Evet, milletimizin bir sorunu da bu? Oysa sorsak, ardından sorgulasak haliyle netice karşımıza çıkar ve kararlarımız isabetli olur.
Malumunuz iktidar ve muhalefetin yeri geldiğinde ortak bir söylemi var. Daha doğrusu afyonu var; 'Biz, gücümüzü milletten alıyoruz. Millet, bize bu görevi verdi. Biz, milletin sözcüsüyüz' gibi.
Millet ve vekil kavramlarının mahiyetine göre bu söylemler doğru. Ama sorgulamaya kalksak bu söylemlerin sadece laf olduğunu, geniş kitleleri etki altına almak için söylenildiğini rahatlıkla görebiliriz.
Oysa sen milletsin. Seçtiklerin vekil. Yani senin vekâletinle iş yapan kişiler. Senin vekaletin olmadan orada olamazlar. Yaptıkları işin, icraatın, aldıkları kararların nimeti de, külfeti de sana aittir.
Ülkemizin geldiği nokta ortada? O halde düşünmek, sormak, sorgulamak zorundasın.
Mesela! AB sürecini sorgulayın. AB ülkelerinin başta PKK olmak üzere ülkemize yönelik her türlü terör merkezin kaynağı olduğunu, 60 yıldır ülkemize verdikleri hiçbir sözü tutmadıklarını, ekonomik sahada ülkemizi kullandıkları, NATO ile askeri varlığımızı kontrol ettikleri ortada.
7, 8 ay önce başta Sayın Erdoğan olmak üzere hükümet ve bakanlar 'ey Avrupa' diye başlayan cümlelerle AB ülkelerinin, ülkemize karşı kötü niyetlerini çok iyi ifade etmişlerdi.
Ama bugün yine Sayın Erdoğan başta olmak üzere 'AB sürecinden vazgeçmiş değiliz. Vazgeçen biz olmayacağız? AB üyelik sürecini her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak geri çekilme niyetimiz yok" diyorlar.
Haliyle sorgulamak lazım; Dün o tehditleri niçin ettiniz? Eğer o günkü söylemleriniz doğruysa bugün niçin AB sürecinde ısrar ediyorsunuz?
CHP'yi sorgulayın; Siz nasıl Atatürkçü, emperyalizmin iki kalesinden biri olan AB sürecini her daim desteklediniz? M. Kemal gerek Kurtuluş Savaşında ve gerekse Cumhuriyeti kurduktan sonra bizi, askeri, siyasi ve ekonomik olarak her daim yok etme amacında olan bu AB ülkeleri ile mücadele etmemiş miydi? Sizin bu ABD hayranlığınızın kaynağı nedir? Nasıl solcusunuz ki, emperyalistlere bu kadar hayran ve teslimiyetçilik yapıyorsunuz? Sorun, sorun.
Yem olarak atılan dini söylem ve konulara sazanlamasına niye atlıyorsunuz, diye de sorun.
MHP'yi sorgulayın; Bu nasıl bir milliyetçiliktir ki, tarih boyu Papa'sından, papazlarına, krallarından, şansölyelerine kadar Türk-İslam kanı içmeye yeminli bu Haçlı emperyalistlere karşı bir duruşunuz, söyleminiz yok?
ABD politikanız yok. Ortadoğu politikanız yok. Mecliste sizlere ekonomi, eğitim, sağlık, tarım, hayvancılık vs. gibi konularda söz vermiyorlar mı ki, kimse ne dediğinizi, ne düşündüğünüzü bilmiyor?
Merak ediyorum! Tunceli'de öldürülen bir Müslüman Kürt veya Arakan'da öldürülen bir Müslüman ile Kerkük'te öldürülen Müslüman bir Türkmen arasında size göre bir fark var mı?
Bu arada! Bir gece ansızın gidip, Barzani'yi alıp, getirelim, diyor MHP genel başkanı.
Getirip ne yapacaksın, diye sorgulayın. Yoksa 99'da getirip hayati güvence verdiğiniz APO'ya koğuş arkadaşı mı yapacaksınız, diye sorun.
HDP'ye bir şey sormaya gerek yok. Bir misyon için kurulmuştu. Görevi tamamladı. Şimdi askıda. Yakında yerine başka bir oluşum çıkarırlar.
Fazileti de sorgulayın. 50 yıldır din, iman, cihat dediniz, lideriniz evlatları partinize haciz koyduruyor. Bu nasıl bir dava böyle?
