"Biraz ahlaklıysan, birazcık insanlık varsa, şerefliysen, namusluysan, birazcık onurun varsa, namussuzdur, şerefsizdir, haindir, teröristtir" diye devam eden cümleleri RTÜK ahlak sınırlarında değerlendiriyor olmalı ki! Televizyonlarda yayınlanmasına engelleme koymuyor.
Evet, bunlar bizim siyasetçilerimizin cümle arasına sıkıştırdıkları ve muhataplarını susturup, kendilerini haklı göstermek için kullandıkları sözler. Peki, bu insanları alkışlayan kitleler, karşı karşıya geldiklerinde nasıl cümleler kurarlar sizce? Hatta sadece cümle mi kurarlar?
Evet, siyasetimiz irtifa kaybediyor hatta çakıldı. İktidarın icraatı olmadığı için laf yapıyor. Muhalefetin çözümü olmadığı için o da laf yapıyor. Vatandaş da kim haklı çıkacak diye merakla seyrediyor.
Mesela PKK. Geçenlerde bir gurup nasipsiz, cenazeye saldırdı. İçişleri Bakanı'nın saldırganlardan biriyle çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı. Muhalefetle başladı bir laf dalaşı. Bu dalaşma, kim PKK'nın dostu, sorusuna kadar gitti.
Tabi bu tartışma daha doğrusu suçlama her gün yapılıyor. AKP'ye göre CHP, PKK'nın hamisi, CHP'ye göre de AKP PKK'nın hamisi.
Oysa tartışmalarına gerek yok. Ortada tarihe kayıtlı bir gerçek var; AKP, Habur'da çadır kurdu, hakim gönderdi, CHP savundu ve çadır hakimleri serbest bıraktı. Kimi? PKK'lı teröristleri. CHP ölü PKK'lıların (cenaze) ziyaretine gitti. AKP, diri PKK'lıların (Öcalan) ziyaretine gitti. Yani tartışmalarına gerek yok. Millet az kafasını çevirse her şeyi görecek.
Üslup, irtifa demişken bir de eski ve yeni Türkiye'deki siyasetçileri genellemelerle hatırlayalım..
Eski Türkiye'de siyasetçiler daha ağır başlı, sözlerine daha hakimdiler. Yeni Türkiye'de bu tablo maalesef yok.
Eski Türkiye'de en uç siyasetçileri bile aynı ekranlarda izleyebilirdik. Yeni Türkiye'de bırak aynı ekranı protokolde bile yüz yüze gelmiyorlar.
Eski Türkiye'de siyasetçilerin birbirlerine karşı 'terörist, hain, namussuz, hırsız' gibi sokak laflarını kullandıklarına pek şahit olmazdık. Yeni Türkiye'de siyasetçiler en basit konularda bile muhataplarına bu kavramlar ile hitap ediyor.
Eski Türkiye'de de yandaşlık, adam kayırma, torpil, ihalelere direk müdahalelere şahit olurduk. Yeni Türkiye'de ise bu tablo hem fanatikleşti, hem de göz önünde yapılır hale geldi.
Eski Türkiye'de rüşvet denince alt kademe memur ve bürokratlar akla gelirdi. Yeni Türkiye'de rüşvet denince çok büyük makamlar akla geliyor.
Tabi dün ve bugünkü siyasetçilerin icraat tablosu da çok farklı. Birkaç örnek daha vereyim;
Eski Türkiye'de cumhurbaşkanını, başbakanı, bakanları, vekilleri vs. papa, papaz ve hahamlarla beraber iftar açarken, dua ederken veya onlara açılış yaptırılırken görmezdik (ben hatırlamıyorum). Yeni Türkiye'de bu tablo sıradanlaştı.
Eski Türkiye, hayvanını kendi yetiştirir ve Allah'a kurban ederdi. Yeni Türkiye, Hıristiyanların (Arjantin, Uruguay) besleyip, büyüttüğü hayvanı Allah'a kurban ediyor.
Eski Türkiye'de marketlerde domuz eti satıldığını hayal bile edemezdiniz. Yeni Türkiye'de gerçek oldu.
Eski Türkiye'de bakanlar kurulu kararı ile domuz eti ithalatına izin verildiğini söyleseniz, dayak yerdiniz. Yeni Türkiye'de söylüyorsunuz, vatandaş hikmet arıyor.
Eski Türkiye'de siyasetçiler AB ve ABD yörüngesindeydiler. Ama bir mesafeleri vardı. Ne dost ilan ederlerdi, ne de kalabalıkların huzurunda dostlarından şikayetçi olurlardı.
Yeni Türkiye'de, AB nihai hedef, ABD kadim dost ilan edildi. Her fırsatta da vatandaşa bu kadim dosttan şikayetler edildi.
Kısaca siyasette, siyasilerde çok büyük tutarsızlık var. Söyledikleri birbirlerini tutmadığı gibi yaptıkları da söylediklerinin aksine.
