11 Eylül ve ABD'nin dış politikası

11 Eylül saldırılarının yıldönümünde, saldırıda ölenler törenlerle anıldı.

Pek çok ülke, ABD'ye taziye mesajı gönderdi, terörü kınadı.

Ve saldırıların sorumlusu olarak gösterilen Bin Ladin hâlâ bulunamadı.

Terörün acı yüzünü yaşayan ABD'nin, bundan sonra terör ve zulme maruz kalan diğer ülkelerin halklarını daha iyi anlaması ve mazlumun yanında yer alması gerekmektedir.

ABD bundan sonra Çeçenistan'da devam eden sivil halka yönelik zulmü, bütün açıklığıyla görebilmeli ve Çeçenlerin yanında yer almalıdır.

ABD, açık bir devlet terörü ile karşı karşıya bulunan Filistin halkını da desteklemeli ve Şaron'u durdurmak için bir şeyler yapmalıdır.

Güney Afrika'nın Eski Devlet Başkanı Nelson Mandela, Irak'ın kimyasal silah ürettiğine dair elde hiçbir kanıt olmadığını, öte yandan İsrail'in elinde kitle imha silahları olduğuna dair kuvvetli deliller bulunduğunu ifade ediyor.

Teröre kurban veren ve bu acıyı yaşayan Amerika, dünyanın süper gücü olarak bu hakikat istikametinde hareket etmelidir.

Ve asıl durdurulması gerekenin, dişleri sökülmüş Saddam değil, sivil halka terör uygulayan Şaron olduğunu görmelidir.

Terör kime karşı uygulanırsa uygulansın, tasvip edilmesi mümkün olmayan bir hadisedir, bir insanlık suçudur.

11 Eylül'de teröre verdiği kurbanları hüzünle anan ABD'den beklenen, aynı acılara maruz kalan ülkelerin yanında yer alması, bu yönde dış politikasını tekrar gözden geçirmesidir.