logo
25 NİSAN 2024

Yepyeni bir çağ başlıyor

28.03.2006 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş, Avrasya coğrafyasında büyük heyecan uyandıran Bakü'deki tarihi kongrede Milli Ekonomi Modeli ile sadece Türk halkının değil, dünya halklarının makus talihinin değişeceğini vurguladı. Milli Ekonomi Modeli tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, tezinde, tüketim kabiliyetinin arttırılması, devlete yüklenen misyon, yepyeni bir vergi modeli, senyoraj hakkının devreye sokulması, emisyonun genişletilmesi gibi parametrelerle kapitalizmin doğurduğu ve bir türlü çözemediği problemlerin tarihe gömüldüğünü söyledi.Milli Ekonomi Modeli tezi hakkında yurt içi ve yurtdışından kongreye katılan bilimadamlarınca "kapitalizme karşı bir manifesto" telakki edilen tezin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, bu kez de altına imza attığı manifesto niteliği taşıyan kapanış konuşmasında Türkiye'nin sürüklendiği son ile dünyanın içinde bulunduğu manzarayı tahlil etti ve hem Türkiye hem de dünya için Milli Ekonomi Modeli'nden başka çıkış yolu olmadığının altını çizdi. Dün yayınladığımız bölümde bu modelin bir antitez değil tez olma özelliğine dikkat çeken ve bu tezin "kaynaklar" ile "insanın ihtiyaçları" ve "para"ya getirdiği orijinal tarifler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Haydar Baş, bugün yayımyalacağımız bölümde  "devlet", "vergi", "emisyon", "senyoraj" gibi kavramlara Milli Ekonomi Modeli'nde nasıl kendine özgü görevler yüklendiği konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Haydar Baş özetle şunları söyledi:  Problemler tarihin çöp sepetine"Milli Ekonomi Modeli, üretimde devlet desteğinin sağlanması ile maliyetlerin aşağı çekilmesi, vergisiz bir ekonomi, faizsiz bir ekonomi, keyfi fiyatlandırmaya devlet tarafından engel olunması yaklaşımları ile de enflasyon sıkıntısını halletmektedir. Bu bağlamda Milli Ekonomi Modeli, Kapitalist sistemin günümüze kadar çözemediği ve artık krizleriyle kabul ettiği 'gelir dağılımında denge', 'sürekli büyümenin yakalanması', 'tam istihdamın sürekli sağlanması' meselelerini de tarihe gömmektedir."Devlet-millet ortaklığı"Tezimizde devletin önemli bir vazifesi de, millete ait olan yeraltı ve yerüstü kaynaklarının milletin kullanımına açılmasının sağlanmasıdır. Bu sayede millete ait olan kaynakların yine millet tarafından işletilmesi ve kullanılması sağlanırken, bir taraftan da kaynakların doğru olarak işletilmesi ile üretim seferberliğinin hayata geçirilmesine katkıda bulunulacaktır. Mesela, ülkenin herhangi bir yerinde bulunan petrol madeni bu ülkenin tamamına aittir. Ve milletin tamamına fayda verecek şekilde devlet tarafından işletilmelidir. Bu model devlet-millet ortaklığıdır. Kurulacak şirketin bir kısmının hissesi vatandaşlara ait olmalı, diğer kısmının gelirini ise devletin kamu harcamaları için ayrılmalıdır. Milletin bu işletmelere ortak olması da emisyonun genişletilmesi yoluyla verilecek faizsiz kredilerle temin edilecektir. Bu mesele, Türkiye'miz açısından ele alındığında ayrı bir önemi haizdir. Zira yaklaşık olarak 3 katrilyon dolarlık bir maden rezervine sahip olan Türkiye' de yeraltı kaynaklarımız çıkarılan kanunlar ile yabancı şirketlere adeta peşkeş