Kuşkusuz 15 Temmuz kalkışmasından sonra en sarsıcı açıklama ABD cephesinden geldi. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, darbenin en sıcak ve en moral bozucu günlerinde adeta Pentagon'un 'resmi görüşünü' haykırdı yüzümüze: "Darbe girişiminin geri tepmesi Türkiye'deki ulusal güvenlik aygıtını tamamen etkiledi, bizim bazı muhataplarımız ya tasfiye edildi ya da tutuklandı. Birçok Türk lider, bilhassa askeri liderlerle şüphesiz ki ilişkimiz var. Bu ilişkilerin nasıl etkileneceği konusunda kaygılıyım." Clapper daha sonra her ne kadar kıvırmaya çalıştıysa da "darbe girişiminde aktif olarak bulundukları" iddiasıyla gözaltına alınan subaylara "onlar dostumuzdu, muhatabımızdı, birlikte operasyonlar yapıyorduk, ilişkiler bozulacak" diyerek aba altından sopa göstermesi ABD'nin darbecilerle olan irtibatını doğrudan ortaya koyuyor.
ABD'li askerlerin Türkiye'de muhatap olacağı unsular, devletin tayin ettiği görevlilerdir. Bunlar asker olur, diplomat olur, istihbarat uzmanı olur. Devletin devamlılığı içinde biri gider, öbürü gelir.
ABD'li istihbarat uzmanları, iki ülke arasındaki ulusal güvenlik ilişkilerini, devletin temel organlarını muhatap alarak değil 'bazı özel görevlileri!' muhatap alarak yürütmeye çalışması 'kendilerini ele veren' derin bir irtibatı de ortaya koyuyor.
Bir askeri yetkili gider diğer gelir, ABD neden panikliyor!
ABD'nin darbeci subayları doğrudan savunma refleksi içine girmesi ve hatta bunu darbeyi doğrudan ve aktif olarak eleştiremeden önce yapması, aslında BOP'un da amacına uygun olarak yürütülüyor.
Bu açıklamalardan hemen sonra ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Türkiye'ye geliyor ve ilişkileri düzeltmek için bazı görüşmeler yapıyor.
Ama hiçbir Türk yetkili kendisine "Generallerinizin darbecilere sahip çıkan açıklamalarının arkasında siz de var mısınız? Darbecilerle birlikte yürüttüğünüz ne gibi operasyonlar var?" diye sormuyor.
Ve diğer önemli husus:
ABD yönetimi bazı önemli askeri mesajlarını 'bizzat askeri yetkililer kanalıyla' veriyor.
Konuşan generallerine "Neden konuşuyorsun, asker konuşmaz, siyasetin emrindedir" diye fırça atan yok.
Biz de son yıllarda generallerimiz en temel güvenlik ve terör konularında bile tek kelime etmezken, MÜTTEFİKİMİZİN(!) generalleri iki ülke arasındaki ilişkileri bozacak düzeyde açıklamalar yapma cesaretini gösteriyorlar.