İki yanı keskin bıçak: Nanoteknoloji
Erzurum Teknik Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hasan Türkez nanoteknoloji ve nanoteknoloji ürünlerinin iki yanı keskin bıçak olduğunu belirtti
20.12.2012 00:00:00
Doç. Dr. Hasan Türkez, “Nanoteknoloji,
Nanopartiküller ve Kanser” başlıklı konuşmasında insan saç telinin yaklaşık 80
binde biri uzunluğuna denk gelen nano boyutlardaki materyallerin normal
davranışlarından farklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikler
sergileyebileceğinin öğrenilmesi nanoteknoloji araştırmalarını daha da ilginç
kılmıştır” dedi. Nanoteknolojinin boyutu 100 nm’den küçük olan madde ve
sistemleri inceleyen bilim ve teknoloji olduğunu, mühendislik uygulamaları ile
temel fen bilimlerinin yani biyoloji, kimya ve fizik ile bütünleştirildiği son
yılların endüstrideki en önemli gelişmesinin nanoteknoloji alanı olduğunun
tartışmasız bir gerçek olduğunu vurgulayan Dr. Türkez, dünya genelinde 2015
yılına kadar bu alanda yapılacak yatırımların şimdiden trilyon dolarlar
düzeyine ulaşacağının öngörüldüğünü ifade etti. Doç. Dr. Türkez, Nanoteknoloji
ürünlerinin başta savunma, ulaşım, iletişim, kozmetik, gıda, tekstil, boya,
kağıt, biyomedikal ve tıp olmak üzere onlarca farklı endüstri alanlarında
yaygınlaştığına dikkat çekti.
Nanoteknolojinin
sunduğu imkanlar
Kanser araştırmaları yapan her araştırmacının hayali
olan pek çok uygulamanın nanoteknoloji sayesinde hayata geçirilmesinin mümkün
olduğunu anlatan Doç. Dr. Hasan Türkez, kanserin kontrolü ve önlenmesi, erken
tespiti, ileri teşhis ve görüntüleme tekniklerinin geliştirilmesi ve kanser
hastalarının tedavi süresince yaşam kalitesinin artırılmasında nanoteknoloji ve
nanoteknoloji ürünlerinin tercih edilmeye başlandığını ve bu konuda dünya
genelinde 2000’li yıllardan günümüze örnek uygulamalarını ve bu konuda alınmış
patentleri detayları ile dinleyicilere aktardı. Hedefe yönelik kemoterapik ilaç
taşıyabilen nanocihazların, kemoterapinin yan etkileri azaltacak olan
nanotaşıyıcıların ve nanoölçekli bileşenler içeren aşıların kanser tedavilerinde
çok yakın bir zamanda yaygınlaşacağını da ifade etti.
Bütün bu olumlu etkilerine karşın ilgili teknolojinin hammaddeleri olan
nanomateryaller hakkında yeterli bilginin olmayışının bu teknolojiyi sınırlayan
bir faktör olduğuna değinen Dr. Türkez, nanoteknolojinin gelişmesine bağlı
olarak daha ulaşılabilir, daha güçlü ve daha yok edici atomik silahlar ile
pahalı nanoteknoloji ürünü sahiplerinin hegamonyasının bu teknolojinin
istenmeyen sonuçları olduğunu ayrıca bazı pazarlarda (yağ ve mücevher gibi)
radikal değişimlerin görülebileceğini ve bununda işsizlik artışına neden
olabileceğini kaydetti.
Diğer taraftan söz konusu nanoparçacıkların ve bunların muhtevalarında yer
aldığı nanoteknoloji ürünlerinin insan ve çevre sağlığı üzerinde ciddi olumsuz
etkilerinin bulunması bu teknolojiye pozitif bakışın değişmesine neden
olacağını ifade eden Doç. Dr. Türkez, “Nanoteknoloji temelli ya da nanoparçacık
içeren ticari ürünlerin sayısının ve üretimlerinin hızlı bir biçimde artışı
başta işçiler olmak üzere tüketicileri ve çevreyi nanoparçacık maruziyetinden
sakınmayı imkânsız kılmaktadır.” dedi.
