(dünden devam?)
eş-Şa'bî radiyallahu anh'dan:
İki kişi bir adamın hırsızlık yaptığına dair tanıklık ettiler. Ali onun elini kesti. Sonra başka birini getirip "Esas hırsız budur. Ötekinde yanılmışız" dediler. Ali bunun üzerine onların şahitliğini reddetti ve birincisinin diyetini onlara ödetti, ayrıca şöyle dedi: "Eğer bunu kasten yaptığınızı bilsem, ikinizin de elini keserdim." (Buhârî, diyât).
Mâlik, Sevr b. Zeyd'den;
Ömer, şarabın şer'î cezası hususunda istişare etti. Ali şöyle dedi: "Ona seksen sopa vurmanı uygun görüyorum; çünkü kişi içtiği zaman sarhoş olur, sarhoş olduğu zaman saçmalar, saçmaladığı zaman da iftira eder (iftiranın cezası seksen kamçıdır)." Bunun üzerine Ömer ona seksen sopa vurdu. (Mâlik, eşribe, no. 2, s. 842).
Huseyn b. el-Münzir radiyallahu anh'dan:
Osman'ın yanında bulundum. Yanına Velîd getirildi. İki rekât sabah namazı kılmıştı. (Sarhoş olduğu için) "Daha kılayım mı?" dedi. İki adam onun (sarhoşluğu) hakkında şahitlik yaptı. (O iki şahitten biri Humrân'dı). Bir tanesi içki içtiğini söylerken, ötekisi de kusarken gördüğünü söyledi. Osman, "Tam anlamıyla içmeseydi kusmazdı" dedi.
(Osman) Ali'ye hitaben: "Ey Ali, kalk onu kamçıla!" dedi. Ali de, "Ey Hasan! Haydi sen kalk da onu kamçıla!" dedi. Bunun üzerine Hasan, "Hilâfetin serinlik, afiyet ve iyiliklerine nâil olan, onun sıcaklık, şiddet ve zorluklarına da katlanmalıdır" şeklinde bir söz söyledi. Sonra, "Ey Abdullah b. Ca'fer! Kalk şuna şer'î cezayı sen uygula!" dedi. Kalktı ve ona kamçı vurmaya başladı. Ali de bir yandan sayıyordu. Kırka varınca, "Bırak yeter!" dedi. Sonra şöyle dedi: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve Ebû Bekr, (bu gibi durumlarda) kırk kamçı vururdu. Ömer ise seksen kamçı vururdu. Bunların hepsi sünnettir. Bu sayı (kırk) bence daha uygundur." (Müslim, hudûd no. 38, s. 1331).
Ali radiyallahu anh'dan;
Dedi ki: "Had vurduttuğum (kamçılattığım) kimselerden biri ölecek olsa içimde üzüntü duymam. Ancak sarhoşa had vurduğumda ölürse onun üzüntüsünü hissederim. Zira o (sarhoş) ölecek olursa (yakınlarına) diyet ödemem gerekir. Çünkü Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, içkinin haddi hususunda (kamçılamanın kesin miktarını) sünnet kılmamıştır." (Tayâlisî, s. 26; Abdürrezzâk, no. 13543, 18007).
İmâm Mâlik;
Bana ulaştığına göre Hz. Ali, Allah'ın, "Karıkocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderin. Eğer bunlar ıslah etmek isterlerse, Allah da onların aralarını buldurur. Çünkü Allah, Alîm'dir, Habîr'dir" buyruğunda (Nisâ, 4/35) geçen iki hakem hakkında şöyle dedi:
"Allah, bu iki hakeme hem ayırma ve hem de birleştirme yetkisi vermiştir." (Malik, Muvattâ, talâk 72, s. 584).
Ca'fer b. Muhammed b. Alî radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Pazartesi günü vefat etti; Salı gününün sonuna kadar yıkanmadı. Saîd b. Hayseme'ye ait olan kuyunun suyundan yıkandı. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, o kuyudan su içerdi. Avret yerini yıkama işini Ali üstlendi. (Yıkanırken) Ali'nin gömleği üzerinde idi. Ali, onu Üsâme ile birlikte yıkadı. Kimine göre, Ensâr'dan bir adam suyunu döktü. el-Fadl da yıkamada bulundu. Ali, altını yıkarken o, kucağına aldı. Fadl artık yorulmuş olacak ki, "Beni rahatlat, beni rahatlat, takatim kalmadı, üzerime inen bir şey görüyorum" diyordu. Üç elbise içinde kefenlendi; ikisi Saharî, biri de bürde hırkası idi. İnsanlar namazını imamsız, kıldılar. Bir grup geldi namazını kılıp çıktı; onları başka bir grup takip etti. O yerinde duruyordu. (Rezîn)
(devam edecek?)
eş-Şa'bî radiyallahu anh'dan:
İki kişi bir adamın hırsızlık yaptığına dair tanıklık ettiler. Ali onun elini kesti. Sonra başka birini getirip "Esas hırsız budur. Ötekinde yanılmışız" dediler. Ali bunun üzerine onların şahitliğini reddetti ve birincisinin diyetini onlara ödetti, ayrıca şöyle dedi: "Eğer bunu kasten yaptığınızı bilsem, ikinizin de elini keserdim." (Buhârî, diyât).
