İslâm coğrafyasındaki terör, iç çatışma ve savaşların asıl nedeni yeniden paylaşımdır. Gösterilen diğer nedenlere aldananlar, Siyonistlerin değirmenine su taşımaktan başka bir şey yapmış olmazlar. Günümüzde böyle yapıldığı içindir ki, İsrail, tarihinin en rahat ve en keyifli dönemini yaşamaktadır. Çünkü asırlık projesi, istediği istikamette yürümektedir.
İsrail, ABD ve Rusya gibi büyük devletleri ve İslâm coğrafyasından devşirdiği teröristleri Müslümanlara saldırtmış, kendisi ise uzaktan seyretmektedir. Siyonistlerin amacı, yeniden paylaşım adı altında dünya egemenliği kurmaktır. Ne yazık ki, Siyonistler, birçok devleti, bu amacına hizmet ettirmektedir. Söz konusu devletlerin başında da ABD yer almaktadır.
Son yıllarda Rusya'nın da, o devletler kervanına katıldığı ve ayrıca Rusya içerisindeki Yahudilerin etkinliğinin arttığı gözlemlenmektedir. Rusya'ya göç eden Yahudilerin sayısında artış olduğu ve bunlarla birlikte ABD'deki Yahudilerin Kırım'ın ilhakında rol oynadıkları iddia edilmektedir.
Yahudilerin eskiden beri Kırım'a göz diktikleri bilinen bir gerçektir. SSCB döneminde bile Kırım'a yerleşmeyi ve orada özerk bölge kurmayı istemişlerdi. SSCB Başkanı Stalin, buna karşı çıkmış ve engel olmuştu.
Bugün ABD ve Rusya, Yahudilerin güdümüne girdiği içindir ki, ABD, Rusya'nın Kırım'ı ilhakına ses çıkarmamıştır. ABD ve Rusya, Suriye'de de aynı amaca, daha doğrusu Siyonistlerin emellerine birlikte katkı sağlıyorlar. O bakımdan Suriye barışı için onlardan bir şey beklemek safdilliktir. ABD ve Rusya'nın, Suriye'de ortak hareket ettiklerinin ve İsrail'in önünü açtıklarının en açık delili, PYD/YPG terör örgütüne destek vermeleridir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eski bir danışmanı olan Gleb Pavlovky diyor ki: "Putin, kargaşa ve kaos ortamından hoşlanıyor. Dünya ne kadar karışık olursa, Putin ve Rusya için o kadar iyi olur." Bu, aslında Yahudiler düşüncesidir. Putin de böyle düşünerek, Yahudilerle aynı safta olduğunu ortaya koymaktadır.
Maalesef, Yahudilerin yeni paylaşım projesinde Türkiye de yer almaktadır. Bunu bilmek ve ona göre politika oluşturmak zorundayız. Aksi halde kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan kurtulamayız. Daha açık deyişle, Suriye'de, ABD ve Rusya ile birlikte olmak, kendi ellerimizle, kendi ipimizi çekmektir.
Yahudiler, ABD ve Rusya'yı, her ikisinin de çıkarını örtüştürerek, amaçları doğrultusunda yönlendiriyorlar. O halde Türkiye, bunun tam aksini yapmalıdır, yani ABD ve Rusya'nın çıkarlarını çatıştırmalıdır.
Yahudilerin yeni paylaşım projesini bozmak için sadece bu da yeterli olmaz. Bunun yanında İslâm birliğini kurmak için gerekli adımlar da zaman geçirmeden atılmalıdır. Unutmayalım ki, Sultan Abdülhamid'in dış politikasının özü de böyle idi.
Ne hazindir ki, gafiller ve işbirlikçiler yüzünden o politika başarıya ulaşamamıştır. Ama şimdi, aynı politikayı izlemek ve yeni paylaşım projelerini geçersiz kılmak mümkündür. Böyle bir politikanın, Türkiye'nin gücüne güç katacağı ve İslâm coğrafyasını yeniden ayağa kaldıracağı muhakkaktır.
İsrail, ABD ve Rusya gibi büyük devletleri ve İslâm coğrafyasından devşirdiği teröristleri Müslümanlara saldırtmış, kendisi ise uzaktan seyretmektedir. Siyonistlerin amacı, yeniden paylaşım adı altında dünya egemenliği kurmaktır. Ne yazık ki, Siyonistler, birçok devleti, bu amacına hizmet ettirmektedir. Söz konusu devletlerin başında da ABD yer almaktadır.
Son yıllarda Rusya'nın da, o devletler kervanına katıldığı ve ayrıca Rusya içerisindeki Yahudilerin etkinliğinin arttığı gözlemlenmektedir. Rusya'ya göç eden Yahudilerin sayısında artış olduğu ve bunlarla birlikte ABD'deki Yahudilerin Kırım'ın ilhakında rol oynadıkları iddia edilmektedir.
Yahudilerin eskiden beri Kırım'a göz diktikleri bilinen bir gerçektir. SSCB döneminde bile Kırım'a yerleşmeyi ve orada özerk bölge kurmayı istemişlerdi. SSCB Başkanı Stalin, buna karşı çıkmış ve engel olmuştu.
Bugün ABD ve Rusya, Yahudilerin güdümüne girdiği içindir ki, ABD, Rusya'nın Kırım'ı ilhakına ses çıkarmamıştır. ABD ve Rusya, Suriye'de de aynı amaca, daha doğrusu Siyonistlerin emellerine birlikte katkı sağlıyorlar. O bakımdan Suriye barışı için onlardan bir şey beklemek safdilliktir. ABD ve Rusya'nın, Suriye'de ortak hareket ettiklerinin ve İsrail'in önünü açtıklarının en açık delili, PYD/YPG terör örgütüne destek vermeleridir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eski bir danışmanı olan Gleb Pavlovky diyor ki: "Putin, kargaşa ve kaos ortamından hoşlanıyor. Dünya ne kadar karışık olursa, Putin ve Rusya için o kadar iyi olur." Bu, aslında Yahudiler düşüncesidir. Putin de böyle düşünerek, Yahudilerle aynı safta olduğunu ortaya koymaktadır.
Maalesef, Yahudilerin yeni paylaşım projesinde Türkiye de yer almaktadır. Bunu bilmek ve ona göre politika oluşturmak zorundayız. Aksi halde kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan kurtulamayız. Daha açık deyişle, Suriye'de, ABD ve Rusya ile birlikte olmak, kendi ellerimizle, kendi ipimizi çekmektir.
Yahudiler, ABD ve Rusya'yı, her ikisinin de çıkarını örtüştürerek, amaçları doğrultusunda yönlendiriyorlar. O halde Türkiye, bunun tam aksini yapmalıdır, yani ABD ve Rusya'nın çıkarlarını çatıştırmalıdır.
Yahudilerin yeni paylaşım projesini bozmak için sadece bu da yeterli olmaz. Bunun yanında İslâm birliğini kurmak için gerekli adımlar da zaman geçirmeden atılmalıdır. Unutmayalım ki, Sultan Abdülhamid'in dış politikasının özü de böyle idi.
Ne hazindir ki, gafiller ve işbirlikçiler yüzünden o politika başarıya ulaşamamıştır. Ama şimdi, aynı politikayı izlemek ve yeni paylaşım projelerini geçersiz kılmak mümkündür. Böyle bir politikanın, Türkiye'nin gücüne güç katacağı ve İslâm coğrafyasını yeniden ayağa kaldıracağı muhakkaktır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018