Henüz bitmemiş öğrencilik sürecimin içindeyken, bir din öğretmenime, vatanın elden yittiğini söylediğimde "hep öyle diyorlar, hani, hâlâ duruyor" benzerinde bir cevap vermişti.
Vatan varlığımızın ismi, evladımızın hakkı olduğuna göre vatanın yitişi gibi en pürdikkat ve endişeli olmamız gereken meselede bu kadar kayıtsız ve umarsız olmak iş miydi? Bu, gözleri kapanmış milletimize çok küçük bir örnek de olsa beni düşündüren bir anımdır.
Vatan en büyük çatımızsa; onu satmak, ona sahip çıkmamak ne anlama gelir?
Ya bugün, bu başlıkta neler oluyor?
Devletin kurumları satılıyor. AKP geldiğinden beri sattığı devlet kurumlarını listelemeye çalışsak, birkaç makaleyi doldurmuş oluruz. Devletin, milletin bir değerini, "işletemiyoruz, zarar ediyoruz" dedikten sonra satmak, istifa etmemenin mi yolu? Beceremiyorsanız, o koltukta ne işiniz var?
Devletin bir kurumunu satmak, namusumuzdan bir parça koparmak, vatanı yabancıya bırakmanın bir halkasını gerçekleştirmek değil midir?
Gelelim ikinci ve daha önemli bir örneğe... Belki milletimizin en büyük ve önemli meselesi maden meselesidir. Madenlerimiz, topluca hepimizin olan değerler.
Madence o kadar zenginiz ki aklımız durur. Bor desen Türkiye, petrol desen okyanusu, altın desen, toryum desen, desen babam desen... Kıyamete kadar bizi bakacak, hem de çok iyi bakacak değerlere sahibiz.
Ya bunlar ne oluyor? "Efendim yok, yok" denilerek yabancılara satılıyor. 80 binin üzerinde ruhsat verildiği hepimizin malumu.
Bunları yabancılara vermek de, direkt Ayşe hanımın, Refik beyin zenginliğini, talancılara bırakmak değil midir?
Kıymetli dostlar!
Çok tehlikeli vakitlerden geçiyoruz.
Yüz yıl önce piyonları denize dökülenlerin bu ülke için hedefleri sadece para değil. Bu ülkeye yerleşmek istiyorlar. Bunu yaparken bizi yok etmek istiyorlar.
Bu çok ciddi, çok hayati...
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Amerika bu bölgeyi kendine vatan etmek istiyor" sözünün ne kadar doğru olduğunu her geçen gün görüyoruz.
Bu ülkeyi parça parça elimizden alıyorlar. Kurumlarını aldılarsa, elimizi bağlamak için. Devlet zarar ediyor diye yabancıya veriyoruz da devlet müreffeh mi oluyor? Madenlerin işletme hakkını aldılarsa asıl vurgunlar için yarınları bekliyorlar. Bugün değerini gizleye gizleye alıp götürdüklerini yarın aleni bir talan halinde götürecekler.
Irak'ta iffeti kirletilmiş hanımları hatırlayın! Ölenleri, ölmekten beter işkencelere düşenleri hatırlayın! Türkiye'ye pastadan düşen zulüm, bunlardan daha büyük.
Peki, korkalım mı? Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlememekte ısrar edeceksek, korkmalıyız. Prof. Dr. Haydar Baş'ı baş tacı ederek milletçe kendimizi yükselteceksek, korkacak hiçbir şey yok.
Prof. Dr. Haydar Baş ile Atatürk, tarih içerisinde birbirlerinin izdüşümü olmuş karakterlerdir. Ata'nın kurduğu vatanı kurtaracak bir Atatürk de Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bu limana gelirsek, kainat devleti oluruz. Bu limandan kaçarsak, Sevr'i bir daha okuyun...
Vatan varlığımızın ismi, evladımızın hakkı olduğuna göre vatanın yitişi gibi en pürdikkat ve endişeli olmamız gereken meselede bu kadar kayıtsız ve umarsız olmak iş miydi? Bu, gözleri kapanmış milletimize çok küçük bir örnek de olsa beni düşündüren bir anımdır.
Vatan en büyük çatımızsa; onu satmak, ona sahip çıkmamak ne anlama gelir?
Ya bugün, bu başlıkta neler oluyor?
Devletin kurumları satılıyor. AKP geldiğinden beri sattığı devlet kurumlarını listelemeye çalışsak, birkaç makaleyi doldurmuş oluruz. Devletin, milletin bir değerini, "işletemiyoruz, zarar ediyoruz" dedikten sonra satmak, istifa etmemenin mi yolu? Beceremiyorsanız, o koltukta ne işiniz var?
Devletin bir kurumunu satmak, namusumuzdan bir parça koparmak, vatanı yabancıya bırakmanın bir halkasını gerçekleştirmek değil midir?
Gelelim ikinci ve daha önemli bir örneğe... Belki milletimizin en büyük ve önemli meselesi maden meselesidir. Madenlerimiz, topluca hepimizin olan değerler.
Madence o kadar zenginiz ki aklımız durur. Bor desen Türkiye, petrol desen okyanusu, altın desen, toryum desen, desen babam desen... Kıyamete kadar bizi bakacak, hem de çok iyi bakacak değerlere sahibiz.
Ya bunlar ne oluyor? "Efendim yok, yok" denilerek yabancılara satılıyor. 80 binin üzerinde ruhsat verildiği hepimizin malumu.
Bunları yabancılara vermek de, direkt Ayşe hanımın, Refik beyin zenginliğini, talancılara bırakmak değil midir?
Kıymetli dostlar!
Çok tehlikeli vakitlerden geçiyoruz.
Yüz yıl önce piyonları denize dökülenlerin bu ülke için hedefleri sadece para değil. Bu ülkeye yerleşmek istiyorlar. Bunu yaparken bizi yok etmek istiyorlar.
Bu çok ciddi, çok hayati...
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Amerika bu bölgeyi kendine vatan etmek istiyor" sözünün ne kadar doğru olduğunu her geçen gün görüyoruz.
Bu ülkeyi parça parça elimizden alıyorlar. Kurumlarını aldılarsa, elimizi bağlamak için. Devlet zarar ediyor diye yabancıya veriyoruz da devlet müreffeh mi oluyor? Madenlerin işletme hakkını aldılarsa asıl vurgunlar için yarınları bekliyorlar. Bugün değerini gizleye gizleye alıp götürdüklerini yarın aleni bir talan halinde götürecekler.
Irak'ta iffeti kirletilmiş hanımları hatırlayın! Ölenleri, ölmekten beter işkencelere düşenleri hatırlayın! Türkiye'ye pastadan düşen zulüm, bunlardan daha büyük.
Peki, korkalım mı? Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlememekte ısrar edeceksek, korkmalıyız. Prof. Dr. Haydar Baş'ı baş tacı ederek milletçe kendimizi yükselteceksek, korkacak hiçbir şey yok.
Prof. Dr. Haydar Baş ile Atatürk, tarih içerisinde birbirlerinin izdüşümü olmuş karakterlerdir. Ata'nın kurduğu vatanı kurtaracak bir Atatürk de Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bu limana gelirsek, kainat devleti oluruz. Bu limandan kaçarsak, Sevr'i bir daha okuyun...
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018