Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, "Örgütlü suçların cezalandırılamasında, ceza hukukunun geleneksel esasalarından farklılık zorunluğu vardır" dedi.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen "Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele" konulu seminerlerden 7'incisi Samsun'da yapıldı.

Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, seminerde yaptığı konuşmada 1999 yılında yürürlüğe giren ve organize suçlarla mücadelede önemli yenilikler getiren 4422 sayılı "Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu"nun en iyi şekilde anlaşılıp uygulanabilmesi için hakim, savcı ve ve kolluk görevlilerine önemli görevler düştüğünü söyledi.

Örgütlü suçlarla mücadelenin bütün dünya ülkelerin ortak sorunu olduğunu anlatan Dönmezer, bu nedenle bu tür suçların cezalandırılmasında özel yasal düzenlemeler gerektiğini ifade etti. Bu kapsamda, son günlerde düzenlenen bazı operasyonlarla ilgili bazı tepkiler ortaya çıktığını belirten Dönmezer, şunları kaydetti:

"Böyle beyanlara daha önce de rastladık. Dünyanın muhtelif ülkelerinde ve evrensel hukukta, örgütlü suçlarının cezalandırılması söz konusu olduğunda, herkes ceza hukukunun geleneksel esaslarından farklılık yapılması gerektiğini düşünür. Bazı İtalyan yazarlarının dediği gibi geleneksel ceza hukukundan farklı, onu ihlal edici nitelikte, ondan sapıcı nitelikte bir ceza hukukunun teşkilinde mutabık kalınır. Örgütlü suçları cezalandırmamız söz konusu olduğunda, dünya ölçüsünde, sınırlar ötesine sarkan zararları karşısında tabii olarak ceza hukukundan sapıcı yeni bir takım ilkelerin kabulü zorunluluğu kendisini gösteriyor."

TOPLUM DÜZENİ BOZULUR

Dönmezer, BM'nin, insan hakları konusundaki tüm hassasiyetine rağmen 2000 yılı Aralık ayında imzalanan "Palermo Sözleşmesi"nde de (Sınırlar Ötesi Örgütlü Suça Karşı BM Sözleşmesi) bunun esas alındığını söyledi.

Suç örgütlerinin eylemlerinin dünyanın her yerinde medyanın ilgisini çektiğini, bunun da toplum içinde "suç korkusu"nun yayılmasına yol açtığını anlatan Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, suç korkusunun egemen olduğu toplumlarda kişişel özgürlüklerin ortadan kalktığını ve ekonomik etkinliğin azaldığını belirtti.

"Suç örgütleri yalnız bireyleri zarara uğratmakla kalmaz, toplumun sosyal, yasal, ekonomik ve politik düzenini de bozar" diyen Dönmezer, suç örgütlerinin zaman içinde ortadan kaldırılamaması durumunda toplumun politik düzeninin de bozulacağını bildirdi.

YOLSUZLUKLAR SUÇ ÖRGÜTLERİNİN İŞİ

Suç örgütlerinin amaçlarına ulaşmak için milli ve milletlerarası alanda yolsuzluk ve rüşveti özellikle benimsediklerini anlatan Dönmezer, Türkiye'deki bazı yolsuzluk ve rüşvet mekanizmalarının arkasında suç örgütleri olduğu görüşünü savundu.

Yolsuzluk ve rüşvetin, gerek genel ekonomik yapıda, gerekse bireysel anlamda büyük yıkıcı etkileri olduğunu belirten Dönmezer, şunları söyledi:

"Yolsuzlukların yaşamasını temin eden şey suç örgütleridir. Devlet mekanizmasını çalıştırmak için 'yağlamak' adı verilen rüşvet çarkı, adeta bu suç örgütleri nedeniyle bir ek vergi gibi etki yapmakta ve devletin hazinesine gitmeyen bu vergiler milli ekonominin sırtına binmektedir. Bu durum, özelikle gelişmekte olan ülkeler için ihtiyaç duyulan mali kaynakları kısıtlamaktadır. Yolsuzluk, yeni yatırımları önlemekte ve ülkeye yabancı yatırımcı ve yabancı sermayenin girişini engellemektedir. İçinde hergün yolsuzluktan söz edilen, yolsuzluk ve rüşvetin egemen olduğu bir topluma yabancı sermaye gelmez."

Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, 4422 sayılı yasasının, geç kalınmış olmasına rağmen 1999 yılında yürürlüğe girmesinin, önemli bir gelişme olduğunu sözlerine ekledi.

SEMİNER İKİ GÜN SÜRECEK

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen seminer, 2 gün sürecek.

Kurumahmutoğlu Büyük Samsun Oteli'nde gerçekleştirilen seminere, Ankara, Amasya, Bolu, Bartın, Çankırı, Çorum, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Sakarya, Samsun, Sinop, Tokat ve Zonguldak illerinden DGM ve adli yargı hakim ve savcıları ile emniyet jandarma görevlileri katılıyor.