Annan Planı'nın "KKTC'nin yok olması ve O'nu tanıyan Türkiye'nin bölge coğrafyasında, zaman içinde marjinalleştirilmesi" olduğunu vurguladı. Denktaş, "Bugün, tahammülü zor baskılarla Kıbrıs'ı Türkiye'den ayırma eylemi başarılı olduğu taktirde, aynı baskılarla, aynı yöntemle Türkiye'den daha neler isteneceğini düşünmek bile insanı ürpertiyor" dedi. 32 sayfalık konuşma metninin zaman zaman dışına çıkarak konuşan Denktaş, TBMM'nin kuruluş yıldönümünden bir gün sonra "Tarihin bir cilvesi" olarak Kıbrıs'ta 21 yaşındaki KKTC'nin kaderini tayin için halkın sandık başına gideceğini belirtti.
Denktaş'ın konuşmasının önemli noktalarını TBMM tutanaklarından yola çıkarak 'konu konu' derledik...
Annan Planı ve Kıbrıs
KIBRIS'IN ÖNEMİ: Kıbrıs sadece Kıbrıslı soydaşlarımızın bir meselesi değildir. Türkiye'nin güvenliği de söz konusudur. Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği ile ilişkisi; Türkiye'ye olan mesafesi ile açıklanacak kadar yüzeysel değil, daha çok Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimizin korunması ile ilişkilidir.
ANNAN PLANI'NIN GETİRDİKLERİ: Annan Planı adil ve kalıcı bir çözüm getirmiyor. Bu planı kabul ettiğimiz takdirde, Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde hak iddiası tamamen sıfırlanacaktır.
ADA'DA KAVGA KAÇINILMAZ: BM de çatışma, kargaşa, kavga beklediğini açıkça itiraf ediyor: Rumları BM askerleri ne dereceye kadar kontrol edebilecektir? 1963-1974 yıllarında BM askerlerinin performanslarını hatırlayan bir halk için bunlar barışın ve huzurun habercisi, kalıcı bir anlaşmanın garantisi olamıyor.
MAKARİOS'UN GİRİT MODELİ: Makarios'un zaman zaman açıkladığı gibi Kıbrıs'ta başlattığı Girit Modeli'nin son sayfalarını bu planla yazıp kapatmak istemektedirler.
Erdoğan'a ince mesajlar
ERDO?AN'IN (MARJİNAL ELEŞTİRİSİNE) İNCE GÖNDERME: Sayın Başbakan'ın 9 Mayıs 2003'te Kıbrıs'taki tarihi konuşmasında isabetle altını çizmiş olduğu hususların hiçbiri Annan Planı ile getirilmek istenilen çözümde yer bulmamıştır. Netice KKTC'nin yok olması ve O'nu tanıyan Türkiye'nin bölge coğrafyasında, zaman içinde marjinalleştirilmesidir. Bugün, tahammülü zor baskılarla Kıbrıs'ı Türkiye'den ayırma eylemi başarılı olduğu takdirde, aynı baskılarla, aynı yöntemle Türkiye'den daha neler isteneceğini düşünmek bile insanı ürpertiyor.
ERDO?AN'A İKİNCİ MESAJ: Kıbrıs meselesi, şunun, bunun hatası nedeniyle kaybedilecek bir mesele değildir diye düşünmekteyim. Kul hata yapabilir... Hükümetler de hata yapmış olabilirler... Ancak, tüm bu hata iddialarına rağmen önümüzde Türkiye'nin tanıdığı bir KKTC'nin yok ediliş planı vardır. Geçmişte hata yapmış olan varsa, bunlar, bu devletin ortadan kalkmasını gerektiren bir hata yapmış değildirler. Tam aksi, Türkiye'nin güvenliğini de etkileyecek olan bu gidişatın karşısında inatla ve basiretle direnmesini bilmişlerdir. Bugün Kıbrıs'ın tümü benimdir... Türkler vatandaşımdır, azınlığımdır... Egemenlik tektir ve Kıbrıs Cumhuriyetine aittir diyen bir zihniyetin karşısındayız.
Annan Planı'ndaki tuzaklar
İKİ KESİMLİLİK: Planda tarafların eşit statüsü ve iki kesimlilik sulandırılmaktadır. Rum bölgesinde yüzde yüz Rumlardan oluşan bir sözde kurucu devlet, Türk tarafında ise kısa bir zaman süresi içerisinde yüzde 33 oranında Rumla karışık bir kurucu devlet oluşturmaktadır.
KURUCU DEVLET KAVRAMI: Kurucu Devlet, deyimi aldatıcıdır, çünkü bunlar egemenlik hak ve yetkilerinden yoksun, Rum çoğunluğuna tabi bir merkezi hükümetin anayasasının öngördüğü şekilde hareket edebilecek vilayet idarelerdir.
GARANTÖRLÜK: Garantörlük hakkı kağıt üstünde kalıyor. 2018'den sonra 650 kişiye düşecek olan Garantör Kuvvetin adadan ne zaman büsbütün çekileceği, adanın tümünün nihai aşamada askersizleşeceği hedefiyle, her üç yılda bir tezekkür edilecektir deniyor. Bu da Rumlara, bu konuda devamlı ajitasyon yapma, tahriklerde bulunma fırsatını veriyor. 1963-74 arasında bu konuda nelere tevessül ettiklerini bilenler için, bu konuyu Rumların devamlı bir huzursuzluk ve şikayet konusu haline getireceklerini teslim edeceklerdir.
