Zor bir soru! Sokaklara bakıyorum, herkes keyif ehli. Lokantalar, cafeler, eğlence merkezleri, AVM'ler tam dolu. Aynı sokaklarda her yüz metrede dilenciler, 70-80 yaşında mendil satıcıları, çöplerden kâğıt toplayan kızlar, erkekler, babalar. Diğer taraftan manavların yan tarafında kısmen çürümüş sebzeleri seçerek akşam yemek yapma gayretinde olan anneler.
Neticede toplumun bayağı bir kesimi aç. Bir kesimi faizle aldıkları paranın sözde sefasını sürüyor. Çok az bir kesimi ise tam zengin.
Ama ortak nokta; toplum aç gözlü. Hemen herkes bir kavga veriyor. Karşısındaki kardeşi de, babası da, dostu da olsa ortada bir mal paylaşımı varsa cephe oluşuyor ve o malı elde etmek için her türlü yolu meşru kabul ediyorlar.
Meşhur dolandırıcılarımız var. Mesela Galata Kulesi'ni satan Sülün Osman? Mahkemede hâkime "Kusura bakma hâkim bey. Memlekette Galata Kulesi'ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım" cevabı, düşünmeye değer.
Selçuk Parsadan'ın, eski başbakan Tansu Çiller'i nasıl keklediğini hepiniz
biliyorsunuz.
Hele yanmaz kefen satıcılarını, Kâbe'ye canlı mesaj gönderenleri, zemzem suyu tesisi kuranları, kutsal terlik satarak milyonlar götürenleri her akşam TV'lerden izliyorsunuz.
Diyeceksiniz ki, bunlar özel kabiliyetli (!) mahlûklar. Halk katında da durum aynı? Eminönü'ne gidip de keklenmeden dönen kaç kişi var? Mesela 12 çift çorap 6 TL. Ben keklendim mesela.
Veya internetten alış-veriş. Adam spor ayakkabı resmi koymuş, markayı da yapıştırmış. Öyle ki resim, 'beni al' diyor. Altında 329 TL yerine 129 TL. Artı orijinal kutusunda, diye de eklemiş.
Baştan söyleyeyim! Bu sefer keklenmedim. Formu doldurdum, gönderdim. Aradılar. Evet, evet, evet? Ama bir soru soracağım; ürünün orijinal olduğunu beyan ediyorsunuz. Orijinal değilse almam.
"Biz öyle bir şey iddia etmedik."
"Ama ürün altında öyle yazıyor."
"Beyefendi, ürün orijinal değil orijinal kutusunda, diyoruz."
Sülün Osman'ı kıskandırıyorlar.
Diğer taraftan duyuyoruz ki, kardeşler baba malı paylaşımında neler yapmış, ne dolaplar çevirmiş!
Çalıştığı şirketin mallarını nasıl pazarladığını anlatan, iş yerindeki malzemelerden evinin ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını anlatan kişilerle karşılaşmışınızdır.
Neticede toplumumuz aç gözlü. Doymuyor. Bu doyumsuzluk ahlaksızlığı peşinden getiriyor. Bir söz hoşuma gider; milletimizin zekâ problemi yoktur. Ahlâk problemi vardır. Aynen öyle.
Neden böyle?
"İçinde yaşadığımız dünyanın maddi ve manevi birçok meselesi vardır. Bunlar siyasi, ticari, sanayi, hukuki, ahlaki vs. meselelerdir. Bizim kanaatimize göre dünyanın bu meselelerinin yanında asıl mesele, belki de bu meselelerin başlangıcı olan insanın, kendi meselesidir.
Zira her insan yaşadığı toplumu, kendi iç dünyasında yani manevi dünyasında barındırır, taşır. Toplumda var olan siyasi, içtimai, hukuki, ahlaki vs. meseleler ve yine toplumun bünyesinde mevcut olan iyilikler, kötülükler, yardımlaşma, insanların birbirini koruması veya sayması, kıskanma, çekiştirme, anarşi, kavga, huzur ve barış?
