3 Kasım seçimleri ile gerçekleşecek bir BTP iktidarı ile Türkiye'yi içinde bulunduğu tarihinde görülmedik derecedeki kuşatılmışlıktan, ekonomik çöküntüden kurtarmak ve milletimizi devletiyle birlikte kâinatın doruk noktasına çıkarmak için çıktığı yolda dur durak bilmeyen BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, mitinglerin yanısıra konferanslarını da sürdürüyor. Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan, sebeplerinden, kurtuluş reçetelerinden, daha derinlemesine insanımızı haberdar ediyor, bilgilendiriyor.
Arz-ı Mev'ud yolunda
atılan adım
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Antalya, Afyon ve Aydın illerimizde binlerce kişiye verdiği konferanslarında, sıcak bir gündem maddesi olan Irak'a müdahale konusunun Türkiye için ne anlam taşıdığını gözler önüne serdi. Irak'a müdahalenin Türkiye'nin coğrafyasını değiştirmeye yönelik bir projenin eseri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin, İsrail'in arz-ı mev'ud emellerine ulaşabilmesi için güneydoğumuzu, Suriye, İran, Irak bölgesini bir cadı kazanı haline getirmek istediğini belirtti. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Arz-ı mevud olarak kabul edilen ve bizim güneydoğudan sınırları başlayan bir coğrafya var. Bu bölge Yahudilerin zan ve iddialarına göre Yahova'nın kendilerine vadettiği mukaddes arazidir. Böyle bir itikad, kabul etsek de etmesek de İsraillilerin taşıdığı inançtır. Ahd-i Atik'te bu aynen yer almaktadır. Tabii bu coğrafyaya girmenin çeşitli yolları olması lazımdır. Kalkıp da İsrail'in, 'burası bize aittir' diyerek buraya girmesi mümkün değildir. O bölgede olan devletleri küçülterek, ufalayarak, bölerek, yutabileceği bir lokma haline getirmek istemektedir. Bunun için de etnik guruplar kullanılmaktadır. Azınlıkların insan hakkı bahanesiyle saman altından su yürütmektedirler. Aynı oyunu Hicaz bölgesinde Osmanlıya yaptılar. Filistinli kardeşlerimizi, Hicaz bölgesinde yaşayan Arap kardeşlerimizi, Suriye'de yaşayan Arap kardeşlerimizi aynen bugün Kürt kardeşlerimize söylediklerini söyleyerek kandırdılar. Osmanlıyı arkadan vurdurdular. Osmanlı o topraklardan çıktıktan sonra Filistin'in hali nedir? Filistin'in halinden bir tek Filistinli memnun mudur? Irak da yarın Filistin gibi olacak. Suriye de yarın bir Filistin olacak. İran bir Filistin olacak. Türkiye bir Filistin olacak. Bu oyun oynanıyor. Oynanan oyun bu. Bugünkü oyunun geçmiştekinin devamı olduğunu göremezsek Allah hepimizin belasını verir. ABD iradesine talimatla giren bizdeki siyasilere yazıklar olsun! Burnunuzun dibini görmeyecek kadar kör ve sağırsınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin buradaki tavrı hakikaten olması gereken tavırdır. Türk siyasetinde olması gereken tavır budur."
Devleti, orduyu
küçültme oyunu
Batı dünyasının bizim için ürettiği "Şark Meselesi" projesinin devam etmekte olduğuna, onlara göre bizlerin Asya'ya gitmemiz gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "onun için güçsüz ve kuvvetsiz bir Türkiye istiyorlar" diyerek Türkiye'de seslendirilen devletin ve ordunun küçültülmesi gerektiği türünden sözlerin bu amaca hizmet eden oyunlardan olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Haydar Baş,
"Güçsüz bir devlet, güçsüz bir ordu istiyorlar. Çünkü, ordu, devlet güçsüz olursa onların iradesi üzerimizde olur. Bir milletin gücü, devletinin ve ordusunun güçlü olmasına bağlıdır. Devletin de güçlü olması ordularının güçlü olmasına bağlıdır. Ordularında zafiyet olan devletlerin güçlü olması hiç mümkün değildir. Bugün ABD, güçlü bir devlet ise bunun sebebi silahlı kuvvetleridir. Dünyanın 374 yerinde üssü olmasıdır. Bu güçler onu tasarrufu sahibi yapıyor. Uzakta yakında nerede olursa istediğini alabiliyor. Ama bize de gelince, 'Kamu harcamalarınız fazla. Devletin bu hantallığı nedir? Orduyu, devleti küçültün' diyorlar. Devletin hantallaşması ile büyük devlet farklı şeylerdir" dedi.
