Kerim Kitabımızdan öğrendiğimiz kadarıyla, İsrailoğullarının yapışık ikizi, ayrılmaz parçası durumundaki bu hal; teslim olmak yerine ayak sürüme hali ve huyu sanki Ümmet-i Muhammed'in de en belirgin hasleti olma yolunda.
Gerek ferdi hayatımızı, ailevi hayatımızı ve gerekse içtimai yaşantımızı ilgilendiren ilahi emir ve yasaklar konusunda bizden beklenen; "işittik ve itaat ettik" tavrı iken, "ama, fakat, ancak..."larla başlayan savunma cümlelerini sıkça kullanır olduk.
Bu durum; "teslim olmak yerine ayak sürüme" vaziyetinin en bariz göstergesidir.
Biz beş vakit okuduğumuz Enfal suresi 24. Ayetten öğreniyoruz ki Allah ve Resulü bizi, bize hayat veren esaslara çağırmaktadırlar:
"Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Ve bilin ki, en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz."
Bu esas bilindikten sonra artık bir Müslüman için "ama ile, ancak ile" başlayan savunma cümleleri söz konusu olabilir mi?
Ne yazık ki son zamanların Müslüman tipi bu; teslim olmak yerine ayak sürüme faaliyetleri...
Emirler karşısında tavrımız bu ve yasaklar karşısında halimiz bu.
Kur'an'ın en uzun suresinde anlatılan şu "bakara" kıssasının muhataplarından farkımız ne o zaman, düşünmemiz gerekmiyor mu?
"Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım."
""Bizim adımıza Rabbine dua et, bize ineğin nasıl olduğunu açıklasın" dediler. Mûsâ, "Allah diyor ki, o ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inektir. Size emredileni, hemen yapın" dedi."
"Bu defa, "Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın" dediler. Mûsâ da, "Allah diyor ki, sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir renktedir" dedi."
""Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir inek olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşallah emredileni yerine getiririz" dediler."
"Mûsâ dedi ki: "Allah şöyle buyuruyor: O inek, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan, hiç alacası bulunmayan bir inektir." "İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine onu bulup kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi."
"Hani siz, bir adam öldürmüştünüz ve kâtili hakkında birbirinizle tartışmıştınız. Fakat Allah, gizlediğinizi ortaya çıkaracaktır."
"Haydi, şimdi öldürülen bu adama, kesilen ineğin bir parçasıyla vurun dedik. Allah ölüleri bu şekilde diriltir ve size âyetlerini gösterir. Umulur ki, aklınızı kullanırsınız." (Bakara: 67-73).
Bu ayet gurubunu okuduktan ve "az kalsın kesmeyeceklerdi" kaydını gördükten sonra "teslim olmak yerine ayak sürüme" kalıbı onları anlatmıyor mu?
Bu ayetleri okuyup anladıktan sonra bakışlarımızı kendimize, özümüze, ailevi ve sosyal hayatımıza çevirirsek, benzer taraflarımızı sayfalara sığdırabilir miyiz sizce?
Gerek ferdi hayatımızı, ailevi hayatımızı ve gerekse içtimai yaşantımızı ilgilendiren ilahi emir ve yasaklar konusunda bizden beklenen; "işittik ve itaat ettik" tavrı iken, "ama, fakat, ancak..."larla başlayan savunma cümlelerini sıkça kullanır olduk.
Bu durum; "teslim olmak yerine ayak sürüme" vaziyetinin en bariz göstergesidir.
Biz beş vakit okuduğumuz Enfal suresi 24. Ayetten öğreniyoruz ki Allah ve Resulü bizi, bize hayat veren esaslara çağırmaktadırlar:
"Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Ve bilin ki, en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz."
Bu esas bilindikten sonra artık bir Müslüman için "ama ile, ancak ile" başlayan savunma cümleleri söz konusu olabilir mi?
Ne yazık ki son zamanların Müslüman tipi bu; teslim olmak yerine ayak sürüme faaliyetleri...
Emirler karşısında tavrımız bu ve yasaklar karşısında halimiz bu.
Kur'an'ın en uzun suresinde anlatılan şu "bakara" kıssasının muhataplarından farkımız ne o zaman, düşünmemiz gerekmiyor mu?
"Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım."
""Bizim adımıza Rabbine dua et, bize ineğin nasıl olduğunu açıklasın" dediler. Mûsâ, "Allah diyor ki, o ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inektir. Size emredileni, hemen yapın" dedi."
"Bu defa, "Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın" dediler. Mûsâ da, "Allah diyor ki, sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir renktedir" dedi."
""Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir inek olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşallah emredileni yerine getiririz" dediler."
"Mûsâ dedi ki: "Allah şöyle buyuruyor: O inek, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan, hiç alacası bulunmayan bir inektir." "İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine onu bulup kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi."
"Hani siz, bir adam öldürmüştünüz ve kâtili hakkında birbirinizle tartışmıştınız. Fakat Allah, gizlediğinizi ortaya çıkaracaktır."
"Haydi, şimdi öldürülen bu adama, kesilen ineğin bir parçasıyla vurun dedik. Allah ölüleri bu şekilde diriltir ve size âyetlerini gösterir. Umulur ki, aklınızı kullanırsınız." (Bakara: 67-73).
Bu ayet gurubunu okuduktan ve "az kalsın kesmeyeceklerdi" kaydını gördükten sonra "teslim olmak yerine ayak sürüme" kalıbı onları anlatmıyor mu?
Bu ayetleri okuyup anladıktan sonra bakışlarımızı kendimize, özümüze, ailevi ve sosyal hayatımıza çevirirsek, benzer taraflarımızı sayfalara sığdırabilir miyiz sizce?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024