Bütün bunlar, insan denen varlığın kendine ait halleridir. Bütün bunlar insanlardan kaynaklanır. O halde toplum, insanların iç dünyasının görüntüsüdür denebilir. Başka bir ifade ile toplum, insan denen varlığın aynasıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan, S:225)
Neticede toplumun bayağı bir kesimi aç. Bir kesimi faizle aldıkları paranın sözde sefasını sürüyor. Çok az bir kesimi ise tam zengin.
Ama ortak nokta; toplum aç gözlü. Hemen herkes bir kavga veriyor. Karşısındaki kardeşi de, babası da, dostu da olsa ortada bir mal paylaşımı varsa cephe oluşuyor ve o malı elde etmek için her türlü yolu meşru kabul ediyorlar.
Meşhur dolandırıcılarımız var. Mesela Galata Kulesi'ni satan Sülün Osman? Mahkemede hâkime "Kusura bakma hâkim bey. Memlekette Galata Kulesi'ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım" cevabı, düşünmeye değer.
Selçuk Parsadan'ın, eski başbakan Tansu Çiller'i nasıl keklediğini hepiniz
biliyorsunuz.
Hele yanmaz kefen satıcılarını, Kâbe'ye canlı mesaj gönderenleri, zemzem suyu tesisi kuranları, kutsal terlik satarak milyonlar götürenleri her akşam TV'lerden izliyorsunuz.
Diyeceksiniz ki, bunlar özel kabiliyetli (!) mahlûklar. Halk katında da durum aynı? Eminönü'ne gidip de keklenmeden dönen kaç kişi var? Mesela 12 çift çorap 6 TL. Ben keklendim mesela.
Veya internetten alış-veriş. Adam spor ayakkabı resmi koymuş, markayı da yapıştırmış. Öyle ki resim, 'beni al' diyor. Altında 329 TL yerine 129 TL. Artı orijinal kutusunda, diye de eklemiş.
Baştan söyleyeyim! Bu sefer keklenmedim. Formu doldurdum, gönderdim. Aradılar. Evet, evet, evet? Ama bir soru soracağım; ürünün orijinal olduğunu beyan ediyorsunuz. Orijinal değilse almam.
"Biz öyle bir şey iddia etmedik."
"Ama ürün altında öyle yazıyor."
"Beyefendi, ürün orijinal değil orijinal kutusunda, diyoruz."
Sülün Osman'ı kıskandırıyorlar.
Diğer taraftan duyuyoruz ki, kardeşler baba malı paylaşımında neler yapmış, ne dolaplar çevirmiş!
Çalıştığı şirketin mallarını nasıl pazarladığını anlatan, iş yerindeki malzemelerden evinin ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını anlatan kişilerle karşılaşmışınızdır.
Neticede toplumumuz aç gözlü. Doymuyor. Bu doyumsuzluk ahlaksızlığı peşinden getiriyor. Bir söz hoşuma gider; milletimizin zekâ problemi yoktur. Ahlâk problemi vardır. Aynen öyle.
Neden böyle?
"İçinde yaşadığımız dünyanın maddi ve manevi birçok meselesi vardır. Bunlar siyasi, ticari, sanayi, hukuki, ahlaki vs. meselelerdir. Bizim kanaatimize göre dünyanın bu meselelerinin yanında asıl mesele, belki de bu meselelerin başlangıcı olan insanın, kendi meselesidir.
Zira her insan yaşadığı toplumu, kendi iç dünyasında yani manevi dünyasında barındırır, taşır. Toplumda var olan siyasi, içtimai, hukuki, ahlaki vs. meseleler ve yine toplumun bünyesinde mevcut olan iyilikler, kötülükler, yardımlaşma, insanların birbirini koruması veya sayması, kıskanma, çekiştirme, anarşi, kavga, huzur ve barış?
Bütün bunlar, insan denen varlığın kendine ait halleridir. Bütün bunlar insanlardan kaynaklanır. O halde toplum, insanların iç dünyasının görüntüsüdür denebilir. Başka bir ifade ile toplum, insan denen varlığın aynasıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan, S:225)
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024