"Tarımı bitirmek, Türkiye'yi bitirmektir. Artık öyle noktaya geldik ki, dışarıdan tarım ürünleri ithal ediyoruz. Defalarca söyledik, yazdık, bunun sebebi çok açık: IMF ve AB talepleriyle çıkarılan yasalar ve yürütülen politikalar, Türkiye'de tarımı tamamen bitirmiştir"
Prof. Dr. Haydar BaşBağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı
Biz ilkokul çağlarındayken, ders kitaplarımızda "yetiştirdiği tarım ürünleriyle kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olduğumuz" yazardı. Şimdi geldiğimiz noktaya bakınca, ortaya ibretlik bir manzara çıkıyor maalesef. O günlerden eser kalmadı artık. En çok övündüğümüz, bizi diğer ülkelerden üstün ve avantajlı kılan en önemli özelliğimiz, ne yazık ki uygulanan yanlış politikalarla eriyip gitti. Artık öyle noktaya geldik ki, dışarıdan tarım ürünleri ithal ediyoruz.
Peki bu nasıl oldu?Defalarca söyledik, yazdık, bunun sebebi çok açık: IMF ve AB talepleriyle çıkarılan yasalar ve yürütülen politikalar, Türkiye'de tarımı tamamen bitirmiştir. Neticenin böyle olması da normaldir. Yıllardan beri kapılarında "Ne olur, bizi alın" diye bekleştiğimiz AB ülkeleri, çok değil, 80 yıl önce topraklarımızda işgalci konumundaydılar.
Neden acaba?Yukarıda da belirttik; ülkemiz, başta tarım olmak üzere pek çok yerüstü ve yer altı zenginliklerine sahip ve bu üstünlükleriyle, sömürmeyi devlet politikası haline getirmiş ülkelerin her zaman hedefindeydi. Haçlı dünyasının sömürgeci karakterinin yanı sıra medeniyetler arası rekabet, mücadele ve çatışma kuralı, Türk milletinin coğrafyasını sürekli hedef haline getirmiştir. İster kabul edelim ister etmeyelim, Türk milleti, tarih sürecinde Hz. Peygamber (sav) ve mübarek ashabının ardından Tevhid medeniyetinin bayraktarlığını yapmıştır. Bu nedenle yüce milletimizin yaşadığı topraklar, zaman zaman Haçlı seferlerine, zaman zaman Şark projesi ve Sevr manevralarına ve 85-90 yıl öncesinde Anadolu'muzda yaşandığı üzere bilfiil işgallere maruz kalmıştır. Fakat, verilen şanlı müdafaa ve kurtuluş mücadelesi, bu hesapları alt üst etti. Bağımsızlık kazanıldıktan sonra, uygulanan milli politikalarla genç Türkiye, kısa sürede bölgesinde örnek ve stratejik konumuna yeniden oturdu.
"Dışa bağımlı idare" sürecinden en çok etkilenen saha Türk tarımıFakat, Kurtuluş mücadelemizin önderi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra işler değişti. Hedefteki ülke Türkiye'yi işgallerle bitiremeyenler, başka taktiklere başvurdular, içten teslim almaya koyuldular. Türkiye, her sahadaki milli gidişattan ve bağımsızlık istikametinden uzaklaşmaya başladı. Ülke, mandacı ve ecnebi bağımlısı politikalarla idare edilmeye başlandı. Konumuz bu olmadığı için detaya girmeyeceğiz. Bu "dışa bağımlı idare" sürecinden en çok etkilenen saha Türk tarımı oldu, köylü bitti, çiftçi bitti. Köylü milletin efendisi olmaktan çıktı; mağdur oldu, harap ve bitap düştü. Türk tarımın bittiğini artık herkesin seslendirdiği şu günlerde, bu taktiklerin başarılı olduğu muhakkaktır.Bugün AB'nin ve hatta ABD'nin hedefi çok açık: Türk çiftçisini devre dışı bırakıp, Türkiye'yi kendi çiftçisine pazar yapmak! Şayet siz Avrupa Birliği'ne girerken, tarım ve hayvancılığı desteklerseniz; o zaman İtalya'nın, Fransa'nın, Almanya'nın, kısaca, tarım ve hayvancılıkta bol ürün elde eden devletlerin ürünlerinin önünü kesmiş olursunuz. Avrupa diyor ki; "Bizimle olmak istiyorsanız, 35 milyon olan tarım bölgesindeki nüfusu 10 milyona indireceksiniz. Hayvancılığı ve tarımı terk edeceksiniz." AB ham hayline kapılmış idareciler, bu talimat istikametinde yol alınca, dünyanın en verimli toprakları üzerinde bulunmasına rağmen Türk çiftçisi ve köylüsü can çekişmeye başladı, tarım bitti. Böyle olunca ülkemiz Avrupa ülkelerinin pazarı haline getirildi.
