İslam, kuru iddialar veya mücerret mefhumlar yığını değildir; bilakis yaşanan bir hayattır.
"Canlı Kur'an" olan Resûlullah'ın (s.a.v.) ailesi, İslam'ın yaşanan ve yaşayan özüdür.
Ehl-i Beyt, son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ve aile efradının şahsında Kur'an-ı Kerim'in ve İslam'ın yaşam modelidir, canlı hâlidir. Ehl-i Beyt, imanın ve İslam medeniyetinin çekirdeğidir. Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resûlullah'ın evlatları hakkında kullanılmıştır. Kitap ve Sünnet'te Ehl-i Beyt kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt'ten maksat, Resûlullah'ın kızı Fâtımâ, torunları Hasan ve Hüseyin ve damadı, amcasının oğlu İmam Ali'dir. "Bizim ve sizin çocuklarınızı çağıralım" mealindeki âyet (Âl-i İmran, 3/61) indiği zaman, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'i çağırdı ve şöyle dedi: "Allah'ım! İşte bunlar benim ehlim (ailem)dir." (Müslim, fad. sah. 32, s. 1871 ve Tirmizî, 3724).
"Şüphesiz ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız (iki) şey bırakıyorum: Biri ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah'ın Kitâbı. (Diğeri) Ehl-i Beyt'im olan yakınlarım. Bunlar Havz(ıma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. Bunlar hakkında benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!" (Tirmizî, Sünen no. 3788).
"Kıyamet günü Ali b. Ebî Tâlib havzımın sahibi olacaktır." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta).
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de (İbn Abbâs'tan):
"De ki: Sizden hiçbir ücret beklemiyorum" âyeti (Şûrâ, 42/23) inince, şöyle dediler:
"Ey Allah Resûlü! Kendilerini sevmemiz gereken akrabaların kimdir?"
Şöyle buyurdu: "Onlar, Ali, Fâtıma ve iki oğludurlar."
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey Ensar topluluğu! Sizleri sıkıca sarıldığınız takdirde asla sapmayacağınız bir kimseye hidayet edeyim mi?"
Ashab, "Evet, ya Resûlallah" deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sarılmış olduğunuz takdirde dalalete düşmeyeceğiniz o kimse (gördüğünüz) bu Ali'dir. Öyleyse Benim sevgimle O'nu seviniz; Benim kerametimle O'na ikramda bulununuz. Şüphesiz Cebrail, Allah tarafından size söylediklerimi Bana emretti." (Hafız Ebu Nuaym Ahmed b. Abdullah İsfahani, Hilyetü'l-Evliya, c. 1, s. 63).
"Ali, Kur'ân iledir. Kur'ân da Ali iledir. Havuz(ım)'a gelinceye dek birbirlerinden ayrılmayacaklar." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat ves-Sağîr'de).
Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor:
"Resûlullah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı, Hüseyin b. Ali yanına geldi, O'nu da abanın altına aldı. Sonra Fâtıma geldi; O'nu da abanın altına aldı. Daha sonra Ali geldi; Resûlullah, O'nu da abanın altına alarak, 'Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmek ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetini okudu." (Bu, Kesa hadisi olarak bilinir). Ehl-i Sünnet kaynakları, Kesa hadisini kırkı aşkın rivayet kanallarıyla nakletmişlerdir.
Büyük müfessir Fahri Râzi, bu rivayeti kendi tefsirinde kaydettikten sonra şu bilgiyi veriyor:
"Bilinmesi gerekir ki, müfessirler ve muhaddisler arasında bu rivayetin sahih olduğunda ittifak vardır."
"Canlı Kur'an" olan Resûlullah'ın (s.a.v.) ailesi, İslam'ın yaşanan ve yaşayan özüdür.
Ehl-i Beyt, son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ve aile efradının şahsında Kur'an-ı Kerim'in ve İslam'ın yaşam modelidir, canlı hâlidir. Ehl-i Beyt, imanın ve İslam medeniyetinin çekirdeğidir. Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resûlullah'ın evlatları hakkında kullanılmıştır. Kitap ve Sünnet'te Ehl-i Beyt kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt'ten maksat, Resûlullah'ın kızı Fâtımâ, torunları Hasan ve Hüseyin ve damadı, amcasının oğlu İmam Ali'dir. "Bizim ve sizin çocuklarınızı çağıralım" mealindeki âyet (Âl-i İmran, 3/61) indiği zaman, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'i çağırdı ve şöyle dedi: "Allah'ım! İşte bunlar benim ehlim (ailem)dir." (Müslim, fad. sah. 32, s. 1871 ve Tirmizî, 3724).
"Şüphesiz ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız (iki) şey bırakıyorum: Biri ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah'ın Kitâbı. (Diğeri) Ehl-i Beyt'im olan yakınlarım. Bunlar Havz(ıma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. Bunlar hakkında benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!" (Tirmizî, Sünen no. 3788).
"Kıyamet günü Ali b. Ebî Tâlib havzımın sahibi olacaktır." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta).
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de (İbn Abbâs'tan):
"De ki: Sizden hiçbir ücret beklemiyorum" âyeti (Şûrâ, 42/23) inince, şöyle dediler:
"Ey Allah Resûlü! Kendilerini sevmemiz gereken akrabaların kimdir?"
Şöyle buyurdu: "Onlar, Ali, Fâtıma ve iki oğludurlar."
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey Ensar topluluğu! Sizleri sıkıca sarıldığınız takdirde asla sapmayacağınız bir kimseye hidayet edeyim mi?"
Ashab, "Evet, ya Resûlallah" deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sarılmış olduğunuz takdirde dalalete düşmeyeceğiniz o kimse (gördüğünüz) bu Ali'dir. Öyleyse Benim sevgimle O'nu seviniz; Benim kerametimle O'na ikramda bulununuz. Şüphesiz Cebrail, Allah tarafından size söylediklerimi Bana emretti." (Hafız Ebu Nuaym Ahmed b. Abdullah İsfahani, Hilyetü'l-Evliya, c. 1, s. 63).
"Ali, Kur'ân iledir. Kur'ân da Ali iledir. Havuz(ım)'a gelinceye dek birbirlerinden ayrılmayacaklar." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat ves-Sağîr'de).
Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor:
"Resûlullah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı, Hüseyin b. Ali yanına geldi, O'nu da abanın altına aldı. Sonra Fâtıma geldi; O'nu da abanın altına aldı. Daha sonra Ali geldi; Resûlullah, O'nu da abanın altına alarak, 'Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmek ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetini okudu." (Bu, Kesa hadisi olarak bilinir). Ehl-i Sünnet kaynakları, Kesa hadisini kırkı aşkın rivayet kanallarıyla nakletmişlerdir.
Büyük müfessir Fahri Râzi, bu rivayeti kendi tefsirinde kaydettikten sonra şu bilgiyi veriyor:
"Bilinmesi gerekir ki, müfessirler ve muhaddisler arasında bu rivayetin sahih olduğunda ittifak vardır."
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016