Siyaset ve bürokrasi, Said Nursî'yi temize çıkarma seferberliğine girmiş; temcit pilavı gibi Türk milletinin önüne getirilen Nursî, hazmettirilmeye çalışılıyor.
İstanbul'da tertiplenen 11. Said Nursî sempozyumunda, iktidar sözcülerinin ve İstanbul Müftüsü H. Kâmil Yılmaz'ın şu çıkışları gösteriyor ki, siyaset ve bürokrasi, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimini, hâlâ ne düzden, ne de tersten doğru okuyabilmiş değiller.
Ne mi diyor Müftü Yılmaz ve siyasetin sözcüleri:
"- Said Nursi, tevhid inancını nasıl yaşamamız gerektiğini anlatmıştır.
- Devletin ve milletin aleyhinde hiçbir teşebbüse katılmamıştır.
- FETÖ denen yapıyı, Nurculuk 1980'li yıllardan itibaren kendi içinden atmıştır.
- FETÖ üzerinden, Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir."
Bu yaklaşım ve zihniyet, apaçık yalanlar yumağı olduğu gibi, FETÖ'yü semirten anlayıştır.
Mutasyona uğramış FETÖ fitnesinin ta kendisidir.
Sadi Nursî, II. Abdulhamid'e yönelik Yahudî tertibi 31 Mart darbesinde, Zalimler için yaşasın cehennem naralarıyla baş çeken bir darbecidir. II. Abdulhamid tarafından Divan-ı Harb'e verilmiş, Toptaşı kodesine tıkılmıştır (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, İkinci Meşrutiyet Dö¬nemi, s: 182 vd., c. 1, Hürriyet V. Yay.; Şerif Mardin, Religion and Social Change in Modern Turkey, s. 32 vd., New York, Albany, 1989; Akşin Sina, 31 Mart Olayı. SBF Yay., s: 253; Sina Akşin, 31 Mart Olayı, s. 253, SBF Yay.)
Said'in 31 Mart naralarını, 15 Temmuz'da FETÖ elemanları haykırmıştır.
Said Nursî, İngiliz, Yunan, İtalyan, Fransız bilumum Haçlı işgalcilerinin Osmanlı coğrafyasına çullandıkları süreçte Milli Mücadele başlatan Gazi M. Kemal Paşa'ya karşı işgalcilerin safında yer almış, Paşa hakkında katl-i vacip eşkıya fetvası yayınlamış bir işbirlikçidir (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetler / Teali-i İslam'ın Bir Bildirisi, Tarih Ve Toplum, s. 19-23, Haziran 1992, sy. 102)
Müftü ve siyasi erkan bunları bilmiyor mu?
Biliyorlar da mı, 20 yıl FETÖ konusunda yaptıkları gibi, zemzemle yıkayıp millete yutturmaya çalışıyorlar?!
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun düzenlediği "Atatürk Vatandır" sempozyumlarındaki tebliğleri de mi işitmediler?!
Prof. Dr. Baş, FETÖ'nün vahim gidişatı ve diyalog fitnesi hususunda bilgilendirmek ve uyarmak için Müslim Karabacak hocamızın riyasetinde bir ekibi, Osman Topbaş efendiye gönderdiğinde, H. Kamil Yılmaz bizzat hazır ve nâzırdı.
Topbaş efendi, H. Kamil'e, biz okul binamızı Hristiyanlık hizmetindeki bu misyonerlere mi verdik, sualini sitem ve hayıfla sorduğunda; "Hocaefendi'nin hizmetlerine niye karşı çıkıyorsunuz, niye fitneye sebebiyet veriyorsunuz" diyen yine H. Kamil değil miydi?
H. Kamil, o gün mü fitneye kapılmıştı, bugün mü; yoksa hem o gün-hem bu gün mü?
Said Nursî anlayışı ile FETÖ arasında sadece ton farkı var, evrimleşme farkı var; başka hiç bir fark yok?
FETÖ ve fikriyatı, her şeyiyle Said Nursi-Papalık türemesidir.
Said Nursî'in türettiği, Papalık-Vatikan'ın semirttiği, İngilizlerin ve Amerika'nın konjonktüre göre kullandığı ve FETÖ ile foyası ortaya çıkan anlayış Tevhid anlayışı değil; bilakis işgalci Hristiyan dünya ve Ehl-i Kitap ile tam müttefik bir teslis yoludur.
