logo
28 MART 2024

Hayvancılık kan ağlıyor

11.02.2011 00:00:00
Türkiye'nin hayvancılığı kan ağlıyor. Türkiye'de 1980'den bu yana sığır sayısı 16 milyondan 11 milyona, koyun sayısı 48 milyondan 24 milyona, keçi sayısı 15 milyondan 5 milyona ve manda sayısı 1 milyondan 80 binlere kadar düştü

Türkiye'de hayvancılık şu günlerde en kötü günlerini yaşıyor. İdrak ettiğimiz Kurban Bayramı'nda Türkiye'de hayvancılığın ne kadar kötü günler yaşadığını bir kez daha gündeme getirdi. Biz de Yeni Mesaj gazetesi olarak Türkiye'de hayvancılığın durumunu, karkas et ve canlı hayvan ithalatına yapılmasıyla birlikte başlayan tartışmaları işin uzmanına soralım dedik. Gazetemiz yazarlarından Orhan Dede, Yeni Mesaj gazetesi okurları için İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Alper Yılmaz'la bir röportaj yaptı. Türkiye'de hayvancılığın durumunu gözler önüne koyan bu röportajda Prof. Dr. Yılmaz çarpıcı açıklamalar yaptı. 1980 yılından itibaren Türkiye'de hayvan sayısında keskin düşüşler yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Alper Yılmaz, "Türkiye gibi bir ülkeyi hayvansal ürünler alanında ithalata bağımlı hale getirmek çok büyük bir ayıptır" dedi. İşte Prof. Dr. Alper Yılmaz'ın çarpıcı açıklamaları:

Yeni Mesaj: Türkiye'de hayvancılık ne durumda?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Bugün Türkiye'nin süt ve tereyağı ithalatı için de karar aldığı düşünülürse Türkiye'de hayvancılık için, yaygın deyimle "sözün bittiği yerdeyiz" demek sanırım yanlış olmaz. Türkiye'deki hayvancılığın geldiği durumu değerlendirmek açısından en yaygın kullanılan parametrelerden biri hayvan sayılarındaki değişimdir. Kanatlı sayısını hariç tutarsak bütün çiftlik hayvan sayılarında 1980 yılından itibaren çok keskin bir azalmanın meydana geldiğini görüyoruz. İnsan nüfusumuz sürekli artarken, sığır sayısı yaklaşık 16 milyondan 11 milyona, koyun sayısı 48 milyondan 24 milyona, keçi sayısı 15 milyondan 5 milyona ve manda sayısı 1 milyondan 80 binlere kadar azalmıştır. Gerçekleşen bu yarıdan fazla azalma hayvancılığın ne kadar korkunç bir uçuruma sürüklendiğini açıkça göstermektedir. Bu rakamla 1980 yılından itibaren bırakınız hayvancılığı geliştirmek için çaba gösterilmesini, hayvancılığı bitirmek, hayvan yetiştiricisini bu kutsal uğraştan vazgeçirmek için ne yapılması gerekiyorsa yapıldığını göstermektedir. Bazı kişiler dünyada da hayvan sayılarının azaldığını söylemektedir ki bu kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. FAO rakamlarına göre dünyadaki sığır, manda, keçi sayıları her geçen yıl artmakta, koyun sayısı bir sabit kalma eğilimi göstermektedir. Bugün için, neredeyse bütün hayvansal ürünlerde ithalatçı konumuna düşmüş olduğumuz değerlendirilirse hayvancılığın iyiye gittiğini söylemek mümkün değildir.

