Doğudan şehit haberleri beşerli, onarlı gelmeye, büyükşehirlerimizde bombalar patlamaya başlayınca gündeme, 'terörle yaşamaya alışmalı mıyız' diye bir soru geldi. Tabi bu gündemin kaynağı iktidardı. Hatta iktidarın sözcüsü haline gelen valilerden biri olan Kilis valisi, vatandaşa 'sokağa abdestsiz çıkmayın, her an başınıza bomba düşebilir' uyarısında bulunarak adeta bir teslimiyet gösterisi yaptı.
Tabi her terör eyleminin ardından başbakan, iç işleri bakanı ve diğer yetkili kurumların, 'zafiyet yok' açıklamaları da 'terörle yaşamaya alışmalı mıyız' sorusunun cevabı niteliğindeydi. İktidar 'evet, elimizden gelen bu, terörle yaşamaya alışmalıyız' şıkkını işaretlemişti.
Ve iktidarın istediği oldu; Milletimiz terörle yaşamaya çoktan alışmış bile. Alışmak istemeyenlere ise kızıyorlar. Bunun son örneğini Atatürk Havalimanı saldırısı sonrasında da acı bir şekilde izledik.
Her terör eyleminden sonra iktidarın ilk işi yayın yasağı, sosyal medyanın susturulması, internetin yavaşlatılması ve güvenlik zafiyeti yok açıklamalarıdır. Tabi bu duruş tepki alıyor. İşte bu tepkiye kızıyorlar.
Yine öyle oldu. AKP'nin şovmen vekillerinden Şamil Tayyar, Beyaz TV'de, "Yayın yasağı eleştirisini yapanların bir gün böyle bir katliama kurban gitmelerini istiyor. Allah'tan dokunulmazlığı var. Olmasaydı söylenecek çok sözde vardı.
Aynı şekilde TRT'deki canlı yayında konuşan 21. Yüz yılın önemli döneklerinden Yiğit Bulut; "Bir ülkede bir bomba patladıktan sonra bunun üç beş dakika haberini yapmak, bu haberi abartmak yalan haber yapmak size zevk mi veriyor." Diyor.
Bu kadar ucuza gitme Ey Bulut! Yazıktır! İnsanların acısını, gözyaşını hiçe sahip, sahiplerini mutlu etme gayretine girme. Yarın yolun sonu görünecek.
Yezid'in safından seslenen AKP vekili Mehmet Metiner ise ilginçtir (!) bu terör eylemini nasıl bir hava dalgasına yakalandıysa, kaç voltluk elektrik verildiyse bir anda Kılıçtaroğlu'na bağladı. Metiner; "Kılıçdaroğlu'nun siyasetle yaptığını diğer yoldaşları bombayla yapıyor. Lanet olsun! Bu alçak eylem tarzı PKK'yı işaret ediyor."
Zavallılığı tarif et deseler, işte bu, derim.
Bir başka ak paparazzi isimlerinden olan Burhan Kuzu ise nasıl olduysa başbakanı yalanlayan bir görüş ortaya koydu. Başbakan 'güvenlik zafiyeti yok' derken Burhan Kuzu, "?Ne kadar hain varsa bu ülkenin başında bela. Ancak hava alanı gibi oldukça korunaklı bir yere nasıl girilir?" diyerek meraklanmış.
Bir başka vahim iddia ise bu vahşet sonrası taksicilerin havaalanından uzaklaşmak isteyen yolculardan fahiş ücretler talep ettikleri ve Türk vatandaşlarını değil özellikle yabancı uyruklu kişileri 100-150 TL'den taşıdıkları iddiasıydı.
Tabi bu duruş, görüş ve yaşananlar kabul edilemez. Ama gerçek. O saatlerden Meltem Tv'den eve dönüyordum. Sefaköy'de bir minibüse bindim. Şoför müziği son ses açmış. Kimseden ses çıkmıyor.
Şoför Bey! Bak şurada insanlar katledildi, insanlar ağlıyor. Müziğin sesini kısabilir misin' dedim. Ne dedi biliyor musunuz? Ne yapalım yani bizde mi ağlayalım.
Ağla mı dedik lan. Sesini kes, dedik. Birkaç kişi de aynı tepkiyi verince kesti.