Neticede ne dünkü siyasiler, ne de bugünkü siyasiler devlet ve milletin gerçeğini göremedi. Onun için ne eski Türkiye, ne yeni Türkiye. Artık tam Bağımsız Türkiye, deme zamanı.
Evet, bunlar bizim siyasetçilerimizin cümle arasına sıkıştırdıkları ve muhataplarını susturup, kendilerini haklı göstermek için kullandıkları sözler. Peki, bu insanları alkışlayan kitleler, karşı karşıya geldiklerinde nasıl cümleler kurarlar sizce? Hatta sadece cümle mi kurarlar?
Evet, siyasetimiz irtifa kaybediyor hatta çakıldı. İktidarın icraatı olmadığı için laf yapıyor. Muhalefetin çözümü olmadığı için o da laf yapıyor. Vatandaş da kim haklı çıkacak diye merakla seyrediyor.
Mesela PKK. Geçenlerde bir gurup nasipsiz, cenazeye saldırdı. İçişleri Bakanı'nın saldırganlardan biriyle çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı. Muhalefetle başladı bir laf dalaşı. Bu dalaşma, kim PKK'nın dostu, sorusuna kadar gitti.
Tabi bu tartışma daha doğrusu suçlama her gün yapılıyor. AKP'ye göre CHP, PKK'nın hamisi, CHP'ye göre de AKP PKK'nın hamisi.
Oysa tartışmalarına gerek yok. Ortada tarihe kayıtlı bir gerçek var; AKP, Habur'da çadır kurdu, hakim gönderdi, CHP savundu ve çadır hakimleri serbest bıraktı. Kimi? PKK'lı teröristleri. CHP ölü PKK'lıların (cenaze) ziyaretine gitti. AKP, diri PKK'lıların (Öcalan) ziyaretine gitti. Yani tartışmalarına gerek yok. Millet az kafasını çevirse her şeyi görecek.
Üslup, irtifa demişken bir de eski ve yeni Türkiye'deki siyasetçileri genellemelerle hatırlayalım..
Eski Türkiye'de siyasetçiler daha ağır başlı, sözlerine daha hakimdiler. Yeni Türkiye'de bu tablo maalesef yok.
Eski Türkiye'de en uç siyasetçileri bile aynı ekranlarda izleyebilirdik. Yeni Türkiye'de bırak aynı ekranı protokolde bile yüz yüze gelmiyorlar.
Eski Türkiye'de siyasetçilerin birbirlerine karşı 'terörist, hain, namussuz, hırsız' gibi sokak laflarını kullandıklarına pek şahit olmazdık. Yeni Türkiye'de siyasetçiler en basit konularda bile muhataplarına bu kavramlar ile hitap ediyor.
Eski Türkiye'de de yandaşlık, adam kayırma, torpil, ihalelere direk müdahalelere şahit olurduk. Yeni Türkiye'de ise bu tablo hem fanatikleşti, hem de göz önünde yapılır hale geldi.
Eski Türkiye'de rüşvet denince alt kademe memur ve bürokratlar akla gelirdi. Yeni Türkiye'de rüşvet denince çok büyük makamlar akla geliyor.
Tabi dün ve bugünkü siyasetçilerin icraat tablosu da çok farklı. Birkaç örnek daha vereyim;
Eski Türkiye'de cumhurbaşkanını, başbakanı, bakanları, vekilleri vs. papa, papaz ve hahamlarla beraber iftar açarken, dua ederken veya onlara açılış yaptırılırken görmezdik (ben hatırlamıyorum). Yeni Türkiye'de bu tablo sıradanlaştı.
Eski Türkiye, hayvanını kendi yetiştirir ve Allah'a kurban ederdi. Yeni Türkiye, Hıristiyanların (Arjantin, Uruguay) besleyip, büyüttüğü hayvanı Allah'a kurban ediyor.
Eski Türkiye'de marketlerde domuz eti satıldığını hayal bile edemezdiniz. Yeni Türkiye'de gerçek oldu.
Eski Türkiye'de bakanlar kurulu kararı ile domuz eti ithalatına izin verildiğini söyleseniz, dayak yerdiniz. Yeni Türkiye'de söylüyorsunuz, vatandaş hikmet arıyor.
Eski Türkiye'de siyasetçiler AB ve ABD yörüngesindeydiler. Ama bir mesafeleri vardı. Ne dost ilan ederlerdi, ne de kalabalıkların huzurunda dostlarından şikayetçi olurlardı.
Yeni Türkiye'de, AB nihai hedef, ABD kadim dost ilan edildi. Her fırsatta da vatandaşa bu kadim dosttan şikayetler edildi.
Kısaca siyasette, siyasilerde çok büyük tutarsızlık var. Söyledikleri birbirlerini tutmadığı gibi yaptıkları da söylediklerinin aksine.
Neticede ne dünkü siyasiler, ne de bugünkü siyasiler devlet ve milletin gerçeğini göremedi. Onun için ne eski Türkiye, ne yeni Türkiye. Artık tam Bağımsız Türkiye, deme zamanı.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024