Nursî, "Misyonerler ve Hristiyan ruhanileri hem Nurcular dikkat ve ittifak etmeleri elzemdir" diyor
(S. Nursî, Emirdağ Lahikası, II, s. 156; Lemalar, s. 144).
FETÖ da Zaman'ında "Ehl-i Kitap ile Amentüde ittifakımız var" diyor (Zaman, 17 Nisan 2000).
S. Nursî, vatanını Haçlılara karşı koruyup kurtaran Atatürk ve arkadaşlarına kafir, katl-i vacip eşkıya, tâğut, Deccal fetvaları verirken; savaşta felaketten-helaketten ölen Hristiyanlara şehitlik rütbesi takıyor (S. Nursî, Kastamonu Lahikası, s. 79-80; Tılsımlar Mecmuası, s. 193; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, agm., s. 20-21)
Bunun neresi Tevhid? Bu teslisin ve batılın ta kendisi?
İstanbul Müftülük koltuğunda oturan H. Kamil Efendi de, Tevhid diye buna mı inanıyor, bu inancı mı taşıyor?
Cizvit papazı Thomas Michel, FETÖ'yü yirmi yıl üniversitelerde koordine ediyor, FETÖ'nün diyalog toplantılarında baş çekiyor; bu Michel'i, Said Nursî'nin Yeni Asyacı talebesi M. Emin Birinci "Hristiyan Nur talebesi" olarak pazarlıyor
(Yeni Asya, M. Emin Tezer, M. Emin Birinci ile röportaj, 23 Mart 2005).
Kamil efendinin uydurduğu gibi, Nurculuk 1980'de FETÖ'yü içinden atmamış; bilakis derin NATO, Amerika ve Vatikan, Said Nursî'nin Ehl-i Kitapla amentüde ittifak etmiş türemelerinden birini, yani FETÖ'yü 1980'lerden itibaren bir adım daha öne çıkartmıştır. Bu gerçekleri görmeyen millet ve devlet de, olan-biteni 15 Temmuz hain girişiminde fark etmeye başlamıştır.
Konuya devam ederiz. Ancak 11. Said Nursi sempozyumunda Müftü Yılmaz ile siyaset sözcülerinin konuşmalarına bakılırsa; Türkiye'nin siyaset ve bürokrasi takımı, henüz 15 Temmuz'un arka planındaki ihanet şebekesini gerçekten idrak etmiş değiller, millete evliya diye yutturuyorlar.
İstanbul'da tertiplenen 11. Said Nursî sempozyumunda, iktidar sözcülerinin ve İstanbul Müftüsü H. Kâmil Yılmaz'ın şu çıkışları gösteriyor ki, siyaset ve bürokrasi, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimini, hâlâ ne düzden, ne de tersten doğru okuyabilmiş değiller.
Ne mi diyor Müftü Yılmaz ve siyasetin sözcüleri:
"- Said Nursi, tevhid inancını nasıl yaşamamız gerektiğini anlatmıştır.
- Devletin ve milletin aleyhinde hiçbir teşebbüse katılmamıştır.
- FETÖ denen yapıyı, Nurculuk 1980'li yıllardan itibaren kendi içinden atmıştır.
- FETÖ üzerinden, Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir."
Bu yaklaşım ve zihniyet, apaçık yalanlar yumağı olduğu gibi, FETÖ'yü semirten anlayıştır.
Mutasyona uğramış FETÖ fitnesinin ta kendisidir.
Sadi Nursî, II. Abdulhamid'e yönelik Yahudî tertibi 31 Mart darbesinde, Zalimler için yaşasın cehennem naralarıyla baş çeken bir darbecidir. II. Abdulhamid tarafından Divan-ı Harb'e verilmiş, Toptaşı kodesine tıkılmıştır (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, İkinci Meşrutiyet Dö¬nemi, s: 182 vd., c. 1, Hürriyet V. Yay.; Şerif Mardin, Religion and Social Change in Modern Turkey, s. 32 vd., New York, Albany, 1989; Akşin Sina, 31 Mart Olayı. SBF Yay., s: 253; Sina Akşin, 31 Mart Olayı, s. 253, SBF Yay.)
Said'in 31 Mart naralarını, 15 Temmuz'da FETÖ elemanları haykırmıştır.
