Türkiye Şeker Fabrikaları (TÜRKŞEKER) A.Ş.'ye ait 14 fabrikanın özelleştirilmesine ilişkin süreç büyük oranda tamamlandı. Özelleştirme kapsamındaki 14 fabrikadan 11'inin yeni sahipleri belli oldu. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin satış işlemleri Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanması ve Resmi Gazete'de yayınlanması ile kesinleşecek.
Sonuç belli: Fabrikalar ya kapatılacak ya da büyük oranlarda çalışanlarının işlerine son verilecek. Çalışanların maaşları asgari ücretlere inecek. Araziler yağmalanacak. İşçi, çiftçi, nakliyeci perişan olacak?
Şimdi sırada zarar ettirilen Çaykur ve bakir ormanlarımız var sevgili okurlar.
Ülkemizde 1990'lı yıllarda başlanılan özelleştirme furyasına tarım sektörü ile başlanılır; Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi İşletmeleri. Bu özelleştirmelerin felaket sonuçları ayan beyan ortadadır.
2000'lerde bu ülkede 450 bin çiftçi ailesi pancar ekerdi. Şimdilerde 140 bin aile pancar ekebiliyor.
Bir zamanlar 5 milyon dekarda pancar ekilirdi. Şimdilerde ekim alanı 2.9 milyon dekara geriledi.
Hayvancılıkta yaşadığımız rezillik zirve yapmış durumda. Hayvancılığın en büyük girdi maddesi kaba yem. Ülkemizde kaba yemin büyük çoğunluğunu pancardan elde ediyorduk. Pancar ekim alanlarının yarılara gerilemesi, pancardan elde edilen kaba yemin azalması hayvan yetiştiriciliği ve besiciliğe büyük bir darbe vurmuş durumdadır. Aynen zincirleme trafik kazası gibi. Buğdayı yeteri kadar ekmezseniz samanı da ithal etmek durumunda kalırsınız.
Bu meyanda Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı hocamızın durum tespitlerine kulak verelim:
"Ülkemizin yaklaşık 24 milyon ton kaliteli kaba yem açığı vardır, bir başka deyişle, hayvanlarımızın yaşama payı besin madde gereksinimlerinin ancak yüzde 58'i karşılanabilmektedir. Şeker endüstrisi yan ürünleri olan şeker pancarı posası, şeker pancarı gövdesi ve melası, yoğun şekilde hayvan beslemede kullanmakta ve kaba yem açığımızın giderilmesinde önemli bir paya sahiptirler.
Şeker pancarı posasının kuru ve yaş olarak rasyona katılmasının kolay ve ucuz olması yanında içerdiği karbonhidrat düzeyinin yüksekliğinden dolayı hayvanlar tarafından sevilerek tüketilmektedir. Anılan bu özellikleri şeker pancarı posasının kaba yem olarak önemini ortaya koymaktadır.
İsterseniz bir hesaplama yapalım: Bir dekar şeker pancarının yan ürünü olan pancar posası, pancar baş ve yaprağının hayvansal besin değeri yaklaşık 500 kg. arpaya eşdeğerdir. Bir başka deyişle bir dekar şeker pancarı ekmekle, aynı tarlaya 2 dekar arpa da ekmiş sayılıyoruz.
Buna göre şeker pancarı ekim alanının azalmasıyla, aynı zamanda aradan geçen her dört yılda 1 milyon tondan daha fazla ya da toplam 4.5 milyon tonu geçen arpaya eşdeğer besin değerinden de olduk. Bunun parasal olarak karşılığı günümüz değeriyle 4 milyar TL'ye yakın.
Bu kayıp salt pancar posası, pancar baş ve yaprağından geliyor. Şeker pancarının şeker yanında, melas, maya ve alkol gibi çıktıları ve de bu kadar besin değeriyle hayvansal üretimle sağlayabileceğimiz ette ve sütteki kayıplarımız dâhil değil. Şu soruyu soralım! Dışarıdan neden sürekli kesimlik hayvan ithal ediyoruz? Samana bile ihtiyaç duymuyor muyuz? Bunun en önemli nedenlerinden birisi, hayvansal üretim maliyetlerinin en yüksek giderleri içinde kabul edilen yemin pahalı olmasından dolayı para kazanamayan çiftçinin hayvancılıktan vazgeçmesi değil mi?