Borç sarmalının sebebi
Türkiye'nin borçlandırılmasının da başka bir oyun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş,
"Bizi esasen borç sarmalına alıp, coğrafyamızı kuşatmak, ondan sonra da teslim bayrağını çektirmek istiyorlar. O bakımdan Türkiye'de bir milli mücadele ruhunun uyanması lazım. Bu ruhu biz uyandırmazsak sadece bizler değil, aile efradımız değil, doğacak yavrularımız da vatansız kalmak durumunda olabilir. Kuvay-ı milliye yürüyüşünü biz işte bunun için başlattık. Kuvay-ı milliye yürüyüşüne çıktığımız zaman ilk söylediğimiz söz de onun için 'Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır' olmuştur" şeklinde konuştu.
Son darbe
Oyunların bir,iki tane değil çok olduğunu, enflasyon olayının da bu oyunlar içinde bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "enflasyonu düşüreceğiz" diye yapılan şeyin, Türkiye'nin kanını emmek, parayı piyasadan çekmek ve maliyeyi dibe vurdurmak hareketi olduğunu belirterek, "Şu anda son darbeyi vuruyorlar. Haberiniz olsun. Onun için ayıkmamız lazım. Ülkeyi, milleti ve devleti kurtarmamız lazım. Sonunda 'eyvah' dememiz son nefesteki insanın haline döner ki kurtarmak mümkün olmaz" uyarısında bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'deki enflasyonun talep değil maliyet enflasyonu olduğunu, bunu kendi açıklamalarından öğrenmelerine rağmen hâlâ yanlış reçete uygulamaya devam ettiklerini söyleyerek, maliye-sigorta vergilerini, hammadde-enerji girdilerini düşürmeden, kredi faizlerini sıfırlamadan enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını ifade etti ve BTP iktidarında bütün bu argümanları harekete geçirerek enflasyonun belinin nasıl kırılacağını herkese göstereceklerini belirtti. 1923 ile 1938 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün temelini attığı milli ekonomik modeli ve sosyal devleti hayata geçireceğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu modelle hem halkımızı zenginleştireceğini, huzura kavuşturcağını hem de devleti daha zengin edeceğini kaydetti. Türkiye'nin 70 milyonu değil 700 milyonu bakacak kaynaklara sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Baş, nüfusun bir milletin en büyük silahı olduğunun altını çizerek, nüfus planlaması çalışmalarının arka planı hakkında bilgi mahiyetinde şöyle konuştu: "Batı dünyası çocuğun doğması için teşvik ikramiyesi, çocuk aylığı verirken orayı örnek alan bizimkiler 'doğum yapmayın' diyor. Her doğan insan bir kabiliyettir. Demek ki sen doğum kontrolü ile 'Ben doğacak Atatürk'ü katledeceğim. Doğacak Yavuz'u katledeceğim. Doğacak Kanuni'yi katledeceğim' demek istiyorsun."
Arz-ı Mev'ud yolunda
atılan adım
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Antalya, Afyon ve Aydın illerimizde binlerce kişiye verdiği konferanslarında, sıcak bir gündem maddesi olan Irak'a müdahale konusunun Türkiye için ne anlam taşıdığını gözler önüne serdi. Irak'a müdahalenin Türkiye'nin coğrafyasını değiştirmeye yönelik bir projenin eseri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin, İsrail'in arz-ı mev'ud emellerine ulaşabilmesi için güneydoğumuzu, Suriye, İran, Irak bölgesini bir cadı kazanı haline getirmek istediğini belirtti. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Arz-ı mevud olarak kabul edilen ve bizim güneydoğudan sınırları başlayan bir coğrafya var. Bu bölge Yahudilerin zan ve iddialarına göre Yahova'nın kendilerine vadettiği mukaddes arazidir. Böyle bir itikad, kabul etsek de etmesek de İsraillilerin taşıdığı inançtır. Ahd-i Atik'te bu aynen yer almaktadır. Tabii bu coğrafyaya girmenin çeşitli yolları olması lazımdır. Kalkıp da İsrail'in, 'burası bize aittir' diyerek buraya girmesi mümkün değildir. O bölgede olan devletleri küçülterek, ufalayarak, bölerek, yutabileceği bir lokma haline getirmek istemektedir. Bunun için de etnik guruplar kullanılmaktadır. Azınlıkların insan hakkı bahanesiyle saman altından su yürütmektedirler. Aynı oyunu Hicaz bölgesinde Osmanlıya yaptılar. Filistinli kardeşlerimizi, Hicaz bölgesinde yaşayan Arap kardeşlerimizi, Suriye'de yaşayan Arap kardeşlerimizi aynen bugün Kürt kardeşlerimize söylediklerini söyleyerek kandırdılar. Osmanlıyı arkadan vurdurdular. Osmanlı o topraklardan çıktıktan sonra Filistin'in hali nedir? Filistin'in halinden bir tek Filistinli memnun mudur? Irak da yarın Filistin gibi olacak. Suriye de yarın bir Filistin olacak. İran bir Filistin olacak. Türkiye bir Filistin olacak. Bu oyun oynanıyor. Oynanan oyun bu. Bugünkü oyunun geçmiştekinin devamı olduğunu göremezsek Allah hepimizin belasını verir. ABD iradesine talimatla giren bizdeki siyasilere yazıklar olsun! Burnunuzun dibini görmeyecek kadar kör ve sağırsınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin buradaki tavrı hakikaten olması gereken tavırdır. Türk siyasetinde olması gereken tavır budur."
