Seyyid Battalgazi soyundan Koca Vaiz Dede'nin torunlarından olan Hacı Mustafa Hayri Öğüt Hazretleri aslen Malatyalıdır. Sevgili Peygamberimizin soyundan olan Hayri Öğüt Hazretleri Ehl-i Beyt'tir…
Yüzbaşı olan babasının vefatından 2 ay sonra dünyaya gelen Mustafa Hayri Bey askerliğe heveslense de yapamaz. 20 yaşlarında İstanbul'da askerlik görevini yaparken 1. Dünya Savaşı çıkar. Medine'ye harita götürmeye (kurye) talip olur. Tren yoluyla çıktığı bu vazife yolculuğunda, bombalı saldırılara uğrayıp esir düşse de haritayı istenilen yere salimen teslim eder.
Hz. Peygamber Efendimizin aşığı olan Mustafa Hayri Efendi, pek çok kez yüce ceddi Resûlullâh'ı (s.a.a) ziyaretle şereflenmiş, bu ziyaretlerinde iki cihan Serverini manen görmekle müşerref olduğunu şu sözleriyle ifade etmişlerdir: "Güneşin ziyası, O'nun yanında çok sönük kalırdı…"
Tüm hayatı boyunca Hz. Peygamber (s.a.a) ahlakı üzere hayatını yaşayan Hayri Öğüt Hazretleri ahlakı çok yüce bir şahsiyetti. Herkesi rahmetle, merhametle, şefkatle kucaklar, kendisini ziyaret edenlere her konuda yardımcı olurdu. Nazikti ve kimseyi kırmazdı. Kimsenin incinmesini de istemezdi. Yüce bir tevazu sahibi olan Mustafa Hayri Öğüt, bu yönünü maharetle gizler ve halktan biri gibi görünerek şu sözü sık sık söylerdi: "İsteseydim doğu-batı bütün dünya bizi tanırdı. Ama biz Allah'ın Settâr ismine büründük. Kendimizi gizledik."
Yetiştirdiği en büyük eseri olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey kendileri için şöyle diyeceklerdi: "Hayri Baba Hazretleri vatanperver, milletine, dinine ve devletine sımsıkı bağlı bir insandı… O'nu ben şahsen kelimelere, kitaplara sığdırmam mümkün değil… Her şeyi ben O'nda tanıdım…"
Büyük veli Mustafa Hayri Öğüt Hazretleri şöyle derdi: "Evladım! Her şapkanın altındaki gönül sahibini Hakk dostu olarak kabul edersen ne kaybedersin. Ola ki o gerçekten Allah'ın dostu olur da, sana bir nazarı isabet eder, ihya olursun. Ama gönlünü kırdığın o insan, Hakk dostu olur, sen de mahvolup gidersin."
Allah'ı ve Allah'ın zikrini çok severdi. Namazları vaktinde kılar; dili ve kalbiyle her an Allah'ı zikrederdi. Bazı namazlardan sonra bir saat secdede kalıp ağladığı olurdu. "Senin duan, ibadetin niye hiç bitmiyor?" denildiğinde: "Allah'ın bahşettiği nimetleri ve işlediğimiz günahları göz önünde bulundurursak; bizim yaptığımız ibadetlerin hiç mesabesinde olduğunu görürüz. Bu kadar ibadetimizin maksadı, Allah'ın bizi rahmetiyle affetmesi içindir." diye cevap verirdi.
Hayri Baba Hazretleri vefatından birkaç yıl evvel Trabzon'a gelip Akçaabat Şehitlik Tepesi'ne çıkarak vefat ettiğinde kabrinin yapılacağı yeri bizzat vasiyet etmişlerdi…
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, Şehitlik Tepesi'nde on dönüm yer alarak üç dönümünü de Hayri Baba'nın isteği üzerine ortak tapu yapar. Burası Akçaabat'ın en yüksek mahallesi olan 'Şehitlik Tepesi'ydi. İstenilen tüm özelliklere sahipti. Akçaabat ve Trabzon'un her tarafını görebilecek kadar yüksek ve çevreye tepenin denize bakan çok mükemmel bir manzarası vardı. Biraz yukarıdan getirilen mükemmel tatlılıkta bir suya da sahipti. Hayri Baba Hazretlerinin tercihi, Trabzon'un çok şirin bir ilçesi olan Akçaabat'taki bu "Şehitlik Tepesi" olmuştu. Ölümünden sonra Trabzon'a gideceğini ve herkesin Trabzon'a gelmesini istiyordu. Herkesi davet ediyordu. Mezar yerinde aranan özellikler aslında bir bahaneydi. Hayri Baba'nın en büyük isteği; gözü gibi baktığı, yetiştirdiği ve en büyük sanatı olarak insanlığa takdim ettiği Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaşadığı yere defnedilmekti.
17 Eylül 1979 Pazartesi günü İstanbul'da Hakk'a yürüyen Hayri Baba, Salı günü yıkanıp kefenlenerek tabuta konuldu ve Suadiye Camii'nde cenaze namazı kılındı. Ardından ikinci defa cenaze namazını kılmayanlar için Akçaabat Ak camiinde namazı kılındıktan sonra ebedi istirahatgâhları Şehitlik Tepesine defnedildi.
Şu an Şehitlik Tepesi milyonlarca insanın ziyaret ettiği, dua ve niyazlarda bulunduğu bir cazibe merkezidir. En çok sevdiği ve en büyük eseri olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da ona ve Yüce Yaratanına kavuşmuştu. Özlem bitmiş, ebedi sevgililer birbirlerine kavuşmuşlardı…
Rabbim onlar gibi olmayı ve onlar gibi yaşamayı bizlere nasip eylesin…
Allah şefaatlerinden mahrum eylemesin.
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023