OHAL (Olağanüstü Hal) ilanı istisnai bir durum olduğundan, ancak ilan edilmesi yönünde bir zorunluluk olduğu zaman, bu yola başvurulması gerekir.
Bu yola başvurulmuş olması, mevcut hukuk kurallarının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Lakin temel hak ve özgürlükler askıya alınır ve artık OHAL hukuku öne çıkar.
Hatırlayalım; 15 Temmuz 2016 günü yaşanan askeri darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından 21 Temmuz 2016 günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere 90 gün süreyle ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmişti.
Ogün bugündür uzatmalı bir OHAL rejiminin içindeyiz. Ve Hükümet sözcüsü açıkladı müjdeler olsun der gibi, "OHAL uzatıldı!"
Bu, siyasal iktidar için olumlu olsa da demokrasi için iyi bir haber olmadı. Demokrasilerde hak ve özgürlükler uzun süre askıda bırakılamaz. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi OHAL ilanına yer vermiştir. İnsan haklarına, demokrasiye kasteden darbe teşebbüsü nedeniyle zorunlu olarak ülkemizde OHAL ilan edilmiştir. Bunun haklı gerekçelerini hep birlikte paylaşıyoruz. Paylaşmadığımız ise, OHAL'i gerektiren zorunluluğun ortadan kalkmış olmasına rağmen ve OHAL gerekçesiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan konuların dahi Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile düzenleniyor olmasıdır.
OHAL mağdurlarının yüzbinleri aşan sayıları ve hâlâ sorunlarının çözülememesi, hukuka güveni sarsıcı boyutlara taşımıştır.
Hukuk devleti KHK devletine dönüşmüştür. OHAL istisna halidir. Bunun devamlı uzatılması hukuku askıya alır mı?
Siyaset, hukuk sözcüklerinin içleri dünyaya nereden bakılıyorsa ya da nereden bakıldığı sanılıyorsa oradan doldurulur. Oysa insan hakları hukukunun, sosyal adaletin evrensel boyutta ilkeleri vardır; siyasetin de hukukun da bu ilke ve ölçülere göre anlamlandırılması gerekir.
AKP Hükümeti, hukuku siyasetin kıskacına almış ve oradan baktığı için de OHAL salıncağında hukuku sallamaktadır.
OHAL ilanının ve uzatılmasının hukuka uygunluğu anahtar boyutunda bir meseledir. Hukuka uygunluk; usûl, yer, süre ve sebep unsurları bakımından değerlendirilmelidir. Darbe girişimi nedeniyle başlangıçta ilan edilen OHAL, Anayasa'nın 120. maddesine uygundur. Ancak tekrar tekrar uzatılmasındaki sebep unsuru, değindiğimiz anayasa hükmünde aranan "şiddet hareketlerinin yeniden gerçekleşeceğine dair ciddi belirtilerin ortaya çıkması" koşulu tartışmaya açıktır. Hükümet bir yandan darbecileri ayıkladıklarını ve bu yoldaki terör örgütünü tasfiye ettiklerini söylerken diğer yandan söylediklerini inkâr edercesine OHAL kalkanına sığınmaktadır.
Bu son uzatmada da Anayasa açısından sıkıntılar vardır; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açısından sorunları davet etmektedir. Demokrasimiz yara almaktadır.
Son tahlilde;
Demokrasiyi ortadan kaldırmayı amaçlayan ve yoğun insan hakları ihlâllerine yol açan darbe teşebbüsleri, ancak hak ve özgürlüklere azami ölçüde saygı gösterilmesi ile kalıcı olarak engellenebilecektir.
Bu yola başvurulmuş olması, mevcut hukuk kurallarının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Lakin temel hak ve özgürlükler askıya alınır ve artık OHAL hukuku öne çıkar.
Hatırlayalım; 15 Temmuz 2016 günü yaşanan askeri darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından 21 Temmuz 2016 günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere 90 gün süreyle ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmişti.
Ogün bugündür uzatmalı bir OHAL rejiminin içindeyiz. Ve Hükümet sözcüsü açıkladı müjdeler olsun der gibi, "OHAL uzatıldı!"
Bu, siyasal iktidar için olumlu olsa da demokrasi için iyi bir haber olmadı. Demokrasilerde hak ve özgürlükler uzun süre askıda bırakılamaz. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi OHAL ilanına yer vermiştir. İnsan haklarına, demokrasiye kasteden darbe teşebbüsü nedeniyle zorunlu olarak ülkemizde OHAL ilan edilmiştir. Bunun haklı gerekçelerini hep birlikte paylaşıyoruz. Paylaşmadığımız ise, OHAL'i gerektiren zorunluluğun ortadan kalkmış olmasına rağmen ve OHAL gerekçesiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan konuların dahi Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile düzenleniyor olmasıdır.
OHAL mağdurlarının yüzbinleri aşan sayıları ve hâlâ sorunlarının çözülememesi, hukuka güveni sarsıcı boyutlara taşımıştır.
Hukuk devleti KHK devletine dönüşmüştür. OHAL istisna halidir. Bunun devamlı uzatılması hukuku askıya alır mı?
Siyaset, hukuk sözcüklerinin içleri dünyaya nereden bakılıyorsa ya da nereden bakıldığı sanılıyorsa oradan doldurulur. Oysa insan hakları hukukunun, sosyal adaletin evrensel boyutta ilkeleri vardır; siyasetin de hukukun da bu ilke ve ölçülere göre anlamlandırılması gerekir.
AKP Hükümeti, hukuku siyasetin kıskacına almış ve oradan baktığı için de OHAL salıncağında hukuku sallamaktadır.
OHAL ilanının ve uzatılmasının hukuka uygunluğu anahtar boyutunda bir meseledir. Hukuka uygunluk; usûl, yer, süre ve sebep unsurları bakımından değerlendirilmelidir. Darbe girişimi nedeniyle başlangıçta ilan edilen OHAL, Anayasa'nın 120. maddesine uygundur. Ancak tekrar tekrar uzatılmasındaki sebep unsuru, değindiğimiz anayasa hükmünde aranan "şiddet hareketlerinin yeniden gerçekleşeceğine dair ciddi belirtilerin ortaya çıkması" koşulu tartışmaya açıktır. Hükümet bir yandan darbecileri ayıkladıklarını ve bu yoldaki terör örgütünü tasfiye ettiklerini söylerken diğer yandan söylediklerini inkâr edercesine OHAL kalkanına sığınmaktadır.
Bu son uzatmada da Anayasa açısından sıkıntılar vardır; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açısından sorunları davet etmektedir. Demokrasimiz yara almaktadır.
Son tahlilde;
Demokrasiyi ortadan kaldırmayı amaçlayan ve yoğun insan hakları ihlâllerine yol açan darbe teşebbüsleri, ancak hak ve özgürlüklere azami ölçüde saygı gösterilmesi ile kalıcı olarak engellenebilecektir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023