çekilmektedir. Sonunda 'hazine üzerinde oturan dilenci'ye dönüştürülen Türkiye'de, kaynaklarımızı devrettiğimiz yabancılardan faizle para alır hale geldik. Bu bizim paramızı yine bize satmaktan başka bir şey değildir."Devlet milletini destekleyecek"Ve yine biz Milli Ekonomi Modeli projeleriyle 'tam bir üretim seferberliği'ni başlatıyoruz. KOBİ'lere ve esnaf kesimine uzun vadeli faizsiz kredilerin verilmesi ile; tarım kesimine ürününe karşılık -daha ürününü tarlaya atmadan- 'faizsiz ve yarı bedeli avans olarak ürün ödemesi yapılması' ile; nakliyecilere, otobüs, taksi ve taşıma araçlarının temini ve yenilenmesi için faizsiz uzun vadeli kredi temini ile; sanayiciye proje mukabili faizsiz uzun vadeli kredi imkanı ile gerçekte hem üretim hem de tüketim beraber desteklenmektedir. Modelimize göre devletin halkı desteklemesi bir ekonomi kuralıdır.""Üretimin önünü açacak bir diğer proje ise, devletin yatırım ve üretim için gerekli olan parayı sıfır faizle kendi vatandaşına sağlamasıdır. Bu şekilde üretimin önü açılacağı gibi, maliyetler de düşecektir. Vatandaşlar arasında fırsat eşitliği de bu sayede sağlanacaktır.  Proje mukabili verilecek olan bu krediler, her aşamasında kontrol edilerek ilgili raporlar proje sahiplerine sunulmalı, hukuki müeyyideler ile işleyişi temin edilmelidir."Devlet üreticiye pazar bulacak"Öte yandan devlet, içeride ve dışarıda gerek Sosyal Devlet politikaları ile ve gerekse para politikaları ile kendi üreticisine pazar imkanı sağlamakla mükelleftir. Bu pazarın oluşturulması üreticiye verilecek krediden çok daha önemlidir. Çünkü ürettiğine müşteri ve pazar bulamayan üretici, ürettiği kadar batacaktır. Dolayısıyla devlet, bizatihi kendisi piyasalarda alıcı olarak yer almalı ve kamun harcamaları ile belli sanayi kollarını ve özellikle stratejik sanayii desteklemelidir.Devlet ayrıca, ileri teknoloji ve yüksek sermaye gerektiren sahalarda öncü ve üretici olarak piyasada yerini almalıdır." " 'Üretim seferberliği ile topyekün bir kalkınma' hamlesi, Milli Ekonomi Modelinin oluşturduğu önemli bir projedir. Devlet, bu hamleyi, Sosyal Devlet uygulamaları ile hayata bizzat geçirmek durumunda olduğu gibi, sürekli büyümenin temini için gerekli olan çalışmaları da bizzat yapmak zorundadır. Zira, piyasaların olaylar karşısında kendiliğinden dengeye geleceğini savunan Kapitalist anlayış, tezimizin dikkat çektiği reel gerçeklerle tarihe karışmaktadır.""Sürekli büyüyen ekonomilerde üretim ve tüketim arasında belli bir açık meydana gelir. Eğer emisyon hacminin genişletilmesi yoluyla bu açığa müdahale edilmezse, ekonomilerin zaman içerisinde kendi kendini desteklemesi mümkün değildir. Milli Ekonomi Modeli'ne göre 'ekonominin yapısından kaynaklanan üretim ile tüketim arasındaki bu açığın kapatılması' da ancak devlet tarafından yapılabilir. Devletin bu açığı, senyoraj hakkını kullanarak emisyonla kapatması, piyasalar için bir zorunluluktur. Bu arada devlet, yerli sanayinin yurt dışında rekabet edeceği maliyet ve fiyat avantajlarını kendi ihracatçısına emisyonla sağlamalıdır.Tüm bu üretim desteklerinin yanında, devlet aynı zamanda yerli sanayii korumak üzere, her türlü anti-damping uygulamalarını, gümrük ayarlamalarını yaparak kendi insanını korumalıdır." Yepyeni bir