Ülkemizin etrafı ateşten çembere alınmış vaziyette. Güneyde PYD ile doğuda PKK ile çarpışıyoruz. Masada da ABD, AB ve ABD'nin hizmetkârı olan Arap ülkeleri ile.
Rusya ve İran ile henüz tam bir güven ortamı oluşturamadığımız için her an ülkemiz aleyhine olumsuz gelişmeler ortaya çıkabiliyor.
Diğer taraftan ise Kıbrıs'ta Rumlar, Ege'de Yunanistan, Irak'ta Barzani, Doğuda Ermenistan adeta pusuda bekliyor.
Bu şartlarda devlet mekanizmalarının ve milletin hele hele tarihe yön vermiş Türk Milletinin tek vücut olması gerekirken Meclis'teki siyasi partiler ve liderleri üzerinden milletimiz birbirinden uzaklaşıyor.
AKP ve MHP, CHP'nin açığını arıyor. CHP ise AKP ve MHP'nin açığını arıyor. Bir açık bulduklarında ise en ağır itham hatta hakaretlerle direkt hedef gösterme ile birbirlerini sözüm ona eleştiriyorlar.
Son modaları, 'Sen terör örgütlerinden yanasın' kapışması.
Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na; "PKK'ya, PYD'ye, FETÖ'ye terör örgütü diyemiyor" diye açıklama yapıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu cevap veriyor; "50 sefer söyledim, meydanlarda, televizyonlarda söyledim. Bunlar terör örgütüdür?"
Sonra Sayın Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a; "Sen hâlâ El Nusra terör örgütü müdür, değil midir, söyleyemiyorsun" diyor. O da Erdoğan'ı, halka şikâyet ediyor.
Bu sefer Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na; "Al, diyorum; El Nusra bir terör örgütüdür, El Kaide terör örgütüdür."
Eee! Ne oldu? İkisi de terör örgütlerine, terör örgütüdür, dedi. Terör bitti mi? Hayır. Peki, o kadar laf, itham, hedef gösterme niçin yapıldı?
Ya milletimiz! Maalesef milletimiz gelişen olaylara objektif bakamıyor, olayları değerlendirmede düne bakıp, kim ne dedi, ne yaptı değerlendiremiyor.
Oysa şöyle bir geriye dönüp baksa! Habur'da teröristlere çadır kuranın AKP, teröristlerin avukatlığını yapanın ise CHP olduğunu görecektir.
(Atıyorum) Diyarbakır'daki terörist cenazesine AKP'li vekillerin, Mardin'deki terörist cenazesine CHP'li vekillerin katıldığını görür.
Milletimiz şöyle birkaç yıl geriye baksa "çözüm sürecini" başlatanın AKP, alkışlayanın CHP olduğunu görür.
Bugün 'teröristlikle' itham edilen HDP'li vekiller ile Dolmabahçe protokolünü imzalayanın AKP, alkışlayanın da CHP olduğunu görür.
Milletimiz şöyle bir geriye baksa! İmralı'yı kimin muhatap aldığını, Öcalan'a kimlerin methiyeler düzdüğünü, Sosyalist Enternasyonal toplantılarında Türkiye'yi zan altında bırakan konuşmalara kimlerin sessiz kaldığını görür.
Milletimiz şöyle bir geriye dönüp baksa! Fetullah Gülen'e kimlerin sınırsız kredi açtığını, PYD militanlarını 29 Ekim'de ülkemizden kimlerin geçirdiğini, Salih Müslim'i kimlerin konuk ettiğini, Barzani'yi kimlerin alkışlattığını görür.
Milletimiz şöyle bir geriye dönüp baksa çok şey görecek. Oysa hepimiz biliyoruz ki, dün yarının aynasıdır. Milletimiz aynaya bakmadığı için yarınını göremiyor.
* * *
Diğer bir hayati konu da Meclis'teki siyasi partiler adeta bir paylaşım savaşı veriyorlar. Oysa kavga ettikleri konu ve değerler milletimizin, devletimizin değerleridir.
İslam Dini siyaset üstüdür. Kimse tekeline alamaz.
Tarih, siyaset üstü bir kavramdır. Kimse çıkarları için dizayn edemez.
Türk Milleti gerçeği siyaset üstüdür. Kimse özelleştiremez.
Atatürk, siyaset üstü bir gerçektir. Kimse tekelleştiremez.
Ama görüyoruz ki, bu ortak değer ve gerçeklerimizi birileri kendileri için adeta tekelleştirmiş, siyaset malzemesi haline getirmiş, ya övüyor, ya yeriyor.
Bu tükenmişliktir, çözümsüzlüktür, çaresizliktir.
Diğer taraftan ülkemiz 15 Temmuz gibi bir ihanet sürecini yaşadı, yaşıyor. Şimdi ise askerimiz sınır ötesinde ülkemize yönelik tehditleri yok etmek için savaşıyor.
Bu gibi olaylar milli meseledir. Milletin tamamının meselesidir. Ama görüyoruz ki, 15 Temmuz da siyasete alet edildi, askeri operasyonlar da.
