Biri kalksa, "Haydar hoca milli meselelere sahip çıkmıyor, milli olan şeylere düşman" dese ne kadar komik ve garip bir iftira olurdu değil mi? Çünkü herkesin bildiği ve kabullendiği bir gerçektir ki bugün millilik adına ne varsa hepsi Prof. Dr. Haydar Baş'ın eseridir.
Herkesin bayrağı biz bez parçası olarak gördüğü, Türk bayrağını devre dışı bırakmaya çalıştığı dönemlerde; "Bayrağımızdaki hilal Allah'ı temsil eder, yıldız Hz. Peygamber'i, kırmızı renk ise Onlar uğruna can veren şehitlerimizin kanını temsil eder, bayrak bizim namusumuzdur, kutsalımızdır" diyen ve yüz binlerle bayrak mitingleri düzenleyen, meydanları gelincik tarlasına çeviren Prof. Dr. Baş'tır.
Bugün darbe girişimine maruz kaldıktan sonra, Türk bayraklarının altında bir ve beraber olabiliyorsak, bu Haydar Hoca sayesindedir.
Yine dünya tarihinde Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezini ortaya koyan tek kişidir. Onun açtığı bu çığırdan onlarca ülke emperyalizmin boyunduruğundan kurtulmuş ve millilik vasfı kazanmıştır. O bu model ve tezi Türkiye için, Türk milletinin menfaatine yazmıştır, eğer Türkiye bu modele sahip çıkıp uygulasaydı bugün dünyanın zirvesinde en güçlü ülkelerden biri olacaktı. Milli olmanın anlamını doya doya yaşayacaktı.
Biri kalksa "Haydar Hoca dini meselelere sahip çıkmıyor" dese yine komik bir iftira olurdu değil mi?
Çünkü birilerinin dini irtica diyerek dindar insanlara haksızlık yaptığı dönemlerde, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür diyerek sahip çıkan, başörtüsünün siyaset malzemesi yapılarak, devlet ile milletin arasının açılmaya çalışıldığı dönemlerde, başörtüsü ferdi bir özgürlüktür, anayasal bir haktır, laikliğin ihlali değildir diyen, birilerinin Hz. Peygamberi ve Ehl-i Beyt'ini devre dışı bırakmaya çalıştığı dönemlerde Hz. Peygambersiz din olmaz, Ehl-i Beyt dinin özüdür, merkezidir, Nuh'un gemisidir, ortak paydamızdır diyen, 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nı kaleme alan Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Haydar Hoca dini kendi hayatında dört dörtlük yaşayan, bu yaşantısıyla hepimize örnek olan son derece dindar bir insan olmasına rağmen, dini siyasetine asla alet etmemiştir. O her zaman dinin bir ideoloji olmadığını, yaşanması gereken bir hakikat olduğunu, Allah'a ulaşmada bir vasıta olduğunu ifade eder.
Yukarıda saydığımız iftiralar herkesin tanıdığı ve bildiği Prof. Dr. Baş için nasıl komik ve asılsız kalıyorsa, bugün birilerinin cadde cadde, sokak sokak Trabzon'da, Ankara'da, İstanbul'da ve diğer illerimizde dolaşarak "Haydar Hoca FETÖ'yü koruyor", ya da "Okulları FETÖ okulları" gibi attıkları iftiralar da en az bunlar kadar komik?
Prof. Dr. Baş ve kadrosunun 1998 yılında FETÖ elebaşı Gülen'in Papa'ya ziyaretinden ve yazdığı mektuptan bu yana FETÖ'ye ve temsil ettiği Dinlerarası Diyaloga karşı büyük bir mücadele vermektedir. Bu noktada yazılmış binlerce makale, binlerce seminer, konferans, panel, binlerce TV programı arşivlerde mevcuttur.
Prof. Dr. Baş, bu fitnenin çıktığı daha ilk günlerde, "Dinlerarası diyalogla beraber Müslüman'ı Hıristiyanlaştırmaya çalışanların adına, bugün dense dense Deccal denir" demiştir. Sayın Baş, 2001 yılında Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurarken, "Bizler Dinlerarası Diyalog faaliyetlerine dur demek için siyasete girdik" demiştir.
