Kalp yetersizliği vakaları artıyor
Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, "Kalp yetersizliğinin görülme oranı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Ülkemizde 1,5 milyon civarında kalp yetersizliği hastamız mevcut. Ayrıca, 3-3,5 milyon kişi de risk altında bulunuyor" dedi
05.05.2017 00:00:00
Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, kalp yetersizliğinin görülme oranının dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek arttığını belirterek, "Ülkemizde 1,5 milyon civarında kalp yetersizliği hastamız mevcut. Ayrıca, ilerde hastalığın görülme ihtimali yüksek olan 3-3,5 milyon kişi de risk altında bulunuyor" dedi.
Kalbin vücudun en ağır işçisi olduğunu, sağlıklı şekilde atması için ona iyi bakılması gerektiğini aktaran Erol, şöyle devam etti:
"Kalp yetersizliğinde ayaklarda şişme, yemekten sonra şişlik, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtiler görülüyor. Bu hastalık nedeniyle hastaneye yatış ve ölüm oranları çok yüksek. Kalp yetersizliği son derece ölümcül bir sorun. Ölümcül olmasının ötesinde insanın yaşam kalitesini de bozan bir hastalık. Dolayısıyla bunu oluşturacak faktörlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Birçok faktöre bağlı olarak kalp yetersizliği oluşabiliyor. Başta kroner kalp hastalıkları olmak üzere hipertansiyon, kapak hastalıkları, alkol tüketimi, toksik maddeler ve bazı enfeksiyonlar da kalp yetersizliği oluşmasına neden oluyor. Kalp yetersizliğinin görülme oranı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Ülkemizde 1,5 milyon civarında kalp yetersizliği hastamız mevcut. Ayrıca, ilerde hastalığın görülme ihtimali yüksek olan 3-3,5 milyon kişi de risk altında bulunuyor. Yıllık olarak ise 1000 kişiden 1-5'i kalp yetersizliği hastası oluyor. Her yıl kalp yetersizliği havuzuna birçok yeni hasta katılıyor."
Bazı hastalıkların önüne geçmeye başladı
TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu da, kalp yetersizliğinin artık hipertansiyon, kalp krizi, şeker gibi hastalıkların önüne geçmeye başladığını belirterek, hastalığın, yaşam beklentisinin yüksek olduğu ülkelerde başlı başına bir toplum sağlığı problemi haline geldiğini söyledi.
Kalp yetersizliğinin çok fazla bilinen bir konu olmadığını, bu nedenle toplumdaki bireylerin hastalığa ilişkin farkındalıklarının oluşturulması için önemli kampanyalar düzenlendiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Genel olarak tüm kalp-damar sistemi hastalıklarının en son geleceği durak kalp yetersizliği durağıdır. Kalp yetersizliğine geldikten sonra artık hayat çok değişiyor. Bu noktadaki hasta popülasyonunu artırmamak ve bu noktaya gelmeyi azaltmak için hastalığı erken tanıyıp, erken tedavi edebilmek için gerekli önlemleri zamanında almamız gerekiyor. Kalp yetersizliği, önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde toplumun en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelecek. Hastalığın toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir."
Çocuk ve gençlerde de görülebiliyor
Prof. Dr. Çavuşoğlu, hastalığın çocuk ve gençlerde de görülebildiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özelikle yaşla birlikte hastalığın görülme oranlarının arttığını unutmamak gerekir. Bizim toplumumuzun diğer toplumlardan en önemli farklarından biri, diğer toplumlara baktığımız zaman kalp yetersizliği görülme yaşı ortama 70 yaş civarındayken, bizde kalp yetersizliği görülme yaşı neredeyse 10 sene daha erken. Bizim toplumumuzda sigara içme oranları, kalp-damar hastalıklarına yakalanma, obezite görülme oranları yüksek. Tüm bu nedenlerden dolayı kalp-damar hastalıklarına ve kalp yetersizliğine yakalanma yaşımız da biraz daha erkene denk gelmiş oluyor." AA
Kalbin vücudun en ağır işçisi olduğunu, sağlıklı şekilde atması için ona iyi bakılması gerektiğini aktaran Erol, şöyle devam etti:
"Kalp yetersizliğinde ayaklarda şişme, yemekten sonra şişlik, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtiler görülüyor. Bu hastalık nedeniyle hastaneye yatış ve ölüm oranları çok yüksek. Kalp yetersizliği son derece ölümcül bir sorun. Ölümcül olmasının ötesinde insanın yaşam kalitesini de bozan bir hastalık. Dolayısıyla bunu oluşturacak faktörlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Birçok faktöre bağlı olarak kalp yetersizliği oluşabiliyor. Başta kroner kalp hastalıkları olmak üzere hipertansiyon, kapak hastalıkları, alkol tüketimi, toksik maddeler ve bazı enfeksiyonlar da kalp yetersizliği oluşmasına neden oluyor. Kalp yetersizliğinin görülme oranı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Ülkemizde 1,5 milyon civarında kalp yetersizliği hastamız mevcut. Ayrıca, ilerde hastalığın görülme ihtimali yüksek olan 3-3,5 milyon kişi de risk altında bulunuyor. Yıllık olarak ise 1000 kişiden 1-5'i kalp yetersizliği hastası oluyor. Her yıl kalp yetersizliği havuzuna birçok yeni hasta katılıyor."
Bazı hastalıkların önüne geçmeye başladı
TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu da, kalp yetersizliğinin artık hipertansiyon, kalp krizi, şeker gibi hastalıkların önüne geçmeye başladığını belirterek, hastalığın, yaşam beklentisinin yüksek olduğu ülkelerde başlı başına bir toplum sağlığı problemi haline geldiğini söyledi.
Kalp yetersizliğinin çok fazla bilinen bir konu olmadığını, bu nedenle toplumdaki bireylerin hastalığa ilişkin farkındalıklarının oluşturulması için önemli kampanyalar düzenlendiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Genel olarak tüm kalp-damar sistemi hastalıklarının en son geleceği durak kalp yetersizliği durağıdır. Kalp yetersizliğine geldikten sonra artık hayat çok değişiyor. Bu noktadaki hasta popülasyonunu artırmamak ve bu noktaya gelmeyi azaltmak için hastalığı erken tanıyıp, erken tedavi edebilmek için gerekli önlemleri zamanında almamız gerekiyor. Kalp yetersizliği, önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde toplumun en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelecek. Hastalığın toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir."
Çocuk ve gençlerde de görülebiliyor
Prof. Dr. Çavuşoğlu, hastalığın çocuk ve gençlerde de görülebildiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özelikle yaşla birlikte hastalığın görülme oranlarının arttığını unutmamak gerekir. Bizim toplumumuzun diğer toplumlardan en önemli farklarından biri, diğer toplumlara baktığımız zaman kalp yetersizliği görülme yaşı ortama 70 yaş civarındayken, bizde kalp yetersizliği görülme yaşı neredeyse 10 sene daha erken. Bizim toplumumuzda sigara içme oranları, kalp-damar hastalıklarına yakalanma, obezite görülme oranları yüksek. Tüm bu nedenlerden dolayı kalp-damar hastalıklarına ve kalp yetersizliğine yakalanma yaşımız da biraz daha erkene denk gelmiş oluyor." AA