logo
19 MART 2024

AB çalıyor, Türkiye dansediyor

14.11.2005 00:00:00
Türkiye'de şu anda nispeten siyasi, kısmen de zorlayıcı olarak kağıt üzerinde bir ekonomik istikrar gösterilmektedir. Öte yandan işsizlik sorununa hala çare bulunamamıştır. Eğitim durumu devamlı olarak sorun üstüne sorun oluşturmaktadır. YÖK ve üniversitelerimiz ise sorunların zirvesinde yer almaktadır. Hükümet ve YÖK gerginlik içindedir. Sosyal ve kültürel hayat kör topal bir şekilde devam etmektedir. Ancak basın ikiye, hatta üçe parçalanmış durumdadır. TV'ler adeta paylaşılmış şekilde kendi fikirlerini yaymaya çalışmaktadırlar. Türkiye'nin milliyetçiler ve liberal kesimi tutanlar ile dışa bağlı olanların zıtlaşmaları berdevam ediyor. Onların guruplaşmaları, cepheler şeklinde örgütlenmeleri, izlenmektedir. Milliyetçiler kanadında artık solcular da görülmektedir. Aşırı sol fraksiyonlar bile Türkiye'nin milli menfaatlerini korumaya çalışmaktadır. Kısacası eskiden solcu sağcı konuları gerginlik oluşturuyordu. Şimdi ise sermaye taraftarı olan liberaller bir taraftan, ve ulusçuların gruplaşmaları öte taraftan dikkat çekmektedir. Liberaller sermaye taraftarları globalleşmeye (küreselleşmeye) özelleştirmeye, milliyetçiler ise ulusalcılığa destek vermektedirler. Türkiye'nin ekonomik göstergelerinde de bazı gelişmeler görülmektedir. Ancak iç ve dış borçlar korkunç boyutlara varmış durumdadır. Öte yandan ihracat büyük çapta artış göstermektedir. Ancak ithalatta ondan da daha çok, hatta bir misli fazla artış izlenmektedir. 2005 yılının son çeyrek döneminde görülen artış yaklaşık olarak 40 milyar $'a varmaktadır. Öte taraftan çok hızlı bir şekilde özelleştirmeler yapılmaktadır. Bu özelleştirmeler Türkiye'nin birçok stratejik kurumunu yabancılar dahil, özel sektöre devretmektedir. Rahmetli Atamızın kurduğu kurumlar dahi özelleştirmeye tabii tutulmaktadır. Türkiye'nin ilk kuruluşu - Atatürk devri Türkiye'de Kurtuluş savaşından hemen sonra milli kalkınma modeli uygulanmaya başlandı. Bu modelin başlıca gayesi yabancı sermayenin elinde olan tüm kurumların bir an önce satın alınması ve Türkiye'nin eline geçmesiydi. Cumhuriyetin en kısa devresinde tüm bu kuruluşlar yabancıların elinden satın alınmış ve milli sermayeye geçmişti. şimdi ise büyük bir şevkle bunun tam aksi yapılmaktadır. Türkiye'nin elindeki tüm kurumlar, stratejik önemlerine bakmaksızın elden çıkarılmakta ve satılmaktadır. Üstelik Başbakanımız da "Ben Türkiye'nin istikbalini kalkınmasını düşünüyorum. Yabancı sermayenin gelmesi için çalışıyorum. Bir nevi pazarlamacılık bile yapıyorum denilebilir!" ifadesini de kullanmıştır. Şimdi acaba bunun hangisi daha doğrudur? Rahmetli Atamızın milli politikasındaki tavır mı, şimdiki özelleştirme çabaları mı? Ancak Dünyada da AB'de de devlet sermayesi yoğundur. Mesela devletin katılımı Fransa'da yaklaşık olarak % 54'tür. Birçok Avrupa ülkesinde de buna yakın devlet sermayesi vardır. Türkiye'de ise ortalama olarak % 24 görülmektedir. Şimdi ise o bile azalmaktadır! Şimdi dikkatinizi şu hususa çekmek isterim: Devletsiz sermaye mi, yoksa devlet sermayesi mi bize daha faydalı olacaktır? Bunu tekrar tekrar düşünmemiz gerekir!
 
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.