Yeni Mesaj: Hayvancılığın yaşadığı sorunların nedenleri nelerdir?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Benim görüşüme göre, Türkiye'de hayvancılığın yaşadığı sorunların temelinde tarım için seçilen yönün yanlışlığı yatmaktadır. İkinci dünya savaşı sonrası Türkiye'nin Ortadoğu'nun tahıl ambarı olması projesi ortaya atılmış, bitkisel tarıma uygun olmayan yörelerde dahi mera alanları sürülerek tarla haline getirilmiştir. Toprağın doğal örtüsünün bozulması sonucu bitkisel tarıma uygun olmayan topraklar erozyona açık hale gelmiş ve önemli bir kısmı zaman içinde verimliliğini kaybetmiştir. Günümüzde zaman zaman Türkiye'nin tahıl ithalatı yapmak zorunda kalması, yapılmış olan seçimin ne kadar yanlış olduğunu anlatmaktadır. Özellikle 1980 sonrası dönemde hayvancılıkta desteklerin azalması, kontrolsüz hayvan ve hayvansal ürün ithalatları, yem fiyatlarındaki artışlar gibi nedenlerle yetiştirici hayvancılıktan uzaklaştırılmıştır. Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü'nün kapatılması Veteriner Hekimlik hizmetlerinin yetiştiriciye etkin bir biçimde ulaştırılmasının tümüyle önüne geçmiştir. Ardından Süt Endüstrisi Kurumu, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sanayi gibi piyasada fiyat istikrarı açısından yetiştiriciye destek sağlayan kurumların da özelleştirilmesi ve büyük oranda kapatılması hayvan yetiştiricilerini tümüyle sahipsiz bırakmıştır. 2000'li yılların başında üretim bazlı desteklerin, suni tohumlamaya verilen destek gibi verim artışına katkı sağlayacak desteklerin bir ölçüde artması bir umut ışığı doğurmuş ancak bu da sekteye uğratılmıştır. Bitkisel tarımda arazi miktarına göre verilen Doğrudan Gelir Desteği'nden (DGD) vazgeçilirken bu kez hayvancılıkta DGD benzeri hayvan başına desteklemeye geçilmiş ve süte miktar üzerinden sağlanan destek düşürülmüştür. Hayvancılıkta desteklerin üretimi arttırıcı nitelikte sağlanmasında büyük fayda bulunmaktadır. Hayvancılıkta bu politikasızlık 2007-2008 yıllarında da süt fiyatlarının aşırı düşmesini beraberinde getirmiş ve yetiştirici, damızlık hayvanını kesime göndermek zorunda kalmıştır. Bu müdahale edilemeyen süreç, bugünkü durumun önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvansal ürünler gibi stratejik öneme sahip ürünlerde piyasada bir istikrarın olmayışı, yetiştiricinin maliyetlerini karşılayacak fiyat istikrarına sahip olmaması en büyük sorunlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Son dönemde hayvancılığı desteklemek adına Ziraat Bankası aracılığıyla 1 milyar TL faizsiz kredi kullandırıldığı görülüyor. Bu kredilendirmenin, şu andaki istikrarsız piyasa koşullarında hayvancılığımıza ve yetiştiriciye ne gibi etkilerinin olacağını sanırım yaşayıp göreceğiz. Ancak, kedilerin hayvancılık için doğru yerlerde değerlendirilmesi, buradan oluşacak süt gibi ürün arzı artışının nasıl değerlendirileceği, kredi geri ödemelerinde yaşanabilecek sıkıntıların nasıl bertaraf edileceği, üzerinde düşünülmesi gereken sorulardır.Yeni Mesaj: Canlı hayvan ve et ithalini nasıl değerlendiriyorsunuz?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Bugün, şunu kabul etmek gerekir ki, genç ve hızla artan nüfusuyla, insanımızın beslenmesindeki hayvansal protein açığıyla Türkiye hayvancılık alanındaki uluslararası rekabet için iştah kabartıcı bir pazar konumundadır. Bu durumu kabullenip, tamam hayvansal ürün ihtiyacımızı ithalatla karşılayalım demek lüksümüz yoktur. Japonya kırmızı et ihtiyacının büyük bölümünü ABD'den karşılamaktadır. Ama bunun yerine pek çok teknolojik ürünün ihracatını gerçekleştirmektedir. Biz böyle bir hareket alanına sahip değiliz. Hayvansal ürünler noktasında da sürekli ithalatçı pozisyonuna düşersek, halimiz içler acısı demektir. Öncelikle bu nedenle damızlık, canlı hayvan ve her türlü hayvansal ürün ithalatına karşı durmak, direnmek gereklidir.  Esasen damızlık hayvan ithalatı, et, süt ve ürünleri gibi son ürün ithalatıyla aynı kefeye konamaz. Çünkü ithal edilen damızlık hayvanlar üretim materyalidir, bir çeşit fabrikadır. Alınan kaynağın iyi değerlendirilebildiğinde üretime dönmesi söz konusudur. Ancak bu bile çok büyük riskler taşımaktadır. Bir kere geçmişten dersler çıkarılmalıdır. 80'li 90'lı yıllarda yapılan damızlık hayvan ithalatı hiçbir şekilde hayvancılığımıza istenen katkıyı sağlamamıştır. Dışarıdan en iyi hayvanlar gelmeyecektir. Hiçbir yetiştirici damızlık olarak düşündüğü, en iyi hayvanını satmaz. Damızlık dışı bıraktığı ayıkladığı, ıskarta hayvanları gönderecektir. En büyük risk yurt dışından ülkemize hastalıkların (BSE, vd.) gelmesi riskidir. Yurt dışından gelecek damızlıkların Türkiye'ye adaptasyonu, Türkiye'deki hastalıklara direnç eksikliği, bakımı ve beslenmesiyle ilgili çok büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Türkiye kendi yetiştiricisini desteklemekte yetersiz kalırken ithalat yoluyla yabancı hayvan yetiştiricisine destek sağlamaktadır. Bu işten ülkemizde yalnızca aracılar kazançlı çıkmaktadır. Hele ki donmuş et ithalatı tereyağı ithalatı gibi son ürün ithalatı Türkiye hayvancılığı için telafi edilemez zararlara yol açacaktır.

