyle paraleldir. Onun için ticaret hayatını düşünürken onu kendi dünyanızın dışında düşünmeyeceksiniz. Zaten ekonomi hayatın kendisidir. Onu hayatın dışına taşıyarak, yabancı kuralları getirerek monte etmeye çalışmak işte Türkiye'nin düştüğü duruma düşmek olur. Bizim anlatmaya çalıştığımız bu şey tamamen ekonomiyi büyütmeye yöneliktir. Devletin kârlı olduğu bir modeldir. Burada devlet de kârlıdır, vatandaş da kârlıdır.

Hocam, devlet akaryakıta her gün zam yapıp duruyor. Bir liraya aldığı akaryakıta bir lira vergi koyuyor, iki liraya satıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş -Bunda ne devlet, ne vatandaş kâr edebilir. Bu, aslında birbirini tüketmedir. Birbirini tüketiyorlar.

O zaman akaryakıttan böyle vergi alınmamalı değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş -Tabii kesinlikle alınmamalı.

Hocam, kapitalizmin çözemediği üçüncü problem de tam istihdam, yani işsizlik problemi. Hatta artık % 5'lik işsizlik oranları ekonominin doğal yapısı olarak görülmeye başlandı. Bütün dünyada ciddi bir işsizlik olayı var. Sizin bu vergi modeli ve sosyal devlet anlayışının sürekli büyümeyi sağlamasıyla birlikte istihdam problemi nasıl halledilecek?

Prof. Dr. Haydar Baş -Hayatın içindesiniz, dışında değilsiniz. İş yapabilmek için evvela kapitale ihtiyaç var. Bu imkanları siz önünüzde buluyorsunuz. İş yapan insanın işçiye ihtiyacı vardır. Bununla devreye giriyorsunuz. Bu, tam istihdamı temin eden en kestirme yoldur.
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
Beklenen açıklama geldi
Kadir İnanır'dan iyi haber
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
Beklenen açıklama geldi
Kadir İnanır'dan iyi haber

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.

BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.
28.03.2024 09:46:00 / Güncelleme: 28.03.2024 09:55:06
Anadolu Ajansı
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dolandırıcılık davasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca (BDDK) savcılığa gönderilen yazıda, ortaya çıkan deliller doğrultusunda sanık Seçil Erzan'ın telefon kayıtlarında yeni bir inceleme yapılması gerektiği bildirildi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.

Yazıda, dava aşamasında ortaya çıkan bilgi ve belgeler ile müştekilerin iddia ettikleri suçlamalar kapsamında yeni bir inceleme yapılmasının gerekli olduğu kaydedildi.

Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek

BDDK'nın, "Seçil Erzan'ın WhatsApp üzerinden, başta banka görevlileriyle yaptığı yazışmalarının ve varsa telefon tape kayıtlarının kurumumuzca yürütülen inceleme açısından oldukça kritik önem taşıyabileceği değerlendirilmiştir." ifadelerini kullandığı yazıda, Erzan'ın yazışma dökümünün kurumun görevlendirdiği ilgili kişilere gönderilmesi talep edildi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın, bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.

İddianamede, müşteki Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu anlatılıyor.

Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu, kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.

İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor.

Seçil Erzan'ın 252 yıla kadar hapsi isteniyor

Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 69 yıldan 226 yıla kadar hapsi istenen ana iddianamenin ardından hazırlanan yeni iddianameyle Erzan hakkında istenen hapis cezası da yükseldi.

Erzan'ın, 77 yıldan 252 yıla kadar hapsinin talep edildiği iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor. 

Trabzon'da içme suyu isale hattı çalışmasında meydana gelen göçükte 3 işçi öldü

Trabzon'un Hayrat ilçesi Balaban Mahallesi'nde içme suyu isale hattı çalışması sırasında meydana gelen göçükte 3 işçi toprak altında kalarak hayatlarını kaybetti.
27.03.2024 15:16:00 / Güncelleme: 27.03.2024 16:07:33
İhlas Haber Ajansı
Trabzon'da içme suyu isale hattı çalışmasında meydana gelen göçükte 3 işçi öldü
Trabzon'da içme suyu isale hattı çalışmasında meydana gelen göçükte 3 işçi öldü
Alınan bilgiye göre, ilçenin Balaban Mahallesi'nde saat 13.30 sıralarında içme suyu isale hattı çalışması sırasında göçük meydana geldi.

