logo
19 MART 2024

Hangisi İslami: Saltanat mı, Cumhuriyet mi!

İcmal Gençliği Derneği tarafından organize edilen gençlik buluşmaları kapsamında İzmir'de konuşan Av. Ahmet Erimhan "Atatürk ismi bu coğrafyada yaşamamızın teminatıdır! Atatürk ismi emperyalizme karşı mücadele demektir. Milli Ekonomi demektir. Bağımsız Türkiye demektir ve çok gür bir şekilde söylüyorum Prof. Dr Haydar Baş demektir" dedi
15.05.2017 00:00:00
Av. Ahmet Erimhan İcmal Gençliği Derneği tarafından organize edilen gençlik buluşmaları kapsamında İzmir'de konuştu. Erimhan, konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk hakkında ortaya atılan iftiralara tepki göstererek çok önemli tespitlerde bulundu. Sayın Erimhan İcmal Gençlik Derneği'nin organize ettiği seminerde şunları söyledi:
"Konuşmamın en başında şunu söylemek istiyorum. Herkesin Atatürk'ten rant devşirdiği dönemde Prof. Dr Haydar Baş susmayı seçti.  Herkesin Atatürk'ten kaçtığı dönemde o Atatürk'e yol oldu, yolcu oldu ve O'na sahip çıktı.
Bunun bir tek sebebi var: Samimiyet ve Atatürk'e olan inanç.
Bizi bu samimiyetle Asker Atatürk ile buluşturan Hoca Atatürk'e en kalbi teşekkürlerimi arz ediyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Kıymetli misafirler,
Yakın tarihimizde oluşmuş çok kötü bir alışkanlık ve yöntem var. Bu ülkede hesabı kitabı olanlar neyi gizlemek, neyi kendi lehlerine halletmek istiyorlarsa onun tersi ile amel ediyorlar. Mesela bu anlamda dini bir meseleyi çözmek mi istiyorlar, bunu en İslamcı gözüken bir adres üzerinden hallediyorlar. Konu milli bir mevzu ise bu kez en millici gözüken adres üzerinden arzu ettikleri sonucu alıyorlar.
Yakın tarih bunun yüzlerce örneği ile dolu? Mesela İmam hatipleri, Kur'an kursları kapatan iradenin altındaki imzanın "bu kurumlarla yatıp kalkan, bu kurumlardan iktidar üreten" Milli Görüş olduğunu, İsrail düşmanlığı ile yeri göğü inletenlerin, kendi iktidarlarında İsrail ile tam 16 tane gizli anlaşma yapıldığını söylersek sanırım derdimizi anlatmış oluruz.
Başka bir örnek? Milli Anayasamızı en üst hukuki norm halinde tutan 90. madde MHP iktidarı döneminde kaldırıldı. Yani 90. maddenin kaldırılması ile birlikte Anayasamız Avrupa'nın bir alt hukuki ölçüsü haline getirilerek, Avrupa değerleri ve hukuku Anayasa'nın üzerine taşındı. Kimin iktidarında? En millici MHP zamanında!
Ülkemizin böyle çok ama çok kötü bir alışkanlığı var ve maalesef Türkiye'de bu maskeleme siyaseti yeni bir olgu değil. Kaynağını, ilk uygulamasını Cumhuriyet'in kuruluşundan alıyor. Cumhuriyet'in en başında anlatmaya çalıştığımız yöntemden hareketle büyük bir yalan kurgulandı.
Saltanat hak Cumhuriyet batıl öyle mi?
Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet'e mani olamayan düşmanlar, içerdeki işbirlikçileri eli ile dediler ki;
"Atatürk İslam düşmanıdır, Padişahlık sistemi demek olan saltanat ise İslam'dır.  Atatürk İslam düşmanı, Saltanat da en koyu İslam olduğu için yapılan her mücadele İslam ile saltanat arasında bir hak batıl mücadelesi olarak yaşanmaktadır"!
Ve buradan bir çatışma ürettiler. İslam ile Batıl savaşıyor, Hak Saltanattır ve Cumhuriyet batıldır diyerek yaşanan her çatışmaya geniş halk kitlelerinde ciddi karşılık bulacak bir masumiyet zırhı ürettiler!
