Başbakan Binali Yıldırım, ABD'ye gitti. Parklarda bol bol gezdikten sonra 3. gün ABD başkan yardımcısı ile görüştü. CNN'e konuk oldu ve Türkiye için hassas birçok başlığı anlattı.
Gülen, dedi. ABD: Yeterli kanıt yok.
Zarrab, dedi. ABD: Mahkemelerimiz bağımsız.
Halk Bankası Müdür Yardımcısı, dedi. ABD: Yasal süreç devam ediyor.
PKK, PYD-YPG, dedi. ABD: Biz sizinle dostuz, müttefikiz, endişelenmenize gerek yok.
Ve Sayın Yıldırım Türkiye'ye döndü.
Elde ne var? Sıfır. Ve bir gece ansızın televizyonlarda, kırmızı renkte alt yazı: "Son dakika! Zarrab konusunda Türkiye, ABD'ye nota verdi."
Demek ki Türkiye, ABD'ye nota verebiliyormuş. Haliyle bu nota neden 14 yıl önce (çuval utancı) verilmedi diye sormak istiyorum.
ABD dönüşü partisinin, TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Başbakan Yıldırım adeta muhatabını acımadan tokatlayan bir kişi edasıylaydı.
IŞİD teröristleri Rakka'dan, ABD kontrol ve korumasında tahliye ediliyor, Rakka, PKK-PYD terörist örgütlerine bırakılıyor diyordu.
İyi de (!) Bunlar şaşılacak veya gündeme yeni gelmiş olaylar değil ki. Türkiye'nin 40 yıllık terörle mücadelesinin her safhasında aynı kareler var.
Benim merak ettiğim! Türkiye, ABD'ye nota verebiliyorsa neden bu konuda vermedi? Artı, ABD'nin itiraf ettiği teröre desteği için ülkemiz bütün büyükelçileri çağırıp bu görüntü ve bilgileri paylaşması çok değerli bir adım olmaz mı?
Aynı süreci NATO'da yaşıyoruz. Alçaklıktır, hainliktir, affedilemez dedik. Sonra ne oldu? Her halde birileri, idarecilerimizin kulağına, "burası (Anadolu) NATO toprağıdır" dediniz, sözünü hatırlattılar ki, hükümet sözcüsü NATO'dan çıkmanın söz konusu bile olamayacağını açıkladı.
Yazık değil mi ya hu! Bu nasıl iş böyle?
Sosyal medyadan vatandaşın gündeme bakışı
- Topluca Türkiye'ye iltica eden Suriyelilerden sonra MHP de, AKP'den siyasi sığınma talebinde bulundu.
- Kürt oyları hayatta gelmez. Milliyetçileri Meral alır. Cemaat tümden gitti. Hmm. Bana kalpağımı getirin. 'Atam izindeyiz'.
- Orman yangını konusunda çok geliştik. Artık tam tesis yapabilecek şekilde yakabiliyoruz.
- Suriye'yi düşünüyorum gözlerim kapalı. Önce hafiften bir rüzgar esiyor, benim burada ne işim var diyorum. Sonra düşünüyorum; Oğlum salak mısın sen?
Ekmek elden, su gölden. Maaş, cenaze, ilaç bedava, Reisin istediği gibi de ürüyoruz. Sonra susuyorum.
- Adamlar 80 milyonluk ülkede yerli futbolcu yetişmiyor diye tartışıyor. Ulan bu ülkede sığır bile yetişmiyor. Onu da ithal ediyoruz.
Yüksek gelirli olmuşuz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçtik" diyor.
Başbakan, "Ekonomimiz uçuyor" diyor.
TÜİK; "İstanbul'da kişi başı yıllık tasarruf (her ihtiyacını karşılayıp artan parayı yastık altına koyan) miktarı 26 bin TL'dir" diyor.
İyi, güzel, hoş da!..
Yılın ilk dokuz ayında bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alınmış kişi sayısı 560 bin kişi.
Türkiye'deki geniş nitelikli işsiz sayısı 7 milyon. Resmi işsiz sayısı yaklaşık 3 milyon 500 bin kişi.
Demek ki, açıklanan resmi işsizlerin hiç birisi İstanbul'da yaşamıyor. İstanbul'da yaşayan işsizler TÜİK'in açıkladığı o yastık altında tasarruf edilen 26 bin TL'den yiyen, boş, gezenler tayfası.
