logo
19 NİSAN 2024

Avrupa Birliği maceramızı tarih affeder mi?

20.08.2001 00:00:00
Helsinki Zirvesi'nin Satır Araları

Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nin 4. maddesinde tam üyeliğe ilişkin sürecin başlatılmasında Yunanistan ile mevcut sorunların ( birinci derecede Kıbrıs sorunu ) giderilmesi üstü örtülü bir şekilde tam üyelik öncesi ön koşul olarak öne sürülmektedir.

AB Konseyi'nin, Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nde belirtildiği gibi en geç 2004 yılı sonunda, Türk-Yunan ilişkileri konusunda durum değerlendirmesi yapacağını ve iki ülke arasında tam üyeliğe engel teşkil edebilecek sorunların çözülememesi halinde, bu sorunların Uluslararası Adalet Divanı yoluyla çözümlenmesini sağlamaya çalışacağı dile getirilmektedir.

Uluslararası Adalet Divanı Tuzağı

Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu yargı yetkisini kabul edip etmemekte ilgili ülkeler serbest olduğu için, aday ülkelerden her ikisi Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu yargı yetkisini tanımadıkça, Divan'ın Türk-Yunan uyuşmazlığa bakması mümkün değildir. Ancak AB üyeliği oltasına takılan basiretsiz ve ferasetsiz Türk politikacılar muhtemelen Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu yargı yetkisini kabul edeceklerdir. Bunun anlamı ise Türk-Yunan ihtilaflarının hemen tümüyle Yunanistan'ın görüşlerine göre çözümlenmesi demektir.

Dikkat çekelim bu sorunların Uluslararası Adalet Divanı'na taşınması bile üyelik için yeterli değildir. Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu yargı yetkisini kabul etmek, AB'ye tam üyelik için müzakerelerin ön koşuludur. Bunun anlamı kelimenin tam anlamıyla tuzaktır.

Başka bir açıdan tek başına Yunanistan ile baş edemezken bu defa karşımızda bir bütün olarak AB ülkelerine bulacağız.

Bu durum ise Türkiye'nin önündeki en ciddi meseledir. Böylece AB, Türkiye'yi yukarıda anlatıldığı şekilde Adalet Divanın yetkisini kabule zorlamaktadır. Bunu kabul ettiği takdirde Adalet Divanı nasılsa bu sorunları halledecektir (!)

Peki tüm bu şartlar yerine getirildiğinde Türkiye tam üye olacak mıdır? Elbette hayır. Tüm şartlar 2010 yılındaki randevuya gelebilme şartlarıdır. Yoksa kabul şartları elbette değildir.

Kopenhag ölçütleri Postmodern Sevr demektir

Türkiye'den istenenler bu kadarla sınırlı kalmadığı gibi Egemenlik haklarından da fedakarlık yapması talep edilmekte, yeni azınlık tanımı getirilerek Türkiye vatandaşları arasında etnik ayrımcılık öne çıkarılarak neticede bölünmesine yol açacak sonuçlar AB'nce talep edilmektedir. AB sürecinde egemenliğin devri meselesini ayrı bir başlık olarak ele alacağız.

Birgül Hamevioğlu'nun, Avrupa Birliği Üyeliği ve Demokrasi başlıklı yazısında belirttiği gibi "AB' ne tam üyelik için bir aday ülkenin: ekonomisinin Maastricht ölçütlerine göre işleyen bir serbest pazar ekonomisi, siyasi boyutunun ise Kopenhag ölçütlerine uyan bir demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü ile azınlıkların korunması ilkesini esas alan bir hükümet, siyaset ve hukuk yapısına sahip olunmasının gerektiğini ön şart olarak ileri sürmektedir. Bu neviden açıklamalar kamuoyuna, Osmanlı İmparatorluğu' nun son dönemlerinde ileri sürülen azınlık hakları söylemini ve bu bağlamda yabancı ülke elçiliklerince uygulanmak istenen yaptırımları hatırlatmaktadır."

Daha açıkçası Tanzimatla birlikte başlayan süreç nasıl Osmanlı'daki azınlıkları yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı bir çizgiye götürdü ise bugünde aynı senaryo AB sürecinde işlemektedir.

Lozan'a güle güle mi?

1923 Lozan Antlaşmasındaki din farklılığına dayanan azınlık tabiri AB'ince değiştirilerek üye olmak talebinde bulunan Türkiye için farklı boyutlara taşınmakta ülke vatandaşlarını bölmeye yönelik bir talep olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Oysa Lozan Antlaşması'na göre Türkiye, Müslüman olmayan toplulukların uluslararası azınlık hukukuna göre her türlü haklarını tanımaktadır. Ancak Müslüman olan tüm topluluklar eşit statüde vatandaş ve Türk Ulusu'nun üyesi kabul ediliyorlar.

Kopenhag kirterlerinin azınlık tanımını kabul etmek her etnik grubun azınlık sayılmasını ve bunların kültürel ve hatta siyasal taleplerini gündeme getirir ki (siyasal talepte bulunmaları mutlaka Batı tarafından kışkırtılmaktadır) bu durum ulusal birliğimizi parçalanma riski ile karşı karşıya bırakacaktır. Etnik kimliklere dayalı yeni ulusal azınlık gruplarını tanıyarak ulus devlet modelini parçalamaya dönük Kopenhag Belgesi bu nedenle kabul edilemez. Kopenhag ölçütlerinin kabulü postmodern Sevr'den başka birşey olamaz.

Bilindiği üzere Yeni Dünya Düzeni; küreselleşme / globalleşme olgusuyla yaşanan gelişmeler çerçevesinde, ulus-devletlerin parçalanarak oluşturulacak, etnik ve dinî ayrımcılığa dayalı mikro- milliyetçiliği esas alan sistemleri ve devletleri desteklemektedir.

Avrupa Birliği kendi içinde her türlü siyasi, ekonomik ve sosyal işbirliğini artırıcı oluşumlara giderken; yeni aday ülkelerde etnik ve dini ayrımcılığa dayalı mikro -milliyetçiliği savunan düzenlemelere gidilmesini şart koşması manidardır.

Yine Birgül Hamevioğlu'nun belirttiği üzere "Batı için mükemmel olan, yeryüzünün bütün güçlerinin ( bu arada elbet Doğu' nun) Batı tarafından denetim altına alındığı ve bu güçlerden en iyi biçimde yararlanabildiği düzendir."

İlginçtir bütün bunların farkında olan Sn Hamevioğlu yine de AB'ye girmemezden yanadır. Atalarımız her zamanki gibi yine haklılar: "Aşkın gözü kördür." Sn Hamevioğlu gibi, AB'ye kara sevda ile bağlananlar aklın değil duygularının sesine kulak veriyorlar. Akıllarıyla AB'nin bizi Osmanlı gibi Yugoslavya gibi paramparça edeceklerini bilmelerine rağmen sevdalarından vazgeçemiyorlar.

Yarın: Avrupa Birliği'nin Oluşumu II

Ali KARATEPE/İbrahim BERK/Mustafa ÇİÇEK
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.