Türkiye'ye üzerindeki hesaplar
BÜYÜK OYUN OYNANIYOR: Türkiye'nin bu planı kabul etmesi ve bize de kabul ettirmesi için bir baskı unsuru olarak kullanılıyor. Böylelikle, kararınızda uluslararası anlaşmaların açık ihlali olarak tanımladığınız Kıbrıs'ı Türkiye'den önce AB üyesi yapma eylemi bu plana evet demekle tamamlanarak uluslararası antlaşmaların açık ihlali başarı ile noktalanmış oluyor. Bu yetmezmiş gibi, Türkiye'nin bu ihlali hoş karşılayıp Kıbrıs Türk tarafına da bu ihlali meşrulaştırmak için planı kabul etmesi yönünde baskı yapmasında ısrar ediliyor. Biz de bu planı kabul edip bu ihlali meşrulaştırdığımız takdirde, Türkiy'nin Kıbrıs üzerinde hak iddiası tamamen sıfırlanacaktır.
BATI'NIN İKİYÜZLÜLÜ?Ü: Bize 1963-74'ü yaşatanlar, halen sahte bir unvan altında Kıbrıs'ın tümünde hak iddia edebilmekte ve silahlanmaktadır. Yabancı diplomatlar bize (Anlaşma olunca, AB'ye girince bunlar son bulacaktır?) demektedirler. 1960-63 arasında da Makarios'un beyanatları ve hazırlığı karşısında aynı dost ülkelerin diplomatları bize aynı teselliyi vermekteydiler. 1963-74 arasında toplu mezarlarımız açılırken ağlayanlar bizlerdik. Onlar değildi.
Bu mesajlar da halka
ve milletvekillerine
GELECE?İNİZLE KUMAR OYNAR MIYDINIZ?: Milli iradenin temsilcisi olan sizler, bizim yerimizde olsaydınız, geleceğiniz ile böyle bir kumar oynar mıydınız? Yabancıların hazırladıkları yasalarla, anayasaları kabul eder ve bununadına barış der miydiniz?
TÜRK HALKINA MESAJ: Türkiye en halkı ve en güçlü olduğu bu milli davada emperyalist baskılara ne kadar direnebilecektir? Yapay bir uzlaşma adına tanıdığı bir devletin egemenliğinden ve güvenliğinden vazgeçecek mi? Bu soru dost ülkelerin temsilcileri tarafından sık sık sorulmaktadır.
'Hayır' kararına 9 gerekçe
NEDEN 'HAYIR' DİYORUM?
1) Bu anlaşma Rumlara, kısa bir süre içinde Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkma olanağını vermekte, Kıbrıs Türkünü anavatandan ayırmaktadır.
2) Bu anlaşma iki kesimliliği bozmakta, AB normları altında, bizi nereye götüreceği belli olmayan karmaşık idari ve siyasi bir çerçeve içine oturtmaktadır.
3) Mal-mülk sorunlarını halletmiyor, bunları, bireyler arasında içinden çıkılmaz bir karmaşa haline getiriyor; geleceğin büyük kavgalarına zemin hazırlıyor.
4) 1960 antlaşmaları ile bize verilmiş olan garantileri zaman içinde tümüyle ortadan kaldırmaya açık kapı bırakıyor.
5) Halkımızın yarısını göçmen yapıyor ve bunların rehabilite edilebilecekleri toprak bırakmıyor; rehabilitasyonu apartman daireleri ile halletmeye çalışıyor; onun parasını da rehabilite edilecek kişilerden alıyor.
6) Bu planda bize verilmiş görülen haklar AB normları altında yok edilebilecektir... Kalıcı derogasyonları içermemektedir...
7) AB Kıbrıs Hükümeti sahte adı altında Rum yönetimi ile yaptığı anlaşmaya verdiği birincil hukuk statüsünü bizi de kapsayacak şekilde genişletmek niyetinde olmadığını açıklamıştır.
8) Rumların AB ile hazırladıkları 9000 sayfalık bir paketin geleceğimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyorum... Çünkü bu paketin içinde, Meclisimizin onayından geçmeyen, ancak geleceğimizi ipotek altına alacak bir Anayasa bile var.
9) Bu plan bizi Türkiye'ye, Anadolu ya ebediyen hasret bırakacaktır.
Ve denktaş'ın çözüm önerisi
KIBRIS MESELESİ NASIL HALLEDİLİR? Kıbrıs meselesi doğru, gerçekçi bir teşhisle, gerçekler kaale alınarak halledilir... Ve bu gerçekler Kıbrıs'ta iki halkın, iki devletin varlığıdır; Türk-Yunan dengesidir; fiili ve etkin garantilerin devamıdır... Bu esaslar dahilinde Rumlarla iyi komşuluk, adil ve kalıcı bir anlaşma ile yeni bir ortaklıktır.