Yeni Mesaj: Sizce Türkiye hayvancılıkta ithalat yapmak zorunda mı?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Türkiye gibi bir ülkeyi hayvansal ürünler alanında ithalata bağımlı hale getirmek çok büyük bir ayıptır. Bazen bahaneler arıyoruz. Yağış rejimimiz yetersiz, meralarımızın kalitesi düşük gibi. Avustralya'dan gelerek Türkiye'yi gezen meslektaşlar ise Avustralya'da çoğu bölgelerdeki iklim ve mera koşullarının daha iyi olmadığını vurguluyorlar. Ve Avustralya Merinos yetiştiriciliği ile üstün verimlere ulaşmakta, en önemli dünya yapağı üreticisi olmayı başarmaktadır. Yine Avustralya Kurban Bayramları için uzak mesafelerden Arap ülkelerine ve bu yıl Türkiye'ye kurbanlık koyun ihraç etmektedir. İsrail su olmayan, sıcaktan kavrulan topraklarda inek başına dünyadaki en yüksek süt verimlerine ulaşabilmekte ve bütün hayvansal ürün ihtiyacını kendisi sağlayabilmektedir.

Türkiye'nin hayvancılık adına değerlendirilmeyi bekleyen çok önemli kaynakları vardır. Ülkemiz insanı hayvancılık yapmaya son derece yatkındır. Buna rağmen Türkiye'nin önü alınamaz bir biçimde bütün hayvansal ürünlerde ithalatçı konumuna sürükleniyor oluşu son derece hazin bir tablodur.

Yeni Mesaj: Türkiye'ye ithal edilen etlere uygulanan 4'lü test kaldırıldı. Bunun ne gibi sonuçları olacaktır? Prof. Dr. Alper Yılmaz: Evet, et ithalatı sürecini yavaşlattığı gerekçesiyle BSE (deli dana hastalığı), tüberküloz, brusella ve IBR hastalıkları için uygulanan 4'lü test kaldırıldı. Hiç şüphesiz denetlemenin azaltılması, gevşetilmesi bu hastalıkların Türkiye'ye girmesi riskini arttıracaktır. Yalnızca organoleptik muayene ile etlerin sağlıklı olduğuna karar vermek büyük risk almaktır. Daha yakın zamanda Hollanda'da deli dana hastalığının tespit edilmiş olması riskin varlığını koruduğunu göstermektedir.  Nitekim ABD'de de ilk deli dana vakası Kanada'dan ithal edilen bir hayvanda görülmüştür. Bir tek deli dana vakasının dahi gözlenmesi bu hastalık açısından şimdilik temiz olan Türkiye'nin sicilinin bozulmasına ve tüketicinin de büyük endişeye düşmesine neden olacaktır. Türkiye hayvancılıkta, kontrolden çıkmış ithalatla beraber çok büyük bir risk altına sokulmuştur.

Yeni Mesaj: Domuz eti kaynaklı yemler batılı ülkelerde üretilen hayvanlara yediriliyor iddiası doğru mudur?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Batılı ülkelerde deli dana hastalığı riski nedeniyle ruminant dediğimiz çok mideli sığır, manda, koyun, keçi gibi hayvanların mezbaha artıklarının yine ruminantlara yedirilmesi yasaktır. Ancak domuz ruminant olmadığından, domuzdan köken alan mezbaha artıklarının ruminantlara yani sığır, manda, koyun, keçi gibi hayvanlara yedirilmesinde ABD ve AB ülkeleri gibi batılı ülkelerde yasal bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla et ithalatı yoluyla Türkiye'ye domuzdan köken alan dokuları yem olarak yemiş olma ihtimali bulunan hayvanların etleri gelmektedir.  Yapılan son çalışmalar da yem kaynaklı DNA parçacıklarının et, yumurta ve süt gibi hayvansal kaynaklı ürünlere geçebildiğini göstermektedir. Dolayısıyla ithal edilen etlerde domuzdan köken alan bazı biyolojik yapıların bulunması mümkündür. Bu olasılık yoktur demek kanımca bilimsel açıdan doğru olmaz.

