Bugün Haçlı birliğinden, AB devlet başkanlarının Vatikan'a koşmasından şikayet ediliyor. Hiç kimsenin şikayete, sızlanmaya, yakınmaya hakkı yoktur. Neden mi? Bu ülkede Avrupa'yı milletimize, siyasilere anlatan, gelen tehlikeyi haber veren bir lider vardı. 16 yıl öncesine gidelim. Daha 21. yüzyılın başıydı ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın değişik günlerde yaptığı birkaç açıklamayı hatırlatayım:
"Temeli Hıristiyan dini olan bu medeniyetler topluluğuna (Avrupa Birliği'ne), temeli tevhid akidesi olan Türk medeniyetinin dahil olamayacağı açıktır. Kaldı ki, kimliğimizle dahil olamayacağımız kendilerince de açıklanan bu topluluğa, benliğimizi kaybedip, onların istediği şekle girmedikçe, Hıristiyan olmadıkça ne yaparsak yapalım yine üye olamayız. Dini ve devletiyle, Türkü Türk yapan değerleriyle bir bütün olan milletimiz, Hıristiyan kimliğinde asimile olmayı kabul etmeyeceğine göre AB hevesinden vazgeçmemiz kaçınılmazdır." (7 Eylül 2001)
"Avrupa Birliği'nin, bize dayattığı şartlar, üzerimizde emelleri olan güçlerin, boşluklardan istifade ederek, ülkenin bölünmesine imkân ve zemin hazırlanmalarını kolaylaştırmaktadır." (5 Eylül 2001)
"Görüldüğü gibi batılıların tüm dünyada farklı yöntemler kullanarak toprak elde etme gayelerinde sıra Türkiye'dedir. Uygulanan projelerin (iyimserlikle yaklaşmak yerine) milli bütünlüğümüze karşı büyük bir tehdit içerdiğini asla unutmayalım! Yapılanlar Türk vatanını işgale yönelmek demektir." (22 Ağustos 2001)
"Şark Meselesi olarak isimlendirilen ve Batının topyekûn ittifakıyla kabul gören bu proje, Türkleri önce Balkanlar'dan sonra Anadolu'dan uzaklaştırmayı içerir. Fiili uygulamaları, 1096 yılındaki 1. Haçlı Seferine kadar giden bu planın ismi, açıkça 1815 Viyana Konferansı'nda dile getirilmiştir. Bu planın uygulamaları hâlen devam etmektedir." (13 Ağustos 2002)
"Arz-ı Mev'ud hayalleri ile Güneydoğumuzu kendilerine vaat edilmiş topraklar olarak gören İsrail, tüm dünyanın gözü önünde kanla yayılma politikasını sürdürmektedir. Filistin devletini bitirme noktasına gelen İsrail'in ülkemize doğru bu politikasını devam ettireceği, izlediği kararlı projelerden anlaşılmaktadır." (9 Ocak 2002)
"Dünyanın en kıymetli madenlerine sahip, bir petrol denizinin üzerinde oturduğu söylenen ülkemiz, bugünkü şartlarda bu imkânlarını kullanmaktan adeta men edilmekte, kaynaklar emperyalist güçlerce bilinçli bir şekilde saklanmaktadır.
Irak'ta tezgâhlanan bir savaşın ise Türkiye'yi de etkilemesi kaçınılmazdır. Türkiye'yi etkileyecek bir savaş ortamında Ortadoğu'daki bu liderlik vasfı sona ereceği gibi bölgeden dünyaya açılacak yeni nakil yolları da ortaya çıkacaktır. Afganistan, petrol taşımacılığında ülkemize alternatif bir hat sağlayabilecek konumda olması sebebiyle bir başlangıçtır. Ortadoğu'nun tamamında operasyonların devam etmesi de işte bu gerekçelerle kuvvetle muhtemeldir." (10 Ocak 2002)"
Bugün Ortadoğu'nun geldiği nokta ortada. Peki, o günlerden bugünlere ülkemizde, Avrupa için neler yapıldı? Bir kaçını hatırlayalım:
2 Ocak 2003 tarihli 4. Uyum Paketiyle azınlık vakıflarının önü açıldı.
Yine İmar Yasası'nda yapılan değişiklikle 'cami' yerine 'ibadethane' ibaresi konuldu, 70 bin kilise evi açıldı.
AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksinde, domuz eti satılabilir kasaplık et statüsüne alınarak, satışı serbest bırakıldı.
Din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan 'Muhammedün Resulullah' çıkarıldı.
İçişleri Bakanlığı'nın 2006 yılındaki 2227 sayılı kararı ile nüfus cüzdanlarından 'Dini İslam' ibaresi kaldırıldı. AB istiyor gerekçesiyle 2005'te yapılan TCK değişikliği ile zina suç olmaktan çıkarıldı.
"Allah katında tek din İslam'dır" ayeti, AB ve ABD'den gelen tepkiler nedeniyle Cuma hutbelerinden yasaklandı.
Petrol Kanunu ile devletin katkı payı yüzde 2'lere kadar düşürüldü.
AB'nin belirlediği Türkiye'de 36 etnik kimlik vardır tespiti kabul görmüş; ana dilde yayın ve ana dilde eğitim yasası çıkarıldı.
AB istiyor gerekçesi ile tarımda kota uygulaması getirildi ve kanunlaştırıldı. Bu kotalar neticesinde et ve canlı hayvan yanında saman ithal ettik. Ülkemizde yetişen birçok tarım ürününü (buğday, pamuk, pirinç gibi) ithal etmeye başladık.
Özelleştirme adı altında binlerce devlet kurumu, sanayi tesisi, hidroelektrik ve termik santraller satıldı.
Bankaların % 70'e yakını yabancı sermayenin eline geçti.
Yol, köprü, okul, hastane gibi yatırımlar yabancı sermaye ve yabancı firmalar eliyle yaptırıldı.
NATO kılıfı adı altında ülkemize Haçlının füze sistemleri yerleştirildi. Ülkemizin birçok noktasında NATO üssü adı altında Haçlı askerleri konuşlandı. İncirlik'te neler olduğunu kimse bilmiyor.
Yapılanlara dair daha verilecek çok örnekler var. Kısaca ülkemiz zaten sosyal, siyasal, eğitim, kültür ve ekonomik olarak Haçlı sömürgesi haline getirildi. Bu sömürünün tek ayağı eksik. O da askeri işgal.
Buna cesaret ederler mi bilmem ama bugün 'Haçlı, bize karşı birleşti' gibi bir yakınmanın mantığı yoktur.
"Temeli Hıristiyan dini olan bu medeniyetler topluluğuna (Avrupa Birliği'ne), temeli tevhid akidesi olan Türk medeniyetinin dahil olamayacağı açıktır. Kaldı ki, kimliğimizle dahil olamayacağımız kendilerince de açıklanan bu topluluğa, benliğimizi kaybedip, onların istediği şekle girmedikçe, Hıristiyan olmadıkça ne yaparsak yapalım yine üye olamayız. Dini ve devletiyle, Türkü Türk yapan değerleriyle bir bütün olan milletimiz, Hıristiyan kimliğinde asimile olmayı kabul etmeyeceğine göre AB hevesinden vazgeçmemiz kaçınılmazdır." (7 Eylül 2001)
"Avrupa Birliği'nin, bize dayattığı şartlar, üzerimizde emelleri olan güçlerin, boşluklardan istifade ederek, ülkenin bölünmesine imkân ve zemin hazırlanmalarını kolaylaştırmaktadır." (5 Eylül 2001)
"Görüldüğü gibi batılıların tüm dünyada farklı yöntemler kullanarak toprak elde etme gayelerinde sıra Türkiye'dedir. Uygulanan projelerin (iyimserlikle yaklaşmak yerine) milli bütünlüğümüze karşı büyük bir tehdit içerdiğini asla unutmayalım! Yapılanlar Türk vatanını işgale yönelmek demektir." (22 Ağustos 2001)
"Şark Meselesi olarak isimlendirilen ve Batının topyekûn ittifakıyla kabul gören bu proje, Türkleri önce Balkanlar'dan sonra Anadolu'dan uzaklaştırmayı içerir. Fiili uygulamaları, 1096 yılındaki 1. Haçlı Seferine kadar giden bu planın ismi, açıkça 1815 Viyana Konferansı'nda dile getirilmiştir. Bu planın uygulamaları hâlen devam etmektedir." (13 Ağustos 2002)
"Arz-ı Mev'ud hayalleri ile Güneydoğumuzu kendilerine vaat edilmiş topraklar olarak gören İsrail, tüm dünyanın gözü önünde kanla yayılma politikasını sürdürmektedir. Filistin devletini bitirme noktasına gelen İsrail'in ülkemize doğru bu politikasını devam ettireceği, izlediği kararlı projelerden anlaşılmaktadır." (9 Ocak 2002)
"Dünyanın en kıymetli madenlerine sahip, bir petrol denizinin üzerinde oturduğu söylenen ülkemiz, bugünkü şartlarda bu imkânlarını kullanmaktan adeta men edilmekte, kaynaklar emperyalist güçlerce bilinçli bir şekilde saklanmaktadır.