vergi anlayışı"Milli Ekonomi Modeli'nde 'vergi' konusu çok farklı olarak ele alınmaktadır. Kapitalist anlayışta devletin tek gelir kaynağı vergilerdir. Oysa modelimizde devletin gelir kaynakları 3'e ayrılır. Birincisi, vergi gelirleridir. İkincisi, devletin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devlet-millet ortaklığı ile işletmesiyle elde ettiği gelirlerdir. Türkiye'mizin henüz işlenmemiş yeraltı kaynaklarının değeri, yaklaşık 3 katrilyon dolardır. Yalnızca yer altı kaynaklarımızın değerlendirilmesi ile elde edilecek olan para, Türkiye'yi kıyamete kadar bakar.Devletin üçüncü gelir kaynağı ise, büyüyen ekonomilerde devletin elde edecek olduğu senyoraj gelirleridir." Alan değil veren el"Tezimizde, 'devletin alan el değil, veren el olması' gerektiğinin altı çizilmiştir. Bugün Kapitalist ekonomilerde devlet, halkından topladığı vergilerin az bir kısmını halkına hizmet olarak geri sunarken; kalan paraların tamamı faizle beraber belli sermaye gruplarına aktarılmaktadır. Milli Ekonomi Modeli'nde ise devlet, halktan topladığı vergilerin tamamını hatta daha fazlasını halkına hizmet olarak aktarmaktadır. Bizim vergi anlayışımız, alışılmıştan farklı olarak 'ekonomiyi büyüten vergi' anlayışının hayata geçirilmesidir.""Milli Ekonomi Modeli'nde her şeyden önce 'maliyetsiz para modeli' hayata geçirileceği için bütçe giderlerinde faiz ödemeleri gibi bir kalem olmayacaktır. Bu sayede toplanan vergilerin tamamı ve hatta daha fazlası halka hizmet olarak geri dönecektir. Modelimiz, vergi gelirlerinden fazlası bir harcamayı yapmak için devlete, diğer gelir kalemleri olan senyoraj gelirlerini ve yer altı kaynaklarının işletilmesi ile elde edilecek ticari işletme gelirlerini kullanma imkanı getirmektedir."Dar gelirliye vergi yok"Öyleyse yapılması gereken, geliri belli bir miktarın altındaki kesimden vergi almamaktır. Miktarı ülkeden ülkeye ve dönemden döneme değişmekle beraber biz bugünün şartlarında geliri 100 milyarın altındaki kesimden vergi alınmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu kesimden vergi almamak,  devletin topladığı vergi miktarını azaltmayacak, tam tersine arttıracaktır. Ayrıca Sosyal Devlet projeleri ile de desteklenen dar gelirli kesim, bu desteklerle tüketimin arttırarak üretimin de artmasına neden olacaktır.  Böylece vergi, adeta ekonomiyi ayağa kaldıran bir kaldıraç mesabesine taşınacaktır. Neticede dar gelirli kesimden vergi alınmaması,  büyüyen ekonomilerde daha fazla vergi geliri elde etmenin de önünü açacaktır. Ayrıca dar gelirliden vergi alamamak, gelir dağılımında meydana gelecek dengesizliği de önleyecektir." Dolaylı vergiler kalkacak"Milli Ekonomi Modeli'ne göre dolaylı vergilerin de kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde her kesimden aynı oranda vergi alınmakta ve bu da büyük bir Sosyal Adaletsizlik doğurmaktadır. Bugün uygulanan yanlış vergi politikaları, hem gelir dağılımında dengesizliği arttırmakta, hem de devletin eline geçen gelir miktarını azaltmaktadır. Alınan vergilerin enflasyona sebep olan bir yönü de vardır. Yüksek vergi oranları, üretim maliyetlerinin de artmasına sebep olur. Başta ülkemiz olmak üzere birçok ülkede ortaya çıkan enflasyon çeşidi 'maliyet enflasyonu'dur.  