Özellikle kalınbağırsak-rektum, prostat, meme, idrar yolları ve ağız kanserlerinin oluşumunda beslenme ile ilgili faktörlerin belirleyici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baysal, beslenmenin düzenlenmesiyle bu hastalıkların önüne geçilebileceğini vurguladı.Besinlerdeki kanser geliştirici öğelerin, tuzlama, tütsüleme, yüksek ısıda kızartma gibi işlemler sonrasında ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Baysal, "Bunun yanında kanser oluşumunda etkili reaktif oksijeni etkisizleştiren ve savunma sistemlerini güçlendiren antioksidantları içeren besinler, kanseri önleyici yönde etkilidir" dedi.Antioksidantların özellikle meyve, sebze, baklagiller, soya fasulyesi ve tahıl özünde bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Baysal, "Yazın domatesi, kışın turunçgilleri sofranızdan eksik etmeyin, bol bol yeşillik yiyin" uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Baysal, Besinlerin iyi yıkanmaması sonucu midede oluşan "helikobakter pylori" isimli bakterinin uzun yıllar kendini hissettirmeden yaşadığını, ülser ve mide kanseri oluşumunda rol oynadığını belirtti.
TEMEL SORUN "ŞİŞMANLIK VE TEMBELLİK"
Kanser ve diğer kronik hastalıkların yaygınlaşmasının temelinde "şişmanlık ve tembellik" yattığını vurgulayan Prof. Dr. Baysal, modern yaşamın insanları aşırı beslenmeye ve hareketsizliğe sürüklediğini söyledi.Prof. Dr. Baysal, günde 45-60 dakika yürüyen bir insanın yaşam kalitesini büyük ölçüde artırabileceğini kaydetti. Baysal, tüm dünyaya yayılan "fast food" yeme alışkanlığının da orantısız ve hızlı kilo alımına yol açtığını söyledi.
TUZ BÜYÜK TEHLİKE
Türk toplumunda yer eden aşırı tuz tüketiminin de günlük 5 grama indirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Baysal, besinleri doğal tuzlarıyla tüketmenin önemine işaret etti. Bu alışkanlığı küçük yaşlarda kazanmanın büyük fayda sağladığını belirten Prof. Dr. Baysal,tuzun, sindirim sistemi kanserinde etkin rol oynadığını, hücreleri yıpratarak mide kanserine, kan basıncını artırarak da yüksek tansiyona neden olduğunu söyledi.
ÇAYA SINIRLAMA GETİRİN
Prof. Dr. Baysal, Türk kültürünün vazgeçilmezlerinden olan çay konusunda ise erkeklere ve menopoz sonrası kadınlara bir sınırlama getirmediklerini belirtti. Prof. Dr. Baysal, ancak büyük ölçüde kansızlık sorunu çeken doğurganlık dönemindeki kadınların, çayı yemekle beraber içmemeleri gerektiğini söyledi.