Irak'ta tezgâhlanan bir savaşın ise Türkiye'yi de etkilemesi kaçınılmazdır. Türkiye'yi etkileyecek bir savaş ortamında Ortadoğu'daki bu liderlik vasfı sona ereceği gibi bölgeden dünyaya açılacak yeni nakil yolları da ortaya çıkacaktır. Afganistan, petrol taşımacılığında ülkemize alternatif bir hat sağlayabilecek konumda olması sebebiyle bir başlangıçtır. Ortadoğu'nun tamamında operasyonların devam etmesi de işte bu gerekçelerle kuvvetle muhtemeldir." (10 Ocak 2002)"
Bugün Ortadoğu'nun geldiği nokta ortada. Peki, o günlerden bugünlere ülkemizde, Avrupa için neler yapıldı? Bir kaçını hatırlayalım:
2 Ocak 2003 tarihli 4. Uyum Paketiyle azınlık vakıflarının önü açıldı.
Yine İmar Yasası'nda yapılan değişiklikle 'cami' yerine 'ibadethane' ibaresi konuldu, 70 bin kilise evi açıldı.
AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksinde, domuz eti satılabilir kasaplık et statüsüne alınarak, satışı serbest bırakıldı.
Din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan 'Muhammedün Resulullah' çıkarıldı.
İçişleri Bakanlığı'nın 2006 yılındaki 2227 sayılı kararı ile nüfus cüzdanlarından 'Dini İslam' ibaresi kaldırıldı. AB istiyor gerekçesiyle 2005'te yapılan TCK değişikliği ile zina suç olmaktan çıkarıldı.
"Allah katında tek din İslam'dır" ayeti, AB ve ABD'den gelen tepkiler nedeniyle Cuma hutbelerinden yasaklandı.
Petrol Kanunu ile devletin katkı payı yüzde 2'lere kadar düşürüldü.
AB'nin belirlediği Türkiye'de 36 etnik kimlik vardır tespiti kabul görmüş; ana dilde yayın ve ana dilde eğitim yasası çıkarıldı.
AB istiyor gerekçesi ile tarımda kota uygulaması getirildi ve kanunlaştırıldı. Bu kotalar neticesinde et ve canlı hayvan yanında saman ithal ettik. Ülkemizde yetişen birçok tarım ürününü (buğday, pamuk, pirinç gibi) ithal etmeye başladık.
Özelleştirme adı altında binlerce devlet kurumu, sanayi tesisi, hidroelektrik ve termik santraller satıldı.
Bankaların % 70'e yakını yabancı sermayenin eline geçti.
Yol, köprü, okul, hastane gibi yatırımlar yabancı sermaye ve yabancı firmalar eliyle yaptırıldı.
NATO kılıfı adı altında ülkemize Haçlının füze sistemleri yerleştirildi. Ülkemizin birçok noktasında NATO üssü adı altında Haçlı askerleri konuşlandı. İncirlik'te neler olduğunu kimse bilmiyor.
Yapılanlara dair daha verilecek çok örnekler var. Kısaca ülkemiz zaten sosyal, siyasal, eğitim, kültür ve ekonomik olarak Haçlı sömürgesi haline getirildi. Bu sömürünün tek ayağı eksik. O da askeri işgal.
Buna cesaret ederler mi bilmem ama bugün 'Haçlı, bize karşı birleşti' gibi bir yakınmanın mantığı yoktur.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024