Duyarsızlık bile tek başına ciddi bir krizin işaretidir.
Hayat pahalılığı, kişilerin harcayabileceği geliri azaltıyor. Bu kişilerin kredi borçları var. Temel maddelerin fiyatları arttıkça borç taksitlerini ödeyecek gelir bölümü azalıyor ya da kalmıyor. Bu zaten ortada; kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yüz binleri çoktan aşmış? İcra takipleri de kapıya dayanmış ise, kopan/kopacak olan velveleyi hesaplayın artık.
Borçlar artışta, ekonomi suyunu çekmiş, işsizlik yüzde 10'u aşmış, işletmeler cirolarını kredi ile finanse ediyorlar.
Çevremiz ve komşularımızda yangın var. Krizin bunca ve daha nice habercisi varken, çoğu kesim ve kurumlar ve dahi ana muhalefet sessiz..! Vurdumduymazlık ha keza, diz boyu.
İşte bu aldırmazlık, aymazlık var ya, gelecek ekonomik krizden daha ciddi bir krizdir.
15 yıldır AKP politikaları ekonomik gelişme sağlamadığı gibi aksine çöküş getirmiştir.
Buna rağmen yoksullukla pençeleşen, açlık sınırında debelenen çoğu kesim, bunun sorumlularına soru sormamakta, iktidarda kalmalarına omuz ve oy vermektedirler.
Bir başka açıdan bakalım:
Eğer insanlar ekonomik gelişmeden(!) yararlanmadıklarına inanıyor ise bu durum insanların verimsiz çalışması, toplumsal huzursuzlukların baş göstermesi ile sonuçlanır.
Ekonomik gelişme, gelecekte daha yüksek hayat standardı sağlamak için bugün fedakârlık yapmayı gerektirir; insanlar gayretlerinin ödülleneceğine inanmazlarsa fedakârlık yapmazlar.
Türkiye, çalışanların çok büyük çoğunluğunun asgari ücret ile çalıştığı, yani ekonomiye katkılarının ödüllendirilmediği bir ülkedir. Çalışma ve gayret ile bir yere varılamayacağı, daha iyi hayat şartlarına kavuşmak için adamını bulmanın gerektiği, zengin olmanın ise iktidardaki politikacılar ile işbirliğinden geçtiği inancı yaygındır. Ekonomi literatüründe buna "rant ekonomisi" deniliyor. Rant ekonomisinin en büyük zararı kaynakların iş yapmayı değil, politik güç sahiplerini yanına almayı beceren insanların eline geçmesi ve kaynakların kısa dönemde bu kişilere en yüksek kârı sağlayacak verimsiz alanlara akmasıdır.
Görülen o ki, siyasal iktidar önemli miktarda kamu kaynağını kendi adamlarına aktardı; daha sonra bu kaynaklar yanlış yatırımlar ve lüks tüketimle heba olup gitti.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın vadettiği değil, resmen taahhüt ettiği 5 bin lira asgari ücret, rant ekonomisinin önünü keseceği gibi milli ekonomiyi geliştirecek ve insanımızı ödüllendirerek haysiyetini kazanmasını da sağlayacaktır.
Sayın Baş'ın MEM (Milli Ekonomi Modeli) projesi öz kaynaklarımıza sahip çıkarak ülkenin dışa bağımlı ekonomisini millileştirerek bağımlı bağımsızlıktan tam bağımsızlığa geçişi sağlayacaktır.
Ekonomik gelişmenin olmazsa olmaz şartlarından biri sağlam ve güvenilir bir hukuk sistemidir. İnsanlar para kazanmak ve daha iyi bir konuma gelmek için emek ve paralarını ortaya koyarken haklarının korunacağını ve düzenin ne olduğunu bilmek isterler. Sağlam ve iyi işleyen bir hukuk sistemi ekonomik hakların teminatı olacaktır.
Yine Haydar Baş Hocamızın "Sosyal Devlet" projesi, MEM'in güvenilir hukuk sigortasıdır.
Soru sorulmasından ürken ve çekinen makam sahiplerine inat; her türlü soruyu sorabilecek ve yanıtını yürekten alabileceğiniz bir çözüm kapınız var: Bilge ve cesur lider Haydar Baş!
