Milli Ekonomik Model'de 100 milyarın altında geliri olan tüketiciden vergi alınmayacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, ekonominin çarklarını bozmayan bir vergi sistemine geçilmesi gerektiğini belirtti
Vergiden de vergi alma gibi bir garabetin yaşandığı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği ek taşıt vergisi olayında olduğu gibi ödenen verginin ikinci kez bir daha vergi olarak tahsil edilmek istenmesi gibi akıl almaz icraatların gerçekleştirildiği bir ortamda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan vergi konusunda da bir açıklama geldi. Bugünün rakamlarıyla 100 milyarın altında geliri olan tüketici kesimden vergi alınmayacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde devlet "alan el değil veren el olacaktır" dedi.
Üretim ve tüketimi sınırlamayan bir vergi
Vergiyi, devletin, hükümranlık hakkına dayanarak vatandaşından aldığı gelir olarak tarif eden, "Devlet hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak, hem de vatandaşına hizmet verebilmek için belirli miktarda vergi almak zorundadır" diyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Ancak , verginin ekonomiyi sınırlayıcı etkisi de vardır. Salınan vergi miktarı tüketim grubunun satın alma gücünü sınırlayan etkisiyle, ekonominin çarklarını bozabilecek etkiye sahiptir" şeklinde konuştu.
Devletin, harcamalarının finansmanında, vergiyi adaletli ve ölçülü dağıtmak zorunda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, Vergi adaletli bir şekilde dağıtılamaz ve ülkemizde olduğu gibi alınan vergilerin tümü devletin borçları karşılığında faize giderse, toplumun bir kesiminden diğer kesime bir gelir transferi olarak da yansıyabileceğine işaret etti.
Günümüz iktisat ekolleriyle beslenen ülke ekonomilerinde, gelir elde ettiği kazanç alanlarını devreden çıkartarak, kendisine, vatandaşından aldığı vergiden başka bir şey bırakmadığı için devletin, ihtiyaç duyduğu bütçe giderlerini sadece vergiyle karşılamasının, vergilerin artmasına sebep olduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Ancak böyle bir durumda ekonominin çarkları bozulur. Çünkü, vergi, üretici için maliyet unsuruyken, tüketici için satın alma gücünün sınırlanması anlamına gelmektedir" dedi.
Vergi ekonominin çarklarını bozmamalı
Bu gerçekten hareketle ekonomi çarklarını bozmayan bir vergi politikası uygulamak gerektiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin öngördüğü vergi sistemini şöyle izah etti: "Milli Ekonomi Modeli, vergide yepyeni bir anlayışla adalet ve verimlilik ilkesini temel alan bir vergi politikası ortaya koymaktadır. Modelimizde tüketim gurupları olan memur, işçi, emekli, çiftçi, küçük esnaf kesimlerinden, günümüz için 100 milyarlık bir gelir çıpası koyarak, bu rakamın üzerindeki toplum grubuna üretici, altındakiler içinse tüketici konumu verilmektedir. Tüketici grubun ekonomideki asli görevi tüketim vazifesini sorunsuz bir şekilde yapmaktır. Vergi alınmayacak tüketim gurubu, bu işleviyle üreticinin mal ve hizmetlerine kolayca talip olabilecektir. Vergi alınmadığından satın alma gücü artan tüketici, daha önce alabildiği mal ve hizmet miktarını arttıracağından, üretim grubunun serveti de katlanacaktır. Yani daha önce 1 gömlek alan 5 gömlek, 1 ayakkabı alan 3 ayakkabı alarak tüketici tüketecek, üretici de kazandığını stoklamak yerine, üretimini arttıracaktır. Böyle bir ortamda geliri artan üretim grubundansa, devlet yüksek olmayan bir vergi rakamı talep edecektir. Modelimizde devlet bütçe açıklarını karşılamak için değil, vatandaşına götürdüğü hizmet bedeli kadar alacaktır. Diğer yandan devlet 'alan el değil, veren el' olacaktır."
Vergiden de vergi alma gibi bir garabetin yaşandığı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği ek taşıt vergisi olayında olduğu gibi ödenen verginin ikinci kez bir daha vergi olarak tahsil edilmek istenmesi gibi akıl almaz icraatların gerçekleştirildiği bir ortamda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan vergi konusunda da bir açıklama geldi. Bugünün rakamlarıyla 100 milyarın altında geliri olan tüketici kesimden vergi alınmayacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde devlet "alan el değil veren el olacaktır" dedi.
Üretim ve tüketimi sınırlamayan bir vergi
Vergiyi, devletin, hükümranlık hakkına dayanarak vatandaşından aldığı gelir olarak tarif eden, "Devlet hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak, hem de vatandaşına hizmet verebilmek için belirli miktarda vergi almak zorundadır" diyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Ancak , verginin ekonomiyi sınırlayıcı etkisi de vardır. Salınan vergi miktarı tüketim grubunun satın alma gücünü sınırlayan etkisiyle, ekonominin çarklarını bozabilecek etkiye sahiptir" şeklinde konuştu.
Devletin, harcamalarının finansmanında, vergiyi adaletli ve ölçülü dağıtmak zorunda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, Vergi adaletli bir şekilde dağıtılamaz ve ülkemizde olduğu gibi alınan vergilerin tümü devletin borçları karşılığında faize giderse, toplumun bir kesiminden diğer kesime bir gelir transferi olarak da yansıyabileceğine işaret etti.
Günümüz iktisat ekolleriyle beslenen ülke ekonomilerinde, gelir elde ettiği kazanç alanlarını devreden çıkartarak, kendisine, vatandaşından aldığı vergiden başka bir şey bırakmadığı için devletin, ihtiyaç duyduğu bütçe giderlerini sadece vergiyle karşılamasının, vergilerin artmasına sebep olduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Ancak böyle bir durumda ekonominin çarkları bozulur. Çünkü, vergi, üretici için maliyet unsuruyken, tüketici için satın alma gücünün sınırlanması anlamına gelmektedir" dedi.
Vergi ekonominin çarklarını bozmamalı
Bu gerçekten hareketle ekonomi çarklarını bozmayan bir vergi politikası uygulamak gerektiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nin öngördüğü vergi sistemini şöyle izah etti: "Milli Ekonomi Modeli, vergide yepyeni bir anlayışla adalet ve verimlilik ilkesini temel alan bir vergi politikası ortaya koymaktadır. Modelimizde tüketim gurupları olan memur, işçi, emekli, çiftçi, küçük esnaf kesimlerinden, günümüz için 100 milyarlık bir gelir çıpası koyarak, bu rakamın üzerindeki toplum grubuna üretici, altındakiler içinse tüketici konumu verilmektedir. Tüketici grubun ekonomideki asli görevi tüketim vazifesini sorunsuz bir şekilde yapmaktır. Vergi alınmayacak tüketim gurubu, bu işleviyle üreticinin mal ve hizmetlerine kolayca talip olabilecektir. Vergi alınmadığından satın alma gücü artan tüketici, daha önce alabildiği mal ve hizmet miktarını arttıracağından, üretim grubunun serveti de katlanacaktır. Yani daha önce 1 gömlek alan 5 gömlek, 1 ayakkabı alan 3 ayakkabı alarak tüketici tüketecek, üretici de kazandığını stoklamak yerine, üretimini arttıracaktır. Böyle bir ortamda geliri artan üretim grubundansa, devlet yüksek olmayan bir vergi rakamı talep edecektir. Modelimizde devlet bütçe açıklarını karşılamak için değil, vatandaşına götürdüğü hizmet bedeli kadar alacaktır. Diğer yandan devlet 'alan el değil, veren el' olacaktır."