Yeni Mesaj: Bu yemlerle beslenen hayvanların etinin yenmesi sizce insan sağlığını nasıl etkiler?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Domuz kaynaklı dokuları yem olarak tüketmiş sığırların domuzdan kaynaklı yapılar nedeniyle insan sağlığında olumsuz etkilerinin olabileceğini söylemek bilimsel açıdan doğru olmaz. Bu daha çok moral değerlerle, inanışlarla ilgili bir konudur. Ülkemiz insanının bu konuyla ilgili hassasiyetlerinin olabileceği bir gerçektir. Bu bilimsel gerekçeleri olan bir bilgidir ve bilim adamı sorumluluğu da bunun kamuoyu ile paylaşılmasını gerektirmektedir.

Yeni Mesaj: Türkiye'de yem üretimi yapılmakta mıdır?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Hiç şüphesiz Türkiye'de yem üretimi konusunda faaliyet gösteren çok sayıda kuruluş bulunmaktadır.  Ancak Türkiye'de bitkisel üretim içerisinde hayvan yemi üretimi amaçlı olarak ekim, dikim yapılan arazi oranı çok düşük olarak gerçekleşmektedir. Bu da yem üretimi için gerekli hammadde sağlanmasında önemli açıklar oluşturmaktadır.

Yeni Mesaj: Yem konusunda ithalat ne durumda?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Yem için gerekli hammadde ülke içinden yeterince karşılanamadığı için özellikle mısır ve soya fasulyesi ithalatı yapılmaktadır. Özellikle kanatlı sektörünün toplam yem ihtiyacının karşılanmasında ithal edilen bu yemlerin kullanımı önemli yer tutmaktadır. İthal edilen mısır ve soya ürünleri daha çok Türkiye'de yem üretimi için hammadde olarak kullanılmaktadır.

Yeni Mesaj: Son olarak, hayvancılık için çözüme yönelik düşünceleriniz nelerdir?Prof. Dr. Alper Yılmaz: Türkiye'de hayvancılığın geliştirilebilmesi için, üniversitelerin de "sahaya yayım" servisleri ve sahadaki sorunların çözümüne yönelik araştırmalarıyla çözümün içerisine katılması gereklidir. Özverili çalışmalarla, hayvancılıkta, bölgelere özgü ürünlerin geliştirilmesi, yetiştiriciye ait örgütlü yapıların devreye sokulması, hayvancılıkta öz kaynaklara yönelik ıslah çalışmalarıyla, hayvansal ürün fiyatlarında üretici için sağlanacak istikrar ve üretime yönelik destekler ile Türkiye hayvancılığını tekrar ayaklandırmak mümkün olabilecektir. Türkiye'nin sahip olduğu kaynaklar ve hayvancılık üretim potansiyeli, değil ithalata mahkûm olmak, yüksek üretimle ihracat yapabilecek duruma gelmeyi hak etmektedir.
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni takip etmek isteyen ulusal ve uluslararası basın mensuplarına yönelik Ankara ve İstanbul'da "basın merkezi" kurulacak.
28.03.2024 12:38:00
Anadolu Ajansı
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin Türkiye'nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda da ilgiyle takip edilmesi bekleniyor.

Başkanlık tarafından kurulacak basın merkezleri ile ulusal ve uluslararası basın mensuplarının seçime ilişkin gelişmeleri sağlıklı ve hızlı şekilde takip etmelerine katkı sunulması amaçlanıyor.

Basın merkezleri gün boyunca, ulusal ve yerleşik uluslararası basın mensupları ile seçimleri izlemek üzere yurt dışından gelen uluslararası basın mensuplarının kullanımına açık olarak hizmet verecek.

Ankara ve İstanbul'da kurulacak basın merkezlerinde seçim sonuçlarına dair veriler, Anadolu Ajansı (AA) tarafından sağlanacak. Basın mensuplarına seçim sonuçlarını anlık takip etme imkanının yanı sıra teknik altyapı, simultane tercüme ve canlı yayın imkanı sunulacak.

Gün boyunca akademisyenler, kanaat önderleri, kamu kurum temsilcileri tarafından da ziyaret edilecek basın merkezlerinde, ulusal ve uluslararası basın mensupları konuklarla röportajlar yapabilecek.

Öte yandan, basın merkezlerinde, Türkiye'nin geçmişten bugüne çok partili siyasi hayatı, demokrasi ve seçim tecrübeleri, seçim kampanyalarına ilişkin fotoğraf ve görüntüleri içeren "Türkiye'nin Seçim Tarihi ve Demokrasi Tecrübesi" temalı sergi yer alacak.

Ankara'da Point Hotel'de, İstanbul'da The Marmara Taksim'de kurulacak basın merkezleri 31 Mart Pazar günü saat 14.00'ten itibaren basın mensuplarının hizmetine açık olacak. 

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.