Hayat pahalılığı, kişilerin harcayabileceği geliri azaltıyor. Bu kişilerin kredi borçları var. Temel maddelerin fiyatları arttıkça borç taksitlerini ödeyecek gelir bölümü azalıyor ya da kalmıyor. Bu zaten ortada; kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yüz binleri çoktan aşmış? İcra takipleri de kapıya dayanmış ise, kopan/kopacak olan velveleyi hesaplayın artık.
Borçlar artışta, ekonomi suyunu çekmiş, işsizlik yüzde 10'u aşmış, işletmeler cirolarını kredi ile finanse ediyorlar.
Çevremiz ve komşularımızda yangın var. Krizin bunca ve daha nice habercisi varken, çoğu kesim ve kurumlar ve dahi ana muhalefet sessiz..! Vurdumduymazlık ha keza, diz boyu.
İşte bu aldırmazlık, aymazlık var ya, gelecek ekonomik krizden daha ciddi bir krizdir.
15 yıldır AKP politikaları ekonomik gelişme sağlamadığı gibi aksine çöküş getirmiştir.
Buna rağmen yoksullukla pençeleşen, açlık sınırında debelenen çoğu kesim, bunun sorumlularına soru sormamakta, iktidarda kalmalarına omuz ve oy vermektedirler.
Bir başka açıdan bakalım:
Eğer insanlar ekonomik gelişmeden(!) yararlanmadıklarına inanıyor ise bu durum insanların verimsiz çalışması, toplumsal huzursuzlukların baş göstermesi ile sonuçlanır.
Ekonomik gelişme, gelecekte daha yüksek hayat standardı sağlamak için bugün fedakârlık yapmayı gerektirir; insanlar gayretlerinin ödülleneceğine inanmazlarsa fedakârlık yapmazlar.
Türkiye, çalışanların çok büyük çoğunluğunun asgari ücret ile çalıştığı, yani ekonomiye katkılarının ödüllendirilmediği bir ülkedir. Çalışma ve gayret ile bir yere varılamayacağı, daha iyi hayat şartlarına kavuşmak için adamını bulmanın gerektiği, zengin olmanın ise iktidardaki politikacılar ile işbirliğinden geçtiği inancı yaygındır. Ekonomi literatüründe buna "rant ekonomisi" deniliyor. Rant ekonomisinin en büyük zararı kaynakların iş yapmayı değil, politik güç sahiplerini yanına almayı beceren insanların eline geçmesi ve kaynakların kısa dönemde bu kişilere en yüksek kârı sağlayacak verimsiz alanlara akmasıdır.
Görülen o ki, siyasal iktidar önemli miktarda kamu kaynağını kendi adamlarına aktardı; daha sonra bu kaynaklar yanlış yatırımlar ve lüks tüketimle heba olup gitti.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın vadettiği değil, resmen taahhüt ettiği 5 bin lira asgari ücret, rant ekonomisinin önünü keseceği gibi milli ekonomiyi geliştirecek ve insanımızı ödüllendirerek haysiyetini kazanmasını da sağlayacaktır.
Sayın Baş'ın MEM (Milli Ekonomi Modeli) projesi öz kaynaklarımıza sahip çıkarak ülkenin dışa bağımlı ekonomisini millileştirerek bağımlı bağımsızlıktan tam bağımsızlığa geçişi sağlayacaktır.
Ekonomik gelişmenin olmazsa olmaz şartlarından biri sağlam ve güvenilir bir hukuk sistemidir. İnsanlar para kazanmak ve daha iyi bir konuma gelmek için emek ve paralarını ortaya koyarken haklarının korunacağını ve düzenin ne olduğunu bilmek isterler. Sağlam ve iyi işleyen bir hukuk sistemi ekonomik hakların teminatı olacaktır.
Yine Haydar Baş Hocamızın "Sosyal Devlet" projesi, MEM'in güvenilir hukuk sigortasıdır.
Soru sorulmasından ürken ve çekinen makam sahiplerine inat; her türlü soruyu sorabilecek ve yanıtını yürekten alabileceğiniz bir çözüm kapınız var: Bilge ve cesur lider Haydar Baş!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023