Mâlik, Sevr b. Zeyd'den;
Ömer, şarabın şer'î cezası hususunda istişare etti. Ali şöyle dedi: "Ona seksen sopa vurmanı uygun görüyorum; çünkü kişi içtiği zaman sarhoş olur, sarhoş olduğu zaman saçmalar, saçmaladığı zaman da iftira eder (iftiranın cezası seksen kamçıdır)." Bunun üzerine Ömer ona seksen sopa vurdu. (Mâlik, eşribe, no. 2, s. 842).
Huseyn b. el-Münzir radiyallahu anh'dan:
Osman'ın yanında bulundum. Yanına Velîd getirildi. İki rekât sabah namazı kılmıştı. (Sarhoş olduğu için) "Daha kılayım mı?" dedi. İki adam onun (sarhoşluğu) hakkında şahitlik yaptı. (O iki şahitten biri Humrân'dı). Bir tanesi içki içtiğini söylerken, ötekisi de kusarken gördüğünü söyledi. Osman, "Tam anlamıyla içmeseydi kusmazdı" dedi.
(Osman) Ali'ye hitaben: "Ey Ali, kalk onu kamçıla!" dedi. Ali de, "Ey Hasan! Haydi sen kalk da onu kamçıla!" dedi. Bunun üzerine Hasan, "Hilâfetin serinlik, afiyet ve iyiliklerine nâil olan, onun sıcaklık, şiddet ve zorluklarına da katlanmalıdır" şeklinde bir söz söyledi. Sonra, "Ey Abdullah b. Ca'fer! Kalk şuna şer'î cezayı sen uygula!" dedi. Kalktı ve ona kamçı vurmaya başladı. Ali de bir yandan sayıyordu. Kırka varınca, "Bırak yeter!" dedi. Sonra şöyle dedi: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve Ebû Bekr, (bu gibi durumlarda) kırk kamçı vururdu. Ömer ise seksen kamçı vururdu. Bunların hepsi sünnettir. Bu sayı (kırk) bence daha uygundur." (Müslim, hudûd no. 38, s. 1331).
Ali radiyallahu anh'dan;
Dedi ki: "Had vurduttuğum (kamçılattığım) kimselerden biri ölecek olsa içimde üzüntü duymam. Ancak sarhoşa had vurduğumda ölürse onun üzüntüsünü hissederim. Zira o (sarhoş) ölecek olursa (yakınlarına) diyet ödemem gerekir. Çünkü Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, içkinin haddi hususunda (kamçılamanın kesin miktarını) sünnet kılmamıştır." (Tayâlisî, s. 26; Abdürrezzâk, no. 13543, 18007).
İmâm Mâlik;
Bana ulaştığına göre Hz. Ali, Allah'ın, "Karıkocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderin. Eğer bunlar ıslah etmek isterlerse, Allah da onların aralarını buldurur. Çünkü Allah, Alîm'dir, Habîr'dir" buyruğunda (Nisâ, 4/35) geçen iki hakem hakkında şöyle dedi:
"Allah, bu iki hakeme hem ayırma ve hem de birleştirme yetkisi vermiştir." (Malik, Muvattâ, talâk 72, s. 584).
Ca'fer b. Muhammed b. Alî radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Pazartesi günü vefat etti; Salı gününün sonuna kadar yıkanmadı. Saîd b. Hayseme'ye ait olan kuyunun suyundan yıkandı. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, o kuyudan su içerdi. Avret yerini yıkama işini Ali üstlendi. (Yıkanırken) Ali'nin gömleği üzerinde idi. Ali, onu Üsâme ile birlikte yıkadı. Kimine göre, Ensâr'dan bir adam suyunu döktü. el-Fadl da yıkamada bulundu. Ali, altını yıkarken o, kucağına aldı. Fadl artık yorulmuş olacak ki, "Beni rahatlat, beni rahatlat, takatim kalmadı, üzerime inen bir şey görüyorum" diyordu. Üç elbise içinde kefenlendi; ikisi Saharî, biri de bürde hırkası idi. İnsanlar namazını imamsız, kıldılar. Bir grup geldi namazını kılıp çıktı; onları başka bir grup takip etti. O yerinde duruyordu. (Rezîn)
(devam edecek?)
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016