20 Temmuz 2015 Suruç patlaması.
10 Ekim 2015 Ankara patlaması.
12 Ocak 2016 Sultanahmet patlaması.
17 Şubat 2016 Ankara patlaması.
13 Mart 2016 Taksim patlaması.
27 Nisan 2016 Bursa patlaması.
1 Mayıs 2016 Gaziantep patlaması.
7 Haziran 2016 Vezneciler patlaması.
28 Haziran Atatürk Havalimanı patlaması.
Son bir yılda yaşadığımız acı gerçek bu. Geliyorum, diyen bu gerçeğe 250'den fazla insanımızı kurban verdik. Binlerce insanımız yaralı.
Son 1 yılda böyle bir tablo nasıl oluştu? Oysa Saray ve iktidar, 'telaşa lüzum yok, güvenli bir ülkeyiz' vari açıklamalarını dillerinden düşürmüyorlardı. Bu nasıl bir ülke? Bu nasıl bir istihbarat ve güvenlik anlayışı?
Bu vahşetler sonra Saray, iktidar, muhalefet, medya hemen terör örgütlerinden yola çıkarak bir şeyler ifade etmeye, anlatmaya çalışıyorlar. Tabi edebi ve arabesk cümleler en başta kullanılıyor. Yanlış! Bu vahşet terör örgütlerinin değil terör devletlerinin eylemidir. Terör örgütleri ancak maşadır, karar verici değildir.
22 Haziran 2016 tarihinde Sayın Erdoğan'ın; "Terör örgütleri akrep gibidir. Eninde sonunda kendilerini taşıyanları, destekleyenleri, kullananları da sokarlar." Sözüne atfen, "Cebinizi bilmem ama kalbinizde ABD var" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Ülkemizdeki terör, PKK-ABD-NATO-MOSSAD çokgenini Sayın Erdoğan'da biliyor, iktidarda, medyada. Ama kimse dile getiremiyor. Korkuyorlar!
Basit bir örnek vereyim! Ülkemizdeki her terör eylemi öncesi ABD'den vatandaşlarına Türkiye ile ilgili çağrı yapılır. Hatta konsoloslukları tatil edilir. Havalimanı patlamasından 24 saat öncede ABD Dışişleri Bakanlığı, ülkemizden 16 kent ismi verip, vatandaşlarına "dikkatli olun" çağrısı yaptı.
Onların istihbaratı çok iyi vs. laflarına veya aldatmacasına kanmayın. İstihbaratları olsaydı 'ikiz kuleleri, Beyaz Sarayı' ve her gün işlenen ortalama 60 cinayeti engellerlerdi.
Hadi istihbaratları var, diyelim! Türkiye ile istihbarat, askeri, ekonomik, siyasi ortak değiller mi? Kadim dost değiller mi? Bu istihbaratları, bizim istihbarat teşkilatıyla neden paylaşmıyorlar? Paylaşıyorlarsa MİT, iktidar, emniyet bu katliamlara neden engel olmuyor?
Bunlar zor sorular. Gerçek ve basit olan ise terör örgütleri, emperyalistlerin maşasıdır. BOP son halkası, Arz-ı Mevut'un kilit ülkesi Türkiye artık emperyalist ve Siyonistlerin ilk hedefidir ve maalesef bu gerçeği görmeyen, görmek istemeyen bir anlayış başımızdadır.
Bakın! 27 Haziran 2016 tarihli "ABD, Erdoğan'ı gözden mi çıkardı" başlıklı yazımda, ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, Erdoğan için kaleme aldığı yazıdan bir bölüm aktarmıştım. Hatırlayalım;
"Bir sorun çıktı. Ciddi bir sorun. Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk, terörizm, iç savaş. Ufukta, "müflis devlet" ve "zorla bölünme" gibi senaryolar görünüyor.
ABD'li politikacıların, ne kadar tercih etmeseler de, şu soruyla boğuşmak zorunda kalacakları gün yaklaşıyor olabilir: "Yoldan çıkan bir NATO müttefiki ile nasıl başa çıkılır?" (Kaynak: Foreign PolicyÇeviri: Şıvan Okçuoğlu- Meltem Özdemir Odatv.com)
Geçtiğimiz Nisan ayında gazetemizce İstanbul'da organize edilen 8. Uluslararası "Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt Sempozyumda" BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, tarihten bugüne İslam, Ortadoğu ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, yapılan planları tek tek anlattıktan sonra iktidara bir kez daha çağrıda bulunmuştu;
"Az evvel ABD'nin yaptıklarını anlattım. Ilımlı İslam'ı bu adamlar gündem etti, Büyük Ortadoğu Projesi'ni, Arap Baharı'nı bu adamlar icat etti. Bu kadar Müslüman'ı bunlar helak etti ve Türkiye'deki insan 'ben bunun eş başkanıyım' diyor? Dön yanlış yoldasın. Ben eş başkanım, dediğin zaman ilk defa ikazı yapan bu fakir olmuştur. Sevgili dostum, kardeşim o yollardan sana fayda yok?"
Dönmediler. İşte geldiğimiz nokta!