İnsan sağlığı
açısından riskler var
Doç. Dr. Türkez, Geniş uygulama alanlarına sahip
nano parçacıkların geliştirilebilmesi için, bu nanoparçacıkların insan sağlığı
ve çevre üzerindeki potansiyel risklerinin dikkate alınarak çok boyutlu
değerlendirilmesi gerektiğini nitekim son çalışmalar nanoparçacıklar tarafından
oluşturulan hava kirliliğinin akciğerlerde fonksiyon kayıplarına yol açarak
akciğer ve kalp hastalıklarından ölüm olasılığını artırdığını ortaya koyduğunu
belirtti. Kan beyin bariyerini kolaylıkla geçebilen bu parçacıkların beyinde de
ciddi yan etkilerinin olabileceğinin ortaya konduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkez,
nanopartikül maruziyeti sonrasında genetik hasarlar ve buna bağlı olarak kanser
gelişimine ait sonuçların gözlendiğini belirtti. İHA
Nanopartiküller ve Kanser” başlıklı konuşmasında insan saç telinin yaklaşık 80
binde biri uzunluğuna denk gelen nano boyutlardaki materyallerin normal
davranışlarından farklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikler
sergileyebileceğinin öğrenilmesi nanoteknoloji araştırmalarını daha da ilginç
kılmıştır” dedi. Nanoteknolojinin boyutu 100 nm’den küçük olan madde ve
sistemleri inceleyen bilim ve teknoloji olduğunu, mühendislik uygulamaları ile
temel fen bilimlerinin yani biyoloji, kimya ve fizik ile bütünleştirildiği son
yılların endüstrideki en önemli gelişmesinin nanoteknoloji alanı olduğunun
tartışmasız bir gerçek olduğunu vurgulayan Dr. Türkez, dünya genelinde 2015
yılına kadar bu alanda yapılacak yatırımların şimdiden trilyon dolarlar
düzeyine ulaşacağının öngörüldüğünü ifade etti. Doç. Dr. Türkez, Nanoteknoloji
ürünlerinin başta savunma, ulaşım, iletişim, kozmetik, gıda, tekstil, boya,
kağıt, biyomedikal ve tıp olmak üzere onlarca farklı endüstri alanlarında
yaygınlaştığına dikkat çekti.
Nanoteknolojinin
sunduğu imkanlar
Kanser araştırmaları yapan her araştırmacının hayali
olan pek çok uygulamanın nanoteknoloji sayesinde hayata geçirilmesinin mümkün
olduğunu anlatan Doç. Dr. Hasan Türkez, kanserin kontrolü ve önlenmesi, erken
tespiti, ileri teşhis ve görüntüleme tekniklerinin geliştirilmesi ve kanser
hastalarının tedavi süresince yaşam kalitesinin artırılmasında nanoteknoloji ve
nanoteknoloji ürünlerinin tercih edilmeye başlandığını ve bu konuda dünya
genelinde 2000’li yıllardan günümüze örnek uygulamalarını ve bu konuda alınmış
patentleri detayları ile dinleyicilere aktardı. Hedefe yönelik kemoterapik ilaç
taşıyabilen nanocihazların, kemoterapinin yan etkileri azaltacak olan
nanotaşıyıcıların ve nanoölçekli bileşenler içeren aşıların kanser tedavilerinde
çok yakın bir zamanda yaygınlaşacağını da ifade etti.
Bütün bu olumlu etkilerine karşın ilgili teknolojinin hammaddeleri olan
nanomateryaller hakkında yeterli bilginin olmayışının bu teknolojiyi sınırlayan
bir faktör olduğuna değinen Dr. Türkez, nanoteknolojinin gelişmesine bağlı
olarak daha ulaşılabilir, daha güçlü ve daha yok edici atomik silahlar ile
pahalı nanoteknoloji ürünü sahiplerinin hegamonyasının bu teknolojinin
istenmeyen sonuçları olduğunu ayrıca bazı pazarlarda (yağ ve mücevher gibi)
radikal değişimlerin görülebileceğini ve bununda işsizlik artışına neden
olabileceğini kaydetti.
Diğer taraftan söz konusu nanoparçacıkların ve bunların muhtevalarında yer
aldığı nanoteknoloji ürünlerinin insan ve çevre sağlığı üzerinde ciddi olumsuz
etkilerinin bulunması bu teknolojiye pozitif bakışın değişmesine neden
olacağını ifade eden Doç. Dr. Türkez, “Nanoteknoloji temelli ya da nanoparçacık
içeren ticari ürünlerin sayısının ve üretimlerinin hızlı bir biçimde artışı
başta işçiler olmak üzere tüketicileri ve çevreyi nanoparçacık maruziyetinden
sakınmayı imkânsız kılmaktadır.” dedi.
İnsan sağlığı
açısından riskler var
Doç. Dr. Türkez, Geniş uygulama alanlarına sahip
nano parçacıkların geliştirilebilmesi için, bu nanoparçacıkların insan sağlığı
ve çevre üzerindeki potansiyel risklerinin dikkate alınarak çok boyutlu
değerlendirilmesi gerektiğini nitekim son çalışmalar nanoparçacıklar tarafından
oluşturulan hava kirliliğinin akciğerlerde fonksiyon kayıplarına yol açarak
akciğer ve kalp hastalıklarından ölüm olasılığını artırdığını ortaya koyduğunu
belirtti. Kan beyin bariyerini kolaylıkla geçebilen bu parçacıkların beyinde de
ciddi yan etkilerinin olabileceğinin ortaya konduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkez,
nanopartikül maruziyeti sonrasında genetik hasarlar ve buna bağlı olarak kanser
gelişimine ait sonuçların gözlendiğini belirtti. İHA