Bugün medyaya, siyasete ve halka bakıyorum 2 gün vahşet sadece haber olarak kalmış ve sadece yorumlar, suçlular aranıyor. Kimse gerçeğin farkında değil.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bir yıl önce uyardığı 'zifiri karanlığın' içerisine girdiğinden haberi yok. Teröre alıştırılmışız meğer. Her taraf karanlık ama kendini mutlu zannediyor insanımız. Uyanmazsak bu karanlık hepimizi yutacak.
Tabi her terör eyleminin ardından başbakan, iç işleri bakanı ve diğer yetkili kurumların, 'zafiyet yok' açıklamaları da 'terörle yaşamaya alışmalı mıyız' sorusunun cevabı niteliğindeydi. İktidar 'evet, elimizden gelen bu, terörle yaşamaya alışmalıyız' şıkkını işaretlemişti.
Ve iktidarın istediği oldu; Milletimiz terörle yaşamaya çoktan alışmış bile. Alışmak istemeyenlere ise kızıyorlar. Bunun son örneğini Atatürk Havalimanı saldırısı sonrasında da acı bir şekilde izledik.
Her terör eyleminden sonra iktidarın ilk işi yayın yasağı, sosyal medyanın susturulması, internetin yavaşlatılması ve güvenlik zafiyeti yok açıklamalarıdır. Tabi bu duruş tepki alıyor. İşte bu tepkiye kızıyorlar.
Yine öyle oldu. AKP'nin şovmen vekillerinden Şamil Tayyar, Beyaz TV'de, "Yayın yasağı eleştirisini yapanların bir gün böyle bir katliama kurban gitmelerini istiyor. Allah'tan dokunulmazlığı var. Olmasaydı söylenecek çok sözde vardı.
Aynı şekilde TRT'deki canlı yayında konuşan 21. Yüz yılın önemli döneklerinden Yiğit Bulut; "Bir ülkede bir bomba patladıktan sonra bunun üç beş dakika haberini yapmak, bu haberi abartmak yalan haber yapmak size zevk mi veriyor." Diyor.
Bu kadar ucuza gitme Ey Bulut! Yazıktır! İnsanların acısını, gözyaşını hiçe sahip, sahiplerini mutlu etme gayretine girme. Yarın yolun sonu görünecek.
Yezid'in safından seslenen AKP vekili Mehmet Metiner ise ilginçtir (!) bu terör eylemini nasıl bir hava dalgasına yakalandıysa, kaç voltluk elektrik verildiyse bir anda Kılıçtaroğlu'na bağladı. Metiner; "Kılıçdaroğlu'nun siyasetle yaptığını diğer yoldaşları bombayla yapıyor. Lanet olsun! Bu alçak eylem tarzı PKK'yı işaret ediyor."
Zavallılığı tarif et deseler, işte bu, derim.
Bir başka ak paparazzi isimlerinden olan Burhan Kuzu ise nasıl olduysa başbakanı yalanlayan bir görüş ortaya koydu. Başbakan 'güvenlik zafiyeti yok' derken Burhan Kuzu, "?Ne kadar hain varsa bu ülkenin başında bela. Ancak hava alanı gibi oldukça korunaklı bir yere nasıl girilir?" diyerek meraklanmış.
Bir başka vahim iddia ise bu vahşet sonrası taksicilerin havaalanından uzaklaşmak isteyen yolculardan fahiş ücretler talep ettikleri ve Türk vatandaşlarını değil özellikle yabancı uyruklu kişileri 100-150 TL'den taşıdıkları iddiasıydı.
Tabi bu duruş, görüş ve yaşananlar kabul edilemez. Ama gerçek. O saatlerden Meltem Tv'den eve dönüyordum. Sefaköy'de bir minibüse bindim. Şoför müziği son ses açmış. Kimseden ses çıkmıyor.
Şoför Bey! Bak şurada insanlar katledildi, insanlar ağlıyor. Müziğin sesini kısabilir misin' dedim. Ne dedi biliyor musunuz? Ne yapalım yani bizde mi ağlayalım.
Ağla mı dedik lan. Sesini kes, dedik. Birkaç kişi de aynı tepkiyi verince kesti.
Bugün medyaya, siyasete ve halka bakıyorum 2 gün vahşet sadece haber olarak kalmış ve sadece yorumlar, suçlular aranıyor. Kimse gerçeğin farkında değil.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bir yıl önce uyardığı 'zifiri karanlığın' içerisine girdiğinden haberi yok. Teröre alıştırılmışız meğer. Her taraf karanlık ama kendini mutlu zannediyor insanımız. Uyanmazsak bu karanlık hepimizi yutacak.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024