Bu üretimdeki bu girdi kalemlerinde maliyetler aşağıya çekilmeden enflasyonun düşmesini beklemek hayaldir." Faiz ekonomiyi çölleştiriyor  Kapitalist ve sosyalist sistemin temeli faizin pek çok ekonomik problemin kaynağı olduğunu, paranın vazifesini engellediğini, ekonomiyi çölleştirdiğini, kabiliyetlere ket vurduğunu, bağımsızlığı yok ettiğini, alanı bile zarara uğrattığını savunan Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde faizin tamamen sistemin dışına çıkarılacağını, paranın özgürlüğüne kavuşturulacağını söyledi. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi:Paranın vazifesine engel oluyor"Günümüzde ortaya çıkan resesyon, stagflasyon,  deflasyon, enflasyon, işsizlik gibi pek çok ekonomik problemin ana kaynağı da yine faizdir. Ekonomilerin asıl hedefi olan 'piyasanın dengede olması' faiz ile imkânsız hale gelmektedir. Paranın 'faiz esareti' altında olduğu ekonomilerde para, vazifesini ifa edemediği için ekonomileri dengeye getirecek veya dengede tutacak üretim ve tüketim mekanizmaları işleyememektedir. Üretim ve tüketim için herkesin cebinde olması gereken para, faiz ile piyasada insanların elinde serbestçe bulunamamakta ve belli ellerde stoklanmaktadır. Faiz paranın belli ellerde stoklanmasına sebep olmaktadır. Faiz maliyeti arttırmakta, bu da enflasyona sebep olmaktadır. Dünyada toplam üretim ve ticaret hacminin çok üstünde bir para, faiz geliri elde etmek üzere piyasalardadır."Bağımsızlığı yok ediyor"Başta kalkınmakta olan ülkeler olmak üzere dünya ülkelerinin bir çoğu, belli başlı sermaye gruplarınca adeta haraca bağlanmış durumdadır. İlk başta yatırım ve üretim için bu sermaye gruplarından para alan ülkeler, zaman içerisinde önce aldıkları parayı ödemek, daha sonra da aldıkları paranın faizini ödemek için tekrar para almak zorunda kalmaktadırlar. Netice ülkemizde de örneğini yaşadığımız gibi, toplanan vergilerin tamamı halka hizmet içim kullanılmak yerine, bu global sermayedarlar ve onların yerli taşeronlarına aktarılmaktadır. Oysa bu bile borçların ödenmesine yetmemekte, borçlar her geçen gün katlanarak artmaktadır. Faizle alınan bu borçlar, ülke ekonomilerinin tamamen belli başlı yabancıların kontrolüne geçmesine yol açar. Artık böylesi ülkeler için hem ekonomide hem de siyasette bir bağımsızlıktan bahsedilemez."Ekonomi çöl haline gelir"Faizin bir diğer ve belki de en önemli tahribatı, paranın belli ellerde stoklanmasına sebep olmasıdır. Piyasada bulunması gereken para, faiz sayesinde sermaye gruplarının elinde toplanır. Bunun sonucunda piyasada herkesin ulaşabileceği bir şekilde bulunması gereken para, piyasadan çekilmekte; ekonominin ihtiyaç duyduğu tüketim ve üretimi sağlayacak para, bu vazifesini ifa edememektedir. Piyasalarda 'talep daralması' olarak başlayan bu durum, resesyon ve nihayet deflasyon şeklinde devam etmektedir. Paranın stoklanması ile ortaya çıkan durumu şu örneğimizle biraz daha açalım: Her yıl dünyaya düşen yağmur miktarı aynıdır. Bu yağmur, dünyanın her yerine orantılı bir şekilde değil de, birçok yerine hiç yağmazken, bazı yerlerine aşırı yağarsa; dünyanın bazı bölgeler çöl olurken, az bir yeri de sel alır."
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 21. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