Neticede herkes şunu çok iyi bilmeli ki; Türkiye, AKP'den de, CHP'den de kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
Rusya ve İran ile henüz tam bir güven ortamı oluşturamadığımız için her an ülkemiz aleyhine olumsuz gelişmeler ortaya çıkabiliyor.
Diğer taraftan ise Kıbrıs'ta Rumlar, Ege'de Yunanistan, Irak'ta Barzani, Doğuda Ermenistan adeta pusuda bekliyor.
Bu şartlarda devlet mekanizmalarının ve milletin hele hele tarihe yön vermiş Türk Milletinin tek vücut olması gerekirken Meclis'teki siyasi partiler ve liderleri üzerinden milletimiz birbirinden uzaklaşıyor.
AKP ve MHP, CHP'nin açığını arıyor. CHP ise AKP ve MHP'nin açığını arıyor. Bir açık bulduklarında ise en ağır itham hatta hakaretlerle direkt hedef gösterme ile birbirlerini sözüm ona eleştiriyorlar.
Son modaları, 'Sen terör örgütlerinden yanasın' kapışması.
Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na; "PKK'ya, PYD'ye, FETÖ'ye terör örgütü diyemiyor" diye açıklama yapıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu cevap veriyor; "50 sefer söyledim, meydanlarda, televizyonlarda söyledim. Bunlar terör örgütüdür?"
Sonra Sayın Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a; "Sen hâlâ El Nusra terör örgütü müdür, değil midir, söyleyemiyorsun" diyor. O da Erdoğan'ı, halka şikâyet ediyor.
Bu sefer Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na; "Al, diyorum; El Nusra bir terör örgütüdür, El Kaide terör örgütüdür."
Eee! Ne oldu? İkisi de terör örgütlerine, terör örgütüdür, dedi. Terör bitti mi? Hayır. Peki, o kadar laf, itham, hedef gösterme niçin yapıldı?
Ya milletimiz! Maalesef milletimiz gelişen olaylara objektif bakamıyor, olayları değerlendirmede düne bakıp, kim ne dedi, ne yaptı değerlendiremiyor.
Oysa şöyle bir geriye dönüp baksa! Habur'da teröristlere çadır kuranın AKP, teröristlerin avukatlığını yapanın ise CHP olduğunu görecektir.
(Atıyorum) Diyarbakır'daki terörist cenazesine AKP'li vekillerin, Mardin'deki terörist cenazesine CHP'li vekillerin katıldığını görür.
Milletimiz şöyle birkaç yıl geriye baksa "çözüm sürecini" başlatanın AKP, alkışlayanın CHP olduğunu görür.
Bugün 'teröristlikle' itham edilen HDP'li vekiller ile Dolmabahçe protokolünü imzalayanın AKP, alkışlayanın da CHP olduğunu görür.
Milletimiz şöyle bir geriye baksa! İmralı'yı kimin muhatap aldığını, Öcalan'a kimlerin methiyeler düzdüğünü, Sosyalist Enternasyonal toplantılarında Türkiye'yi zan altında bırakan konuşmalara kimlerin sessiz kaldığını görür.
Milletimiz şöyle bir geriye dönüp baksa! Fetullah Gülen'e kimlerin sınırsız kredi açtığını, PYD militanlarını 29 Ekim'de ülkemizden kimlerin geçirdiğini, Salih Müslim'i kimlerin konuk ettiğini, Barzani'yi kimlerin alkışlattığını görür.
Milletimiz şöyle bir geriye dönüp baksa çok şey görecek. Oysa hepimiz biliyoruz ki, dün yarının aynasıdır. Milletimiz aynaya bakmadığı için yarınını göremiyor.
* * *
Diğer bir hayati konu da Meclis'teki siyasi partiler adeta bir paylaşım savaşı veriyorlar. Oysa kavga ettikleri konu ve değerler milletimizin, devletimizin değerleridir.
İslam Dini siyaset üstüdür. Kimse tekeline alamaz.
Tarih, siyaset üstü bir kavramdır. Kimse çıkarları için dizayn edemez.
Türk Milleti gerçeği siyaset üstüdür. Kimse özelleştiremez.
Atatürk, siyaset üstü bir gerçektir. Kimse tekelleştiremez.
Ama görüyoruz ki, bu ortak değer ve gerçeklerimizi birileri kendileri için adeta tekelleştirmiş, siyaset malzemesi haline getirmiş, ya övüyor, ya yeriyor.
Bu tükenmişliktir, çözümsüzlüktür, çaresizliktir.
Diğer taraftan ülkemiz 15 Temmuz gibi bir ihanet sürecini yaşadı, yaşıyor. Şimdi ise askerimiz sınır ötesinde ülkemize yönelik tehditleri yok etmek için savaşıyor.
Bu gibi olaylar milli meseledir. Milletin tamamının meselesidir. Ama görüyoruz ki, 15 Temmuz da siyasete alet edildi, askeri operasyonlar da.
Neticede herkes şunu çok iyi bilmeli ki; Türkiye, AKP'den de, CHP'den de kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024