O'nu tam yirmi yıl önce İstanbul Aksaray'da bir konferans salonunda dinlemiştim. Yanında Baki Bektaş, Ali Gedik, Celal Mısır, Ali Değirmenci.Konferansın 21 yaşına kadar geçen hayatımın yeniden şekilleneceği, yepyeni bir anlayışın, yepyeni şahlanış ve davranışların ruhumda meydana getirdiği tesirini hiç unutamadım.O güne kadar korkarak, ya da buz gibi ağzımdan çıkan "vatan, bayrak'' kelimelerinin o günden sonra "şeb-i arus'' aşkyla her geçen gün katlanarak, en ziyadesiyle tatlanarak tarih bilincimin en yüksek burçlarında dalgalandığının heyecanını nasıl unuturum.O, o gün 21 yaşındaki genç evlatlarının milli ve manevi kimliğinin korunması, kendi ve toplumu adına kazanılması konusunda verdiği gayreti bugüne kadar hiç kesintiye uğratmadan devam ettiren örnek bir mücadele adamıdır.Kimi arkadaşları kahve içmek, yemek seçmek, çamlıca havalarının haritalarında gezinirken O araştırmaya, bir gence ulaşmaya, kurtarmaya, ayıktırmaya, korumaya ulaşmak için dergi çıkarmayı, paneller tertip etmeyi düşünüyor, köşe keşe yürüyordu."Ben şarta göre değil her şartta görevini başarabilecek kişi isterim'' derken aslında fikir mayasıyla yetiştirdiği er kişilerden bahsediyordu.O gün O'nu en yakından gören, tanıyan fikir adamları, yazarlar, siyasiler.. daha sonra ne hikmetse hep görmezlikten geldiler. O hesabını kainatın en güçlüsü, Yaratanı ile yaptığından yolda kalmadı. O gün fotoğrafın karesinde kendisi ve dört arkadaşı ile oturduğu masanın bugün aynısını Bursa Kültür Parkta bulunan bir salonda gördüm.Sadece Baki Bektaş, Celal Mısır yoktu. Ama onların yeri doluydu.O çıktı. Konuşmasını yaptı.Yine vatan diyordu. Birlik diyordu.Bu milletin yüceliğinden, onların evlatlarından bahsediyordu.Dert aynı.Fotoğrafın karesi aynı.21 yıldır her an yeni bir oluş ile yeni bir hamle ile şahitlik ettiğim bu fotoğrafı ne zaman görsem seyrine doyamam.Hani annelerin hasretle bağrına bastıkları fotoğraflar kadar anlamlı bu fotoğrafı görebildiğimiz gün Osman Beylerin beylikleri topladığını, Fatih'in çağ açtığını Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık sevdasıyla insanı ile bütünleşip Türkü kainatın en doruk noktasına taşıdığını, insanlığın gözyaşlarının dindiğini görürüz.Hiç kuşkunuz olmasın,Sadece inanın yeter.O baba kadar yakın, ana kadar içli.O öğretmen, O fikir mimari.O örnek bir gayret adamı.O görülmeye, sevilmeye değer.Değerler O'na hayranO değerleri tutmaya.O bu satırların anlamıProf. Dr. Haydar Baş.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011