Özelleştirme furyası nedeniyle istihdam alanlarında azalma ve daralma hızla devam ediyor.
İş bulma imkanları her geçen gün artmıyor azalıyor.
Mevcut iktidarın Avrupa Birliği'ne verdiği sözü yerine getirmek için attığı adımlar, attığı imzalar ve yaptığı yeni düzenlemeler nedeniyle ekilen-biçilen tarım arazileri her yıl azaldı ve asla artmadı.
Ülkeyi, diğer ülkelerin pazarı haline getirmek için çıkarılan yazalar sebebi ile, her geçen yıl tarım nüfusu hep azaldı ve asla artmadı.
Tarımdan geçimini sağlayan kesim sürekli zarar ettiği için zaten öteden beri var olan köyden şehire göç, son yıllarda daha da hızlandı, şehirler taşma noktasına gelirken köyler boşaldı, boşaltıldı.
Stratejik ürünler olan tarım ürünleri noktasında tamamen dışa bağımlı hale geldik.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin tabii bir sonucu olarak başlarına adeta kıyamet koparılan komşu ülkelerden gelen aşırı göç nedeniyle zaten had safhada olan işsizlik iyice tavan yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Fert başına düşen milli gelir noktasında verilen rakamlar 'büyüklere masallar' seviyesini asla aşamadı ve her geçen yıl milletin alım gücü azaldıkça azaldı, tükendikçe tükendi.
Bütün bu olumsuz tabloların doğal bir sonucu olarak milleti millet yapan ana direklerden biri olan aile kurumu ciddi yaralar aldı, örselendi, bozuldu, zayıfladı ve idrak eden beyinler için gerçekten ürkütücü bir hal aldı.
Örnekleri sayfalarca sürdürmek mümkün ancak, bu ülkede bu olumsuz tablolar yaşanırken sadece bir şey hususunda ciddi artışlar kaydedildi o da; hazmetme kapasitesi.
"Helal-haram ver Allah'ım/Aciz kulun yer Allah'ım" mantığı adeta yediden yetmişe yayıldı, yaygınlaştırıldı ve kul hakkı hassasiyeti, kamu malını koruma titizliği nerdeyse buharlaştırıldı.
Yandaşlık tavan yaptı, partizanlık tavan yaptı, iktidar çevrelerinden pay kapma hırsı, iktidarın yanlışlarına karşı kitleleri kör ve sağır hale getirdi.
Kitleler, oy verip savundukları iktidarın yanlışlarını, çok bariz hatalarını örtmek için, dikkatlerden kaçırmak için adeta seferberlik ilan ettiler.
Savundukları iktidar partisinin bütün hatalarını, kusurlarını, ilerde büyük felaketlere yol açacak çok açık yanlışlarını hazmetme seferberliği başlattılar.
"Reel politika gereği, konjonktür böyle gerektiriyor, şartların zorlaması" gibi bahaneler üreterek, insafla, iz'anla asla bağdaşmayacak icraatları bile hazmettiler ve çevrelerine de hazmettirmeye çalıştılar ve çalışıyorlar.
Günahları, haramları, kötülük ve çirkinlileri, çok açık hata ve kusurları hazmetme kapasitesi bu kadar artmamış olsaydı, mevcut iktidar çoktan yolcu olmuştu.
On altı yıllık yıpranmışlığına rağmen, milletin kendisine tanıdığı bütün kredileri hoyratça kullanıp tüketmiş olmasına rağmen hala seçim kazanma umudu taşıyorsa, başka değil sadece bu hazmetme kapasitesinin artmış olmasındandır.
Kitlelerin hazmetme kapasitesini artırmak için dini istismar ettikleri de apayrı bir kitap konusu.
İş bulma imkanları her geçen gün artmıyor azalıyor.
Mevcut iktidarın Avrupa Birliği'ne verdiği sözü yerine getirmek için attığı adımlar, attığı imzalar ve yaptığı yeni düzenlemeler nedeniyle ekilen-biçilen tarım arazileri her yıl azaldı ve asla artmadı.
Ülkeyi, diğer ülkelerin pazarı haline getirmek için çıkarılan yazalar sebebi ile, her geçen yıl tarım nüfusu hep azaldı ve asla artmadı.
Tarımdan geçimini sağlayan kesim sürekli zarar ettiği için zaten öteden beri var olan köyden şehire göç, son yıllarda daha da hızlandı, şehirler taşma noktasına gelirken köyler boşaldı, boşaltıldı.
Stratejik ürünler olan tarım ürünleri noktasında tamamen dışa bağımlı hale geldik.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin tabii bir sonucu olarak başlarına adeta kıyamet koparılan komşu ülkelerden gelen aşırı göç nedeniyle zaten had safhada olan işsizlik iyice tavan yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Fert başına düşen milli gelir noktasında verilen rakamlar 'büyüklere masallar' seviyesini asla aşamadı ve her geçen yıl milletin alım gücü azaldıkça azaldı, tükendikçe tükendi.
Bütün bu olumsuz tabloların doğal bir sonucu olarak milleti millet yapan ana direklerden biri olan aile kurumu ciddi yaralar aldı, örselendi, bozuldu, zayıfladı ve idrak eden beyinler için gerçekten ürkütücü bir hal aldı.
Örnekleri sayfalarca sürdürmek mümkün ancak, bu ülkede bu olumsuz tablolar yaşanırken sadece bir şey hususunda ciddi artışlar kaydedildi o da; hazmetme kapasitesi.
"Helal-haram ver Allah'ım/Aciz kulun yer Allah'ım" mantığı adeta yediden yetmişe yayıldı, yaygınlaştırıldı ve kul hakkı hassasiyeti, kamu malını koruma titizliği nerdeyse buharlaştırıldı.
Yandaşlık tavan yaptı, partizanlık tavan yaptı, iktidar çevrelerinden pay kapma hırsı, iktidarın yanlışlarına karşı kitleleri kör ve sağır hale getirdi.
Kitleler, oy verip savundukları iktidarın yanlışlarını, çok bariz hatalarını örtmek için, dikkatlerden kaçırmak için adeta seferberlik ilan ettiler.
Savundukları iktidar partisinin bütün hatalarını, kusurlarını, ilerde büyük felaketlere yol açacak çok açık yanlışlarını hazmetme seferberliği başlattılar.
"Reel politika gereği, konjonktür böyle gerektiriyor, şartların zorlaması" gibi bahaneler üreterek, insafla, iz'anla asla bağdaşmayacak icraatları bile hazmettiler ve çevrelerine de hazmettirmeye çalıştılar ve çalışıyorlar.
Günahları, haramları, kötülük ve çirkinlileri, çok açık hata ve kusurları hazmetme kapasitesi bu kadar artmamış olsaydı, mevcut iktidar çoktan yolcu olmuştu.
On altı yıllık yıpranmışlığına rağmen, milletin kendisine tanıdığı bütün kredileri hoyratça kullanıp tüketmiş olmasına rağmen hala seçim kazanma umudu taşıyorsa, başka değil sadece bu hazmetme kapasitesinin artmış olmasındandır.
Kitlelerin hazmetme kapasitesini artırmak için dini istismar ettikleri de apayrı bir kitap konusu.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024