Beyaz ekmek obeziteyi tetikliyor
Obezite cerrahı Doç. Dr. Yunus Yavuz, “Bazı kesimlerin beyaz ekmek tüketimine karışılmasın söylemi çok havada. Bu tüketimin açtığı zararların çok daha derin olduğunu unutmamak gerekiyor” dedi
09.02.2013 00:00:00
Obezite Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri ve İstanbul Bilim Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Yavuz, "Beyaz un, buğdayın en çok işlenmiş, rafinerize edilmiş hali. Beyaz un aslında buğdayın şekere dönmüş hali ve obeziteye davetiye demek. Şeker o kadar bağımlılık yapan ve vücut için tehlikeli bir madde ki, tıpkı sigara gibi şeker içerikli gıdaların üzerine de 'ölümcül etkisine dikkat çeken' uyarılar konulması lazım, hatta yasaklanması lazım. Çünkü şeker vücutta direkt olarak yağa dönüşür ve metabolizmanın tembelleşmesine yol açar. Obezite, kanser diyabet, kalp hastalıklar, bunların hepsine davetiye çıkarır. Başbakan'ın beyaz ekmek uyarısına sonuna kadar katılıyorum. Beyaz ekmekte hiçbir besleyici öğe yok. Buğdaya haksızlık" dedi. Organik tarımın teşvik edilmesinin obeziteyle mücadelede de önemli olduğunu anlatan Doç. Dr. Yavuz, tarım
ilaçlarının da obeziteye sebep olduğunu anlatarak, "Tarım ilaçları sadece kansere değil obeziteye de sebep oluyor. Aldığımız gıdalarla günde ortalama 5-8 farklı tarım ilacı artığı giriyor vücudumuza. Bilinen 180'e yakın şeker ya da obezite yapan tarım ilacı var. Bu nedenle organik tarım çok önemli. Teşvik ederseniz talep de artar, talep arttıkça arz da gelir ve ürünler ucuzlar" dedi.
Önlenebilir ikinci ölüm nedeni
Doç. Dr. Yavuz, onlarca obez hastayı ancak ameliyatla zayıflatarak sağlığına kavuşturabildiklerine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Düşünün ki ülkede gayrisafi milli hasılanın büyük bir kısmı obezite ve onun yarattığı hastalıkların tedavisine gidiyor. Bu nedenle bataklığı kurutmak daha önemli. Erişkinlerdeki obezte oranımız yüzde 32'lere çıktı. Amerika'yla aynı seviyeye geldik. Bu ne demek, 20 milyon insanımız obez. Obezite sanıldığı gibi zengin hastalığı değil. Sosyo ekonomik seviyesi düşük ve alt grubun hastalığı ve işte Başbakan'ın açıklaması burada hayati önem taşıyor. Çünkü ekmek tüketiminin en fazla olduğu toplumuz biz. Kalorinin büyük çoğunluğunu beyaz ekmekle alıyoruz. Alım gücü yüksek olmadığı için ekmek daha çok alınıyor. Obezite tedavisi gören bir hastanın aylık maliyeti yaklaşık 150 dolar iken tedavisini olup iyileşen hasta maliyeti 5 dolara düşüyor. Kişi obez olduğu zaman yüzde 25 ihtimalle diyabet, yüzde 65 ihtimalle tansiyon, klem rahatsızlıkları, kanser, kalp hastalıkları vs hedefi haline de geliyor. Oysa obezite sigaradan sonra önlenebilir en önemli ikinci ölüm nedeni. Ve ülkemiz dinamiklerine bakarsak da bunun başında beyaz ekmeğin sofralardan kalkması geliyor.” (İHA)
Vitamin kabuğunda
Buğdayın da tıpkı diğer meyve sebzelerdeki gibi vitamininin kabuğunda olduğunu anlatan Doç. Dr. Yavuz, "Dikkat edin, beyaz ekmeği çiğnerseniz tatlanmaya başlar. İşte bu, onun şekere dönüştüğünün de en büyük ispatıdır. Vücudun en kolay kullandığı direkt yağa dönşen maddedir şeker. İşlemesi emek sarfetmesi lazım ama şeker bunu yaptırmıyor vücuda, tembellik yaratıyor. Buğdayı beyaz un haline getirdiğinizde vücudu tembelleştiren bir gıdaya dönüşüyorsunuz. Kan şekeri ve insülini hızla yükseltiyor. Şeker hastalığını da tetikliyor. Oysa buğdayı ayrıştırırken ta en baştan kepeğini ayırmasak, vücuda yararlı her şey orada. Beyaz un sadece kalori, sadece hızla yağa dönüşecek bir şey. Vitamini kabuğunda sözü buğday için de geçerli" diye konuştu.