Sayın Baş, o günlerde yaptığı konuşmalarda, "Diyalogcular, 2000 senesinden beri hız kazanan faaliyetlerinde, Hz. Peygambersiz bir İslam fikrini empoze etmektedirler. Hz. Peygambersiz bir İslam olamaz. Onu devreden çıkarmak içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir" ifadelerini kullanmaktaydı.
Sayın Baş ve kadrosu verdiği bu mücadele karşısında, siyasi iradeden istediği her türlü yetkiyi ve gücü alan FETÖ'nün baskılarına, tazminatlarına hukuksuz saldırılarına maruz kalmıştır. Prof. Dr. Baş'ın 8 Ağustos 2016 tarihli "Bütün davaları FETÖ kaybetti" başlıklı makalesinde bunların detayları ortaya konmuştur.
Şimdi dün FETÖ'yle kol kola olan birileri, bugün, Prof. Dr. Baş'ın 1998 yılından bu yana FETÖ ve Dinlerarası Diyalog hakkındaki konuşma arşivlerinden aşırarak, sanki kendi düşünceleriymiş gibi lanse ederek FETÖ aleyhinde konuşurken, diğer taraftan Sayın Baş'ı FETÖ'yü korumakla itham ediyor. İşte komik olan bu?
Yahu siz dün FETÖ'ye toz kondurmuyordunuz, FETÖ ile mücadele eden Prof. Dr. Baş ve kadrosuna "fitne çıkartmayın" iftirası atıyordunuz. Sayın Baş ise 1998 yılından bu yana yaptığı mücadele ve bu uğurda çektiği çile ortadadır.
Eğer bugün FETÖ konusunda samimiyseniz, Prof. Dr. Baş'ın 1998'den bu yana yaptığı mücadeleyi takdir edersiniz, diğer uyarılarını da dikkate alırsınız. Ama eğer Sayın Baş'a çamur atmaya devam ederseniz, bu sizin FETÖ konusundaki samimiyetsizliğinizi gösterir. Ya da FETÖ'nün kabuk değiştirdiğini, farklı bir kabukla karşımıza çıktığını gösterir.
Kısaca, Prof. Dr. Haydar Baş bir turnusoldür.
Herkesin bayrağı biz bez parçası olarak gördüğü, Türk bayrağını devre dışı bırakmaya çalıştığı dönemlerde; "Bayrağımızdaki hilal Allah'ı temsil eder, yıldız Hz. Peygamber'i, kırmızı renk ise Onlar uğruna can veren şehitlerimizin kanını temsil eder, bayrak bizim namusumuzdur, kutsalımızdır" diyen ve yüz binlerle bayrak mitingleri düzenleyen, meydanları gelincik tarlasına çeviren Prof. Dr. Baş'tır.
Bugün darbe girişimine maruz kaldıktan sonra, Türk bayraklarının altında bir ve beraber olabiliyorsak, bu Haydar Hoca sayesindedir.
Yine dünya tarihinde Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezini ortaya koyan tek kişidir. Onun açtığı bu çığırdan onlarca ülke emperyalizmin boyunduruğundan kurtulmuş ve millilik vasfı kazanmıştır. O bu model ve tezi Türkiye için, Türk milletinin menfaatine yazmıştır, eğer Türkiye bu modele sahip çıkıp uygulasaydı bugün dünyanın zirvesinde en güçlü ülkelerden biri olacaktı. Milli olmanın anlamını doya doya yaşayacaktı.
Biri kalksa "Haydar Hoca dini meselelere sahip çıkmıyor" dese yine komik bir iftira olurdu değil mi?
