Karabasan mı, uyku apnesi mi?
Uyku apnesinde en önemli risk faktörlerinden birinin şişmanlık olduğunu vurgulayan Fındık, "Genel olarak; kısa boylu, boynu kısa, şişman ve belirgin gıdı gibi özellikleri taşıması kişiyi hastalığın en büyük adayı yapabilir. Ancak zayıf insanlarda da görülebileceği unutulmamalıdır. Hastalığın en önemli belirtisi sabah yorgun kalkmadır.. Kişinin uyku sırasında 10 saniye boyunca nefesi durduğu için sürekli çırpınarak uyanmak zorunda kalır. Hastada uyku kalitesi bozulduğu için, ne kadar uyursa uyusun sabah kalktığında tamamiyle yorgun hissetmeye ve her an uykuya eğilim görülmeye başlar. Uykusuzluğun kişide yarattığı yorgunluk iş hayatına ve sosyal hayatına yansıyabilmektedir" şeklinde konuştu.
'Şeker hastalığınızın sebebi uyku apnesi olabilir'
Tüm organların minimum düzeyde çalıştığı yani dinlendiği bölümün uyku olduğunu belirten Fındık, "Organlar dinlenmediği zaman her bir organa özgü şikayetler ortaya çıkmaktadır. Uyku apnesi hastası olan kişilerin büyük bölümü tansiyon hastasıdır. Zamanla kalp ritmi bozulmaya başlar. Önemli bir bölümünde insülin direnci oluşmaya başlar. Bir süre sonra şeker hastalığı ve kilo alma eğilimi ortaya çıkar. Bronşit ve zatürreye yatkınlık artar. Yetişkin insanların yüzde 30 ile 40 ı uyku esnasında horlama durumu yaşamaktadır. Fakat her horlayan kişi uyku apnesidir demek oldukça yanlış bir tabirdir. Uyku apnesindeki horlama oldukça farklı bir durumdur. Uyku apnesi yaşayan kişilerde horlama oldukça yüksek sesli meydana gelmektedir. Horlaması olan kişi uykudan yorgun ve isteksiz bir şekilde kalkıyorsa uyku apnesi olması oranı oldukça yüksektir" dedi.
'Hastanın uykusu gözlemleniyor'
Uyku apnesinde gelişmiş teknolojinin kullanıldığını, tedavisinin yüz güldürücü sonuçlar verdiğini vurgulayan Fındık, "Tanısı için, hasta bir gece klinikte misafir edilerek ve vücuduna rahatsızlık vermeyecek şekilde kablolar bağlanılarak uyuduğu süre boyunca hastanın uykusu kaydedilmektedir. Bu gözlemlerde hastanın; göz hareketleri, beyin dalgaları, solunum hareketleri, karın hareketleri, bacak hareketleri, kalp ritmi, çene hareketleri, uyku sırasındaki çıkardığı ses ve en önemli olarak da kandaki oksijene bakılmaktadır. Bu gözlemler analiz edilerek hastanın uykusu boyunca yaşadığı hadiseler ortaya çıkarılmaktadır.
Uyku apnesi tedavisi kişinin tedaviye yanıtına göre değişir. Ortalama minimum 6 ay tedavi süresi vardır. Bu süre boyunca her gece cihaz kullanılmalıdır. Daha sonrasında tedavide belirli bir iyileşme meydana geldiğinde ise hasta cihazı gün aşırı veya haftada 1-2 gün kullanmaya başlıyor. Tedavi olumlu ilerlediğinde ise hasta artık cihaz olmadan uyumaya başlıyor. Kilo problemi yaşayan kişiler tedavinin başarıya ulaşması için mutlaka bir diyetisyen veya endokrin uzmanına başvurmalıdır. Bu tedaviler sonucunda hasta hem kilo vermiş ve değerleri normale dönmüş olabiliyor hem de uyku apnesi hastalığı tedavisinde başarıya ulaşmış olabiliyor."