Şehit ailelerine ucuz (!) fiyata ev

Dün Irak'ı, Suriye'yi, Yemen'i, Libya'yı kan gölüne çeviren el, 24 Temmuz'da ülkemize uzandı. Hükümet kabul etmese de doğu ve güneydoğumuzda sınırın bir adım ötesinde ve bir adım içerisinde savaş var. Ülkemizin batısında ise korku ve tedirginlik? 
Hemen her gün doğuda askeri birliklerimize, karakollara saldırılıyor. Daha acı bir gerçek ise askerimiz doğudaki birçok noktaya giremiyor. Ve her gün şehit haberleri geliyor. 
Saray, hükümet ve medya ise ağlayan analar, babalar, eşler, yetim kalan çocuklar ve ülkemizin bile bile, göre göre getirildiği bu vahim durumu karşısında ilginç bir duruş gösteriyor. 
En baştan eleştiriye zerre kadar tahammülleri yok. Sonra şehitlik kavramının kutsiyeti üzerine bolca konuşma yapıyorlar. 
Hatırlayın! Geçtiğimiz kurban bayramında Sayın Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Erdoğan; "Sizler, şehit yakınları bu adayışı (kurban) en fedakar biçimde gerçekleştirdiniz. Bir adanış ve teslimiyet bayramı olan Kurban Bayramını sizler çoktan idrak ettiniz" demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bir başka şehit cenazesi ardından; "İnanıyoruz ki şehadet makamına ulaşmış olan bu şehidi uğurluyoruz. Ne mutlu onun ailesine, ne mutlu onun tüm yakınlarına" tesellisi(!) yapmıştı.
Çanakkale şehitlerini anma gününde de, doğuda yapılan mücadeleyi Çanakkale'de yapılan mücadele ile aynı kefeye koyan Sayın Erdoğan, 'kınalı kuzular' tabirini kullanmıştı. 
Tabi bu tabirler belli bir kesim tarafından bolca alkışlandı ve alkışlanıyor da. 
Diğer taraftan da Erdoğan'ın, "Eğer 400 milletvekilini alacak ve Anayasa'yı değiştirecek bir sayıyı bir parti almış olsaydı, bugün bunlar olmazdı" lafı milletimizin özellikle şehit ailelerinin yüreğine oturmuş.  
Evlatlarını kaybeden anne ve babaların, açılım süreci, başkanlık, 400 vekil sözlerini kullananlara sözlü isyanları vardı.
Bu feryadı dillendiren babaları, Sayın Cumhurbaşkanı, 'karakteri bozuk kişiler' olarak tariflendirirken, bir şehit yakınının, "Senin, Bilal'in de böyle bayrağa sarılı gelirse bizi anlarsın. Senin oyların azaldı diye bizim çocuklarımızın, ağabeylerimizin bedel ödemesi mi lazım' sözlerine yanıt olarak, 'Ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi' mantığıyla (!) cevap vermişti.
Medya ise bir tecavüz, gasp vs. gibi iğrenç haberleri tüm detaylarına kadar hatta canlandırarak anlatırken, yorumlarken, şehit haberlerini birkaç cümle ile geçiştiriyor, ağlayan anaların gözyaşını, ahını saklıyordu.
Hele her şehit haberinin ardında çatışmada şu kadar, genelde ise bu kadar terörist öldürdük, istatistikleri vermeleri iğrenilecek bir durum. 
Bir başka utanç verici durum ise geçen gün medyanın az bir kısmında haber yapıldı. 
"TOKİ şehit ailelerine ev satıyor"
Haberlere dikkat edin şehit olan askerlerimiz de, öldürülen teröristler de hep fakir kesimden. Aileleri gecekondularda, ya da sıradan evlerde yaşıyor. Siz hiç villalarda, rezidanslarda, lüks semtlerde, Saraylarda, bakan veya vekil evlerinde en azından akrabalarının evlerinde cama asılan Türk Bayrağı gördünüz mü?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın geçen hafta dediği gibi, 'Tamam, bizden kınalı kuzular çıkıyor da. Sizden niye çıkmıyor?'
Habere gelince trilyonluk araçları çerez parası sayan, Suriyeli göçmenlere her türlü imkanı sağlayan zihniyet bu vatan için canını verenlere bir evi çok görüyor.
Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, "TOKİ şehit ailelerine ücretsiz tek bir ev vermiş değildir. TOKİ vatan için toprağa düşenlerin ailelerine evi satıyor. Aileler yüzde 10'u peşin ödüyor. Geriye kalanı 20 yıl taksitle her ay ödemek zorunda kalıyor."
Ülkemiz için canını verenlere neden bir evi çok görüyorsunuz, diye sorsanız, 'onlar karşılıklarını Allah'tan (c.c) almışlarıdır' derler herhalde?