Demek ki, kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenler de İstanbul'da yaşamıyor. Yoksa hem yastık altına kişi başı 26 bin TL atacaksın, hem de borcunu ödemeyeceksin. Olur mu öyle şey? Başka izahı olan var mı?
Gülen, dedi. ABD: Yeterli kanıt yok.
Zarrab, dedi. ABD: Mahkemelerimiz bağımsız.
Halk Bankası Müdür Yardımcısı, dedi. ABD: Yasal süreç devam ediyor.
PKK, PYD-YPG, dedi. ABD: Biz sizinle dostuz, müttefikiz, endişelenmenize gerek yok.
Ve Sayın Yıldırım Türkiye'ye döndü.
Elde ne var? Sıfır. Ve bir gece ansızın televizyonlarda, kırmızı renkte alt yazı: "Son dakika! Zarrab konusunda Türkiye, ABD'ye nota verdi."
Demek ki Türkiye, ABD'ye nota verebiliyormuş. Haliyle bu nota neden 14 yıl önce (çuval utancı) verilmedi diye sormak istiyorum.
ABD dönüşü partisinin, TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Başbakan Yıldırım adeta muhatabını acımadan tokatlayan bir kişi edasıylaydı.
IŞİD teröristleri Rakka'dan, ABD kontrol ve korumasında tahliye ediliyor, Rakka, PKK-PYD terörist örgütlerine bırakılıyor diyordu.
İyi de (!) Bunlar şaşılacak veya gündeme yeni gelmiş olaylar değil ki. Türkiye'nin 40 yıllık terörle mücadelesinin her safhasında aynı kareler var.
Benim merak ettiğim! Türkiye, ABD'ye nota verebiliyorsa neden bu konuda vermedi? Artı, ABD'nin itiraf ettiği teröre desteği için ülkemiz bütün büyükelçileri çağırıp bu görüntü ve bilgileri paylaşması çok değerli bir adım olmaz mı?
Aynı süreci NATO'da yaşıyoruz. Alçaklıktır, hainliktir, affedilemez dedik. Sonra ne oldu? Her halde birileri, idarecilerimizin kulağına, "burası (Anadolu) NATO toprağıdır" dediniz, sözünü hatırlattılar ki, hükümet sözcüsü NATO'dan çıkmanın söz konusu bile olamayacağını açıkladı.
Yazık değil mi ya hu! Bu nasıl iş böyle?
Sosyal medyadan vatandaşın gündeme bakışı
- Topluca Türkiye'ye iltica eden Suriyelilerden sonra MHP de, AKP'den siyasi sığınma talebinde bulundu.
- Kürt oyları hayatta gelmez. Milliyetçileri Meral alır. Cemaat tümden gitti. Hmm. Bana kalpağımı getirin. 'Atam izindeyiz'.
- Orman yangını konusunda çok geliştik. Artık tam tesis yapabilecek şekilde yakabiliyoruz.
- Suriye'yi düşünüyorum gözlerim kapalı. Önce hafiften bir rüzgar esiyor, benim burada ne işim var diyorum. Sonra düşünüyorum; Oğlum salak mısın sen?
Ekmek elden, su gölden. Maaş, cenaze, ilaç bedava, Reisin istediği gibi de ürüyoruz. Sonra susuyorum.
- Adamlar 80 milyonluk ülkede yerli futbolcu yetişmiyor diye tartışıyor. Ulan bu ülkede sığır bile yetişmiyor. Onu da ithal ediyoruz.
Yüksek gelirli olmuşuz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçtik" diyor.
Başbakan, "Ekonomimiz uçuyor" diyor.
TÜİK; "İstanbul'da kişi başı yıllık tasarruf (her ihtiyacını karşılayıp artan parayı yastık altına koyan) miktarı 26 bin TL'dir" diyor.
İyi, güzel, hoş da!..
Yılın ilk dokuz ayında bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alınmış kişi sayısı 560 bin kişi.
Türkiye'deki geniş nitelikli işsiz sayısı 7 milyon. Resmi işsiz sayısı yaklaşık 3 milyon 500 bin kişi.
Demek ki, açıklanan resmi işsizlerin hiç birisi İstanbul'da yaşamıyor. İstanbul'da yaşayan işsizler TÜİK'in açıkladığı o yastık altında tasarruf edilen 26 bin TL'den yiyen, boş, gezenler tayfası.
Demek ki, kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenler de İstanbul'da yaşamıyor. Yoksa hem yastık altına kişi başı 26 bin TL atacaksın, hem de borcunu ödemeyeceksin. Olur mu öyle şey? Başka izahı olan var mı?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024