Sonuç olarak "Şekerle Birlikte Hayvancılığın Tadı Nasıl Kaçıyor?" sorusuna, "Şeker Kotası ile Birlikte Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesidir" şeklinde cevap vermek gerçeğin çıplak ifadesi olacaktır."
Sonuç belli: Fabrikalar ya kapatılacak ya da büyük oranlarda çalışanlarının işlerine son verilecek. Çalışanların maaşları asgari ücretlere inecek. Araziler yağmalanacak. İşçi, çiftçi, nakliyeci perişan olacak?
Şimdi sırada zarar ettirilen Çaykur ve bakir ormanlarımız var sevgili okurlar.
Ülkemizde 1990'lı yıllarda başlanılan özelleştirme furyasına tarım sektörü ile başlanılır; Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi İşletmeleri. Bu özelleştirmelerin felaket sonuçları ayan beyan ortadadır.
2000'lerde bu ülkede 450 bin çiftçi ailesi pancar ekerdi. Şimdilerde 140 bin aile pancar ekebiliyor.
Bir zamanlar 5 milyon dekarda pancar ekilirdi. Şimdilerde ekim alanı 2.9 milyon dekara geriledi.
Hayvancılıkta yaşadığımız rezillik zirve yapmış durumda. Hayvancılığın en büyük girdi maddesi kaba yem. Ülkemizde kaba yemin büyük çoğunluğunu pancardan elde ediyorduk. Pancar ekim alanlarının yarılara gerilemesi, pancardan elde edilen kaba yemin azalması hayvan yetiştiriciliği ve besiciliğe büyük bir darbe vurmuş durumdadır. Aynen zincirleme trafik kazası gibi. Buğdayı yeteri kadar ekmezseniz samanı da ithal etmek durumunda kalırsınız.
Bu meyanda Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı hocamızın durum tespitlerine kulak verelim:
"Ülkemizin yaklaşık 24 milyon ton kaliteli kaba yem açığı vardır, bir başka deyişle, hayvanlarımızın yaşama payı besin madde gereksinimlerinin ancak yüzde 58'i karşılanabilmektedir. Şeker endüstrisi yan ürünleri olan şeker pancarı posası, şeker pancarı gövdesi ve melası, yoğun şekilde hayvan beslemede kullanmakta ve kaba yem açığımızın giderilmesinde önemli bir paya sahiptirler.
Şeker pancarı posasının kuru ve yaş olarak rasyona katılmasının kolay ve ucuz olması yanında içerdiği karbonhidrat düzeyinin yüksekliğinden dolayı hayvanlar tarafından sevilerek tüketilmektedir. Anılan bu özellikleri şeker pancarı posasının kaba yem olarak önemini ortaya koymaktadır.
İsterseniz bir hesaplama yapalım: Bir dekar şeker pancarının yan ürünü olan pancar posası, pancar baş ve yaprağının hayvansal besin değeri yaklaşık 500 kg. arpaya eşdeğerdir. Bir başka deyişle bir dekar şeker pancarı ekmekle, aynı tarlaya 2 dekar arpa da ekmiş sayılıyoruz.
Buna göre şeker pancarı ekim alanının azalmasıyla, aynı zamanda aradan geçen her dört yılda 1 milyon tondan daha fazla ya da toplam 4.5 milyon tonu geçen arpaya eşdeğer besin değerinden de olduk. Bunun parasal olarak karşılığı günümüz değeriyle 4 milyar TL'ye yakın.
Bu kayıp salt pancar posası, pancar baş ve yaprağından geliyor. Şeker pancarının şeker yanında, melas, maya ve alkol gibi çıktıları ve de bu kadar besin değeriyle hayvansal üretimle sağlayabileceğimiz ette ve sütteki kayıplarımız dâhil değil. Şu soruyu soralım! Dışarıdan neden sürekli kesimlik hayvan ithal ediyoruz? Samana bile ihtiyaç duymuyor muyuz? Bunun en önemli nedenlerinden birisi, hayvansal üretim maliyetlerinin en yüksek giderleri içinde kabul edilen yemin pahalı olmasından dolayı para kazanamayan çiftçinin hayvancılıktan vazgeçmesi değil mi?
Sonuç olarak "Şekerle Birlikte Hayvancılığın Tadı Nasıl Kaçıyor?" sorusuna, "Şeker Kotası ile Birlikte Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesidir" şeklinde cevap vermek gerçeğin çıplak ifadesi olacaktır."
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023