Bu, tarihin kaydettiği en büyük yalanlardan biridir. Çünkü bu yalan üzerinden Türkiye'nin bağımsızlığına, dinine, vatanına, toprağına göz dikenler kendilerine bir kılıf, bir maske ürettiler. İngiliz'e uşak oldular ama bunun adına İslam dediler!  Bölücülük yaptılar ama bunun adına İslam dediler! İsyancı oldular ama bunun adına İslam dediler. Kısaca Anadolu'yu 1071 öncesine çevirmek isteyenler İslam adını kullanarak ve İslam gözüken adresler üzerinden Atatürk ve Cumhuriyeti tu kaka, saltanatı ise bir maneviyat membaı, bir İslam kalesi haline getirdiler. 
İslam'ın arkasına sığınarak ve Atatürk'ü bunun karşısına oturtarak düşman hanesine çarpıyı çektiler ve diledikleri gibi at oynattılar. Halkın saf duyguları ile oynadılar. Elde ettikleri arka bahçeler üzerinden bu savaşı çok kirli bir şekilde yürüttüler.
Elbette bir rejim değişiyordu ve çeşitli dozda mücadeleler olacaktı. Ama yeni rejime karşı olanlar bunu açıkça yürütmek yerine gizli emellerini İslam elbisesine paketleyerek sundular.
Mesela Güneydoğu'daki isyanlar açıkça bir İngiliz provokasyonu olduğu halde, bunu İslami bir başkaldırı gibi idealleştirdiler. Tarihçi Sinan Meydan'ın yüzde 100 yerinde tespiti ile;
- Kürt Sorunu Cumhuriyet'le başlamıştır! dediler (Yalan)
- Atatürk ve Cumhuriyet, Kürtlere düşmandır! dediler (Yalan)
- Atatürk Kürtlere özerklik sözü vermiştir! dediler (Yalan)
- Şeyh Sait İsyanı'nda İngiliz parmağı yoktur! dediler (Yalan)
- Dersim isyan etmemiştir! dediler (Yalan)
- Cumhuriyet Doğu'ya yatırım yapmamıştır! dediler (Yalan)
- Atatürk Dersim'de Alevi-Kürt katliamı yapmıştır! dediler (Yalan)
- Said-i Nursi Kurtuluş Savaşı kahramanıdır! dediler (Yalan)
- Said-i Nursi'nin Ayrılıkçı Kürt Hareketiyle ilgisi yoktur! dediler (Yalan)
- Said-i Nursi Hür Adam'dır; Almancı ve Amerikancı değildir! dediler (Yalan)
- Zübeyde Hanım kötü kadındır dediler! zinhar yalan?
Bunca yalan içinde bir tek doğru var:
Milletin aklını ve gönlünü karıştırarak çok ama çok kirli bir savaş yürütmek! Yüzde 100 Osmanlı paşası, bir Osmanlı imalatı ve değeri olan Atatürk'ü millet nezdinde kefere, beton vesaire haline getirmek ve ciğeri beş para etmeyecek hainler ise kahramanlaştırmak!
Anasır-ı İslamiye ve Atatürk
Onların put dediği, Anıtkabire puthane dediği Atatürk'ün şu sözlerine bir bakın lütfen:
"Muazzam Osmanlı kitlesinin en metin ve sarsılmaz kalesi olan Kürtler her şeyden evvel İslam'dır. Ve ikinci olarak Osmanlıdır ve en sonra Kürt'tür. Muhteşem Osmanlı ailesinin ve şu İslam dünyasının en fedakar ve en bağlı ve en uyumlu bir uzvu olan Kürtlerin bu beraberlikten zerre kadar ayrılmamaları onların gayesi ve emelidir. Kürtler Osmanlı idaresinin adil ve ulvi egemenliğine katılma onuruna sahip oldukları günden beri hiç ihanet eseri göstermemiştir ve ebediyen de göstermeyecektir. Dünyada hiçbir kuvvet tasavvur edilemez ki Kürtlük ile Osmanlılık arasında bu kadim ve tarihi uyumu kaldırmaya ve yok etmeye muvaffak olsun. Çünkü Osmanlılık Kürtlüğü, Kürtlük de Osmanlılığı nefsinde toplamış ve yekdiğerine mutlak bir bağ ile bağlanmıştır. Bu itibarla bütün Kürtler iman etmişlerdir ki, Osmanlının temiz hayatı ve istikbali parçalanıp yok olursa Kürtlük de yok olur?"
Evet bir bugünün ucuz, fırdöndücülerine bakın bir de Atatürk'e! Hangisi devlet adamı, hangisi taşeron! Hangisinde 1. sınıf liyakat, akıl ve iman görüyorsunuz, hangisinde haydi moda deyimle söyleyelim düşük profil görüyorsunuz!