Devleti, orduyu
küçültme oyunu
Batı dünyasının bizim için ürettiği "Şark Meselesi" projesinin devam etmekte olduğuna, onlara göre bizlerin Asya'ya gitmemiz gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "onun için güçsüz ve kuvvetsiz bir Türkiye istiyorlar" diyerek Türkiye'de seslendirilen devletin ve ordunun küçültülmesi gerektiği türünden sözlerin bu amaca hizmet eden oyunlardan olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Haydar Baş,
"Güçsüz bir devlet, güçsüz bir ordu istiyorlar. Çünkü, ordu, devlet güçsüz olursa onların iradesi üzerimizde olur. Bir milletin gücü, devletinin ve ordusunun güçlü olmasına bağlıdır. Devletin de güçlü olması ordularının güçlü olmasına bağlıdır. Ordularında zafiyet olan devletlerin güçlü olması hiç mümkün değildir. Bugün ABD, güçlü bir devlet ise bunun sebebi silahlı kuvvetleridir. Dünyanın 374 yerinde üssü olmasıdır. Bu güçler onu tasarrufu sahibi yapıyor. Uzakta yakında nerede olursa istediğini alabiliyor. Ama bize de gelince, 'Kamu harcamalarınız fazla. Devletin bu hantallığı nedir? Orduyu, devleti küçültün' diyorlar. Devletin hantallaşması ile büyük devlet farklı şeylerdir" dedi.
Borç sarmalının sebebi
Türkiye'nin borçlandırılmasının da başka bir oyun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş,
"Bizi esasen borç sarmalına alıp, coğrafyamızı kuşatmak, ondan sonra da teslim bayrağını çektirmek istiyorlar. O bakımdan Türkiye'de bir milli mücadele ruhunun uyanması lazım. Bu ruhu biz uyandırmazsak sadece bizler değil, aile efradımız değil, doğacak yavrularımız da vatansız kalmak durumunda olabilir. Kuvay-ı milliye yürüyüşünü biz işte bunun için başlattık. Kuvay-ı milliye yürüyüşüne çıktığımız zaman ilk söylediğimiz söz de onun için 'Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır' olmuştur" şeklinde konuştu.
Son darbe
Oyunların bir,iki tane değil çok olduğunu, enflasyon olayının da bu oyunlar içinde bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "enflasyonu düşüreceğiz" diye yapılan şeyin, Türkiye'nin kanını emmek, parayı piyasadan çekmek ve maliyeyi dibe vurdurmak hareketi olduğunu belirterek, "Şu anda son darbeyi vuruyorlar. Haberiniz olsun. Onun için ayıkmamız lazım. Ülkeyi, milleti ve devleti kurtarmamız lazım. Sonunda 'eyvah' dememiz son nefesteki insanın haline döner ki kurtarmak mümkün olmaz" uyarısında bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'deki enflasyonun talep değil maliyet enflasyonu olduğunu, bunu kendi açıklamalarından öğrenmelerine rağmen hâlâ yanlış reçete uygulamaya devam ettiklerini söyleyerek, maliye-sigorta vergilerini, hammadde-enerji girdilerini düşürmeden, kredi faizlerini sıfırlamadan enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını ifade etti ve BTP iktidarında bütün bu argümanları harekete geçirerek enflasyonun belinin nasıl kırılacağını herkese göstereceklerini belirtti. 1923 ile 1938 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün temelini attığı milli ekonomik modeli ve sosyal devleti hayata geçireceğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu modelle hem halkımızı zenginleştireceğini, huzura kavuşturcağını hem de devleti daha zengin edeceğini kaydetti. Türkiye'nin 70 milyonu değil 700 milyonu bakacak kaynaklara sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Baş, nüfusun bir milletin en büyük silahı olduğunun altını çizerek, nüfus planlaması çalışmalarının arka planı hakkında bilgi mahiyetinde şöyle konuştu: "Batı dünyası çocuğun doğması için teşvik ikramiyesi, çocuk aylığı verirken orayı örnek alan bizimkiler 'doğum yapmayın' diyor. Her doğan insan bir kabiliyettir. Demek ki sen doğum kontrolü ile 'Ben doğacak Atatürk'ü katledeceğim. Doğacak Yavuz'u katledeceğim. Doğacak Kanuni'yi katledeceğim' demek istiyorsun."