Tenhada bırakılmış bir ildir Artvin

Çocukken pür dikkat haberleri ve hava durumunu dinlemek zorundaydık. Rahmetli babam çıt istemezdi. Sunucu, 'Karadeniz'in doğusu, Doğu Anadolu'nun kuzey doğusu' deyince rahatlardık. Çünkü Artvin'den-Şavşat'tan bahsetmiş ve artık hava durumu da bitmişti. 
Evet, 'Karadeniz'in doğusu, Doğu Anadolu'nun kuzey doğusu' bizim oralar. Çağın çok gerisinde kalmış memleketimiz. Bu yazda memlekete gitmek nasip oldu. Ama dediğim gibi çağın çok gerisinde kalmışız. İnsan olarak değil gelişim olarak.
Hopa'dan, Karadeniz'e veda edip Cankurtaran Geçidine tırmanmaya başlayınca bu geri kalmışlığı daha doğrusu bırakılmışlığı bizzat hissetmeye başlıyorsunuz. 
Cankurtaran Geçidi Artvin'i, Karadeniz'e bağlayan bir geçittir. Ama bu geçidi geçmek zordur. Aynen Sahara Geçidi gibi. Bir ay önceydi yanılmıyorsam! Çimento yüklü bir tır seyir halindeki bir aracın üzerine devrildi. Bir aile yok oldu. Oysa 10 yıldan fazladır bitirilmeyen bir tünel inşaatı var. Bitirmeyenler için de burada kaybedilen canların vebali var. 
Hopa ve Borçka'da fındık, çay yetişir. Fındık ve çay fiyatlarını biliyorsunuz. Murgul satılalı çok oldu. En verimli bakırın (ki şimdi altın çıkarılmaya başlandı) olduğu topraklar.
Artvin'i sormayın. Ne uzanıyor, ne kısalıyor. 18 yıl yaşadığım 25 bin nüfusluk bu şehirde trafiğe çözüm üretemiyorlar. Teleferik sisteminin en çok kullanabileceği alanda bu sistem yok.
Şehri dar bir bölgeye sıkıştırıyorlar. Oysa Artvin, o vadinin iki tarafına yayılsa hem yüksek öğretim, hem de tatil, kamp üssü haline getirilebilir.   
Ama Artvin ve ilçelerindeki başkanlar, Artvinli büyükşehir belediye başkanlarından ikinci el parke taşı, çöp kamyonu veya otobüs alarak hizmette sınır tanımadıklarını millete anlatıyorlar.
Cerattepe mi? Suların rengi değişti. Hayvanlar hastalanmaya başladı. Yakında ağaçlar kurumaya, çocuk ve yaşlılar da hastalanmaya başlayacak. İhale sahipleri ve ihaleden pay alanlar sefa sürecek.   
Çoruh havzasında barajlar yapılmaya devam ediyor. Haliyle yollarda yapılıyor. Merak ettiğim bu yolları planlayanlar hangi rant sahiplerini ihya ediyor. Çünkü bu yollarda hemen her gün heyelan meydana geliyor. Her an üzerinize taş düşebilir. 
Yusufeli ilçesi baraj altında kalacakmış. Kimisi istimlak bedeli ile heyecanlanırken çoğu insan doğdukları yerlerden ayrılmanın üzüntüsü içerisinde. 
Tabi şu sorusunun cevabı hiç gündem edilmiyor; Çoruh Vadisinde bu kadar büyük ve çok baraja ihtiyaç var mı?
İşin uzmanlarından dinlediğim kadarıyla yok. Gereksiz yatırım, maddi kayıp. Artı bu baraj gölleri, ilimizin iklim şartlarını çok değiştirmiş. Kışlar artık inanılmaz soğuk ve iki metreyi bulan kar yağışı altında geçiyor. Yazları ise 35 dereceden yükse sıcaklıklar. Yaz akşamlarının bile serin olduğu ve yorgansız uyuyamadığımız köyümde şimdi üzerimize çarşaf bile örtemiyoruz. 
Ardanuç tenhada bırakılmış bir ilçemiz. Cehennem Deresi denen kalyonu gezmeye gidiliyor. Şavşat'ta öyle. Yollar hala yama yapılarak düzeltiliyor. BİM, A101 gibi marketler buralara da uzanmış. Yerli esnaf haliyle rekabet edemiyor ve batıyor.
Şavşat köylerinin doğal güzellikleri eşsiz. Ama yatırım yok olansa çok  basit. Hep örnek veririm; Futbol takımlarımız yaz dönemlerinden neden İsviçre, Avusturya gibi ülkelere gidip milyonlarca dolar dökerler! Gelin bir Anadolu'ya bakın. Havaysa hava, serinlikse serinlik, güzellikse güzellik. Ne arıyorsunuz dışarıda?
Ve Sahara Geçidi. Aynen Cankurtaran gibi Sahara'da can almaya devam ediyor. Köye gitmeden birkaç gün önce Şavşatlı bir aile yok oldu. Sisten önünü göremeyen sürücü 300 metre uçtu.   
Bu iki geçit artık şehirlerarası bağlantı geçitleri değil uluslar arası geçitler. Her gün yüzlerce tır, kamyon bu geçitleri kullanıyor. Ve bu geçitlerde en basitinden yol bariyerleri yok. Sahara'daki kazadan sonra bariyer yapmaya başladılar.
Köyümdeyim. Birçok köyün yolları asfalt veya beton dökülü olmasına rağmen bizim köyün yolları yine toprak. Biraz soruşturdum, belediyede, il özel idarede ve Ankara'da güçlü olan köylerin yolları, suları, elektrikleri iyileştirilirken diğerleri için sus payı olarak birkaç icraat yapılıyor sonra da ses çıkaranın, 'dün buda yoktu' diyerek gözüne sokuluyormuş.
Benim mahalleye aracın 4 çarpı 4 değilse çıkamıyorsun. Hastalar minibüse sırtlanarak götürülüyor. Yangın çıksa itfaiye çıkamaz. Yetkililer aranıyor. Biraz sabredin, bekleyin, ödenek yok, ikinci ödenek tahsis edildiğinde bakarız gibi cevaplar veriliyor. En iyi cevap ise 'kendi imkanlarınızla yaptırın'. (Susma hakkımı kullanıyorum)
Yazı çok uzadı. Ekonomi, sağlık, sosyal hayat gibi konuları yazsam çok daha uzayacak. Netice de sorun çok. Çözmek isteyen yok. Çözülmesini isteyen de yok. Nasıl olsa dört yılda bir köprü yaparak oylar geliyor?