Atatürk, 3. sınıf İslamcı geçinen müsveddelerin hezeyanlarını bir yana bırakın Anadolu yaylasının yetiştirdiği en yüksek kalibreli lideridir. Ve bu coğrafyanın istikametine aykırı hiç bir yol çizmemiştir. Bilakis yüzyıllık sorunları çözmüş ve ekonomide, siyasette kültürde orijinal ve tam bağımsız bir Türkiye kodekslemiştir.
Lozan hezimet mi, Lozan zafer mi?
Lozan'da görüşmelerin asla taviz verilmeyecek ilk maddesi kapitülasyonlardır.  Lozan'ın hangi şartlarında yapıldığını hatırlayalım isterseniz:
Sakarya meydan savaşı kazanılıyor. Yunan önümüzde duruyor ama Yunanı Ege'ye dökecek askerde çorap yok, çarık yok, kağnı yok, at yok silah yok! Mustafa Kemal arkadaşlarını topluyor ve diyor ki "Emir verelim her ev, asker için bir çift çorap ve şalvar versin." Komutanlar diyorlar ki; "Aman paşam bunu kim verebilir ki bu talebi her ev değil en fazla bir köyün tamamından isteyebiliriz."
İşte Büyük Zafer bir yıl boyunca her köyden toplanan çoraplarla, Erzurum cephesini Rusların boşlatması ile açığa çıkan cephane ve iaşenin Ankara'ya taşınması ile başlayabiliyor. Lozan bu tablonun sonucudur.
Şimdi Allah'tan korkmazlar Lozan'a hezimet diyorlar ama süper devlet dedikleri onların hükümet ettikleri Türkiye, kendisini öldüren teröristi silahlandıran ABD'ye dur deyip sifonu çekemiyor!
Bu şartlarda direnen bir Mustafa Kemal var! Anlaşılıyor ki büyük liderlik de buralardan geçiyor.
Düşününüz ki programımızın banisi Hoca Atatürk 16 yıldır, her türlü zorluğu yararak, yılmadan, usanmadan hatta milletin kendisine rağmen dimdik ayakta ve bu vatan bu millet bizimdir diyor ve buna devam ediyor.
Bu insanları herkesin anlaması, hele kafaları liberal, cepleri İngiliz parası ile dolu olanların anlaması mümkün değil! Çünkü bu yolun yolcularının kumaşları da yolları da yolculukları da başka, gerçekten başka!
Ne diyor Hz Ali: "Sel benden akardı, hiçbir kuş da uçtuğum yere uçamazdı."
Atatürk'ün millet anlayışı bugünün İslamcılarında yok
Bakın o yüksek tepelerde Atatürk Türk milletini nasıl tarif ediyor:
"Bu millet yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir, fakat hepsinden mürekkep bir anasır-ı İslamiyedir. Vatandaştırlar, birbirlerine karşılıklı hürmetle bağlıdırlar ve diğerinin her türlü hukukuna, ırki ve sosyal, coğrafi hukukuna daima riayetkardırlar."
Şimdi bunu söyleyen bir kurucu iktidara hangi helal süt emmiş, İSLAM gerekçesi ile isyan edebilir?
Anadolu'yu Türkleştiren ve Müslümanlaştıran Gazi, bakın bu anasırı İslamiyeyi nasıl oluşturdu?
19. yüzyılda Anadolu'nun yüzde 50'den daha fazlası gayrimüslimlerden oluşuyordu. Osmanlı'yı ve saltanatı İslam olarak görenlere, konu bu olmadığı için "Bu nasıl İslam ki Anavatanını İslamlaştıramadı?" demiyorum ama o Atatürk, mübadele siyaseti ile kimsenin burnunu kanatmadan, ikna ederek Anadolu'yu Türkleştirdi ve Müslümanlaştırdı! Balkanlardan, Kafkasya'dan veya çeşitli coğrafyalardan getirdiği insanlarda bir tek şart aradı; Müslümanlık!
Hıristiyan olan Gagavuz Türklerini Anadolu'ya davet etmedi ama mesela dedesi Kafkasya, Babası Rumeli doğumlu Çerkes kökenli birisi olarak, Müslüman olduğum İçin Anadolu'ya davet edildim ve gönüllü olarak bu topraklarda yaşadım ve inşallah da burada vatanımda öleceğim!
Atatürk işte bu! Dünün saltanatçısı bugünün Amerikancısı bunu elbette anlamaz!
İslamcılar mı Müslüman, Atatürk mü?
21 Nisan 1920'de açılacak Meclis'i Atatürk Cuma günü açılsın diye 23 Nisan'a alıyor ve bakınız bizzat kaleme alarak yayımladığı genelgede ne diyor:
1) Vatanın bağımsızlığı, yüce Hilafet ve saltanat makamlarının kurtarılması gibi hayati bir vazifeyi yapacak olan TBMM, mübarek Cuma günü açılacak, bütün mebuslarla Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve namazın nurlarından feyz alınacaktır. Namazdan sonra lihye-i saadet ve sancak-ı şerif taşınarak Meclis binasına gidilecektir. İçeri girmeden önce dua okunarak kurbanlar kesilecek, bu tören için kolordu özel tertibat alacaktır.
2) Anılan günün kudsiyetini teyid etmek için, bugünden itibaren Kur'an hatimleri ve Buhari-i şerif okunmaya çalışacak ve daha bereketli olması için, Hatmi Şerifin son kısımları Meclis binasının önündeki törende tamamlanacaktır.
Birilerinin kiliselerde mum yaktığı, Vatikan'a Müslümanları suçlayıcı mektuplar yazdığı, nikahlarına papazları davet ettiği, en sembolik haramlardan birisi olan domuz etinin serbest bırakıldığı bir vasatta Atatürk Meclis açılışı Cumaya denk gelsin diye 2 gün öteliyor ve daha bereketli olsun diye Hatmi şeriflerin son kısmını Meclis açılışındaki törene bırakıyor!
Şu tespiti ellerimizi vicdanlarımıza koyarak yapalım:
Atatürk Vahidettin'den daha az Müslüman değildi.
Atatürk Vahidettin'den 1000 kere daha vatanperverdi.
Atatürk Vahidettin'den bu millet ve vatan ve İslam için 1000 kere daha fazla mücadele etti.
Ve çok önemli başka bir tespit:
Cumhuriyet, saltanatla kıyas kabul edilemeyecek derecede İslami'dir.
Öyle ise biz neyi konuşuyoruz? Atatürk'ü nasıl oluyor da çöp sepetine atıyoruz. En çirkin iftiralarla onu yok etmeye çalışıyoruz?
Çünkü Atatürk ismi bugün bu coğrafyada yaşamamızın teminatıdır! Atatürk ismi bugün iktidar olanların ve bu zihniyetteki siyasetin ve din telakkisinin her yaptığına hayır demektir. Tam bağısızlığa aykırı olduğu ve bizimle dalga geçtikleri için Avrupa Birliğine hayır demektir! Emperyalizme karşı mücadele demektir. Milli Ekonomi demektir. Bağımsız Türkiye demektir ve çok gür bir şekilde söylüyorum Prof. Dr Haydar Baş demektir.
Ama asla Irak'ta işgalciye ortak olmak demek değildir. İsrail'e mahkumuz demek değildir. Suriye sınırında NATO'yu işgale davet etmek demek değildir!
Halifeliğe  soyunanlar, Haçlı seferleri kültürler arası bir diyalogdur diyenler, BOP'a eş başkan oldular, Batı'nın Ortadoğu'da taşeronu oldular!..  Odur budur dedikleri Atatürk ise Batı Haçlıdır ve bizim tabii sığınağımız İslam dünyasıdır dedi.
Beton Kemal diyenler CIA'nın kucağına mahkum
Tuhaf ve kadere bakınız ki Atatürk'e beton Kemal; kefere Kemal diyenler şimdi Amerika'da tutsak hayatı yaşayıp Batı'ya ve İsrail'e temenna çekiyorlar. Atatürk'e düşman olanlar iktidarlar ama Batı'ya hizmet dışında başka hiçbir şeye yaramıyorlar.
Bu büyük ve muhasebe edilmesi gereken olgudur diye düşünüyorum. Mustafa Kemal'e karşı olanların bugün savruldukları limana bir bakın ve onların Atatürk'ten kaçarken hangi fırtınaya tutulduklarını, kimlerin ağlarında balık olduklarını lütfen ibretle izleyin.
Bugün ülke Atatürk'ten uzaklaştığı oranda küçüldü ve kimliğini kimyasını ve rotasını yitirdi. Onun için diyoruz ki Atatürk düşerse Türkiye düşer, Atatürk yaşarsa Türkiye yaşar."
SELİM AYANOĞLU / İZMİR 
AB'den fanatik Yahudilere yaptırım kararı
İsrailli bakandan 'genişletme' çağrısı
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
AB'den fanatik Yahudilere yaptırım kararı
İsrailli bakandan 'genişletme' çağrısı
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar

Van'da esnafın gözü İranlı turistte

 
 
Bu yılın ilk iki aylık döneminde Saray ilçesindeki sınır kapısından 150 bin kişinin giriş yaptığı Van'da iş yeri sahipleri, önümüzdeki hafta Nevruz tatili döneminde kente gelmesi beklenen binlerce İranlı için etkinlikler planladı.
19.03.2024 11:08:00
AA
Van'da esnafın gözü İranlı turistte
Van'da esnafın gözü İranlı turistte

Van'da iş yeri sahipleri, ülkelerindeki tatil dönemlerinde kente gelen ve yaptıkları alışverişle ekonomiye canlılık katan İranlı turistler için 'Nevruz tatili' hazırlığı yapıyor. Komşu ülkeyle en uzun sınır hattına sahip olan Van, Saray ilçesindeki Kapıköy Sınır Kapısı'nın modernize edilmesi ve 24 saat geçişlere açılmasıyla yılın her döneminde İranlı turistlere ev sahipliği yapmaya başladı. Van'da bu yılın ilk iki aylık döneminde sınır kapısından geçen kişi sayısı 150 bine ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 2 kat arttı. Kentte yaptıkları alışverişle esnafın yüzünü güldüren İranlı turistlerin kentte kalma süresini uzatmak amacıyla Van Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde 'Alışveriş Festivali' düzenlendi. İş yerlerine Farsça bilgilendirici yazılar yazdıran, İranlı turistlere hitap eden ürünler bulunduran esnaf, 5 Nisan'a kadar devam edecek alışveriş festivali dönemini en verimli şekilde geçirmeyi hedefliyor.


Hedef 1 milyon İranlı turist

Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fevzi Çeliktaş, her sene İranlı turistlerin kente önemli bir katma değer sağladığını söyledi. Kapıköy Sınır Kapısı'nın kentin ekonomik anlamda can damarı olduğunu belirten Çeliktaş, şunları söyledi: "Bu yılın ilk iki ayında yaklaşık 150 bin turist kentte geldi. Yönümüzü İran'a döndük, Alışveriş Festivali ve Nevruz Bayramı tatili kapsamında sosyal etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz. İranlıların kentte daha iyi vakit geçirmeleri ve kentin ekonomisine katkı sağlamaları için indirim kampanyası başlatıyoruz. Festival 5 Nisan'a kadar devam edecek. Yönetimdeki tüm arkadaşlarla sürekli İran'a gidiyoruz. Ziyaret kapsamında da kentin tanıtımı için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Gelen turistler Van'dan mutlu şekilde ayrıldığı zaman bir sonraki ziyaretlerinde daha kalabalık geliyor. Bu sene bir milyon İranlıyı kentte ağırlamayı hedefliyoruz. İstatistiklere baktığımız zaman bu sayıyı aşacağımızı da düşünüyorum. İş insanlarımız da buna göre otel ve eğlence merkezleri gibi yatırımlar yapıyor. İki ülke olarak aynı kültürleri paylaşıyoruz, ülkeler arasında herhangi bir sorun da yok. İranlılar bizi, biz de onları seviyoruz. Ülkelerin zenginliklerini komşuluk ilişkileri içerisinde faydaya dönüştürmemiz gerekiyor." İranlı turistlerden Celil Bayrami ise "Türkiye'nin birçok iline gittim ama Van bize yakın olduğunu için sürekli burayı tercih ediyoruz. Türk yemekleri ve döner için nabzımız atıyor. Buraların yemeklerini çok beğeniyoruz. Fırsat bulduğumuz gibi geliyoruz. Tahran, Tebriz ve daha birçok uzak şehirden Van'a turistler geliyor" dedi. Esnaf Umut Çelik de turistler sayesinde esnafın ekonomik anlamda rahatladığını dile getirdi. AA

