Onlar ceza değil, ilgi bekliyor
Beş yaşından sonra altını ıslatan çocukların herhangi bir rahatsızlığının olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtildi
15.04.2012 00:00:00
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Erdal Türk, çocuklarda görülen gece alt ıslatma durumunun ciddiye alınması gerektiğini ve özellikle her küçük çocukta nedeni belli olmayan yüksek ateşin araştırılması gerektiğini söyledi. Çocuklarda görülen gece alt ıslatmanın 5 yaşına kadar normal kabul edildiğini belirten Uz. Dr. Erdal Türk, herhangi bir tedavi uygulanmasa da, 5 yaşından sonra haftada en az 2 gece farkında olmadan altını ıslatmaya devam eden çocuklar ve gündüz idrar tutamayan, aniden sıkışan ya da idrarını tutmak için bacaklarını çapraz yapma, çömelme gibi manevralar yapan çocukların altta yatan herhangi bir idrar yolu hastalığının varlığı açısından mutlaka araştırılmasının önemli olduğunu söyledi.
Sağlıklı çocukların da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabileceklerini belirten Dr. Erdal Türk, şöyle konuştu: "Ancak, bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az üst üste 3 ayda, haftada 2 kereden fazla olması gerekmektedir. Bulunabilirse nedene yönelik tedavi başlanmalıdır. Nedeni bulunamasa dahi çocuğun psikolojik açıdan etkilenmemesi için alt ıslatmanın tedavi edilmesi önemlidir. Erkek çocuklarda daha sık görülen gece altını ıslatmanın, çoğu zaman yaşla sıklığı azalır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaş grubunda erkeklerin yüzde 16'sında, kızların ise yüzde 11'inde gece altını ıslatma problemi olduğu bildirilmektedir. Bu hastaların çoğunluğunda altını ıslatma sorunu ergenlik yaşına doğru kaybolsa da tüm dünyada 20 yaş üzerinde de yüzde 1-2 oranında gece altını ıslatan erişkinlere rastlanmaktadır."
Gece altını ıslatan çocukların çoğunluğunun birincil tip denilen altını ıslatma gurubunda yer aldığını belirten Uz. Dr. Erdal Türk, bu çocukların gece altını ıslatmadıkları bir dönemin neredeyse hiç olmadığını söyledi. Bunun nedeninin de çocukların sinir sisteminin tam gelişmemiş olması ve mesanenin sinir kontrolünün tam kazanılmaması olduğunu kaydeden Dr.Türk şunları söyledi.
"Bu tip gece altını ıslatan çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Hasta mesanesi dolduğunda normal olarak oluşan mesane kasılmalarını algılayamaz ve mesanedeki basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Ayrıca, gece idrarın azalmasını sağlayan hormonun bu çocuklarda normal olmadığına dair araştırma sonuçları da mevcuttur. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi, nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi çok önemlidir. Ayrıca bir takım psikolojik faktörler de sinirlerle ilgili olan bu olayın gerçekleşmesine neden olabilir. Ancak bugün çocuğun psikolojik problemlerinin buna neden olduğundan çok, bu sorunun çocukta ciddi ruhsal problemlere neden olduğu ön plana çıkmaktadır. Sabahları ıslak bir yatakla uyanan bir çocuğun sıkıntısının ne denli yoğun olacağı açıktır. Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hatta zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Bu tür bir cezalandırmanın çocuk üzerindeki etkisinin ömür boyu sürebileceği unutulmamalıdır. Bu durum çocukta özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çocuğun çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir." (İHA)
Sağlıklı çocukların da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabileceklerini belirten Dr. Erdal Türk, şöyle konuştu: "Ancak, bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az üst üste 3 ayda, haftada 2 kereden fazla olması gerekmektedir. Bulunabilirse nedene yönelik tedavi başlanmalıdır. Nedeni bulunamasa dahi çocuğun psikolojik açıdan etkilenmemesi için alt ıslatmanın tedavi edilmesi önemlidir. Erkek çocuklarda daha sık görülen gece altını ıslatmanın, çoğu zaman yaşla sıklığı azalır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaş grubunda erkeklerin yüzde 16'sında, kızların ise yüzde 11'inde gece altını ıslatma problemi olduğu bildirilmektedir. Bu hastaların çoğunluğunda altını ıslatma sorunu ergenlik yaşına doğru kaybolsa da tüm dünyada 20 yaş üzerinde de yüzde 1-2 oranında gece altını ıslatan erişkinlere rastlanmaktadır."
Gece altını ıslatan çocukların çoğunluğunun birincil tip denilen altını ıslatma gurubunda yer aldığını belirten Uz. Dr. Erdal Türk, bu çocukların gece altını ıslatmadıkları bir dönemin neredeyse hiç olmadığını söyledi. Bunun nedeninin de çocukların sinir sisteminin tam gelişmemiş olması ve mesanenin sinir kontrolünün tam kazanılmaması olduğunu kaydeden Dr.Türk şunları söyledi.
"Bu tip gece altını ıslatan çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Hasta mesanesi dolduğunda normal olarak oluşan mesane kasılmalarını algılayamaz ve mesanedeki basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Ayrıca, gece idrarın azalmasını sağlayan hormonun bu çocuklarda normal olmadığına dair araştırma sonuçları da mevcuttur. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi, nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi çok önemlidir. Ayrıca bir takım psikolojik faktörler de sinirlerle ilgili olan bu olayın gerçekleşmesine neden olabilir. Ancak bugün çocuğun psikolojik problemlerinin buna neden olduğundan çok, bu sorunun çocukta ciddi ruhsal problemlere neden olduğu ön plana çıkmaktadır. Sabahları ıslak bir yatakla uyanan bir çocuğun sıkıntısının ne denli yoğun olacağı açıktır. Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hatta zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Bu tür bir cezalandırmanın çocuk üzerindeki etkisinin ömür boyu sürebileceği unutulmamalıdır. Bu durum çocukta özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çocuğun çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir." (İHA)