Sorun, sorun. Çünkü 'soru ilmin yarısıdır'
Malumunuz iktidar ve muhalefetin yeri geldiğinde ortak bir söylemi var. Daha doğrusu afyonu var; 'Biz, gücümüzü milletten alıyoruz. Millet, bize bu görevi verdi. Biz, milletin sözcüsüyüz' gibi.
Millet ve vekil kavramlarının mahiyetine göre bu söylemler doğru. Ama sorgulamaya kalksak bu söylemlerin sadece laf olduğunu, geniş kitleleri etki altına almak için söylenildiğini rahatlıkla görebiliriz.
Oysa sen milletsin. Seçtiklerin vekil. Yani senin vekâletinle iş yapan kişiler. Senin vekaletin olmadan orada olamazlar. Yaptıkları işin, icraatın, aldıkları kararların nimeti de, külfeti de sana aittir.
Ülkemizin geldiği nokta ortada? O halde düşünmek, sormak, sorgulamak zorundasın.
Mesela! AB sürecini sorgulayın. AB ülkelerinin başta PKK olmak üzere ülkemize yönelik her türlü terör merkezin kaynağı olduğunu, 60 yıldır ülkemize verdikleri hiçbir sözü tutmadıklarını, ekonomik sahada ülkemizi kullandıkları, NATO ile askeri varlığımızı kontrol ettikleri ortada.
7, 8 ay önce başta Sayın Erdoğan olmak üzere hükümet ve bakanlar 'ey Avrupa' diye başlayan cümlelerle AB ülkelerinin, ülkemize karşı kötü niyetlerini çok iyi ifade etmişlerdi.
Ama bugün yine Sayın Erdoğan başta olmak üzere 'AB sürecinden vazgeçmiş değiliz. Vazgeçen biz olmayacağız? AB üyelik sürecini her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak geri çekilme niyetimiz yok" diyorlar.
Haliyle sorgulamak lazım; Dün o tehditleri niçin ettiniz? Eğer o günkü söylemleriniz doğruysa bugün niçin AB sürecinde ısrar ediyorsunuz?
CHP'yi sorgulayın; Siz nasıl Atatürkçü, emperyalizmin iki kalesinden biri olan AB sürecini her daim desteklediniz? M. Kemal gerek Kurtuluş Savaşında ve gerekse Cumhuriyeti kurduktan sonra bizi, askeri, siyasi ve ekonomik olarak her daim yok etme amacında olan bu AB ülkeleri ile mücadele etmemiş miydi? Sizin bu ABD hayranlığınızın kaynağı nedir? Nasıl solcusunuz ki, emperyalistlere bu kadar hayran ve teslimiyetçilik yapıyorsunuz? Sorun, sorun.
Yem olarak atılan dini söylem ve konulara sazanlamasına niye atlıyorsunuz, diye de sorun.
MHP'yi sorgulayın; Bu nasıl bir milliyetçiliktir ki, tarih boyu Papa'sından, papazlarına, krallarından, şansölyelerine kadar Türk-İslam kanı içmeye yeminli bu Haçlı emperyalistlere karşı bir duruşunuz, söyleminiz yok?
ABD politikanız yok. Ortadoğu politikanız yok. Mecliste sizlere ekonomi, eğitim, sağlık, tarım, hayvancılık vs. gibi konularda söz vermiyorlar mı ki, kimse ne dediğinizi, ne düşündüğünüzü bilmiyor?
Merak ediyorum! Tunceli'de öldürülen bir Müslüman Kürt veya Arakan'da öldürülen bir Müslüman ile Kerkük'te öldürülen Müslüman bir Türkmen arasında size göre bir fark var mı?
Bu arada! Bir gece ansızın gidip, Barzani'yi alıp, getirelim, diyor MHP genel başkanı.
Getirip ne yapacaksın, diye sorgulayın. Yoksa 99'da getirip hayati güvence verdiğiniz APO'ya koğuş arkadaşı mı yapacaksınız, diye sorun.
HDP'ye bir şey sormaya gerek yok. Bir misyon için kurulmuştu. Görevi tamamladı. Şimdi askıda. Yakında yerine başka bir oluşum çıkarırlar.
Fazileti de sorgulayın. 50 yıldır din, iman, cihat dediniz, lideriniz evlatları partinize haciz koyduruyor. Bu nasıl bir dava böyle?
Sorun, sorun. Çünkü 'soru ilmin yarısıdır'
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024