ilaçlarının da obeziteye sebep olduğunu anlatarak, "Tarım ilaçları sadece kansere değil obeziteye de sebep oluyor. Aldığımız gıdalarla günde ortalama 5-8 farklı tarım ilacı artığı giriyor vücudumuza. Bilinen 180'e yakın şeker ya da obezite yapan tarım ilacı var. Bu nedenle organik tarım çok önemli. Teşvik ederseniz talep de artar, talep arttıkça arz da gelir ve ürünler ucuzlar" dedi.
Önlenebilir ikinci ölüm nedeni
Doç. Dr. Yavuz, onlarca obez hastayı ancak ameliyatla zayıflatarak sağlığına kavuşturabildiklerine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Düşünün ki ülkede gayrisafi milli hasılanın büyük bir kısmı obezite ve onun yarattığı hastalıkların tedavisine gidiyor. Bu nedenle bataklığı kurutmak daha önemli. Erişkinlerdeki obezte oranımız yüzde 32'lere çıktı. Amerika'yla aynı seviyeye geldik. Bu ne demek, 20 milyon insanımız obez. Obezite sanıldığı gibi zengin hastalığı değil. Sosyo ekonomik seviyesi düşük ve alt grubun hastalığı ve işte Başbakan'ın açıklaması burada hayati önem taşıyor. Çünkü ekmek tüketiminin en fazla olduğu toplumuz biz. Kalorinin büyük çoğunluğunu beyaz ekmekle alıyoruz. Alım gücü yüksek olmadığı için ekmek daha çok alınıyor. Obezite tedavisi gören bir hastanın aylık maliyeti yaklaşık 150 dolar iken tedavisini olup iyileşen hasta maliyeti 5 dolara düşüyor. Kişi obez olduğu zaman yüzde 25 ihtimalle diyabet, yüzde 65 ihtimalle tansiyon, klem rahatsızlıkları, kanser, kalp hastalıkları vs hedefi haline de geliyor. Oysa obezite sigaradan sonra önlenebilir en önemli ikinci ölüm nedeni. Ve ülkemiz dinamiklerine bakarsak da bunun başında beyaz ekmeğin sofralardan kalkması geliyor.” (İHA)
Vitamin kabuğunda
Buğdayın da tıpkı diğer meyve sebzelerdeki gibi vitamininin kabuğunda olduğunu anlatan Doç. Dr. Yavuz, "Dikkat edin, beyaz ekmeği çiğnerseniz tatlanmaya başlar. İşte bu, onun şekere dönüştüğünün de en büyük ispatıdır. Vücudun en kolay kullandığı direkt yağa dönşen maddedir şeker. İşlemesi emek sarfetmesi lazım ama şeker bunu yaptırmıyor vücuda, tembellik yaratıyor. Buğdayı beyaz un haline getirdiğinizde vücudu tembelleştiren bir gıdaya dönüşüyorsunuz. Kan şekeri ve insülini hızla yükseltiyor. Şeker hastalığını da tetikliyor. Oysa buğdayı ayrıştırırken ta en baştan kepeğini ayırmasak, vücuda yararlı her şey orada. Beyaz un sadece kalori, sadece hızla yağa dönüşecek bir şey. Vitamini kabuğunda sözü buğday için de geçerli" diye konuştu.