Göçük altında kalan müteahhit firmaya bağlı 3 işçinin kurtarılması için AFAD ekipleri ve itfaiye ekipleri çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda 3 işçinin cansız bedenine ulaşıldı.

Öte yandan Balaban Merkez mahallesinde yeni yapılan içme suyu şebekesi hattına test amaçlı su verilmesi sonucu yaşanan kazada 3 işçinin tazyikli suyun oluşturduğu heyelan sebebiyle toprak altında kaldığı iddia edildi.

Cenazeler Adli Tıp'a gönderildi

Trabzon'un Hayrat ilçesi Balaban Mahallesi'nde içme suyu isale hattı çalışması sırasında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 3 işçinin cansız bedenleri Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Alınan bilgiye göre, ilçenin Balaban Mahallesi'nde saat 13.30 sıralarında içme suyu isale hattı çalışması sırasında göçük meydana geldi. Göçük altında kalan taşeron firmaya bağlı 3 işçinin kurtarılması için AFAD ekipleri ve itfaiye ekipleri çalışma başlattı. Yapılan çalışmalar sonrasında 3 işçinin cansız bedenine ulaşıldı.

Hayatını kaybeden işçilerin isimlerinin Mehmet Mahmut Allahverdi, İbrahim Keskin ve Dinçer Uzunosmanoğlu olduğu öğrenilirken, işçilerin cansız bedenleri otopsi için cenaze aracı ve ambulansla Trabzon Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.

Olayla ilgili açıklama yapan Hayrat Belediye Başkanı Mehmet Nuhoğlu, 'İller Bankası'nın yaptığı Trabzon Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (TİSKİ) içme suyu ana ishale hattında çalışan 3 işçimiz boruya kaynak yaparken üzerine gelen heyelanın altında kaldılar. Buraya daha önce hat döşenmişti. Borularda tekrar arıza olunca yeniden hat döşüyorlardı. Olay duyulur duyulmaz zaten burada ekskavatör-kato vardı. Hemen müdahale ettiler. 3 işçimiz rahmetli oldular. Cesetleri çıkartıldı. Üzerlerinde fazla da toprak yoktu ancak takdiri ilahi böyleymiş' dedi.

Aydın'daki özel kreşte çocuklara şiddet kamerada

Aydın'ın Efeler ilçesinde yer alan özel bir kreşte çocuklara uygulanan şiddet pes dedirtti. Kreş görevlilerinin çocukları iterek yere düşürdüğü, uygunsuz sert davranışlarda bulunduğu anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
27.03.2024 13:43:00 / Güncelleme: 27.03.2024 13:51:23
İhlas Haber Ajansı
Aydın'daki özel kreşte çocuklara şiddet kamerada
Aydın'daki özel kreşte çocuklara şiddet kamerada

Olay yaklaşık 4 ay önce Aydın Özel Neşe Erberk Kreş ve Gündüz Bakım Evi'nde meydana geldi.

Edinilen bilgiye göre, kreşte grup sorumlusu olarak çalıştığı öğrenilen öğretmen A.Ç. ve çocuk bakıcısı B.G.'nin çocuklara sert tutum ve davranışlarda bulunarak şiddet uyguladığı iddia edildi.



Evde oyun oynarken şiddet gördükleri ortaya çıktı

Kreşe bırakılan çocukların evde oyun oynarken farklı davranışlar sergilemesi üzerine aileler durumdan şüphelendi. Aileler çocukları ile pedagog eşliğinde görüştüklerinde, çocukların kreşteki görevlilerin uygun olmayan davranışlarını ailelerine anlattı. Bunun üzerine aileler kreş hakkında savcılığa giderek sorumlular hakkında şikayetçi oldu.

Çocuklara uygulanan şiddet güvenlik kamerasına yansıdı

Görüntülerde kreş görevlilerinin ortak alanda çocukları eliyle iterek yere düşürdükleri, uygunsuz ve sert davranışlarda bulundukları görülüyor.



Kreşe on asgari ücret tutarında yaptırım uygulandı

Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü konu ile ilgili olarak yaptığı incelemelerde, gerçekleştirilen sert tutum ve davranışları kamera kaydı ile tespit ederek, kuruma on asgari ücret tutarında yaklaşık 114 bin TL cezai yaptırım uyguladığı öğrenildi.

Olayın duyulmasının ardından kreşin sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, yaşanan olay yüzünden üzgün olunduğu ve sorumlu kişilerin kreşle ilişiğinin kesildiği öğrenildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.