"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, avukat Gökhan Taşkapan'ın "beyan sahibi" sıfatıyla verdiği ifadeye ulaşıldı.
19.03.2024 08:05:00
Anadolu Ajansı
"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti
"Para sayma" soruşturmasında avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesi: Fazla para istenmesinin önüne Kaftancıoğlu geçti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İl Başkanlığında çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan para sayma görüntüleriyle ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

Soruşturma kapsamında avukat Gökhan Taşkapan'ın savcılıkta kendi rızasıyla "beyan sahibi" sıfatıyla verdiği ifadesine ulaşıldı.

Taşkapan ifadesinde, şu anda CHP İstanbul İl Binası olarak kullanılan yerin 2019'da müvekkili Ali Rıza Braka'ya ait olduğunu, bir emlakçı aracılığıyla CHP'nin kendilerine teklifte bulunduğunu söyledi.

Görüşmelerde son fiyat olarak CHP'ye 43 milyon lira bildirildiğini, ancak 41 milyon liraya anlaşıldığını ifade eden Taşkapan, aradaki 2 milyon lira farkın nasıl ortaya çıktığına ilişkin şunları kaydetti:

"CHP tarafı taşınmazları satın alırken Gül İnşaat sahibi Metin Gül'ün binanın alınmasına 2 milyon lira yardım etmesini istedi, bu nedenle birçok kez Metin Gül'ün de bulunduğu toplantılar gerçekleştirdik. Metin Gül bana, kendisinin Büyükçekmece ve Sarıyer'de çok fazla yatırımı olduğunu, CHP'den Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve dosyada ismi bulunan Fatih Keleş'in arada bulunan 2 milyon lirayı kendisinden istediklerini, bu parayı vermezse bu kişilerin yatırımlarını durduracaklarını söylediklerini, Fatih Keleş'in Ekrem İmamoğlu'na yakın olması nedeniyle bu durumdan korktuğunu ve mecburen parayı ödemek zorunda olduğunu söyledi. Bu nedenle bize, 'Bu 2 milyon liranın 1 milyon lirası sizden olsun, geri kalan 1 milyon lirayı da ben ayrıca size elden vereceğim.' dedi. 11 Aralık 2019'da tapu devrinin yapıldığı gün çalışanı aracılığıyla elden teslim etti. Biz de kendisi zor durumda kalmasın diye bedeli 41 milyon lira olarak güncelledik.''

Taşkapan, taşınmazın resmi alım bedelinin 24 milyon 360 bin lira olarak kararlaştırıldığını, kalan rakamı ise CHP'nin haricen ödemesinin istenmesi üzerine bu konuda mutabık kalındığını anlatarak, bu işlemler sırasında CHP yetkilisi olduğunu öğrendikleri bir kişinin kendilerinden 2 milyon lira istediğini, bu kişiyi de Canan Kaftancıoğlu'nun tanıdığını ve bilgi sahibi olduğunu düşündüğünü belirtti.

Durumu Kaftancıoğlu'na iletmesi üzerine fazla para alınmasının önüne geçildiğini kaydeden Taşkapan, 10 Aralık 2019'da CHP'li yöneticilerin ısrarı sonucu ödemenin kendi ofisinde yapıldığını anlattı.

"Satın alma sürecini Canan Kaftancıoğlu başlattı, Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz yönetti"

Taşkapan beyanlarında, satın alma sürecini Kaftancıoğlu'nun başlattığını ancak ilerleyen süreçte el çektirildiğini düşündüğünü ve sürecin devamını Fatih Keleş ile ismini basından öğrendiği Tuncay Yılmaz'ın yönettiğini söyledi.