Çünkü birilerinin dini irtica diyerek dindar insanlara haksızlık yaptığı dönemlerde, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür diyerek sahip çıkan, başörtüsünün siyaset malzemesi yapılarak, devlet ile milletin arasının açılmaya çalışıldığı dönemlerde, başörtüsü ferdi bir özgürlüktür, anayasal bir haktır, laikliğin ihlali değildir diyen, birilerinin Hz. Peygamberi ve Ehl-i Beyt'ini devre dışı bırakmaya çalıştığı dönemlerde Hz. Peygambersiz din olmaz, Ehl-i Beyt dinin özüdür, merkezidir, Nuh'un gemisidir, ortak paydamızdır diyen, 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nı kaleme alan Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Haydar Hoca dini kendi hayatında dört dörtlük yaşayan, bu yaşantısıyla hepimize örnek olan son derece dindar bir insan olmasına rağmen, dini siyasetine asla alet etmemiştir. O her zaman dinin bir ideoloji olmadığını, yaşanması gereken bir hakikat olduğunu, Allah'a ulaşmada bir vasıta olduğunu ifade eder.
Yukarıda saydığımız iftiralar herkesin tanıdığı ve bildiği Prof. Dr. Baş için nasıl komik ve asılsız kalıyorsa, bugün birilerinin cadde cadde, sokak sokak Trabzon'da, Ankara'da, İstanbul'da ve diğer illerimizde dolaşarak "Haydar Hoca FETÖ'yü koruyor", ya da "Okulları FETÖ okulları" gibi attıkları iftiralar da en az bunlar kadar komik?
Prof. Dr. Baş ve kadrosunun 1998 yılında FETÖ elebaşı Gülen'in Papa'ya ziyaretinden ve yazdığı mektuptan bu yana FETÖ'ye ve temsil ettiği Dinlerarası Diyaloga karşı büyük bir mücadele vermektedir. Bu noktada yazılmış binlerce makale, binlerce seminer, konferans, panel, binlerce TV programı arşivlerde mevcuttur.
Prof. Dr. Baş, bu fitnenin çıktığı daha ilk günlerde, "Dinlerarası diyalogla beraber Müslüman'ı Hıristiyanlaştırmaya çalışanların adına, bugün dense dense Deccal denir" demiştir. Sayın Baş, 2001 yılında Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurarken, "Bizler Dinlerarası Diyalog faaliyetlerine dur demek için siyasete girdik" demiştir.
Sayın Baş, o günlerde yaptığı konuşmalarda, "Diyalogcular, 2000 senesinden beri hız kazanan faaliyetlerinde, Hz. Peygambersiz bir İslam fikrini empoze etmektedirler. Hz. Peygambersiz bir İslam olamaz. Onu devreden çıkarmak içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir" ifadelerini kullanmaktaydı.
Sayın Baş ve kadrosu verdiği bu mücadele karşısında, siyasi iradeden istediği her türlü yetkiyi ve gücü alan FETÖ'nün baskılarına, tazminatlarına hukuksuz saldırılarına maruz kalmıştır. Prof. Dr. Baş'ın 8 Ağustos 2016 tarihli "Bütün davaları FETÖ kaybetti" başlıklı makalesinde bunların detayları ortaya konmuştur.
Şimdi dün FETÖ'yle kol kola olan birileri, bugün, Prof. Dr. Baş'ın 1998 yılından bu yana FETÖ ve Dinlerarası Diyalog hakkındaki konuşma arşivlerinden aşırarak, sanki kendi düşünceleriymiş gibi lanse ederek FETÖ aleyhinde konuşurken, diğer taraftan Sayın Baş'ı FETÖ'yü korumakla itham ediyor. İşte komik olan bu?
Yahu siz dün FETÖ'ye toz kondurmuyordunuz, FETÖ ile mücadele eden Prof. Dr. Baş ve kadrosuna "fitne çıkartmayın" iftirası atıyordunuz. Sayın Baş ise 1998 yılından bu yana yaptığı mücadele ve bu uğurda çektiği çile ortadadır.
Eğer bugün FETÖ konusunda samimiyseniz, Prof. Dr. Baş'ın 1998'den bu yana yaptığı mücadeleyi takdir edersiniz, diğer uyarılarını da dikkate alırsınız. Ama eğer Sayın Baş'a çamur atmaya devam ederseniz, bu sizin FETÖ konusundaki samimiyetsizliğinizi gösterir. Ya da FETÖ'nün kabuk değiştirdiğini, farklı bir kabukla karşımıza çıktığını gösterir.
Kısaca, Prof. Dr. Haydar Baş bir turnusoldür.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024