24.04.2024 12:27:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:31:28
AA
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 20 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 21. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 100, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 96, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 112 oy aldı. Seçime katılım 324 olarak kayıtlara geçerken, 2 boş oy kullanıldı, 14 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 22. tur oylamayla devam edilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

Meteorolojiden 17 il için sarı kod

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 17 il için toz taşınımı uyarısında bulunarak vatandaşlara dikkatli olmaları konusunda çağrı yaptı. Peki toz taşınımı neden olur ve toz taşınımının sağlık üzerindeki etkileri nelerdir 
24.04.2024 12:18:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:21:49
Fahri Fatih Özcan
Meteorolojiden 17 il için sarı kod
Meteorolojiden 17 il için sarı kod
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurdun batı ve iç kesimleri için toz taşınımı uyarısında bulunarak vatandaşlara dikkatli olmaları konusunda çağrı yaptı.

Bu hafta Libya üzerinden gelen çöl sıcağı etkili olacak. Sıcağın yanı sıra çöl tozları da yurtta etkisini gösterecek.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, tarafından Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Burdur, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Isparta, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla ve Uşak için sarı kodlu uyarı yapıldı. Marmara, Ege, Batı Akdeniz ve İç Anadolu'nun batısı ile Batı Karadeniz'de yer yer toz taşınımı beklendiğinden, görüş mesafesinde düşme, hava kalitesinde azalma ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması istendi.


Toz taşınımı nedir?


Toz taşınımı, atmosferdeki toz partiküllerinin hareket etmesi veya taşınması sürecidir. Bu partiküller genellikle rüzgar, termal hareketler, fırtınalar veya insan etkisiyle atmosferde taşınabilirler.

Toz taşınımı, çoğunlukla çöllerden veya kuru arazilerden kaynaklanan toz fırtınalarıyla ilişkilendirilir, ancak sanayi, tarım faaliyetleri veya araç trafiği gibi insan faaliyetleri de toz taşınımına katkıda bulunabilir. Mineral toz partiküllerinin atmosferde belirgin varlığının ana nedenleri arasında kuraklık ve çölleşme yer almaktadır.


Toz taşınımının sağlık etkileri nelerdir?


Toz taşınımının sağlık üzerindeki etkileri, özellikle solunum yolu rahatsızlıkları olan kişiler için önemli olabilir.

Toz partikülleri, astım, KOAH ve kronik bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan kişilerde rahatsızlıkları tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.

Toz partikülleri, özellikle astım hastalarında alerjik reaksiyonlara ve astım ataklarına neden olabilir.

Toz taşınımı sırasında hava kalitesinin düşmesi, görüş mesafesinde azalmaya yol açabilir.

Toz taşınımı dönemlerinde, hava kalitesinin düşmesi nedeniyle halsizlik, kırgınlık, solunum sıkıntısı ve baş ağrısı gibi genel sağlık sorunları yaşanabilir.

Yaşlılar ve çocuklar gibi hassas gruplar, toz taşınımından daha fazla etkilenebilir ve ciddi sağlık sorunları yaşayabilir.

Bu nedenle, toz taşınımı beklenen dönemlerde, özellikle solunum yolu rahatsızlığı olanlar, yaşlılar ve çocuklar için evde kalmak ve dışarı çıkarken maske kullanmak gibi önlemler almak önemlidir. Ayrıca, evdeyken pencere ve kapıların kapalı tutulması ve dışarıdan eve gelindiğinde duş alınması gibi koruyucu önlemler de önerilmektedir.

İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul'da terör örgütü FETÖ'ye yönelik operasyonda eski askeri öğrenci oldukları belirlenen 13 zanlı gözaltına alındı.
24.04.2024 09:42:00
Anadolu Ajansı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca terör örgütü FETÖ/PDY'ye yönelik yürütülen soruşturmada, örgütün askeri yapılanmasında faaliyet gösteren bazı şüphelilerin ankesörlü hatlardan periyodik ve ardışık arandığı tespit edildi.

Soruşturma kapsamında, ayrıca askeri okullara girişteki mülakat sınavlarında aday numaraları üzerinden kodlama yapılarak örgüt mensuplarına öncelik sağlandığı belirlendi.

Savcılık, eski askeri öğrenci olduklarını belirlediği 15 şüpheli hakkında gözaltı kararı verdi.

Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 15 adrese düzenlediği eş zamanlı operasyonda 13 şüpheliyi yakaladı.

Operasyon kapsamında 2 şüpheliyi arama çalışmaları sürüyor.
 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.