Odadaki kamera kaydının gizli yapılmadığını, bu durumu oradaki yöneticilerin de bildiğini dile getiren Taşkapan, oradakilerden birinin, "Hatta bunların kaydı yapılırsa bir kaydının tarafımıza verilmesi ve ödemenin kayıt altına alınmış olması, ayrıca bunun başkana sunulması iyi olacaktır." demesi üzerine kamera kayıtlarının tamamının Tuncay Yılmaz'a verildiğini söyledi.

Taşkapan, ifadesini şöyle sürdürdü:

"İfadelerde Fatih Keleş'in tek parça halinde ve Tuncay Yılmaz ile birlikte para getirdiği belirtilmektedir. Halbuki Keleş öğlen 12.30 gibi, Yılmaz ise 14.30 gibi ofisime gelmiştir. Ve ofise çeşitli yerlerden farklı miktarlarda yaklaşık 3 saat boyunca para getirilmiştir. En son bilirkişi raporunda da Tuncay Yılmaz'ın elinde bulunan avro ve dolarlar kendisi tarafından bizzat getirilmiştir. Orada sayılan dolar ve avrolar liraya çevrilerek hesaplanmış ve toplamda 15 milyon 510 bin lira olarak satıcı Ali Rıza Braka'ya elden teslim edilmiştir. Ayrıca kapalı halde iki çanta daha getirildi ancak bu çantalar açılmadı. Bu nedenle içinde para olup olmadığını bilmiyorum."

Taşkapan, ofise gelen giden paraları Keleş'in not aldığını, bu sırada bir kişinin daha içinde 1 milyon lira olan çantayla geldiğini ifade ederek, "Bunun İBB'den gönderildiğini ve ihaleyi verecekleri kişinin ayarladığını söyledi. Gelen giden tüm para notları en son Tuncay Yılmaz'a teslim edildi." dedi.

Sarıyer Tapu Müdürlüğünde 11 Aralık 2019'da satış işlemleri için buluştuklarını, saat 12.00'den önce, Gül ile anlaştıkları gibi çalışanı aracılığıyla kayıt dışı olarak 1 milyon liranın Braka'ya elden teslim edildiğini, yine aynı gün Keleş tarafından 490 bin liranın da verildiğini aktaran Taşkapan, elden teslim edilen haricen paranın toplam 17 milyon lira olduğunu beyan etti.

Soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, "Fatih Keleş'in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı." notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz'ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alınmıştı.

Keleş, "Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı." şeklinde ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi'nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın da "şüpheli" olarak ifadesi alınmıştı.

Şüpheli Ali Rıza Braka'nın savcılıkta, "CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019'da Beyoğlu 3. Noterliğinde satış sözleşmesi imzaladık." şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği Kaftancıoğlu'nun "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldığı öğrenilmişti. 

Erdoğan'dan yeni görevden alma ve atamalar

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalar hakkındaki kararlar Resmi Gazete'de yayımlandı.
19.03.2024 07:28:00 / Güncelleme: 19.03.2024 07:39:52
İhlas Haber Ajansı
Erdoğan'dan yeni görevden alma ve atamalar
Erdoğan'dan yeni görevden alma ve atamalar
Resmi Gazete'de yayımlanan karar ile birlikte, Devlet Arşivleri Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına Murat Yıldız, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığında ise Abdülhamit Tüfekçioğlu atandı.

Milli Eğitim Bakanlığı Rize İl Milli Eğitim Müdürü Engin Emen görevden alınırken yerine ise Yusuf Tüfekçi getirildi.

Atamalar, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince gerçekleştirildi.

Sağlık Bakanlığında ise Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğüne Şali Yıldırım, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğüne ise Rıza Uçan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2, 3 ve 4'üncü maddeleri gereğince atandı.

Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, eski CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırıldı.
18.03.2024 21:22:00
Anadolu Ajansı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İl Başkanlığında çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan para sayma görüntüleriyle ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

Bu kapsamda, şüpheli Ali Rıza Braka'nın savcılıkta, "CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019'da Beyoğlu 3. Noterliği'nde satış sözleşmesi imzaladık." şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği Kaftancıoğlu'nun "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldığı öğrenildi.

Soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, "Fatih Keleş'in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı." notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz'ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alınmıştı.

Keleş, "Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı." şeklinde ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi'nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın da "şüpheli" olarak ifadesi alınmıştı. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.