Said Nursî, İngiliz, Yunan, İtalyan, Fransız bilumum Haçlı işgalcilerinin Osmanlı coğrafyasına çullandıkları süreçte Milli Mücadele başlatan Gazi M. Kemal Paşa'ya karşı işgalcilerin safında yer almış, Paşa hakkında katl-i vacip eşkıya fetvası yayınlamış bir işbirlikçidir (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetler / Teali-i İslam'ın Bir Bildirisi, Tarih Ve Toplum, s. 19-23, Haziran 1992, sy. 102)
Müftü ve siyasi erkan bunları bilmiyor mu?
Biliyorlar da mı, 20 yıl FETÖ konusunda yaptıkları gibi, zemzemle yıkayıp millete yutturmaya çalışıyorlar?!
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun düzenlediği "Atatürk Vatandır" sempozyumlarındaki tebliğleri de mi işitmediler?!
Prof. Dr. Baş, FETÖ'nün vahim gidişatı ve diyalog fitnesi hususunda bilgilendirmek ve uyarmak için Müslim Karabacak hocamızın riyasetinde bir ekibi, Osman Topbaş efendiye gönderdiğinde, H. Kamil Yılmaz bizzat hazır ve nâzırdı.
Topbaş efendi, H. Kamil'e, biz okul binamızı Hristiyanlık hizmetindeki bu misyonerlere mi verdik, sualini sitem ve hayıfla sorduğunda; "Hocaefendi'nin hizmetlerine niye karşı çıkıyorsunuz, niye fitneye sebebiyet veriyorsunuz" diyen yine H. Kamil değil miydi?
H. Kamil, o gün mü fitneye kapılmıştı, bugün mü; yoksa hem o gün-hem bu gün mü?
Said Nursî anlayışı ile FETÖ arasında sadece ton farkı var, evrimleşme farkı var; başka hiç bir fark yok?
FETÖ ve fikriyatı, her şeyiyle Said Nursi-Papalık türemesidir.
Said Nursî'in türettiği, Papalık-Vatikan'ın semirttiği, İngilizlerin ve Amerika'nın konjonktüre göre kullandığı ve FETÖ ile foyası ortaya çıkan anlayış Tevhid anlayışı değil; bilakis işgalci Hristiyan dünya ve Ehl-i Kitap ile tam müttefik bir teslis yoludur.
Nursî, "Misyonerler ve Hristiyan ruhanileri hem Nurcular dikkat ve ittifak etmeleri elzemdir" diyor
(S. Nursî, Emirdağ Lahikası, II, s. 156; Lemalar, s. 144).
FETÖ da Zaman'ında "Ehl-i Kitap ile Amentüde ittifakımız var" diyor (Zaman, 17 Nisan 2000).
S. Nursî, vatanını Haçlılara karşı koruyup kurtaran Atatürk ve arkadaşlarına kafir, katl-i vacip eşkıya, tâğut, Deccal fetvaları verirken; savaşta felaketten-helaketten ölen Hristiyanlara şehitlik rütbesi takıyor (S. Nursî, Kastamonu Lahikası, s. 79-80; Tılsımlar Mecmuası, s. 193; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, agm., s. 20-21)
Bunun neresi Tevhid? Bu teslisin ve batılın ta kendisi?
İstanbul Müftülük koltuğunda oturan H. Kamil Efendi de, Tevhid diye buna mı inanıyor, bu inancı mı taşıyor?
Cizvit papazı Thomas Michel, FETÖ'yü yirmi yıl üniversitelerde koordine ediyor, FETÖ'nün diyalog toplantılarında baş çekiyor; bu Michel'i, Said Nursî'nin Yeni Asyacı talebesi M. Emin Birinci "Hristiyan Nur talebesi" olarak pazarlıyor
(Yeni Asya, M. Emin Tezer, M. Emin Birinci ile röportaj, 23 Mart 2005).
Kamil efendinin uydurduğu gibi, Nurculuk 1980'de FETÖ'yü içinden atmamış; bilakis derin NATO, Amerika ve Vatikan, Said Nursî'nin Ehl-i Kitapla amentüde ittifak etmiş türemelerinden birini, yani FETÖ'yü 1980'lerden itibaren bir adım daha öne çıkartmıştır. Bu gerçekleri görmeyen millet ve devlet de, olan-biteni 15 Temmuz hain girişiminde fark etmeye başlamıştır.
Konuya devam ederiz. Ancak 11. Said Nursi sempozyumunda Müftü Yılmaz ile siyaset sözcülerinin konuşmalarına bakılırsa; Türkiye'nin siyaset ve bürokrasi takımı, henüz 15 Temmuz'un arka planındaki ihanet şebekesini gerçekten idrak etmiş değiller, millete evliya diye yutturuyorlar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019