Şehit ve şehadet kelimeleri, yalnızca bazı kimseler hakkında kullanılır! Her ölen ve öldürülen şehit değildir. Şehit kelimesinin etrafını, kutsallık ve yücelik halkası çevirmiştir. Hem kutsal yolda hem de kutsal hedef için canını veren kimseye şehit denir. Daha doğrusu şehidin üç özelliği vardır. Birinci özellik, onun kutsal hedef uğrunda öldürülmesidir. İkincisi, onun ebedilik bulmasıdır. Üçüncüsü de onların temiz bir çevre bırakmalarıdır.
Kutsal hedef ile büyük hedef ayrı şeylerdir. Hedef hem büyük hem de önemli olabilir fakat her büyük ve önemli hedef kutsal değildir. Tüm dünyayı hâkimiyeti altına almak isteyen nice krallar olmuştur. Bunların bu hedefleri çok büyük hedeflerden biridir fakat yüce ve kutsal hedef değildir! Böylesine bir yolda ölen birinin, beşer nazarında saygınlığı ve kutsallığı yoktur!
Şehit, kendi kanına değer veren kimsedir. Varlığına süreklilik ve sonsuzluk kazandıran şahıstır. Malını hizmet ve hayır yollarda sarf eden kimse de, malına değer ve ölümsüzlük kazandıran kimsedir. İlmi eser bırakan kimse de, kendine marifetine; çocuklarını ve başkalarını eğiten kimse kendi fikrine; sanatsal eser bırakan kimse kendi becerisine ve? değer ve sonsuzluk kazandıran kimsedir! İşte şehit de kendi kanına değer ve sonsuzluk kazandırır! Fakat şehit ile diğerleri arasında şöyle bir fark vardır; şehit ihlasla kendisini bu yola adamıştır. Fakat âlim, infakta bulunan, muallim, mürebbi, sanatkâr ve? kendilerine ait olan şeyin bir bölümüne değer ve ölümsüzlük kazandırmıştır. İsmini zikrettiğimiz bu sınıf insanların özgürce yaşayabilmeleri ve bu imkânlara sahip olabilmeleri için onlara bir vatan bırakmışlardır ama şehitler hiç kimseye borçlu değillerdir.
Şehidin kanı yere dökülmüyor, ancak binlerce kat artıyor ve diğerlerine zerk ediliyor, diğerlerinin damarlarında da sonsuza dek hareket ediyor!
Şehitlerin ölümsüzleşmelerinin anlamı işte budur! Hamaset/yiğitlik yarattıklarının manası budur. Bundan dolayıdır ki önderler her zaman şehadeti arzu ediyorlardı ve yine bundan dolayıdır ki yüce İslam her dönemde şehitlere ihtiyaç duymuştur.
Şehidin hedefi kutsal oldu mu ve o kutsal hedef uğrunda en değerli şeyi olan kanını o yolda feda etti mi artık o şehit kutsiyete dönüşür! "Kutsiyet"in asıl temel ölçüsünün ne olduğu konusu iyice araştırılmalıdır.
Egoistlik (kendi için çalışmak) niçin kötüdür? Allah rızası için (veya başkaları için) çalışmak niçin kutsaldır? Kötülük ve kutsallığın ölçüsü madde ve soyutluk mudur? Varlık ve yokluk mudur? Hareket ve durgunluk mudur? Acaba ölçü, evrenin hedefleriyle ve evrenin tekâmülünün hareketiyle uyum içerisinde olmak mıdır? Yoksa kutsallaşma faktörü, ebedileşmek ve ölümden kurtulmak mıdır? Bunların araştırılması lazımdır!
Allah rızası gözetilerek çalışılan daire ne kadar küçük de olsa, yüce ve kutsaldır. Egoistlik semadaki tüm gezegenleri kendi eline geçirecek kadar geniş olsa da, kutsal ve saygın değildir.
Yapılan bir iş, vazife icabı yapılmalıdır. Özellikle de toplum ve diğer insanlar için yapılan işler bir görev olarak addedilmelidir. Örneğin İslam'da ailesini ve malını savunmak maksadıyla öldürülen bir kimse şehittir. Çünkü bu olay (öldürülme işi), dini, vicdani yükümlülük, şeref ve sorumluluk icabı yapılıyor, maddi menfaat elde etmek için değil! O halde, şayet bir insan adalet, hürriyet, tevhid ve iman yolunda öldürülmüş olursa, kutsallık derecesi daha da yükselir.
Kutsallaşma ve yücelme duygusu, insanın yaratılışında var olan ve özbenliğinden kaynaklanan bir duygudur! Aynen ilim, ahlak ve cemal duygusu gibidir.
Kuşkusuz beşeri kutsallık derecelerinin başı, Zat-ı Ehadiyettedir. Yüce Allah Kuddüs'tür (mutlak surette tüm noksanlıklardan münezzehtir).
"O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir, Kuddüs'tür (çok Mukaddes, yüce ve erişilmez, bütün eksikliklerden uzaktır)." (Haşr: 23).