10 Ekim 2015 Ankara patlaması.
12 Ocak 2016 Sultanahmet patlaması.
17 Şubat 2016 Ankara patlaması.
13 Mart 2016 Taksim patlaması.
27 Nisan 2016 Bursa patlaması.
1 Mayıs 2016 Gaziantep patlaması.
7 Haziran 2016 Vezneciler patlaması.
28 Haziran Atatürk Havalimanı patlaması.
Son bir yılda yaşadığımız acı gerçek bu. Geliyorum, diyen bu gerçeğe 250'den fazla insanımızı kurban verdik. Binlerce insanımız yaralı.
Son 1 yılda böyle bir tablo nasıl oluştu? Oysa Saray ve iktidar, 'telaşa lüzum yok, güvenli bir ülkeyiz' vari açıklamalarını dillerinden düşürmüyorlardı. Bu nasıl bir ülke? Bu nasıl bir istihbarat ve güvenlik anlayışı?
Bu vahşetler sonra Saray, iktidar, muhalefet, medya hemen terör örgütlerinden yola çıkarak bir şeyler ifade etmeye, anlatmaya çalışıyorlar. Tabi edebi ve arabesk cümleler en başta kullanılıyor. Yanlış! Bu vahşet terör örgütlerinin değil terör devletlerinin eylemidir. Terör örgütleri ancak maşadır, karar verici değildir.
22 Haziran 2016 tarihinde Sayın Erdoğan'ın; "Terör örgütleri akrep gibidir. Eninde sonunda kendilerini taşıyanları, destekleyenleri, kullananları da sokarlar." Sözüne atfen, "Cebinizi bilmem ama kalbinizde ABD var" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Ülkemizdeki terör, PKK-ABD-NATO-MOSSAD çokgenini Sayın Erdoğan'da biliyor, iktidarda, medyada. Ama kimse dile getiremiyor. Korkuyorlar!
Basit bir örnek vereyim! Ülkemizdeki her terör eylemi öncesi ABD'den vatandaşlarına Türkiye ile ilgili çağrı yapılır. Hatta konsoloslukları tatil edilir. Havalimanı patlamasından 24 saat öncede ABD Dışişleri Bakanlığı, ülkemizden 16 kent ismi verip, vatandaşlarına "dikkatli olun" çağrısı yaptı.
Onların istihbaratı çok iyi vs. laflarına veya aldatmacasına kanmayın. İstihbaratları olsaydı 'ikiz kuleleri, Beyaz Sarayı' ve her gün işlenen ortalama 60 cinayeti engellerlerdi.
Hadi istihbaratları var, diyelim! Türkiye ile istihbarat, askeri, ekonomik, siyasi ortak değiller mi? Kadim dost değiller mi? Bu istihbaratları, bizim istihbarat teşkilatıyla neden paylaşmıyorlar? Paylaşıyorlarsa MİT, iktidar, emniyet bu katliamlara neden engel olmuyor?
Bunlar zor sorular. Gerçek ve basit olan ise terör örgütleri, emperyalistlerin maşasıdır. BOP son halkası, Arz-ı Mevut'un kilit ülkesi Türkiye artık emperyalist ve Siyonistlerin ilk hedefidir ve maalesef bu gerçeği görmeyen, görmek istemeyen bir anlayış başımızdadır.
Bakın! 27 Haziran 2016 tarihli "ABD, Erdoğan'ı gözden mi çıkardı" başlıklı yazımda, ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, Erdoğan için kaleme aldığı yazıdan bir bölüm aktarmıştım. Hatırlayalım;
"Bir sorun çıktı. Ciddi bir sorun. Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk, terörizm, iç savaş. Ufukta, "müflis devlet" ve "zorla bölünme" gibi senaryolar görünüyor.
ABD'li politikacıların, ne kadar tercih etmeseler de, şu soruyla boğuşmak zorunda kalacakları gün yaklaşıyor olabilir: "Yoldan çıkan bir NATO müttefiki ile nasıl başa çıkılır?" (Kaynak: Foreign PolicyÇeviri: Şıvan Okçuoğlu- Meltem Özdemir Odatv.com)
Geçtiğimiz Nisan ayında gazetemizce İstanbul'da organize edilen 8. Uluslararası "Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt Sempozyumda" BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, tarihten bugüne İslam, Ortadoğu ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, yapılan planları tek tek anlattıktan sonra iktidara bir kez daha çağrıda bulunmuştu;
"Az evvel ABD'nin yaptıklarını anlattım. Ilımlı İslam'ı bu adamlar gündem etti, Büyük Ortadoğu Projesi'ni, Arap Baharı'nı bu adamlar icat etti. Bu kadar Müslüman'ı bunlar helak etti ve Türkiye'deki insan 'ben bunun eş başkanıyım' diyor? Dön yanlış yoldasın. Ben eş başkanım, dediğin zaman ilk defa ikazı yapan bu fakir olmuştur. Sevgili dostum, kardeşim o yollardan sana fayda yok?"
Dönmediler. İşte geldiğimiz nokta!
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024