Bir değil iki yeşil darbe var, her ikisi de ABD'den. Ne yazık ki her ikisine de biz çanak tutmuşuz. Darbelerden biri doların yeşili, diğeri Atatürk Orman Çiftliği'nin (AOÇ) yeşili.
Dış politikadaki tutarsızlıklar ve iyi yönetilemeyen ekonomi sonucu ve de bunun üzerine ABD ile yaşanan vitrindeki papaz krizi doları uçurdu gitti. Vitrin arkası için çok söylenecek şey varsa da biz şu mütekabiliyet meselesine değinmek istiyoruz. ABD'nin bize uyguladığı yaptırıma karşı aynıyla mukabele etmenin diplomasideki adı mütekabiliyet yani karşılılıktır. Bazı yaptırımları devreye soktuk, ancak yeterli değil.
İşin bu noktasında gelelim ABD'nin ikinci yeşil devrimine. AOÇ arazisinde yeşili katleden bir inşaat var. Bu inşaat ABD Büyük Elçilik binası. ABD'ye atıp tutuyoruz da bu inşaatı neden durdurmuyoruz? Adamlar Atatürk'ten intikam alırcasına, Atatürk'ün talimatıyla kurulan AOÇ arazisine elçilik binasını hukuka aykırı biçimde dikiyorlar.
Atatürk, 11 Haziran 1937 tarihinde Başbakanlığa çektiği bir telgraf ve vasiyetnamesinde, sahibi bulunduğu tüm çiftlikleri Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'ne bağışlamıştır.
Atatürk bağış yazısında: "Malum olduğu üzere, ziraat ve zirai iktisat sahasında fenni ve pratik tecrübeler yapmak maksadıyla, muhtelif zamanlarda, memleketin muhtelif mıntıkalarında birçok çiftlikler tesis etmiştim? Tasarrufum altındaki bu çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşlarıyla beraber Hazine'ye hediye ediyorum" demiştir.
Başbakan İsmet İnönü ve TBMM'nin, bu bağış mektubu nedeniyle çektiği teşekkür telgrafına Atatürk şu cevabı vermiştir:
"Yapılan bir görevdir."
AOÇ'nin kurulmasının arkasında cumhuriyet aydınlanmasının, modernliğin ve ekonomi politikasının büyük ideolojisi yatmaktadır.
Yönetimde, eğitimde, mimaride, sanatta çağdaş yaşama ulaşmak arzusu içinde bulunan Atatürk, o tarihlerde bir tarım ülkesi olan ve büyük çoğunluğu çiftçi olan halkı için de örnek bir çiftlik, üretim ve yaşam alanı kurmak istiyordu.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra 1925 yılında, Ankara'nın batısında bulunan ve büyük bir kısmı çıplak, ağaçsız, sazlık, bataklıklarla kaplı 52 bin dekarlık alan Mustafa Kemal Paşa'ya armağan edilmiştir. O dönemde birçok kişi, bu bağışa bir anlam verememiş, sazlık ve bataklık olan bu arazide; bir çiftlik, sosyal tesis ve yaşam alanları kurulması bir yana, bir bahçe bile kurulacağına ihtimal vermemiştir.
Büyük bir çoğunluğun böyle düşündüğü bir dönemde O, "Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük orman kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek" demiştir ve öyle de olmuştur. AOÇ Atatürk'ün alın teridir.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kenan Evren'in imzasıyla Gazi Üniversitesi'ne eğitim alanı olarak devredilen 37 bin metrekarelik alan önce hukuka aykırı biçimde TOKİ'ye verilmiş sonra da ABD Büyükelçiliği'ne bina inşası için tahsis edilmiştir. Bu Atatürk'ün vasiyetine aykırıdır ve bir ihanettir.
Bu ayıbın temizlenmesi ve ABD'ye misilleme için elçilik binasının yıkılması ve arazinin geri alınması acilen gereklidir.
Dış politikadaki tutarsızlıklar ve iyi yönetilemeyen ekonomi sonucu ve de bunun üzerine ABD ile yaşanan vitrindeki papaz krizi doları uçurdu gitti. Vitrin arkası için çok söylenecek şey varsa da biz şu mütekabiliyet meselesine değinmek istiyoruz. ABD'nin bize uyguladığı yaptırıma karşı aynıyla mukabele etmenin diplomasideki adı mütekabiliyet yani karşılılıktır. Bazı yaptırımları devreye soktuk, ancak yeterli değil.
İşin bu noktasında gelelim ABD'nin ikinci yeşil devrimine. AOÇ arazisinde yeşili katleden bir inşaat var. Bu inşaat ABD Büyük Elçilik binası. ABD'ye atıp tutuyoruz da bu inşaatı neden durdurmuyoruz? Adamlar Atatürk'ten intikam alırcasına, Atatürk'ün talimatıyla kurulan AOÇ arazisine elçilik binasını hukuka aykırı biçimde dikiyorlar.
Atatürk, 11 Haziran 1937 tarihinde Başbakanlığa çektiği bir telgraf ve vasiyetnamesinde, sahibi bulunduğu tüm çiftlikleri Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'ne bağışlamıştır.
Atatürk bağış yazısında: "Malum olduğu üzere, ziraat ve zirai iktisat sahasında fenni ve pratik tecrübeler yapmak maksadıyla, muhtelif zamanlarda, memleketin muhtelif mıntıkalarında birçok çiftlikler tesis etmiştim? Tasarrufum altındaki bu çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşlarıyla beraber Hazine'ye hediye ediyorum" demiştir.
Başbakan İsmet İnönü ve TBMM'nin, bu bağış mektubu nedeniyle çektiği teşekkür telgrafına Atatürk şu cevabı vermiştir:
"Yapılan bir görevdir."
AOÇ'nin kurulmasının arkasında cumhuriyet aydınlanmasının, modernliğin ve ekonomi politikasının büyük ideolojisi yatmaktadır.
Yönetimde, eğitimde, mimaride, sanatta çağdaş yaşama ulaşmak arzusu içinde bulunan Atatürk, o tarihlerde bir tarım ülkesi olan ve büyük çoğunluğu çiftçi olan halkı için de örnek bir çiftlik, üretim ve yaşam alanı kurmak istiyordu.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra 1925 yılında, Ankara'nın batısında bulunan ve büyük bir kısmı çıplak, ağaçsız, sazlık, bataklıklarla kaplı 52 bin dekarlık alan Mustafa Kemal Paşa'ya armağan edilmiştir. O dönemde birçok kişi, bu bağışa bir anlam verememiş, sazlık ve bataklık olan bu arazide; bir çiftlik, sosyal tesis ve yaşam alanları kurulması bir yana, bir bahçe bile kurulacağına ihtimal vermemiştir.
Büyük bir çoğunluğun böyle düşündüğü bir dönemde O, "Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük orman kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek" demiştir ve öyle de olmuştur. AOÇ Atatürk'ün alın teridir.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kenan Evren'in imzasıyla Gazi Üniversitesi'ne eğitim alanı olarak devredilen 37 bin metrekarelik alan önce hukuka aykırı biçimde TOKİ'ye verilmiş sonra da ABD Büyükelçiliği'ne bina inşası için tahsis edilmiştir. Bu Atatürk'ün vasiyetine aykırıdır ve bir ihanettir.
Bu ayıbın temizlenmesi ve ABD'ye misilleme için elçilik binasının yıkılması ve arazinin geri alınması acilen gereklidir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023