Bundan dolayıdır ki insanın yaptığı işler içerisinde en kutsal ve yüce olanı, şirk ve putperestlikle savaşmaktır. O yolda savaşıp şehit düşenler de kutsal ve ölümsüzdürler!
Kutsal hedef ile büyük hedef ayrı şeylerdir. Hedef hem büyük hem de önemli olabilir fakat her büyük ve önemli hedef kutsal değildir. Tüm dünyayı hâkimiyeti altına almak isteyen nice krallar olmuştur. Bunların bu hedefleri çok büyük hedeflerden biridir fakat yüce ve kutsal hedef değildir! Böylesine bir yolda ölen birinin, beşer nazarında saygınlığı ve kutsallığı yoktur!
Şehit, kendi kanına değer veren kimsedir. Varlığına süreklilik ve sonsuzluk kazandıran şahıstır. Malını hizmet ve hayır yollarda sarf eden kimse de, malına değer ve ölümsüzlük kazandıran kimsedir. İlmi eser bırakan kimse de, kendine marifetine; çocuklarını ve başkalarını eğiten kimse kendi fikrine; sanatsal eser bırakan kimse kendi becerisine ve? değer ve sonsuzluk kazandıran kimsedir! İşte şehit de kendi kanına değer ve sonsuzluk kazandırır! Fakat şehit ile diğerleri arasında şöyle bir fark vardır; şehit ihlasla kendisini bu yola adamıştır. Fakat âlim, infakta bulunan, muallim, mürebbi, sanatkâr ve? kendilerine ait olan şeyin bir bölümüne değer ve ölümsüzlük kazandırmıştır. İsmini zikrettiğimiz bu sınıf insanların özgürce yaşayabilmeleri ve bu imkânlara sahip olabilmeleri için onlara bir vatan bırakmışlardır ama şehitler hiç kimseye borçlu değillerdir.
Şehidin kanı yere dökülmüyor, ancak binlerce kat artıyor ve diğerlerine zerk ediliyor, diğerlerinin damarlarında da sonsuza dek hareket ediyor!
Şehitlerin ölümsüzleşmelerinin anlamı işte budur! Hamaset/yiğitlik yarattıklarının manası budur. Bundan dolayıdır ki önderler her zaman şehadeti arzu ediyorlardı ve yine bundan dolayıdır ki yüce İslam her dönemde şehitlere ihtiyaç duymuştur.
Şehidin hedefi kutsal oldu mu ve o kutsal hedef uğrunda en değerli şeyi olan kanını o yolda feda etti mi artık o şehit kutsiyete dönüşür! "Kutsiyet"in asıl temel ölçüsünün ne olduğu konusu iyice araştırılmalıdır.
Egoistlik (kendi için çalışmak) niçin kötüdür? Allah rızası için (veya başkaları için) çalışmak niçin kutsaldır? Kötülük ve kutsallığın ölçüsü madde ve soyutluk mudur? Varlık ve yokluk mudur? Hareket ve durgunluk mudur? Acaba ölçü, evrenin hedefleriyle ve evrenin tekâmülünün hareketiyle uyum içerisinde olmak mıdır? Yoksa kutsallaşma faktörü, ebedileşmek ve ölümden kurtulmak mıdır? Bunların araştırılması lazımdır!
Allah rızası gözetilerek çalışılan daire ne kadar küçük de olsa, yüce ve kutsaldır. Egoistlik semadaki tüm gezegenleri kendi eline geçirecek kadar geniş olsa da, kutsal ve saygın değildir.
Yapılan bir iş, vazife icabı yapılmalıdır. Özellikle de toplum ve diğer insanlar için yapılan işler bir görev olarak addedilmelidir. Örneğin İslam'da ailesini ve malını savunmak maksadıyla öldürülen bir kimse şehittir. Çünkü bu olay (öldürülme işi), dini, vicdani yükümlülük, şeref ve sorumluluk icabı yapılıyor, maddi menfaat elde etmek için değil! O halde, şayet bir insan adalet, hürriyet, tevhid ve iman yolunda öldürülmüş olursa, kutsallık derecesi daha da yükselir.
Kutsallaşma ve yücelme duygusu, insanın yaratılışında var olan ve özbenliğinden kaynaklanan bir duygudur! Aynen ilim, ahlak ve cemal duygusu gibidir.
Kuşkusuz beşeri kutsallık derecelerinin başı, Zat-ı Ehadiyettedir. Yüce Allah Kuddüs'tür (mutlak surette tüm noksanlıklardan münezzehtir).
"O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir, Kuddüs'tür (çok Mukaddes, yüce ve erişilmez, bütün eksikliklerden uzaktır)." (Haşr: 23).
Bundan dolayıdır ki insanın yaptığı işler içerisinde en kutsal ve yüce olanı, şirk ve putperestlikle savaşmaktır. O yolda savaşıp şehit düşenler de kutsal ve ölümsüzdürler!
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017