Konuşmak ve hitabet, karşınızdaki insanı etkilemek açısından çok önemlidir. Gerek topluluk, gerekse kişisel iletişiminizde kullandığınız dilin önemi tartışılamaz boyutta etkilidir.
Kelimeler ve vurgular, içinde bulunduğunuz ortama göre farklılık gösterir. Aynı kelimeyi, farklı ortamlarda kullanmanız, aynı etkiyi yaratmaz. Örneğin; "sen" kelimesi?
Bu kelime bazı kişilere karşı saygıyı, bazı kişilere karşıda samimiyetsizliği gösterir.
Anlam olarak "sen" kelimesi; teklik ve ikinci kişiyi gösteren söz, felsefede ise, ötekiler içinde en yakın olan anlamalına gelmektedir.
Bu açıdan bakıldığında, yakın gördüğünüz insanlara "sen" diye hitap etmek gerekmektedir.
Sen kelimesinin kullanımı saygı ve hürmet beslediğiniz insanlara karşı kullanıldığında saygısızlık ve ukalalık olarak algılanabilmektedir. Bu kişiler, sen diyerek kendinize yakın gördüğünüz kişilerden çok, siz diyerek kendinizden üstün gördüğünüz kişiler olabilir.
Beden dilinin etkisi de göz ardı edilemez boyuttadır.
Çünkü bir kelimeyi söylerken kullandığınız vurgu, o kelimeyi hem olumlu hem olumsuz anlam katıp, hem tepki hem de destek amaçlı söylendiğini sergileyebilmektedir.
Mesela "Evet! Dinliyorum" derken evet kelimesi devam anlamını işaret eder.
Ya da "Evet! Devam edelim" derken evet kelimesi kendinden önceki durumun bitişine işaret eder.
Bunun yanı sıra jest ve mimikler de destekleyici unsurlardı.
Buraya kadar olan tespitlerin hepsi insanların sosyal ya da aile hayatında yahut ta iş hayatında dikkat edilmesi gereken önemli ipuçlarıdır. Bana göre konuşma dilinin bir de, gönülden kurulan iletişim boyutu vardır. O da ne jest ve mimik, ne de hitap ve sözcüklerin anlamıyla yorumlanır. Gönül dilinin anlamca yorumlanması, karşındaki insan ya da toplulukla kurduğun ortak noktada, ortak düşünce ve fikirde, ortak inançta, dil gözetmeden konuşmaktır.
Bunu yakalayınca, "sen" de desen önemli değil, "siz" de desen önemli değil! Kaşlarını çatsan da önemli değil, tebessüm etsen de önemli değil.
Kuantum düşünce sistemine göre, bir insanın iki türlü iletişimi vardır:
1- Gerçek ve kurallı.
2- Hissi ve samimi.
Gerçek ve kurallı yapılan iletişim her insanın bilmesi ve uygulaması gereken, hissi ve samimi olan iletişimde, her gönle girmesi gereken iletişim türleridir.
Her ne kadar hitap ve sözcükler, bizler için önem teşkil etse de, samimiyetle söylenen yüreği muhatap almak gerekir. Afili sözler, edebiyatı güçlü cümleler, kurulan iletişimin samimiyetini belirlemez. Bu sözler ve cümleler sadece iletişimin süsüdür. Süslü bir iletişimle samimi bir bağ kurmak istiyorsak bu iki özelliğe de dikkat etmemiz gerekmektedir.
Her iki iletişim türünü de hayatımızda uygulamamız, bizim kendimizi ifade edebilmemiz açısından, çok önemli olup, kendimizle alakalı kolaylıklar sağlamamıza yardımcı olacaktır.
Kelimeler ve vurgular, içinde bulunduğunuz ortama göre farklılık gösterir. Aynı kelimeyi, farklı ortamlarda kullanmanız, aynı etkiyi yaratmaz. Örneğin; "sen" kelimesi?
Bu kelime bazı kişilere karşı saygıyı, bazı kişilere karşıda samimiyetsizliği gösterir.
Anlam olarak "sen" kelimesi; teklik ve ikinci kişiyi gösteren söz, felsefede ise, ötekiler içinde en yakın olan anlamalına gelmektedir.
Bu açıdan bakıldığında, yakın gördüğünüz insanlara "sen" diye hitap etmek gerekmektedir.
Sen kelimesinin kullanımı saygı ve hürmet beslediğiniz insanlara karşı kullanıldığında saygısızlık ve ukalalık olarak algılanabilmektedir. Bu kişiler, sen diyerek kendinize yakın gördüğünüz kişilerden çok, siz diyerek kendinizden üstün gördüğünüz kişiler olabilir.
Beden dilinin etkisi de göz ardı edilemez boyuttadır.
Çünkü bir kelimeyi söylerken kullandığınız vurgu, o kelimeyi hem olumlu hem olumsuz anlam katıp, hem tepki hem de destek amaçlı söylendiğini sergileyebilmektedir.
Mesela "Evet! Dinliyorum" derken evet kelimesi devam anlamını işaret eder.
Ya da "Evet! Devam edelim" derken evet kelimesi kendinden önceki durumun bitişine işaret eder.
Bunun yanı sıra jest ve mimikler de destekleyici unsurlardı.
Buraya kadar olan tespitlerin hepsi insanların sosyal ya da aile hayatında yahut ta iş hayatında dikkat edilmesi gereken önemli ipuçlarıdır. Bana göre konuşma dilinin bir de, gönülden kurulan iletişim boyutu vardır. O da ne jest ve mimik, ne de hitap ve sözcüklerin anlamıyla yorumlanır. Gönül dilinin anlamca yorumlanması, karşındaki insan ya da toplulukla kurduğun ortak noktada, ortak düşünce ve fikirde, ortak inançta, dil gözetmeden konuşmaktır.
Bunu yakalayınca, "sen" de desen önemli değil, "siz" de desen önemli değil! Kaşlarını çatsan da önemli değil, tebessüm etsen de önemli değil.
Kuantum düşünce sistemine göre, bir insanın iki türlü iletişimi vardır:
1- Gerçek ve kurallı.
2- Hissi ve samimi.
Gerçek ve kurallı yapılan iletişim her insanın bilmesi ve uygulaması gereken, hissi ve samimi olan iletişimde, her gönle girmesi gereken iletişim türleridir.
Her ne kadar hitap ve sözcükler, bizler için önem teşkil etse de, samimiyetle söylenen yüreği muhatap almak gerekir. Afili sözler, edebiyatı güçlü cümleler, kurulan iletişimin samimiyetini belirlemez. Bu sözler ve cümleler sadece iletişimin süsüdür. Süslü bir iletişimle samimi bir bağ kurmak istiyorsak bu iki özelliğe de dikkat etmemiz gerekmektedir.
Her iki iletişim türünü de hayatımızda uygulamamız, bizim kendimizi ifade edebilmemiz açısından, çok önemli olup, kendimizle alakalı kolaylıklar sağlamamıza yardımcı olacaktır.
Behiye Alioğlu / diğer yazıları
- Egoist miyiz? / 04.07.2019
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016
- Çok komik / 18.01.2019
- Kilis'ten İzmir'e bir tümevarım / 25.05.2017
- Mekanikleşen kadın / 10.03.2017
- Her çocuk bizimdir / 22.02.2017
- İçindeki mutlu dünyanı keşfet! / 23.11.2016
- Gitmek mi zor kalmak mı? / 25.09.2016
- İlmin amacı / 23.08.2016
- Annenin görevi nedir? / 06.08.2016
- Yaklaşan kamp heyecanı / 28.06.2016