Tarımda "Milli Ekonomi Modeli" şarttır ve esastırÖyleyse, yüce milletimize büyük bir ideal diye belletilmeye çalışılan bu AB gerçeğini çok iyi görüp, üzerimizdeki oyunu bozmamız şarttır. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, bir millet için silah gücü ne kadar mühim ve stratejik ise, mermi ne kadar mühimse, tarım sektörü de o kadar ehemmiyetli ve stratejiktir. Hatta tarım, daha da stratejiktir; mermisiz asker, düşmana karşı belki farklı yöntemlerle mücadele edebilir, ama aç kalmış asker asla mücadele edemez. Bu sebeple biz, uluslararası ilmi platformlarda birçok kere değerlendirilen Milli Ekonomi Modeli'mizde "tarım sektörü"nde acilen yapılması gerekenleri detaylarıyla açıkladık. (devam edecek)
Prof. Dr. Haydar BaşBağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı
Biz ilkokul çağlarındayken, ders kitaplarımızda "yetiştirdiği tarım ürünleriyle kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olduğumuz" yazardı. Şimdi geldiğimiz noktaya bakınca, ortaya ibretlik bir manzara çıkıyor maalesef. O günlerden eser kalmadı artık. En çok övündüğümüz, bizi diğer ülkelerden üstün ve avantajlı kılan en önemli özelliğimiz, ne yazık ki uygulanan yanlış politikalarla eriyip gitti. Artık öyle noktaya geldik ki, dışarıdan tarım ürünleri ithal ediyoruz.
Peki bu nasıl oldu?Defalarca söyledik, yazdık, bunun sebebi çok açık: IMF ve AB talepleriyle çıkarılan yasalar ve yürütülen politikalar, Türkiye'de tarımı tamamen bitirmiştir. Neticenin böyle olması da normaldir. Yıllardan beri kapılarında "Ne olur, bizi alın" diye bekleştiğimiz AB ülkeleri, çok değil, 80 yıl önce topraklarımızda işgalci konumundaydılar.
Neden acaba?Yukarıda da belirttik; ülkemiz, başta tarım olmak üzere pek çok yerüstü ve yer altı zenginliklerine sahip ve bu üstünlükleriyle, sömürmeyi devlet politikası haline getirmiş ülkelerin her zaman hedefindeydi. Haçlı dünyasının sömürgeci karakterinin yanı sıra medeniyetler arası rekabet, mücadele ve çatışma kuralı, Türk milletinin coğrafyasını sürekli hedef haline getirmiştir. İster kabul edelim ister etmeyelim, Türk milleti, tarih sürecinde Hz. Peygamber (sav) ve mübarek ashabının ardından Tevhid medeniyetinin bayraktarlığını yapmıştır. Bu nedenle yüce milletimizin yaşadığı topraklar, zaman zaman Haçlı seferlerine, zaman zaman Şark projesi ve Sevr manevralarına ve 85-90 yıl öncesinde Anadolu'muzda yaşandığı üzere bilfiil işgallere maruz kalmıştır. Fakat, verilen şanlı müdafaa ve kurtuluş mücadelesi, bu hesapları alt üst etti. Bağımsızlık kazanıldıktan sonra, uygulanan milli politikalarla genç Türkiye, kısa sürede bölgesinde örnek ve stratejik konumuna yeniden oturdu.
"Dışa bağımlı idare" sürecinden en çok etkilenen saha Türk tarımıFakat, Kurtuluş mücadelemizin önderi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra işler değişti. Hedefteki ülke Türkiye'yi işgallerle bitiremeyenler, başka taktiklere başvurdular, içten teslim almaya koyuldular. Türkiye, her sahadaki milli gidişattan ve bağımsızlık istikametinden uzaklaşmaya başladı. Ülke, mandacı ve ecnebi bağımlısı politikalarla idare edilmeye başlandı. Konumuz bu olmadığı için detaya girmeyeceğiz. Bu "dışa bağımlı idare" sürecinden en çok etkilenen saha Türk tarımı oldu, köylü bitti, çiftçi bitti. Köylü milletin efendisi olmaktan çıktı; mağdur oldu, harap ve bitap düştü. Türk tarımın bittiğini artık herkesin seslendirdiği şu günlerde, bu taktiklerin başarılı olduğu muhakkaktır.Bugün AB'nin ve hatta ABD'nin hedefi çok açık: Türk çiftçisini devre dışı bırakıp, Türkiye'yi kendi çiftçisine pazar yapmak! Şayet siz Avrupa Birliği'ne girerken, tarım ve hayvancılığı desteklerseniz; o zaman İtalya'nın, Fransa'nın, Almanya'nın, kısaca, tarım ve hayvancılıkta bol ürün elde eden devletlerin ürünlerinin önünü kesmiş olursunuz. Avrupa diyor ki; "Bizimle olmak istiyorsanız, 35 milyon olan tarım bölgesindeki nüfusu 10 milyona indireceksiniz. Hayvancılığı ve tarımı terk edeceksiniz." AB ham hayline kapılmış idareciler, bu talimat istikametinde yol alınca, dünyanın en verimli toprakları üzerinde bulunmasına rağmen Türk çiftçisi ve köylüsü can çekişmeye başladı, tarım bitti. Böyle olunca ülkemiz Avrupa ülkelerinin pazarı haline getirildi.
Tarımda "Milli Ekonomi Modeli" şarttır ve esastırÖyleyse, yüce milletimize büyük bir ideal diye belletilmeye çalışılan bu AB gerçeğini çok iyi görüp, üzerimizdeki oyunu bozmamız şarttır. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, bir millet için silah gücü ne kadar mühim ve stratejik ise, mermi ne kadar mühimse, tarım sektörü de o kadar ehemmiyetli ve stratejiktir. Hatta tarım, daha da stratejiktir; mermisiz asker, düşmana karşı belki farklı yöntemlerle mücadele edebilir, ama aç kalmış asker asla mücadele edemez. Bu sebeple biz, uluslararası ilmi platformlarda birçok kere değerlendirilen Milli Ekonomi Modeli'mizde "tarım sektörü"nde acilen yapılması gerekenleri detaylarıyla açıkladık. (devam edecek)